Translate

16 Eylül 2019 Pazartesi

RUHANİYET VE DİN

Bir konuya politika karışmışsa orada görüntü bulanıklaşmıştır. Dinler kurumsallaşmaları ile paralel olarak politikalar haline gelmiştir. Amaç o dinin menşei olan ırkı diğerlerinin üzerine çıkarıp bir nevi tanrılaştırmaktır. Esasen politikada yalan ve kandırmak üzerine kurulu bir davranış şeklidir. Halbuki ruhaniyet, gerçek inanç ve Tanrıya tapınma sevgi ve iyilik üzerine inşa edilebilir.

Dinler kıyametten bahseder. Amaç, sadece, insanların kalplerine korku salmaktır. Ruhaniyette ise tüm korkulardan kurtulup özgürleşmek vardır. Çünki korkunun olduğu yerde sevgi yeşermez. Korku temelde kalabalıkları gütmek için bir vasıtadır. Tek korkulacak şey aslında korkunun kendisidir. Korktuğunuzda o şeyi daha fazla üzerinize çekmiş olursunuz. Ruhaniyet sevgiyi telkin eder. Sevginin en büyük güç olduğunu kabul eder. Tanrıya sevgi ile bağlanılması gerektiğini anlatır. Sevgi olmadan bağlılık olmayacağını vaaz eder. Ruhaniyette korkulara yer yoktur çünki korkular insanın özgür iradesini engeller halbuki Tanrı bizim özgür iradelerimizle Ona inanıp, özgür iradelerimizle Ona dönmemizi istiyor.

Dinler politikalar gibi insanları ötekileştirir. Diğerlerini yargılar. Kendilerinden olmayanı aşağılar. Ruhaniyet ise kendisi gibi olmayanları da anlamamızı ve kabul etmemizi telkin eder. Herkesin inancına anlayışla yaklaşır. Ruhaniyette birey sadece kendinden sorumlu olduğunu bilir ve baskıyla başkalarını kendi doğrultusunda yönlendirmeye çalışmaz. Herkesin bir kapasitesi olduğunu bilir. Özgür iradenin kesin şart olduğunu bilir. İnsanların manevi dünyalarının dengesini yine insanların kendilerinden başkasının sağlayamayacağının farkındadır.

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...