Her bir dünyadaki doğum yoluyla bedenlenme olayı arasında ki dönemde doğruluktan ayrılmamış, dogmalara sapmamış, bağnazlıktan uzak tevazu sahibi insan ruhları maddi olmayan yurtlarda kıyam ederler ve onlar orada melekler gibidirler. Orada yemek içmek yoktur. Evlilik yoktur. Kadın erkek şeklinde dünyadaki gibi bir cinsiyet yoktur. Orada benimsenmiş kimlikler vardır. Onlar orada seviyelerine göre var olan ve bir sonraki dünya sınavları için eğitim alan bilinçlerdir. Her bilinç kendisiyle aynı seviyede olanlarla birliktedir. Belli bir dış şekilleri yoktur. Bilinç yavaştan hızlıya doğru yükselen boyutları ihtiva eder.
Kurumsal dinlerdeki cennet olarak kitleleri gütmek için söylenen sefa yerleri veya eziyet ve işkence yeri cehennemler yoktur.
Ölümü takiben salih ruhlar kabirde üç gün uyurlar. Burada gördükleri rüyalar iyi ya da kötü, dünya yaşamlarında ne ekmişlerse, orada bunların karşılığını yaşarlar. Bu yaşama tamamen zan şeklindedir ancak ruh bunu gerçek gibi algılar. Iyi rüyalar veya ķötü kabuslar görmek gibidir ancak orada rüyadan uyanamazsınız. Salih ruhlar üçüncü günün sonunda uyandırılır. Kötülükte ısrarcı olanlar ise uyandırılmayarak bir daha gün ışığını göremeyecek şekilde karanlığa terk edilirler. İlahi adalet gereği cezaları bitince hafızaları (ruhsal) silinerek varlık aleminden artık alemine düşürülürler. Artık onlar yerin altında ota, köke can veren, kendinin farkındalığı olmayan basit enerjilere dönüşmüşlerdir. Bir ruh için en büyük ıstırap budur ama onlar maddeye taptıkları için Tanrı tarafından gıyaplarında hüküm verilek maddeye karıştırılmışlardır.
Kutsal Ruh bilincine (sevgi) ulaşmış ruhlar ise bedenlerinin ölümünü takiben kabire hiç girmeden direk olarak ışığa alınırlar. Bu ruhların kutsallıkları Huzurda Tanrı tarafından onaylandıktan sonra onlar Tanrı bilincine karışarak ve Tanrı ile bütünleşerek maddi dünyada bedenleşme çarkından kurtulurlar. Onlar artık Tanrı'nın askerleridir. Bir olmuşlardır. Aralarında kıdem veya herhangi bir fark yoktur. Hepsi Tanrı'ya bağlıdırlar. Hepsi Tanrı'nın huzurundadır ve ayakta dururlar.
Kutsal Ruhlar arasında benlik yoktur. Aldıkları görevlerde farklar olmasına karşın bir ayrım, aralarında bir ast üst ilişkisi yoktur. Görevleri gereği her biri bir müddet bireyselleşerek bütünlükten ayrılır ve görevini icra ettikten sonra tekrar bütünlüğe geri döner. Maddi ya da maddi olmayan alemlerde görevlerini gecikmesiz olarak, anında icra ederler. Tanrı'ya odaklanma tamdır.
Hüküm sadece Tanrı'nındır. Geleceği sadece Tanrı bilir ve yapar. Tanrı anlık hükümler verir. Geleceğe dönük uzun vadeli planlar yapmaz.
İnsanoğlunun özgürlüğü, Tanrı'yla mı birleşecek yoksa toprağa mı karışacak, buradaki seçimindedir. Tanrı insanın bu seçimine karışmıyor. Bunu tamamen insanın kendi hür iradesine bırakmıştır. "Hem Tanrıya hem de dünyaya tapamazsınız." İki efendiye birden hizmet edilmez. Bu sözün anlamı budur.
Yeşua'dan alınan bilgiler doğrultusunda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder