Saflaşmış ruhlar kendilerini kaybetmeden dünyadaki tüm yalanlarla ve illizyonlarla başa çıkabilirler. Dünyasal duygularının esiri olmazlar. Onları, dünyasal duygularını yaratılış amaçlarına uygun oranda kullanırlar. Aşırıya gitmezler. Bu ruhlar her zaman saf ışığa (Tanrıya) tam bir teslimiyet halindedirler. Zihinlerini tam bir kontrol altında tutarlar. Toplumda ön plana çıkma gayretleri yoktur.
Bir dünyevi ihtiras içinde tüm diğerlerini de barındırır. Ben obezim ama diğer tüm duygularımı kontrol ediyorum diyenler yalan söylerler. Ellerine firsat geçerse bunlar yalanda söyler, çalar, taciz eder. Bir konuda aşırıya giden bir ruh her konuda dengesizdir. Dünyevi kişiliğinin (zihninin) esiri olmuştur. Ruhun tüm bu aşırılıklardan arınmış olması gerekir. Tamamen alçak gönüllü olması gerekir. Kibrin kırıntısı, ihtirasların zerresi olmaması gerekir. Ancak o zaman ruh Tanrının saf ışığını yeryüzünde yaratılış amacı oranında tam olarak yansıtabilir.
Sadece kendi menfaatlerini düşünen ve bunun için başkalarına zarar verebilen insanlar ilâhi alemde sevilmezler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder