Translate

16 Kasım 2020 Pazartesi

YEŞUA BİLDİRİYOR

 "Eğer Benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz, gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak." 

"Bedenlerinizin üyelerini ahlaksızlığa ve kötülük yapmak üzere kötülüğe nasıl köle olarak sundunuzsa, şimdi de bu üyelerinizi kutsal olmak üzere doğruluğa köle olarak sunun; sizler günahın kölesiyken doğruluktan özgürdünüz, şimdi utandığınız şeylerden o zaman ne kazancınız oldu, o şeylerin sonu ölümdür; şimdiyse günahtan özgür kılınıp Tanrı'nın çocukları olduğunuza göre kazancınız, kutsallaşma ve bunun sonucu olan sonsuz yaşamdır; çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Tanrı'nın Krallığında sonsuz yaşamdır."

"Tanrı'nın krallığı Tanrı'nın olduğu yer demek değildir. Tanrı'nın kutsal gücünün kaynağının bulunduğu yer demektir."

Yeşua

14 Kasım 2020 Cumartesi

BAZI RUHLAR ÖLÜ DOĞAR

Tanrı'dan (ruhtan) gelen ve şeytandan (bedenden) doğan kişi kendisini eyleminde gösterir. 

Zarar vermeme, doğruluk, öfkenin olmaması, kin duymamak, terk, huzurlu olma, hilekar olmama, varlıklara karşı şefkatli olma, açgözlü olmama, nazik olma, alçak gönüllü olma, kararsız olmama, gayret, affetme, sabır, arılık, nefret duymama, kibirli olmamak ilahi durumda doğmuş olanlara ait özelliklerdir. İkiyüzlülük, kibir, kendini aldatma, kabalık ve ayrıca öfke, kin ve cehalet ise şeytani durumda doğanlara ait özelliklerdir.

İlahi doğa özgürlüğe kavuştururken, şeytani doğa insanı zincirlere bağlar. 

Şeytani olanlar her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doludurlar; kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile ve kötü niyetle doludurlar; dedikoducu, yerici, gerçek Tanrı'dan nefret eden, küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, ana baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun ve acımasız insanlardır; gözleri zinayla, fuhuşla doludur. Bunlar günaha doymazlar; kararsız kişileri ayartırlar, yürekleri açgözlülükle dolmuş lanetli insanlardır. Tanrı'nın adını dahi  kendi yalanlarına alet ederler. 

Adanma (geçeği özümseyip uygulamak) yoluyla, kişi Mesih'in gerçekten ne ve kim olduğumu bilir; Mesih'i gerçekten bilerek, Yüce olanın derhal içine girer; insanların en geri tabiatlısı olan kötülük yapanlar ve yanılgı içinde olanlar, Tanrı'yı ve O'nun gerçeğini aramazlar; yanılsama yoluyla bilgisi yok edilmişler ifritlerin yolunu takip ederler.

Bencilce ve aşırı çıkar duygusuna kapılmadan, hatta eylemin olumlu ya da olumsuz sonucunu dahi düşünmeden, diğer insanların iyiliği için çalışmayı gerekli görenler ruhani insanlardır. 

Pasif insanlar, kimseye zararı yok ama faydası da yok olan insanlar hiçbir fiilde bulunmamakla fiilsizliğe erişmez, aynı şekilde sadece terkle mükemmeliyete ulaşamaz. Kötülüklere karşı yılmadan mücadele edilmelidir.  Kimse bir an için bile olsa fiilde bulunmadan duramaz, herkes çaresiz bir fiilde bulunmaktadır; dönmekte olan bu fiil çarkını doğrulukla, sevgiyle ve cesaretle takip etmeyen, duyularını memnun ederek bir yaşam süren kişiler de boşuna yaşamaktadır.  

Kadim bilgilerden...


EVRENSEL SEVGİ NASILDIR?

Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir, sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez; sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz; sevgi haksızlığa sevinmez, ama gerçek olanla sevinir; sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye dayanır.

Kadim bilgilerden...

13 Kasım 2020 Cuma

YEŞUA BİLDİRİYOR...

"Size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen herkes günahın kölesidir, köle ev halkının sürekli bir üyesi değildir ama oğul sürekli üyesidir, bunun için Oğul sizi özgür kılarsa gerçekten özgür olursunuz".

"Hem beni ( insanoğlu Yeşua) tanıyorsunuz hem de nereden olduğumu biliyorsunuz".

"Ben kendiliğimden gelmedim, Beni gönderen gerçektir, O'nu siz tanımıyorsunuz, Ben O'nu tanırım çünkü ben O'ndayım. Beni O gönderdi; siz ne Beni (ruhumu) tanırsınız ne de Babamı. Beni tanısaydınız Babamı da tanırdınız. Ben iyi çobanım, benimkileri tanırım, Baba beni tanıdığı ve ben de Baba'yı tanıdığım gibi benimkiler de beni tanır. Ben bana ait olanların uğruna canımı veririm. Bu topluluktan (Yahudi) olmayıpta başka topluluklardan olup bana ait olanlar da var".

Yeşua

TANRI TÜM YARATTTIKLARINI EŞ SEVGİYLE SEVER

"Tanrı tüm varlıklara aynı davranır, Tanrı için nefret verici ya da çok sevdiği varlık diye bir şey yoktur ama O'na adanarak sevgi ve saygıda bulunanlar Tanrı'dadır. Tanrı da onlardadır; hatta en günahkar olan bile, başka hiç bir şeye adanmadan, O'na sevgi ve saygıda bulunursa, yanlışı terk ederek doğru yönde değiştiğinden o kişilerde erdem sahibi olarak görülmelidir. Hatta cinayet, kadere isyan (Büyü, eşcinsellik, günahta israr) hariç en günahkar olan bile başka hiç bir şeye adanmadan, Tanrı'ya her zaman şaşmaz tüm duyularını dizginleyerek, her yerde dengeli olarak (akıldaki dengelilik), tüm varlıkların iyiliğini dileyerek, Tanrı'ya gelenler; onlar için sadece şefkat duyulur, Tanrı onların Özben'inde var olarak, bilginin parlak ışığıyla, cehaletten kaynaklanan karanlığı yok eder; tüm varlıkları geliştiren ve her şeyi kaplayan O'na, kendi dünyasal özgür iradesiyle sevgi ve saygıda bulunan kişi mükemmeliyete erişir".

"Aklınızı O'na odaklayın. Kendinizi O'na adayın. Tanrı'ya sevgi ve saygıda bulunun. Böylece benliğinizi Tanrı'nın kutsal gücünün kaynağı ile birleştirerek, O'nu Yüce amacınız yaparak, doğrusu yine Tanrı'nın lutfuyla O'na geleceksiniz.  Aksine yapılan tercihlerle ayrımcı benliğinizin yolunu seçmek ise kesin ruhsal ölümdür."

Kadim bilgiler...

YEŞUA BİLDİRİYOR (TEKRAR)

"Tanrı kötülük tarafından asla ayartılamaz, Tanrı’nın kendisi de hiç kimseyi yanıltmaz fakat kendi arzularına kapılan her insan ayartılır. Şehvetle birleşen her bedenden günah doğar ve günah tamamlandığında ölüm doğar. Heveslere kapılarak ayartılmayalım benim sevgili kardeşlerim". 

"Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı". 

"Ben dünyanın ışığıyım, Benim ardımdan gelen asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur’.

"Dünyada olduğum sürece dünyanın ışığı Benim".

"Kanlıkta kalmamak için ışığınız varken yürüyün, karanlıkta yürüyen nereye gittiğini bilmez". 

"Dünyaya ışık geldi ama insanlar ışığın yerine karanlığı sevdiler, çünki yaptıkları işler kötüydü, kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve işleri açığa çıkmasın diye ışığa gelmez".

"Tanrı'nın ruhu içinizde yaşıyorsa, siz benliğin değil, Ruh'un denetimindesiniz; ama bir kişide Mesih'in Ruhu yoksa, o kişi Mesih'in değildir; eğer Mesih içinizde ise, bedeniniz günahtan ötürü ölü olmakla beraber, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir".

"Tanrı'ya iman konusunda bir şüpheniz olmasın. Tanrı şüpheyi sevmez".

"Eğer Benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz, gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak". 

"Bedenlerinizin üyelerini ahlaksızlığa ve kötülük yapmak üzere kötülüğe nasıl köle olarak sundunuzsa, şimdi de bu üyelerinizi kutsal olmak üzere doğruluğa köle olarak sunun; sizler günahın kölesiyken doğruluktan özgürdünüz, şimdi utandığınız şeylerden o zaman ne kazancınız oldu, o şeylerin sonu ölümdür; şimdiyse günahtan özgür kılınıp Tanrı'nın kulları olduğunuza göre kazancınız, kutsallaşma ve bunun sonucu olan sonsuz yaşamdır; çünkü günahın ücreti ölüm, Tanrı'nın armağanı ise Tanrı'nın Krallığında sonsuz yaşamdır".

Yeşua.

11 Kasım 2020 Çarşamba

YEŞUA BİLDİRİYOR (TEKRAR)

"Sevgi Tanrının yoludur. Benim şahsi yolum değildir. Yüzünüz daima Tanrıya dönük olsun. Yüzünüzü Tanrıdan başka yöne çevirirseniz karanlığa gidersiniz. Tanrıdan sadece iyilik dileyin". 

"Tanrının affı sonsuz değildir. Aynı yanlışları tekrarlamakta ısrar ederseniz Tanrının sert yüzüyle karşılaşırsınız".  

"Tanrının huzuru, Tanrının krallığı Tanrının bulunduğu yer demek değildir. Tanrının kutsal gücünün kaynağının olduğu yerdir. Bunları unutmayın.  

"Sevgi, yolunuz ışık yoldaşınız olsun. Sevdikçe inanır ve inandıkça seversiniz., ışık bilmek ve görmektir. Bunu unutmayın".  

"Sizlere güvercin kadar saf ve tilki gibi tetikte olun demiştim. Şimdi güvercin kadar saf olursanız Tanrı sizi tetikler diyorum".  

"Daima sakin ve sabırlı olun.  Kalplerinizdeki Tanrı sevgisini hiçbir bencilce duygu ve düşüncenin kirletmesine izin vermeyin".  

Yeşua.


İNSAN NİYE YARATILMIŞTIR?

Tanrı insanı yarattığında bazı işlerini gördürecek bir varlık yaratmadı. Bir kalıp yarattı. Kendisinin içine girebileceği bir kalıp. Tipkı bir eldiven gibi. Eldiven eli sarar. Burada mecazen eldiven insan ve el ise Tanrı'dır. İnsanın görevi Tanrı ile dolabilmektir. Onu yeryüzünde açığa vurmaktır. Tanrı yaşam enerjisinin kaynağıdır. Var oluşun ve ışığın kaynağıdır. Sevginin ve iyiliğin kaynağıdır. Doğruluğun kaynağıdır. Tanrı da karanlık bir nokta yoktur.

Tanrı'nın Kendisini yeryüzünde açığa vurabileceği, ifade edebileceği varlıklar olarak yaratılmış olan bizler Tanrı'nın suretinde olarak ve Tanrı tarafından  yaratıldık. İlaveten Tanrı içimize ruh dediğimiz kendi nefesinden üfledi. Bu ruh vasıtasıyla biz Tanrı'yı kavrayabilecek bir yapıya eriştik. Bu yapıyı yeryüzünde ve ölüm sonrasında da, sınavlar başarıldığı taktirde, tüm kainatta taşıyabilecek duruma eriştik.

Nasıl ki fiziksel bedenimiz aç iken midemiz açlık hissi ile kazınır aynı şekilde ruhumuzda boş ise, Tanrı'dan mahrum ise,  içsel bir açlık ve huzursuzluk hissederiz. Tanrı içimize sadece ruh değil aynı zamanda sonsuzluk duygusunu da üflemiştir. Ne yaparsak yapalım, ne elde edersek edelim bu maddi dünyanın geçici edinimleri, varlıkları ruhumuzu kalıcı olarak tatmin etmez. Çünki sadece Tanrı sonsuzdur ve sadece O içimizdeki bu sonsuzluk duygusunu kalıcı olarak tatmin edebilir.  

Dünyasal yaşamda ise zihnimiz çevresini sadece bilimsel duşüncelerle anlayıp aydınlanabilir. Ancak bu şekilde ruhunun  gelişimini engelleyecek gereksiz korkulardan ve hurafelerden kurtulabilir.

İnsan üç bölümden ibarettir. Beden, zihin ve ruh. Beden fizik alemle iletişim, etkileşim durumundadır. Zihin psikolojik unsurlarla ilgili bölümdür. Beynimizin bir ürünüdür, dünyasal kimliğimizdir ve beyinle birlikte ortadan kalkar. Ruh Tanrı ile bir şekilde alış veriş halinde olan en iç bölümdür. Kalıcı olmaya aday kısmımızdır. İnsan sadece midesinde gıda ve zihninde bilgi taşımakla yükümlü değil aynı zamanda ruhunda da Tanrı'yı taşımakla sorumlu olan bir varlıktır. Ancak ruh bedenlenip insan olduğunda, sınav için dünyaya doğduğunda bedenini ve zihnini doğru kullanamaz ve ruhunu Tanrı ile değil ve fakat yanlışlarla doldurursa ruhunun etrafına Tanrı ile alış verişini kesecek bir kabuk örer ve sonuçta Tanrı'dan beslenemez ve ikinci ölüme, ruhun varlık aleminden artık alemine düşmesine doğru yol alır. Burada kurumsallaşmış olan ve akılcılıktan, gelişmekten uzak din öğretileride bu yanlışlara dahildir. Akılcılığı zihinsel bazdan ruh bazına taşımak ve Tanrı tanımazlığa gitmek de yine bu yanlışlara dahildir. Diğer yanlışlar nefsani sapmalardır. Kötülük diye bildiğimiz olumsuz davranışlarlardır. Sevgiden uzaklaşıp bencilleşmektir. Ruhun etrafına kötülüklerle örülen kabuklar Tanrı'dan yeterince  beslenemeyen ruhun zayıflayıp hastalanmasına sebeb oldukça o kişi bencilleşir ve yaptığı yanlışları doğru olarak sanmaya başlar. Onları doğru olarak görür. Bir yerde geri dönüş noktası maalesef aşılmıştır. Ayırt etme mekanizması, farkındalılık zayıflamış ya da tamamen kaybolmuştur.

Alpaslan Kuzucan

9 Kasım 2020 Pazartesi

SİHİRLİ KELİME VE DUALAR

Birçok dinde insanlara bazı sihirli etkileri olduğunu iddia ettikleri kelimeler, dualar telkin edilir. Bunların belli sayıda tekrarı ile bazı ruhsal güçlerin harekete geçeceği öğretilir. Bu konuda basılmış kitaplar vardır. Bu işin ticareti yapılmaktadır. Tüm bu iddialar Yeşua'nın öğretisine terstir. Yeşua "Putperestler gibi aynı sözleri tekrarlayıp durmayın. Dua edeceğiniz zaman kendi içinize dönün ve içinizden gelen samimi duygularla Tanrı'ya dua edin" demiştir. "Dualarınızı diğerleri duymasın" demiştir. "Dualarınızı diğerleri görsün ve duysun diye orada burada ya da köşe başlarında bağıra çağıra değil, evinizde kendi odanıza çekilerek sessizce yapın" demiştir. "Kullandığınız kelimelerden ziyade içinde bulunduğunuz ruh haliniz, temizliğiniz ve saflığınız önemlidir" demiştir. 

Doğru ruh halinde olmak önemlidir ve iddia edildiği gibi özel kelimelere ya da cümlelere gerek yoktur. Önemli olan gerçeğin ruhunu kavramak, Tanrı'ya ruhta tapınmaktır. Bunun dışındaki gösterişli davranışlar ruhsal bencilliktir ve neticede bu insanlar bu davranışlarıyla adeta kendilerinin diğerlerinden üstün olduğu zannına kapılmaktadırlar. Bu yanlış davranışlar şayet çıkar amaçlı kasıtlı olarak yapılmasa bile zamanla insanlar arasında düşmanlık duyguları yaratacaktır halbuki istenen insanların birbirini sevmesidir. İnsanlar esasen birbirlerini sevmeden Tanrı'yı sevemezler. Kendileri gibi olmayanlara karşı kalpleri fesat ve kin dolu olan insanlar egoizmin en dibine inmiş kötü varlıklardır. Tevazu, alçak gönüllülük sevginin temel taşıdır. Bunlar ruhaniliğin birinci derecede gerekli göstergeleridir.

Alpaslan Kuzucan


7 Kasım 2020 Cumartesi

YEŞUA'NIN ÖĞRETİSİ NİHAİDİR

Yeşua'nın öğretisi kendi adını tanrılaştıran Hiristiyanlık başta olmak üzere tüm diğer dinlerden farklıdır. Öyle farklıdır ki Yeşua'nın öğretisine din denemez. Yeşua gerçeği, yolun özünü insanlara öğreterek esasen tüm diğer dinleride ortadan kaldırmıştır. Ama malesef kendi ilk takipcileri dahil insanların bilinç seviyeleri bu öğretileri gerçek anlamlarıyla kavrayamamıştır. Gerçek tam anlaşılamamış ve dolayısıylada özümsenip yaşama geçirilememiştir. Bugün dahil durum budur.

Yeşua kutsal bir ruhtu ve öğretilerini " bunları Ben söylüyorum", "size Babamdan duyduklarımı söylüyorum" diyerek gerçekleri anlatıyordu. Bir meleğin kendisine Tanrı'dan vahiy getirdiğini söylemiyordu ya da kendisinin bir elçi, resul olduğunu da söylemedi. O mesihti. Arınmış, kutsanmış olandı ve insanların "sen peygamber misin?" sorularına karşın sadece "Ben sizin bir kardeşinizim" diye cevap veriyordu. 

Evet o mesihti ve insanlara gerçeğin kendisinin mesajını veriyordu. O arınmış bir ruhtu. Görevli olarak gelmişti. Babasız doğdu. Kadınlarla, parayla ve dünyasal mevkilerle hiç ilgilenmedi. Hatta kendisine teklif edilen Yahudi Krallığını "Benim Krallığım yeryüzünde değil" diyerek red etti ve öldürüleceğini bile bile kaçmadı, kaderi ile yüzleşti. Ama Tanrı onun öldürülmesine izin vermeyecekti. Ölmedi, öldü sanıldı ve mağaraya defnedildi. Üç gün sonra iyileşti ve çıktı ancak havarilerinden başkasına bir daha gözükmeyecek ve çıkışının 50 inci gününde bedeni ile birlikte gökyüzüne yükselecekti...masal gibi ama masal değil çünki o Tanrı'nın izniyle Kutsal Ruh mertebesine ulaşmış bir ruhtu.

Diğer tüm dinlerde mabed denilen devasa binalar ve buralarda sürekli tekrarlanarak yapılan bir takım merasimler çok önemlidir. Yeşua ise mabed insandır dedi. Arınabilmiş, kalbini saflaştırabilmiş insan ruhu Tanrı'nın mabedidir demişti. Kendisi gibi olabilen insanların Tanrı'nın bu boyutta tezahür edeceği yerler, mabedler olduğunu söylemişti. Binaların ya da herhangi bir yerin hiçbir önemi olmadığını söylemişti. Ama insanlar insanı ihya ederek saflşmasına yardım edecekleri yerde mabed dedikleri binalara paralarını yatırdılar. Oralara uluhiyet atfettiler. Binalarını sevdiler insanı değil. Muhteşem yapılar yapıldı, içleri süslendi ve o binaların gölgesinde muhtaç dul ve yetimler, yaşlı ve genç hasta insanlar dolaşır oldu. Doğru olan ise insanın ihya edilmesiydi. Yeşua bunu bildirmişti ama tabi bu bir takım yöneticilerin saltanatlarının sarsılması demek oluyordu. 

Bu binaların etrafında şehirler oluşturuldu ve krallar doğdu. Bir tarafta krallar ve onların adamları ve diğer yanda güdülen insan yığınları. Babil'den beri de bu böyle olagelmişti ve degişmedi. İnsanlar binaları yükselttikçe yükselterek Tanrısal değerlerden ve dolayısıyla Tanrı'dan uzaklaştılar. Yeşua binalara karşı değildi elbette ama binalara gösterilen bu aşırı sevgiye, binaların mabed olarak sunulmasına karşıydı. Binaların insanların yerini alması düşüncesine karşıydı. Sözde böyle denmiyordu elbette ama uygulamada olan buydu. Farklı dinler daha büyük binalar yapmakta birbirleriyle yarıştılar. Kendilerinin olanın tek ve gerçek son mabed olduğu iddiaları düşmanlıkları ve savaşları başlattı. Başka dinin binasını yıkıp üzerine kendi dinlerinin binalarını inşa etme yarışı başladı. İnsana yapılması geren yatırımlar binalara yapılmış sonra binalar için insanlar öldürülmüştü. Tanrı bunun neresinde kaldı? Kalmadı tabi. Bu durum tam bir kötülüktü.  Neticede bugünlere kadar gelindi ve Tanrı bu insan neslini terk etti. Tüm insanları kendileriyle başbaşa bıraktı...küresel ısınma ve doğal afetler yoğunlaşarak artıyor.

O melun günde Yeşua "Şimdi herşey tamamlandı" demekle bilinen klasik din ve peygamberlik süreçlerinin sona erdiğini beyan etmişti. Yine o zamanlarda Yeşua insanların nerelerde değil fakat ne haleti ruhiyeyle (ruh haliyle) dua ettiklerinin önemli olduğunu, Tanrını'nın Krallığının mabedlerde değil arınmış insanların ruhlarında olabileceğini söylemişti. Şimdi ise Yeşua rüyalarımda nacizane bana bu insan neslinin sınav sürelerinin tamamlandığını ve çoğunun başarısız olduklarını bildirmiş bulunuyor. Bu nedenle Yeşua kendisinin ikinci gelişinin de olmayacağını bildiriyor. Onu bekleyenler boşuna beklemesin.

Alpaslan Kuzucan

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...