Translate

12 Nisan 2021 Pazartesi

GERÇEK BİR HAYAT HİKAYESİNDEN...

Adam eşine hep sevgiyle yaklaşmıştı. Onu hep gezdirmiş, hediyeler almış ve yemeğe çıkarmıştı yedi yıllık evlilikleri süresince. Ancak kadın eşiyle cinsel ilişkiyi red ediyordu. Bu kocası için çok gönül kırıcı bir durumdu. Erkek buna rağmen sabırla sadakatini korudu. Çünkü o karısıyla mutlu olmak istiyordu. Adam bunları anlatırken ağlamaklıydı ve göz temasından kaçınıyordu. Avukatına da güvenmiyordu çünki bu durum avukatlar için bir işti sadece ve alacakları paraya bakıyorlardı. Koca yedi yıllık karısının kendisini aldattığını inanamıyordu. Çocuğundan ayrılmak düşüncesine de dayanamıyordu.

Karısına boşanmak istediğini söylediğinde  karısı ve karısının ailesi onu zina ile ve ailesini de ölümle tehdit etmişlerdi. Halbuki adam karısını değil kadın kocasını aldatıyordu.

Bu tip kadınlar parazittir ve maalesef yasalar da onları korumaktadır. Feminist çetelerde her zaman yaygaraya ve yalancı şahit tedarikine hazır beklemektedirler. Bu tip fahişe kadınlar çocuklarını da hiç düşünmez. Tüm hedefleri kocalarının parasını ve prestijini kullanmaya devam etmek ve o arada sex düşkünlüklerini arzuladıkları kimselerle gelişigüzel tatmin etmektir. Maalesef bu tip arsız kadınlar feminist kanunlarla ve bu gurupları destekleyen partilerce cesaretlendirilmektedir.

Bu durumdaki kocalar ya intihar etmekte ya da karılarını öldürmektedir. Bazıları bir adım ileri giderek kayınpederi ve kayınvaldesini de katledebilmektedir. Eğer koca kendisini öldürürse aldatan kadın otomatik olarak masum dul statüsüne çıkmakta ve zavallı kocanın tüm mirasından yararlanmaktadır. Bu yetmezmiş gibi çocuklar babaya düşman edilmekte, baba kötülenmeye ve ne kadar zalim olduğu onların beyinlerine işlenmektedir.  Bu arada annenin bir fahişe olduğu ise göz ardı edilmekte, üstü örtülmektedir. İntihar eden koca adeta bir harami olarak empoze edilmektedir.

Feministler de bu olayları suistimal etmekte hiç zaman kaybetmemektedirler. Gerçekleri örtbas ederek, çarpıtarak TV ve diğer medya organlarında adeta bu trajediyi taraflı bir gösteri haline getirmektedirler. İntihar eden bahtsız koca bir canavar, karısını sürekli döven bir haydut olarak sunulmaktadır. Halbuki adamın tek yaptığı karısı ile mutlu olmak istemesidir. Basın kocaları karıları için bir tehdit unsuru gibi göstererek adeta her durumda otomatikman erkekleri suçlayan bir önyargı yaratmaktadır. Bu durumda kadın eşim beni dövdü diye yalan bir ihbarda bulunsa, görüntü olarak üstünü başını biraz parçalayıp, orasını burasını kendisi biraz morartsa polis derhal eve gelip erkeği tutuklayacaktır. Gerçeğin ne olduğunu araştırmak unutulacaktır.

Bu şartlar altında kocalar öz çocuklarını dahi unutmak zorunda bırakılmaktadır. Çocukların beyinleri anneleri tarafından yıkanarak babalarına düşman edilmektedir. Tüm boşanmış annelerin çocuklarına yaptığı budur. İstisnalar çok azdır. Maalesef günümüzün sosyal sisteminin kraliçeleri fahişeler olmuştur. Elbette cinayetleri onaylamıyoruz ama her insanın dayanma sınırı da aynı olamaz. Bu da insani bir gerçektir.

Bu nedenle zina kanunun değişmesi gerekir. Sürenin tamamen kalkması şarttır. Medeni kanununun ilgili bölümündeki cinsiyet eşitsizliğinin düzeltilmesi şarttır. Hatalı ise kadında tazminat ödemelidir. En önemli hususta her doğan çocuk için eşlerden birinin talep etmesi durumunda DNA babalık testi hastanede yapılmalıdır. Aksi takdirde toplumdaki artan zina olayları ve buna rağmen suçsuz taraf erkek de olsa yine tazminat ve nafaka ödemek zorunda bırakılması cinayetleri ve intiharları artıracaktır. Elbette sabıkalı ya da sabıkası olmayan akıl hastası erkeklerin kadın cinayetleride vardır. Ancak sonuçta bunların hepsi taraflı olarak kadın cinayetleri olarak empoze edilerek servet avcısı kadın fahişelerin ahlaksızlıkları ört bas edilmeye çalışılmaktadır.  Sonuç ortada. Aile kurumu çökmektedir.

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...