İnsanlar sevgiyi yanlış yerlerde arıyorlar. Tutkularının esiri durumundalar fakat ruhlarını esir eden bu bağımlılıklarını sevgi sanıyorlar. Bağımlılar daima depresyondadır. Utanç içindedirler ve izole bir durumdadırlar. Sevgisiz bir dünya da hapis olmuşlardır. Adeta tuzağa düşmüşlerdir. İçlerindeki, kendilerini ezen boşluk hissini türlü dünyevi heyecanlarla doldurmaya çalışırlar. Ancak bunlar insana geçiçi bir tatminden öte bir çözüm sunamaz. Kimse kendi içinde var olmayan bir duyguya dış etkenlerle yönlendirilemez. İçinde yoksa o konuda ayartılamaz ancak insan malesef günaha meyilli doğar. Düşünceler kendi başlarına tehlikeli değillerdir ancak bu düşüncelerin duygulara dönüşmesi engellenemezse hareketsel yönelmeler başlar. Tehlike buradadır. Duyguların meyletmesidir. Duyguları meyledenler önlerine fırsat çıkınca kötülüğe çok büyük olasılıkla sapacaklardır. Bu duygular morfin gibidir ve bir kere kanınıza girince siz duygularınızdan doğan bu heyecanları elde etmek için tüm riskleri göze alır hale gelirsiniz ve yakalanana kadar da bu bağımlıklarınızı gizli tutarsınız.
Takiben bahaneler başlar ki tüm bunlar bağımlılıklarınız konusundaki çaresizliklerinizin bir şekilde kendinizce dengelenmeye çalışılmasıdır. Tek yapmanız gereken bunun farkına varmak ve yüzünüzü sevgi olan Tanrıya dönmektir. Fiiliyatta bu bağımlılar mazilerinde travmalar yaşamış insanlardır ve eninde sonunda bu yalnızlıklarını ve sıkıntılarını birisi ile paylaşmak ihtiyacını duyacaklardır ancak o zaman da bu insanları suistimal etmek için bekleyenler hazır olacaklardır. Tuzağa düşmeyin ve hiçbir insana yüzde yüz güvenmeyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder