Translate

3 Ekim 2020 Cumartesi

SÜREKLİ KÖTÜLÜK YAPMAK RUHU YOK OLUŞA GÖTÜRÜR

Yaşamın sunduğu tatları, hevesleri açık ve net, sakin ve salim bir kafayla alınmış akılcı ve bilimsel gerekçeler ve muhakeme dışında her türden tensel eğilimleri rehber olarak almak, kabul etmek güvenli değildir. Bu akılsal gerekçeler de insanın ruhsal bilincinin takdir ve onayına tabi olmalıdır. Ruh bilincimiz bizim tüm varlığın tek kaynağı olan Tanrıyla olan bağımızdır.

Nasıl ki biyolijik kalbimizin düzensizleşip hastalanmasına sebep olan bir çok hastalık ve araz varsa aynı şekilde ruhsal kalbimizin (bilincimizin) de inançlı ve sağ duyulu biri olarak gelişmemize engel olacak rahatsızlıkları vardır. Biyolojik kalbimizin damarlarının sertleşip rahatsızlanması, tıkanıp kalbi körleştirmesi gibi ruhsal kalbimizinde sürekli yapılan, tekrarlanan yanlış, kötü davranışlarla mecazen damarlarının sertleşip tıkanarak  netice kalp dokusunu öldürmesiyle Tanrıdan gelen olumlu hissiyatı, doğru içe doğuşları alamaması durumu vardır.

Evet, insan bu dünyaya doğduğunda geçmiş tüm yaşamlarının tecrübelerinden edindiği bir haller sentezini yaşar. Buna dünyadaki yeni tecrübeleri de eklenir ancak kişi burada sınavdadır ve yanlışa gidebilir. Yanlışını görüp dönerse ve verdiği zararları tazmin ederse bağışlanır ama yanlışta israr ederse bu durum artık yanlış değil bilinçli bir karar olur. Bu yanlış kararlar tekrarlandıkça da kişinin ruhsal kalbi (bilinci) zayıflar, adeta biyolojik kalbin hastalanıp zayıflaması gibi zayıflar ve sürecin devamında ruhsal kalp Tanrıdan gelen o yüce enerjileri alamaz duruma gelir. Bu yüce enerjiler önce zayıf alınmaya başlar sonra ise tamamen alınamaz olur. Ruhsal kalbin (bilincin) kötülükler yapması suretiyle ruhsal kalbinin etrafına ördüğü duvar çok kalınlaşmıştır artık. Ve, Tanrıdan o ruha var olabilmesi, yaşaması için  gerekli olan kök enerjiler dışında başka hiçbir Tanrısal hissiyat, Tanrısal enerji ulaşmaz. Bu kişilerin durumu yaşayan ölüler gibidir. Onlar artık kendi yanlışlarını, yalanlarını doğru olarak görürler. Tanrısal rahmet onlardan kesilmemiştir aslında onlar bunu kendi özgür seçimleriyle, dünyaya taparak  yaptikları özgür seçimleriyle kesmişlerdir ve sonuçta bedensel ölümlerini takiben ruhsal ölümleri de Tanrının hükmüyle gerçekleşecektir. Bu ikinci ölüm o ruhların tüm hafızalarının silinmesi ile varlık safhasından yokluk alemine düşerek yok olmasıdır. Toprağa bilinçsiz, farkındalıksız kök enerjiler olarak karışmalarıdır.

"Bıraķın ölüler kendi ölülerini gömsünler." Yeşua.

Tanrıdan gelen saf enerjilerin kişide tezahürleri ise nezaket, iyilik, sevgi, coşku, huzur, fazilet, erdem,  samimiyet, sabır ve kendisini (duygularını) kontrol şeklinde tezahür eder. O kişilerden de çevrelerine yansır.

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...