Translate

22 Nisan 2021 Perşembe

SADECE İNSAN TANRIYA İHTİYAÇ DUYAR

Kutsal Bilinç kendini değişik şekillerde tezahür ettirmek üzere her yerdedir. Sinemadaki filmi sahneye yansıtan ışık gibidir. Bir çok farklı karakterleri yansıtır. Işık aynı ışıktır fakat filme alınmış farklı karakterler aynı tek bir ışıkla yansıtılır. Işık olmazsa filmde olmaz, farklı karakterlerde olmaz. Ne kahraman kalır nede kötü adam. Ne aslan kalır ne de fare. Tüm bu farklı karakterleri sahneye yansıtan aynı ışıktır. Tek bir beyaz ışık. Kaynağın tekliğini idrak eden kişi kısa süren dünya yaşamının dalgalanmalarından etkilenmez. Kötülüğü yansıtanda olmak istemez. Başkalarının yaptıklarına da takılmaz. Ruhunu arındırır. Ruhuna olumsuzluklar ve zaaf yüklemeyi terk eder. O kişi böylece evrensel enerjiye artık direk bağlanmış olur. Cehaletten bilgiye karanlıktan aydınlığa geçmiştir. Ruhu için ebedi yaşamı seçmiştir.

Cahil insanlar duygularını diğerlerine yansıtırlar. Sürekli yargılarlar. Sevmeyi bilmezler. Herkesi kendilerine benzetmeye çalışırlar. Bunun içinde kotülük yapmaktan çekinmezler. Adeta dünyaya at gözlüğü ile bakarlar. Bağnazlığa çok yatkındırlar.

Öldüğünüzde tüm hafızanızı, duygularınızı ölüm ötesine taşırsınız. Öldüğünüzde nasıl bir insan iseniz öylece öbür tarafa geçersiniz. Bu sebeple bırakın diğerleri nasıl olmak istiyorlarsa öyle olsunlar. Siz keninizi arındırın. Devamlı şikayet edip söylenenler bu huyunuz öbür tarafa da aynen taşırsınız. Bilhassa ölüm hadisenize yakın son senelerinizde takındığınız huylar, iyi veya kötü, aynen sizinle öbür tarafa gelir. Tutkularınızdan ve tüm olumsuz duygularınızdan kurtulun. Olüm ötesinde akrabalarınızı gormeyi ummak dahi dunyasal bir takintıdır. Söylenmeyi ve şikayeti bırakın. Olacak olan olacaktır zaten siz sadece elinizden geleni yapın. Ötesi için strese girmeyin. Aşırı beklentilere girmeyin. Yaptığınız her şeyde Tanrının onayını arayın.

Tanrıya olan susuzluk bu dünyadaki yaratılmışlardan sadece insana mahsustur. Bu sonsuzluk özlemi insanın temel karakteridir. Sadece insan Tanrıya ihtiyaç olduğunu hisseder. İnsanlık tarihi insanın Tanrı için olan derin içsel susuzluğunu tatmin için arayışları ile doludur. İnsanın içindeki boşluğu sadece sonsuz olan Tanrı doldurabilir.

20 Nisan 2021 Salı

DOĞRU EVLİLİK

Doğru evlilik...

Kişiler eş seçerken bazı kriterlere dikkat ederse nikahtan sonra da aralarındaki oluşacak olan güven ortamı evlilikten beklenen dayanışma ve huzuru beraberinde getirecektir. Eş seçerken kişinin ve ailesinin karakteri, ailesine karşı davranışları, arkadaşlarının karakterleri -arkadaşları gece hayatına düşkün ve/veya zina yapan kişilerse eninde sonunda o da arkadaşlarına uyacaktır-,  bencil bir kişi olup olmadığı ya da devamlı dikkat çekmeye çalışan iltifat meraklısı zayıf karakterli biri olup olmaması, maddiyata düşkün birisi olup olmadığı -ilerde bu zaaflarını tatmin edecek herhangi biri ile yakınlaşabilir- , daha evvel karşı cinsle yakın arkadaşlıklarının olup olmadığı, boşanmışsa bunun zina yapması nedeniyle olup olmadığı, gece hayatına, içkiye düşkün olup olmadığı, akıl ve beden sağlık durumu vs. dikkat edilmesi ve evlilik düşünülüyorsa nikaha karar vermeden önce göz önünde bulundurulması gereken çok önemli konulardır. Bu incelemeleri yapmadan sırf kaba tutkularınızla karar verip evlenirseniz ondan sonra da kıskançlık nöbetleriyle, baskıyla,  dedektifcilikle vs. bir yere varamazsınız. Eğer bütün bu konuları araştırıp ve hepsinden olumlu bilgiler aldıysanız artık yapacağınız nikah size huzur ve mutluluk getirebilir diyebiliriz. 

Eşler birbirlerinin hareketlerini despotça kontrol etmekten kaçınmalı, karşı cinsten arkadaşlarıyla dahi rahatça konuşup hatta doğru şartlarda karşılıklı espri yapıp gülüşmesine izin vermelidirler. Burada önemli olan eşinin öncelikle güvende olması ve karşı taraftan saygı görmesidir. Eşler arkadaşları ile samimiyette eşlerinin onurlarını zedelemedikleri sürece istedikleri oranda yakınlaşabilmelidirler. Buradaki ölçü eşlerinin saygınlıklarına bir zarar getirilinmemesi ve alay, küçümseme konusu olmasına sebebiyet verilinmemesidir. Bu bir kültür ve medeniyet meselesidir. Konuşulan kişinin gözlerinin içine sürekli -başka yere dikkatlerin kaydırılmadan- manalı bir şekilde bakılması, kişiye özel iltifatların yapılması - gözleriniz ne kadar güzel ya da ne güzel bir kokunuz var gibi iltifatlar-, burada doğru ve kabul edilebilir sınırın aşılıp olayın flörte doğru kaydığının göstergeleridir. Bunun dışında ki gereksiz kıskançlıklar, dayatma ve kısıtlamalar evliliği boğar ve gerçek manada bir mutluluk ve huzur getirmez.

Evliliğin tümüyle eskimiş fikirlere bağlı kalmasına taraftar değilim. İnsanların eşleriyle güçlü duygusal ve zihinsel bağlara ve belli ölçüde karşılıklı güvene sahip olmaları zaruridir. Birbirlerine karşı evlilik yemini ile verdikleri sözlere sadık kalmalıdırlar ancak birbirlerinin derin arzularını da samimiyetle ve şefkatle keşfetmelidirler. Bunun içinde kişilerin ve ailelerinin karakterlerinin buna uygun olması gerekir. Elmayı armut yapamazsınız yani evlenmeden önce çok iyi araştırın ve heveslerinizle değil ama sağduyunuzla doğru kararlar verin yoksa sonuç hüsrandır.

19 Nisan 2021 Pazartesi

HİÇ BİR İNSANA YÜZDE YÜZ GÜVENİLMEZ

İnsanlar sevgiyi yanlış yerlerde arıyorlar. Tutkularının esiri durumundalar fakat ruhlarını esir eden bu bağımlılıklarını sevgi sanıyorlar. Bağımlılar daima depresyondadır. Utanç içindedirler ve izole bir durumdadırlar. Sevgisiz bir dünya da hapis olmuşlardır. Adeta tuzağa düşmüşlerdir. İçlerindeki, kendilerini ezen boşluk hissini türlü dünyevi heyecanlarla doldurmaya çalışırlar. Ancak bunlar insana geçiçi bir tatminden öte bir çözüm sunamaz. Kimse kendi içinde var olmayan bir duyguya dış etkenlerle yönlendirilemez. İçinde yoksa o konuda ayartılamaz ancak insan malesef günaha meyilli doğar. Düşünceler kendi başlarına tehlikeli değillerdir ancak bu düşüncelerin duygulara dönüşmesi engellenemezse hareketsel yönelmeler başlar. Tehlike buradadır. Duyguların meyletmesidir. Duyguları meyledenler önlerine fırsat çıkınca kötülüğe çok büyük olasılıkla sapacaklardır. Bu duygular morfin gibidir ve bir kere kanınıza girince siz duygularınızdan doğan bu heyecanları elde etmek için tüm riskleri göze alır hale gelirsiniz ve yakalanana kadar da bu bağımlıklarınızı gizli tutarsınız.

Takiben bahaneler başlar ki tüm bunlar bağımlılıklarınız konusundaki çaresizliklerinizin bir şekilde  kendinizce dengelenmeye çalışılmasıdır. Tek yapmanız gereken bunun farkına varmak ve yüzünüzü sevgi olan Tanrıya dönmektir. Fiiliyatta bu bağımlılar mazilerinde travmalar yaşamış insanlardır ve eninde sonunda bu yalnızlıklarını ve sıkıntılarını birisi ile paylaşmak ihtiyacını duyacaklardır ancak o zaman da bu insanları suistimal etmek için bekleyenler hazır olacaklardır. Tuzağa düşmeyin ve hiçbir insana yüzde yüz güvenmeyin.

17 Nisan 2021 Cumartesi

KUL HAKKI ÖNCELİKLE KENDİNİZEDİR

Kendinize bakmak, ruhen ve bedenen, bencillik ya da kendine düşkünlük değildir. Kuyunuz kuru ise kimseye bir hayrınız olamaz. Önce kendi ihtiyaçlarınızı karşılayın sonra eliniz bollaşınca fazlalıklarınızdan, en yakınlarınızdan başlamak üzere diğerlerine yardımcı olun. 

Eğer kendi ihtiyaçlarınızı karşılıyamıyorsanız depresif olursunuz. Depresif insanın yanında ise kimse durmak istemez. Katlanılmaz biri olursunuz. Yanınızda durmak isteseler de duramazlar. Bu çok bunaltıcı, iç karartıcı bir durumdur. Yaşam sevinci kalmamış biri kime ne yardımda bulunabilir? Rahatsız edici paranoyak bir varlıkla kim yakın olmak ister?

Evet kul hakkı insanın önce kendinedir. Hele ki başkalarının cebindeki paralarla güya insanlara yardımcı olmaya çalışan ruh hastaları tam sahtekar tiplerdir. Sonuçta kendi ceplerini doldurmaya çalışan parazitlerdir. Kendisi bir değer olup da herhangi bir değer üretmemiş kişiler başkalarına ne hayır yapabilir? Kendilerine bile hayırları yok ki!

Bir de reklamlarla gösteriş için yapılan hayırlar vardır. Bunlarda aslında ismi geçen zenginlerin servetlerini elde ederken yaptıkları kötülüklerini saklama gayretinden başka bir şey değildir.

15 Nisan 2021 Perşembe


 Sevgili takipcilerimiz,

Yeşua'nın tüm mesajlarının yorumsuz olarak basıldığı kitabın satışına başlanmıştır.

Bilgilerinize sunuyorum.

Selamlarımızla,
Alpaslan Kuzucan

14 Nisan 2021 Çarşamba

OUR BOOK IS ON SALE

Dear Readers,

https://www.amazon.com/dp/B08ZBJF7F1?ref_=pe_3052080_397514860 

In order to obtain the new messages of Yeshua which are all collected in our book name is  "LOVE AND POWER" please contact above mentioned page.

Thank you,

Alpaslan Kuzucan

13 Nisan 2021 Salı

ALDATAN ASLINDA KENDİSİNİ ALDATIR

Şunu bilin; aldatmak yani zina etmek bir tercihtir. Yani siz eşinizin sizi aldatmasının sebebi olamazsınız. Bu bir ahlaksızlıktır. Faziletli bir kadın asla kendini bu duruma sokmaz. Olmuyorsa boşanır gider ve ailesi de bu durumda onu desteklemelidir. Yürümeyen evliliklerin sürdürülmesinin çocuklar dahil hiç kimseye bir yararı olmaz. Tam tersi zararı olur. Zorla güzellik olmaz. 

Kadının ya da erkeğin aldatması için bireyin içinde bu düşük hasletin zaten var olması gerekir. Bu duygu dışardan kişiye yüklenemez. Yani eşi beklentilerini karşılamıyor diye zina yapan beklentileri karşılansa da uygun şartlar oluşunca yine zina yapar gerisi ise bahanedir. Ahlak ruhtadır. Kişinin zaten ahlaken fuhuşa yatkın olması, erdemsiz, utanmaz birisi olması gerekir ki böyle bir davranışa yönelebilsin. Hele ki bir kadının hem kocasını aldatıp hem de sagladığı menfaatler yüzünden yalanla evli kalmaya çalışması fahişeliktir. Bunlar servet avcılarıdır. Aynı hareket erkek tarafından uygulanıyorsa oda fahişeliktir. Erkek fahişelerde az değildir ve zamanımızda kadınlarda erkekleri bu kötülükte yakaladı ne yazık ki. Kocanın hem zina yapıp hemde karısına kendisinden boşanmaması yönünde baskı yapması, cebir kullanması ise tam bir haramiliktir. Ya da mağdur olan karısına ve hatta çocuklarına hiçbir makul maddi imkan sağlamadan onlardan kurtulmaya calışmak, bunun icin kadını dövmek, kadını tehdit etmek onursuzluktur. Kültür düzeyi çok düşük gruplar arasında bu tür kötü hareketler yaygındır. Temelde bu tür davranışların erkeklikle ya da kadınlıkla hiçbir alakası yoktur. Eşitlikle, hakla hukukla da hiçbir ilgisi yoktur. Kötülükte eşitlik diye bir olgu olabilir mi? Olamaz. İnsanlıktan çıkıştır tüm bu adil olmayan erdemsiz erkek ve kadın davranışları. Bu arada belirtelim maddi zenginliklerin sahibi olmak mutlaka yüksek bilinçli olmak, onurlu ve faziletli olmak demek değildir.

Ne zaman yüzlerimizi gerçeğin Tanrısına dönüp bilinçlerimizi Onun kutsal ışığıyla yıkayıp yükselteceğiz? Sevgiye, erdeme ve onura ne zaman sahip olacağız? Bilinçlerimizi yükseltip Tanrıyla ne zaman uyumlu hale geleceğiz?

Alpaslan Kuzucan

12 Nisan 2021 Pazartesi

GERÇEK BİR HAYAT HİKAYESİNDEN...

Adam eşine hep sevgiyle yaklaşmıştı. Onu hep gezdirmiş, hediyeler almış ve yemeğe çıkarmıştı yedi yıllık evlilikleri süresince. Ancak kadın eşiyle cinsel ilişkiyi red ediyordu. Bu kocası için çok gönül kırıcı bir durumdu. Erkek buna rağmen sabırla sadakatini korudu. Çünkü o karısıyla mutlu olmak istiyordu. Adam bunları anlatırken ağlamaklıydı ve göz temasından kaçınıyordu. Avukatına da güvenmiyordu çünki bu durum avukatlar için bir işti sadece ve alacakları paraya bakıyorlardı. Koca yedi yıllık karısının kendisini aldattığını inanamıyordu. Çocuğundan ayrılmak düşüncesine de dayanamıyordu.

Karısına boşanmak istediğini söylediğinde  karısı ve karısının ailesi onu zina ile ve ailesini de ölümle tehdit etmişlerdi. Halbuki adam karısını değil kadın kocasını aldatıyordu.

Bu tip kadınlar parazittir ve maalesef yasalar da onları korumaktadır. Feminist çetelerde her zaman yaygaraya ve yalancı şahit tedarikine hazır beklemektedirler. Bu tip fahişe kadınlar çocuklarını da hiç düşünmez. Tüm hedefleri kocalarının parasını ve prestijini kullanmaya devam etmek ve o arada sex düşkünlüklerini arzuladıkları kimselerle gelişigüzel tatmin etmektir. Maalesef bu tip arsız kadınlar feminist kanunlarla ve bu gurupları destekleyen partilerce cesaretlendirilmektedir.

Bu durumdaki kocalar ya intihar etmekte ya da karılarını öldürmektedir. Bazıları bir adım ileri giderek kayınpederi ve kayınvaldesini de katledebilmektedir. Eğer koca kendisini öldürürse aldatan kadın otomatik olarak masum dul statüsüne çıkmakta ve zavallı kocanın tüm mirasından yararlanmaktadır. Bu yetmezmiş gibi çocuklar babaya düşman edilmekte, baba kötülenmeye ve ne kadar zalim olduğu onların beyinlerine işlenmektedir.  Bu arada annenin bir fahişe olduğu ise göz ardı edilmekte, üstü örtülmektedir. İntihar eden koca adeta bir harami olarak empoze edilmektedir.

Feministler de bu olayları suistimal etmekte hiç zaman kaybetmemektedirler. Gerçekleri örtbas ederek, çarpıtarak TV ve diğer medya organlarında adeta bu trajediyi taraflı bir gösteri haline getirmektedirler. İntihar eden bahtsız koca bir canavar, karısını sürekli döven bir haydut olarak sunulmaktadır. Halbuki adamın tek yaptığı karısı ile mutlu olmak istemesidir. Basın kocaları karıları için bir tehdit unsuru gibi göstererek adeta her durumda otomatikman erkekleri suçlayan bir önyargı yaratmaktadır. Bu durumda kadın eşim beni dövdü diye yalan bir ihbarda bulunsa, görüntü olarak üstünü başını biraz parçalayıp, orasını burasını kendisi biraz morartsa polis derhal eve gelip erkeği tutuklayacaktır. Gerçeğin ne olduğunu araştırmak unutulacaktır.

Bu şartlar altında kocalar öz çocuklarını dahi unutmak zorunda bırakılmaktadır. Çocukların beyinleri anneleri tarafından yıkanarak babalarına düşman edilmektedir. Tüm boşanmış annelerin çocuklarına yaptığı budur. İstisnalar çok azdır. Maalesef günümüzün sosyal sisteminin kraliçeleri fahişeler olmuştur. Elbette cinayetleri onaylamıyoruz ama her insanın dayanma sınırı da aynı olamaz. Bu da insani bir gerçektir.

Bu nedenle zina kanunun değişmesi gerekir. Sürenin tamamen kalkması şarttır. Medeni kanununun ilgili bölümündeki cinsiyet eşitsizliğinin düzeltilmesi şarttır. Hatalı ise kadında tazminat ödemelidir. En önemli hususta her doğan çocuk için eşlerden birinin talep etmesi durumunda DNA babalık testi hastanede yapılmalıdır. Aksi takdirde toplumdaki artan zina olayları ve buna rağmen suçsuz taraf erkek de olsa yine tazminat ve nafaka ödemek zorunda bırakılması cinayetleri ve intiharları artıracaktır. Elbette sabıkalı ya da sabıkası olmayan akıl hastası erkeklerin kadın cinayetleride vardır. Ancak sonuçta bunların hepsi taraflı olarak kadın cinayetleri olarak empoze edilerek servet avcısı kadın fahişelerin ahlaksızlıkları ört bas edilmeye çalışılmaktadır.  Sonuç ortada. Aile kurumu çökmektedir.

10 Nisan 2021 Cumartesi

ÜZGÜNÜM

Araştırmacılar insanların küresel ısınma ve iklim değişiğine ne tepki vereceklerini az çok öngörebilmektedirler. Dünya ısındıkça toprak verimsizleşecek ve insanlar daha az üretken ama daha saldırgan olacaklar. Yükselen denizler kitlesel göçlere zorlayacak insanları. Kötüleyen kuraklıklar ürünlerin verimini düşürecek. Ekonomiler çökecek bu da savaşları körükleyecek. Hatta milliyetçi akımlar körüklenecek ve otoriter yönetimler baş gösterecek. Demokrasi ne demek unutulacak. İnsan hakları nedir hatıralarda kalacak.

Esasta ise bu dünyaya çok güzel bir şeyleri başarmak için gelmiştik. Bu güzel şeylerin ne olduğunu önce bulup ve sonra tüm kalbinizle bunları yapmaya koyulmalıydık. Bunları birbiri ardına gerçekleştirdikçe insanlar gelişerek daha yüksek bilinçlere sahip daha iyi insanlar olacaktı. Bunu başarmak için en büyük faktör ise zihinsel netliktir. Ne olduğumuzu ve neye inandığımızı bilmemiz gerekir. Zihnimizde bu berraklığı sağlamak zorundayız. Gelişigüzel düşüncelerden kurtulup ve elinizden gelenin en iyisini yapabilmeliydik. Fazla büyük beklentiler içinde spekülatif konuşmalar yapmaktan ve tahrip etmekten başka bir şey yapmadık.

Bu arada birine aşık olacaksanız sadece aşık olmak için bir bedene ya da bir yüze aşık olmayın. Sizi isteyen, sizi bekleyen birine aşık olun. Sizi anlayan, öfkeli anlarınızda bile size yardım eden, kavga etseniz dahi sizinle yine konuşan birine aşık olun. Sizi özleyen,  sizinle birlikte olmak isteyen ve sizinle birlikteyken aklı başka yerde olmayan birine aşık olun. O zaman umutlarınız ve emekleriniz boşa gitmez. Hayal kırıklıkları yaşamazsınız. İnsan çift olarak yaratılmıştır. Kadın ve erkek birbirini tamamlar ve bu iki cins birbirine tam destek vermezse aile birliği de bozulur ki bu olmadan da toplumların çökmesi kaçınılmazdır. Huzurlu insanlar olamayız.

Zor günler kapıda. Her giden gün geleni aratacak. Bu durumu biz insanlar yarattık. Böyle olması gerekmiyordu. Kader falan değil. Ektiğimizi biçiyoruz. Hurafeperest insanlar, açgözlü şehvetperestler ve onların özentileri bu günleri çabuklaştırdı. Hasetlikleri, fesatlıkları onların en düşük hasletlerinin tezahür etmesine neden oldu. Kibirleri ise hatalarından geri dönüp kendilerini düzeltmelerini engelledi. Onlara özenenlerde kötülerin ekmeklerine yağ sürdü. Sonuç budur. Pandemi üçüncü dünya savaşını biraz erteledi ama tamamen engelleyemedi. Her an ve burnumuzun dibinde patlayabilir.

Daha iyi hissedeceğiniz günler gelecektir. Ölmek isteyeceğiniz günlerde. Bunun büyülü bir reçetesi yoktur. Elinizden geleni yapın sonra  bunlarında geçeceğini bilin. Sonuçta bir şekilde yeniden nefes alacağınız günler gelecektir. Ruhunuzu kötülüklerle öldürmediyseniz tabi.

Evet üzgünüm. İnanın içim kan ağlıyor. İyi bir şeyler yazmayı tercih ederdim şüphesiz ama benim gayem masal anlatmak değil...

Alpaslan Kuzucan

8 Nisan 2021 Perşembe

EVLİLİK DIŞI İLİŞKİLER

Evli bir kadının zina yaptığını nasıl belirlersiniz? Bazı bekar erkekler önceden zina yapan, yapabilecek olan kadınları ve zalim kadınları bilmek ister. Bu iki tip kadın aslında farklıdır ama bazı belirtileri aynıdır.

Zina yapan, yapabilecek olan kadını anlamak için iyi gözlem yapmaya ve kulağı delik olmaya ihtiyaç vardır. Burada aslında daha çok kadınların sahip olduğu düşünülen altıncı hisse de ihtiyaç duyulur. Kadın yada erkek bir takım cinsel yada romantik duygularını eşinden gizli tutuyorsa bu aldatmaktır. Zinadır.

Evlilikte zinanın psikolojisini anlamak için zinaya iten faktörlerin çalışma şekillerini anlamak zorundayız. Zamanımızda tecrübe etme isteği başta gelen uygunsuz bir durumdur. Yaşamda yeni tecrübeler edinmek. Tek bir erkek yerine değişik erkeklerle bu tecrübeyi yaşamak en başta gelen sebepledir. Erkekte bu dürtüler sadece seks ağırlıklı ve fiziksel güzelliğin ön planda olmasına karşın kadında başka sebebler de devreye girer ve konu daha karışıktır. Erkeklerin ilişkide olduğu tüm kadınlara aynı duygusallığı gösterebilmesine karşın kadın bir erkeğe kendini bağlı hissedebilir ve kendisini kocasından saklayabilir. Bunu çeşitli yalan bahanelerle sağlar. Kocasını yönlendirmeye çalışır. Bazen zalimce bazen aşırı ilgi gösterileriyle ki bu sahte bir sevgidir. Tabi bu konuda kaşarlanmış kadınlar bunu da yapmazlar. Onların bir kısmı artık bir nevi seks bağımlısı akıl hastaları olarak kimden çocuk doğurduklarını dahi bilmezler. Dünyada yıllar sonra evladı olarak bilip büyüttüğü çocukların kendisine ait olmadığını gören çok erkek vardır. Bilimsel testler bunu su yüzüne çıkarmıştır. Sonucunda intiharlar, cinayetler veye her ikisi de görülebilmektedir.

Evlilik öncesi ilişkiler eğlenceli olabilir ama evlilikten sonra bu davranışlar problem olacaktır. Bu yüzden evleneceğiniz kızın daha önce ilişkileri olmadığından emin olun çünki eğer olmuşsa bunun bir kişimi yoksa  yüz kişimi olduğunu ve hangi duygusal şartlarda olduğunu ve sonuçta kadin üzerinde ne gibi travmalara sebeb olduğunu bilemezsiniz. Kadınlar ve aileleri bu konuda size asla doğruyu söylemeyecektir.

Evlilik dışı ilişkilerle büyüyen bu neslin kadınları evlilik süresince nasıl davranacaktır? Eski alışkanlıklarını terk ederek tek eşliliği yürütebilecekler midir? Ya da siz ona güvenebilecek misiniz? Yani iş yerinde olsun ya da siz iş de iken evde olsun neler yaptığından nasıl emin olacaksınız? Eski arkadaşlarıyla ilişki kurmayacağını nereden bileceksiniz? Değişikliğe yine ihtiyaç duyacaklar mı? Ne zaman? Boşanmalar rekor mu kıracak? Ya da bir erkek olarak tüm bunları sineye çekip kendinizde eşcinselliğe mi kayacaksınız?

Bu tip evlilik dışı ilişkilere can atan erkekler vardır ve çoğunluktadırlar. Maalesef bunların aileleri de erkek oğullarını bu konuda teşvik etmektedirler. Bu durumdaki ülkemizde erkekler genç kızların saf duygularını ve bedenlerini kirletip onları zalim kadınlar haline getirdikten sonra terkederek kendilerine evlilik için el değmemiş bakire kızlar aramaktadır. Bu da kötülüğün başka bir boyutunu göstermektedir. Bir yazarın dediği gibi fahişenin erkeği kadını olmaz. Cinsiyeti yoktur. Yalan söyleyen, verdiği sözleri tutmayan, borç alıp ödemeyen herkes fahişedir. Bu durum ruhsal bir sıfattır. Akıl hastalığıdır. Tanrı tanımazlıktır. Burada hasar almış kadınlar da yaşadıkları travmaların tümünün acısını daha sonra bu kızlarla/kadınlarla belki de büyük hayallerle nikah yapmış saf erkeklerden çıkaracaktır. Hele çocukta olmuşsa bu tam bir trajedidir.

Evet, düşünün...

Alpaslan Kuzucan

1 Nisan 2021 Perşembe

SADAKAT

Sadakat gri değildir. Ya siyahtır ya da beyaz. Siz ya sadıksınızdır ya da değil. Bunu iyi anlamak zorundasınız. Sadece size hizmet ettiği sürece sadık kalmak diye bir şey yoktur.

Sadakatsızlık güvenin kırılmasıdır. Seksüel ve/veya romantik, ya da parasal bir takım şeyleri eşinizden bilerek gizliyorsanız sadakat bitmiştir. Eşinizle karşılıklı olarak anlaştığınız, sınırlarını koyduğunuz şeylerin dışına çıkıp bunları gizlemek durumunda iseniz bu zinadır.  Eşinizi aldatmaktır. Bu durumlar bir şekilde ortaya çıktığında ise aranızda hiç bir güven kalmayacaktır.

Bir insanın kadın veya erkek evliliğinin ya da birlikteliliğinin dışında bir karşı cinse ilgi duyması doğaldır. Tüm insanlar için geçerli bir olgudur. Özellikle evlilik öncesi bir ilişkiden diğerine koşarak yaşamış insanların zihninde bu " bir sonraki" düşüncesi hep olur. Bu durum yani bir başkasına ilgi duyma eylemi hep olur. Kişinin o an ki duygusal durumu, beklentileri, eşiyle olan ilişkisinin o anki durumu buna sebeb olabilir. Temelde zaten insanların ne zaman nerede kimi ilginç bulacağı kestirilemez. Burada sınır kişinin bu duygular ile hareket etmemesidir. Bu duygularını hayata geçirirse uygunsuzluk başlar. Eğer insanın normal duygusal davranışı ile duygusal zina arasındaki sınırı soruyorsunuz sınır bu duygularla ne yaptığınızdır. Duygusal zina diye bir şey yoktur. Bu aklınıza bir şekilde giriyorsa oturup düşünün. Siz ne istiyorsunuz? Nedir yaşamdan beklentileriniz? Bu duygular sizden ne istiyor? Onları denetleyip kontrol altına alın. Zihninizde yerleşip büyümelerine izin verirseniz sonuçta sizi fiilen zinaya sürükleyebilirler. Söküp atın içinizden. Diğer insanların duygu ve düşüncelerini kontrol edemezsiniz ancak siz kendi içinizi temizleyin. Eğer partneriniz üçüncü bir şahıs için güçlü duygular duyuyorsa bu durumda "niye" diye iyi düşünüp kendinize sorun. Çünki insan hayatta kendine çok yakın hissettiği biri ile karşılaşmış ise eş, çocuk hiç kimseyi kıyas olarak araya sokmamak eğilimindedir. Bu herkes gibi sizin içinde geçerlidir. Sizde veya eşinizde bu durum hasıl oluyor ise ve bu ilgili tarafca saklamak zorunda hissediliyorsa ayrılmanın zamanı gelmiştir. Bu durumda adil ve onurlu bir şekilde ayrılın çünki o ilişki bitmiştir ve bu şekilde bir ilişkinin devam ettirilmeye çalışılması çocuklarınıza da zarar verecektir.

Zihninizden söküp atamadığınız bu duygular, belki de uygun zaman ve zeminde yaşama geçirilecek, büyüyen bu uygunsuz dürtülerle ilişki devam ettirilirse bu insanın gerçeklerden kopup kendisinden şüphe etmesini ve aile birliğinin bir takım güvenceler, rahatlıklar için devamını sağlamak yönünde yapılan psikolojik işkence ve manipülasyon yöntemlerini başlatacaktır ki sonuçta bu ne size ne de eşinize uzun vadede bir hayır getirmeyecektir. Yalanla, aldatmayla iyi bir yere varamaz, mutlu ve huzurlu olamazsınız.

Alpaslan Kuzucan


GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...