Translate

11 Mayıs 2022 Çarşamba

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar.

Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da sakinleşir.

Tanrı herşeyi kendi zamanında mükemmel ve güzel yaratmıştır ve aynı zamanda insanların kalbine sonsuzluğu yerleştirmiştir; bunu rağmen insanlar başlangıçtan sona Tanrının ne yaptığını kavrayamazlar. Ve, toprak geldiği toprağa ve ruh(öz) onu veren Tanrıya döner.

Yeşua 2000 yıl evvel söyle konuşmuştu: "Ben yeniden dirilişim ve yaşamım. Bana inananlar,  sözlerimi özümseyip öylece yaşayanlar, bedenen ölseler bile yaşayacaklardır. Benim sözlerime göre yaşayan insan ruhları hiçbir zaman ölmeyeceklerdir. Bana inanıyor musunuz?"

Yeşua2000 

KUTSALLIK MERTEBESİNE ERİŞMEK

Kutsal Ruh gerçekte nedir? M.S. 325 yıllarında İznik te Bizans imparatoru Konstantin'in kurduğu Hristiyanlığa göre üçlü birliğin bir kısmı mıdır? Hayır. Baba, Oğul, Kutsal Ruh üçlüşü Roma Pagan inanışının bir devamıdır. Tabi gerçek değildir.

Gerçekte ise Kutsal Ruh bir topluluğun adıdır. Bilincini o seviyeye yükseltebilmiş kadın ve erkek tüm insan ruhlarının Evrensel Bilinçle birleşmesi, Onun huzurunda yaşamasıdır. Bu ruhlar Tanrıdan bir görev aldıklarında bu görevlerini yapmak üzere kolayca bu Birlikten ayrılabilir ve görevleri bitince tekrar Birliğe dönerler. Görevleri arasında tekamül etmekte olan insanlara yardım etmek önemli bir yer tutar. Bunlar aynı zamanda peygamber denilen elçilere bildirimlerde bulunan varlıklardır. Yani bunlar peygamber eğitmenleridir ancak peygamberlerin özgür iradelerine müdahale etmezler.

Hepimiz bu Kutsal mertebeye çıkmak ve Onlardan biri olabilmek için gayret etmeliyiz. Onlarda önceden, kutsallığı erişmeden önce bizler gibiydi. Yeşua Mesih hariç. Yeşua hiç bedenlenmeden o mertebeye ulaşmış tek ruhtur. (Bu bilgiyi bana kendisi vermiştir.) Ve, şimdi Onlar bu yolda olup samimi bir şekilde Onlardan öğrenmek isteyen insanlara yardım etmektedirler. Ancak Onlar sadece insanların ruhsal gelişimleri ile ilgili olarak yardım ederler. Şayet bir insan dünyevi menfaatler için onlara yönelirse ya sessiz kalırlar ya da espirili bir tarzda yanlış bilgi vererek o insanın uyanmasını ve hatasından dönmesini sağlamaya çalışırlar.

İnsan ölüm ötesinde dünyada iken ruhuna ne yüklemişse kendisini orada o şekilde ve o boyutta bulur. Bu nedenle ruhumuza kaba titreşimler yüklemekten kaçınmalıyız. İnce, süptil titreşimler yüklemeliyiz çünki her gecen günle ölüme biraz daha yaklaşmaktayız.

Tanrının huzurunda olmak ve orada sürekli kalmak bir damlanın okyanusa karışması gibidir. O artık damla değil okyanustur. 

Yeşua2000 

10 Mayıs 2022 Salı

TANRI MUTLAK KUDRETTİR

Tanrı mutlak kudrettir. Onun düşündüğü herşey düşündüğü anda olur. Zamanımızda bilimin avantajlarına sahibiz ve kuantum fiziğinde bir gözlemcinin varlığının fotonların hareketlerini etkilediği ispat edildi. Tanrı Mutlak Evrensel Bilinçtir yani var olan herşey Onun tahayyülünün eterde yansıması, vücut bulmasıdır diyebiliriz. İnsan ise Onun mabedi olabilecek tek varlıktır. Bu dünya gezegeni üzerindeki tek varlıktır. Sayısız evrenler vardır ve bunlar üzerinde bize benzeyen ya da benzemeyen sayısız bilinçli varlık vardır.  Tanrıya mabedlik yapabilecek sayısız varlık.

Bizdeki ortadoğu kökenli hak dinler ise önce Tanrıyı bir kabile dini yapmış arkasından da bir insanın yüzü suyu hürmetine alemleri yaratan yani insan gibi zaafları olan bir mahluk yapmıştır. Hala bilinçlerimiz çok ilkel düzeydedir ve bu yüzdende saldırganlıklarımız hiç bitmiyor. Hak din diye birşey olmadığının da en büyük göstergesi bu neticedir. Tanrı bir şeyin olmasını söylemez. O düşünür ve düşündüğü o anda olur. Anında olur. Onun birşeyi tahayyül etmesi demek o şeyin anında yaratılması demektir. Konuşması diye bir şey yoktur.(Yeşhua'nın bana aktardığı bilgiler doğrultusunda bunu söylüyorum.) Bir meleğe git söyle peygambere de şöyle veya böyle desin diye bir vaka uydurmadır. Böyle bir kabul yanlıştır. O, Tanrı konuşmaz, tahayyül eder ve bilincinden geçirdiği her ne ise o anda olur. Gecikme, sapma, bekleme olmaz. Onun için zaman yoktur. Zamanı o var etmiştir. Bizler için var etmiştir ve zaman canlıdır. Tanrı isterse hızlanır, isterse yavaşlar. Daha doğrusu biz öyle algılarız.

Evet, sevgili okuyucularım bunu iyi düşünün ve artık hak din, hak kitap vb. gibi ilkel zamanların masallarından ve sınırlı düşüncelerinden kurtulun. Tanrı içimizde ve dışımızda yani her yerde olandır. Bizlere yaşam veren, canlı yapan enerjinin kaynağı Odur. Ve dediğim gibi, gelip birilerine melek vasıtasıyla ya da direk olarak git insanlara şunu söyle bunu söyle gibi basit insanı tavırlardan münezzehtir. Dikkat ederseniz Yesua Mesih ikibin yıl öncede -Tanrı dedi ki diye değil, size ben söylüyorum- diye insanlara hitap etmiştir.  Zamanımızda hala bu hak din yalanların sürdürülmesi tamamen nefsani gayelerle yapılmaktadır. Tamamen insanları kandırmak ve onların sırtından menfaat temin etmek başlıca motivasyondur. Herkese şehitlik vaat edenler kendi çocuklarını askere yollamıyorlar. İmam hatipleri övenler kendi çocuklarını yurt dışında Hristiyan ağırlıklı okullarda okutuyorlar. Herkese kıt kanaat geçinmeyi önerenler lükse doymuyorlar yani hiç birisi de bu söylediklerinin hak olduğuna inanmıyor esasta ama onlara gerçekten inanan bu budala yığınlar neyin nesidir anlamak mümkün değil.

Yeşua2000 

8 Mayıs 2022 Pazar

BİOFİZİKSEL ALAN YA DA AURA

Özümüz sevgi ve ışıktır. Bize can veren ve canlılığımızı devam ettiren bu ışıktır. Dna larımız bu ışıktan oluşur ve bu ışığı ritmik ve düzenli atışlarla çevresine yayar. Bedenimiz su ile doludur. Yüzde altmışı sıvılardan oluşur. Bu sıvı vasıtasıyla bu ışık enerjisi/bilgi ritmik atışlarla tüm bedenimize ve yine atmosferdeki su molekülleri vasıtasıyla bedenimizi de aşarak çevremize yayılır. Buna biz biofiziksel alan veya aurik alan(aura) deriz. 

Hücrelerimize bu ışık vasıtasıyla taşınan bilgi tüm organlarımızı düzgün çalıştırır. Yani bu enerji aynı zamanda tüm biyolojik faaliyetlerimizin gerçekleşmesi için talimatları verendir. Enformasyondur. Aynı şekilde bu enerji/bilgi bedenimizin dışına taştığında da çevremize ne olduğumuza dair bilgi/etki vermiş olur. Kederli  mutlu, zararlı, zararsız, güvenilir vb. Gibi. Bizim imzamızdır.

Bu enerji, öz Tanrının içimize koyduğu tekamüle ihtiyaç duymayan parçadır. Burada bizim kimliğimiz olan, tekamül eden ruhumuz nerede derseniz bunun cevabıda şöyledir. Ruhumuz bu saf Tanrı enerjisinin üzerindeki filtre gibidir. Doğumu takiben gelişmeye ve  şekillenmeye başlar. Elbette geçmiş yaşam edinimlerine de sahiptir ancak her doğan bebeğin şuuraltı temizlenmiştir yani geçmiş günahlarının hesabını vermiştir. Yani karma denen Hint kökenli inanış tamamen yanlıştır. Doğan bebeğin ruhu içindeki özü tam yansıtır. Yani tam şeffaftır. Henüz dünya kirlerini yüklenmemiştir. Bu yüzden buluğ çağına gelmemiş çocukların ruhları saftır. Ancak bazı çocuklar ruhları itibariyle ölü doğmuşlardır. Yani kötüdürler. Bunu bakışlarından ve davranışlarından anlamak mümkündür. Bunlar kötü işler, başkalarına ders olması itibari ile, yaptırılmak üzere kabirlerde yok edilmeden bir yerde muhafaza edilmiş olumsuz, ruhen ölü varlıklardır. Kötü işler, iyilik için bile olsa, kötülere yaptırılır. Esasen bu ruhlar bu gelişlerinde illa kötü olmak zorunda da değillerdir. İyiliği seçip kendilerini kurtarabilirler ancak bu fiiliyatta göründüğü kadarı ile mümkün olamamaktadır.

Bebeğin doğumunu takiben aile, toplum,  eğitim, din gibi faktörler insanın ruhunu yavaş yavaş kirletir. Bu durumda da insan özünden gelen saf enerjiyi tam yansıtamaz. Ne kadar dünya takıntıları fazla ise filtresindeki saydamlık da o kadar azdır. Yayılan enerji de o derece olumsuz ve kasvetli olur. Bu yayılan olumsuz enerji nedeniyledir ki bizler bir insanla karşılaştığımızda bir şekilde rahatsız edici etkiler alırız. Tersi durumda ise, sevgi enerjisi yayıldığında, o kimseden mutluluk veren rahatlatıcı etkiler alırız. Olumsuz enerjiler yayan kişinin kendi sağlık durumu da aynı paralelde etkilenir. Bağışıklık sistemi zayıflar. Hatta astral alemdeki dengesiz varlıkları kendisine çekerek bir takım akli dengesizliklere de maruz kalabilir. Olumlu etkiler neşredildiğinde, yani ruhumuz saydam olduğunda ise tanrısal etkilerin nimetlerinden daha fazla faydalanırız, bağışıklık sistemimiz de daha kuvvetli olur. 

Yeşua diyor ki: "İstenmediğinizi hissetseniz bile siz çevrenize sevgi yaymaya devam edin. Dünyanın buna ihtiyacı var." 

Yeşua2000 


GERÇEK SÜREKLİ İLERLEMEKTİR

NEDEN GERÇEK, İNSAN İÇİN ÖNEMLİDİR?

Çünki amaç, anlam ve yönün kaynağı gerçektir. Basit hayatta kalma güdüsünün dışında insan nedir ve neden buradadır sorusunun cevabı gerçekte yatar.

Amaç, anlam ve yön size verilecek birşey değildir. Sizin hayata vermeniz gereken şeylerdir. Yeşua amaç, anlam ve yön olmuştur. Bu örneği takip etmek hepimiz için çok yararlı olacaktır. O Tanrı gibi olmuştur. Siz nesiniz? Dünya sizden kendisine bunları - amaç, anlam ve yön - vermenizi istiyor. Sizler gerçeğin kaynağı değilsiniz ancak gerçeğin ifadesi için vasıtalarsınız. Bunu yapabilmek sizi Tanrının askerleri yapacaktır. Tanrı gibi yapacaktır fakat Tanrı çok daha yücedir. Siz gerçekten Tanrı gibi olursanız Tanrı da kendisini bu mekanda sizin vasıtanızla ifade edecektir.

Burada bir taraftan ilerlemedeki başarınızın büyüklüğünü idrak ederken aynı zamanda da ifadesine vesile olduğunuz Yüceliğin karşısında tevazunuzu muhafaza edeceksiniz. Vesile olduğunuzla elbette eski halinizden bir basamak daha ileri bir varlık olacaksınız ancak Tanrı yine de sizi gölgede bırakacaktır. İşte bu noktada da hayata eşsiz katkınızı yapabilmenizi sağlayacak ilhamı Ondan alacaksınız.

Tanrı sonsuzdur dolayısıyla ifade edilecek olgularında sonu hiç gelmeyecektir. Nasıl ki bu dünya da insan ilgisini kaybedince ve bu dünya ile ilgili hiçbir şeyi arzu etmez olunca artık bu limandan demir alma zamanı gelmiştir ve bunu, hüküm gelince hiç esef duymadan yapar aynı şekilde her bir boyutun gereğini yapan insan ruhu da sürekli bir ileriye, sonsuzluğa doğru yoluna devam etmek durumundadır. Burada bir basamağa takılıp kalan ruhlar ise yok olur. Takıldığınız basamakta, boyutta donup kalırsınız. Öğrenmenin sonu yoktur.

Anlayalım ki - gerçek - ilerlemedir. Hep bir adım ileriye gitmektir. Durmak yoktur. Durmak yok olmaktır.

Yeşua2000

TANRININ HUZURUNA ÇIKMAK

Sıradan bir insanın küçük ve düşük frekanslı bir bilinci vardır. Buna karşın Tanrı diye adlandırdığımız Kaynak tüm kainatın Sonsuz Bilinç Okyanusudur.

Her birimizin görevi niteliksel olarak Tanrı gibilik vasfına ulaşmak, yeterince büyük bir bilinç seviyesine kavuşmak ve sonra bu Okyanusa dalarak Tanrı ile bir olmaktır.

İnsan yoğun üç boyutlu uzay ortamlarında yaşamak zorundadır hatta bedensiz olarakta bunu yaşamak durumundadır. Bedensiz olarak yaşayan ruh varlıklar eğer yeterince gelişmemişlerse Tanrıyı hissedemezler ve göremezler çünkü yüksek titreşimli boyutlara yükselemezler. Onun hakkında sadece bir şeyler duymuşlardır.

Tanrıyı anlamak için kişiler zeka olarak gelişmiş olmalıdırlar. Onun huzuruna nasıl varılacağını kavramış olmalıdırlar. Tanrının huzuruna çıkmak dünyadaki her hangi bir yere ulaşmaktan çok daha zordur. Kişiler etik olarak mükemmel olmalıdırlar ki ancak o zaman Tanrı kendisine yaklaşılmasına izin verir. Aksi takdirde izin vermez. İradenin güçlü olması gereklidir. Yani bilincin yükselmiş olması, aksi takdirde sonsuzluklar arasında yol katetmek mümkün değildir. Ve tabi bilincin o yüksek frekanslarda kalabilmesi de önemlidir. O yüksek frekanslara adapte olmuş olması gerekir. Kaba, maddesel frekanslara adapte olmuş bir bilinç Tanrının ters yönüne doğru bir hareket içinde demektir. Yok olma yoluna doğru.

Bilincin incelip yükselebilmesi ve büyümesi için gerekli enerjiler sadece ruh bedenli halde iken kazanılabilir. Fizik bedensiz bu mümkün değildir. Bedenin fiziki hareketleri ve yediği gıdalar ruhuna enerji yükler. İnsan bedeni bir çeşit yedikleri gıdalardan aldıkları enerjiyi ve fiziksel hareketleriyle oluşturduğu enerjiyi bilinç enerjisine dönüştüren bir fabrikadır. Böylece maddi gıdalardaki ve fiziksel hareketteki enerji dönüştürülür. Bilinç bu enerji sayesinde yükselebilir. Doğru yolda kullanılırsa yükselir.

Yeşua2000

7 Mayıs 2022 Cumartesi

WARNING FROM/UYARI YESHUA/YEŞUA

Yeshua said that even his mission has changed. It is not love anymore. Human beings cannot expect love anymore. There won't be left a single stone over another stone on the whole earth.


Yeşua kendi görevininde değiştiğini söyledi. Artık görevi sevgi elçisi olmak değilmiş. İnsanlar artık sevgi beklemesinler dedi. Yeşua tüm dünyada taş üstünde taş bırakılmayacağını bildirdi.

Yeshua/Yeşua, 2020

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...