Translate

29 Eylül 2021 Çarşamba

BU DÜNYA AHİRETİN TARLASIDIR

Madde dünyasında bedenli olarak yaşıyorken belirli duygusal kalıplarımızı değiştirebiliriz.

Kendimizi telkinle ve irademizi kullanarak olabildiğince iyi bir hale getirebiliriz. Ancak bedensel ölümle birlikte bu yeteneğimiz ortadan kalkar. Ölüm ötesinde kendimizi değiştirmek mümkün olmaz. Kimse yardım da edemez.

İnsan hangi duygularla ölürse orada aynen öylece kalır. Bu dünya ahiretin tarlasıdır. Burada ne ekerseniz orada onu biçersiniz. Bağnaz insanlar orada kıyamete kadar uyuyup kalacağını sananlar uyur kalır. Sonunda da az olan ruhsal enerjileri de dağılıp yok olur. Hasetler, açgözlüler, kindarlar orada kendi olumsuz duygularının cehennemini yaşar. İyi insanlar ise huzur içinde ve mutlu duygular içinde cennetlerini yaşarlar. Varlığın gerçeğine dünya da iken uyanmış olanlar ise Tanrı katına yükselerek Mesih olurlar.

Bu nedenle yaşarken ruhunuza olumlu, iyi değerleri yükleyip kaderinizi tayin etmek sizin elinizdedir. Bu fırsatı doğru kullanın.

Alpaslan Kuzucan

28 Eylül 2021 Salı

YEŞUA'NIN OĞRETİSİ VE HRİSTİYANLIK

Yeşuanın öğretisi kendi adını Tanrılaştıran Hiristiyanlık başta olmak üzere tüm diğer dinlerden farklıdır. Öyle farklıdır ki Yeşua'nın öğretisine din denemez. Yeşua gerçeği, yolun özünü insanlara öğreterek esasen tüm diğer dinleride ortadan kaldırmıştır. Ama malesef kendi ilk takipcileri dahil insanların bilinç seviyeleri bu öğretileri gerçek şekilleriyle kavrayamamıştır. Gerçek anlaşılamamış ve dolayısıylada özümsenip yaşama geçirilememiştir. Bugün dahil durum budur.

Yeşua kutsal bir ruhtu ve oğretilerini "Ben söylüyorum", "size Babamdan duyduklarımı söylüyorum" diyerek gerçekleri anlatıyordu. Bir meleğin kendisine Tanrı'dan vahiy getirdiğini söylemiyordu ya da kendisinin bir elçi, resul oldugunu da söylemedi. O mesihti. Arınmış, kutsanmış olandı ve insanların "sen peygamber misin?" sorularına karşın sadece "Ben sizin bir kardeşinizim" diye cevap veriyordu. 

Evet o mesihti ve insanlara gerceğin kendisinin mesajını veriyordu. O arınmış bir ruhtu. Görevli olarak gelmişti. Babasız doğdu. Kadınlarla, parayla ve dünyasal mevkilerle hiç ilgilenmedi. Hatta kendisine teklif edilen Yahudi Krallığını "Benim Krallığım yeryüzünde değil" diyerek red etti ve öldürüleceğini  bile bile kaçmadı, kaderi ile yüzleşti. Ama Tanrı onun öldürülmesine izin vermeyecekti. Ölmedi, öldü sanıldı ve bir mağaraya defnedildi. Üç gün sonra iyileşti ve çıktı ancak havarilerinden başkasına bir daha gözükmeyecek ve çıkışınin 50 inci gününde bedeni ile birlikte gökyüzüne yükselecekti...masal gibi ama masal değil çünki o Tanrı'nın izniyle Kutsal Ruh mertebesine ulaşmış bir ruhtu.

Diğer tüm dinlerde mabed denilen devasa binalar ve buralarda sürekli tekrarlanarak yapılan bir takım merasimler çok önemlidir. Yeşua ise mabed insandır dedi. Arınabilmiş, kalbini saflaştırabilmiş insan ruhu Tanrı'nın mabedidir demişti. Kendisi gibi olabilen insanların Tanrı'nın bu boyutta tezahür edeceği yerler, mabedler olduğunu söylemişti. Binaların ya da herhangi bir yerin hiçbir önemi olmadığını söylemişti. Ama insanlar insanı ihya ederek saflaşmasına yardım edecekleri yerde mabed dedikleri binalara paralarını yatırdılar. Onlara uluhiyet atfettiler. Binalarını sevdiler insanı değil. Muhteşem yapılar yapıldı, içleri süslendi ve o binaların gölgesinde muhtaç dul ve yetimler, yaşlı ve genç hasta insanlar dolaşır oldu. Doğru olan ise insanın ihya edilmesiydi. Yeşua bunu bildirmişti ama tabi bu bir takım yöneticilerin saltanatlarının sarsılması demek oluyordu. Bu binaların etrafında şehirler oluşturuldu ve krallar doğdu. Bir tarafta krallar ve onların adamları ve diğer yanda güdülen insan yığınları. Babil'den beri de bu böyle olagelmişti ve degişmedi. İnsanlar binaları yükselttikçe yükselterek Tanrısal değerlerden ve dolayısıyla Tanrıdan  uzaklaştılar. Yeşua binalara karşı değildi elbette ama binalara gösterilen bu aşırı sevgiye, binaların mabed olarak sunulmasına karşıydı. Binaların insanların yerini alması düşüncesine karşıydı. Sözde böyle denmiyordu elbette ama uygulamada olan buydu. Farklı dinler daha büyük binalar yapmakta birbirleriyle yarıştılar. Kendilerinin olanın tek ve gerçek mabed olduğu iddiaları düşmanlıkları ve savaşları başlattı. Başka dinin binasını yıkıp üzerine kendi dinlerinin binalarını inşa etme yarışı başladı. Başka dinlerin mabetleri yıkıldı ve üzerlerine galip gelenlerin mabetleri inşa edildi. Bu da savaşları, kini, öfkeyi besledi ve halada besliyor.  İnsana yapılması geren yatırımlar binalara yapılmış sonra binalar ve dinler için insanlar öldürülmüştü. Tanrı bu cinnetin neresinde kaldı? Kalmadı tabi. Bu durum tam bir kötülüktü. Neticede bugünlere kadar gelindi ve Tanrı bu insan neslini terk etti. Tüm insanları kendileriyle başbaşa bıraktı...küresel ısınma ve doğal afetler yoğunlaşarak artıyor. Rahmet kapıları kapandı. Ve, halen kimse bu durumu ciddiye almıyor.

O melun günde Yeşua "Şimdi herşey tamamlandı" demekle bilinen klasik din ve peygamberlik süreçlerinin sona erdiğini beyan etmişti. Yine o zamanlarda Yeşua insanların nerelerde değil fakat ne haleti ruhiyeyle (ruh haliyle) dua ettiklerinin önemli olduğunu, Tanrını'nın Krallığının mabedlerde değil arınmış insanların ruhlarında olabileceğini söylemişti. Şimdi ise Yeşua rüyalarımda nacizane bana bu insan neslinin sınav sürelerinin tamamlandığını ve çoğunun başarısız olduklarını bildirmiş bulunuyor. Bu nedenle Yeşua kendisinin ikinci gelişinin de olmayacağını bildiriyor. Onu bekleyenler boşuna beklemesin.

Alpaslan Kuzucan 

DUADA TEVAZU VE SAMİMİYET

Birçok dinde insanlara bazı sihirli etkileri olduğunu iddia ettikleri kelimeler, dualar telkin edilir. Bunların belli sayıda tekrarı ile bazı ruhsal güçlerin harekete geçeceği öğretilir. Bu konuda basılmış kitaplar vardır. Bu işin ticareti yapılmaktadır. Tüm bu iddialar Yeşua'nın öğretisine terstir. Yeşua "Putperestler gibi aynı sözleri tekrarlayıp durmayın. Dua edeceğiniz zaman kendi içinize dönün ve içinizden gelen samimi duygularla Tanrı'ya sessizce dua edin" demiştir. "Dualarınızı diğerleri duymasın" demiştir. "Dua ettiğinizi diğerleri görsün diye orada burada ya da köşe başlarında değil, evinizde kendi odanıza çekilerek yapın" demiştir. "Kullandığınız kelimelerden ziyade içinde bulunduğunuz ruh haliniz, bedeninizin temizliği ve kalbinizin saflığı önemlidir" demiştir. Doğru ruh halinde olmak önemlidir ve iddia edildiği gibi özel kelimelere ya da cümlelere gerek yoktur. Önemli olan gerçeğin ruhunu kavramak, Tanrı'ya ruhta tapınmaktır. Bunun dışındaki gösterişli davranışlar ruhsal bencilliktir ve neticede bu insanlar bu davranışlarıyla adeta kendilerinin diğerlerinden üstün olduğu zannına kapılmaktadırlar. Bu yanlış davranışlar şayet çıkar amaçlı olarak kasıtlı yapılmasa bile zamanla insanlar arasında düşmanlık duyguları yatayacaktır, halbuki, istenen insanların birbirini sevmesidir. Insanlar esasen birbirlerini sevmeden Tanrıyı sevemezler. Kendileri gibi olmayanlara karşı kalpleri fesat ve kin dolu olan insanlar egoizmin en dibine inmiş kötü varlıklardır. Tevazu, alçak gönüllülük ruhaniliğin birinci dereceden gerekli göstergeleridir.

Alpaslan Kuzucan 

YESHUA'S CHURCH AND THE RELIGIOUS LEADERS CHURCHES

Yeshua had said to a woman before this happened, that a time was coming when it would not be important where people go to pray, but only that they have the right spirit in their hearts when they pray. (John 4:21-24) In the kingdom of heaven you do not go to church, because you are the church. Acts 7:48) The first Christian to die for his faith died a few minutes after saying this to the religious leaders. And religious leaders become very angry when we teach this today.

The new part of the Bible is clear about the truth that God lives in the hearts of people now, and not in buildings. (I Corinthians 6:19) This is a very big and important difference between the church that Yeshua was making and the buildings that religions all over the world are making to this day.


26 Eylül 2021 Pazar

GERÇEK SEVGİ

Gerçek sevgi, rahatsız olsa bile, daima açık ve dürüsttür. Sahte sevgi oyunlar oynar, gerçek duygularını saklar, karşısındakine üstünlük sağlamak için onun duygularını manipule eder.

Gerçek sevgi fedakardır. Sahte sevgi sadece kendi istediklerini almaya odaklanır. Bencildir.

Gercek sevgi kalpten verir. Karşılıksız verir. Sahte sevgi karşılığında bireyler almak için verir.

Gerçek sevgi bağışlayıcıdır. Sahte sevgide intikam alma duyguları vardır.

Gerçek sevgi sizi olduğunuz gibi sever. Sahte sevgi ise sizi kafasındaki ideale dönüştürmeye çalışır.

Gerçek sevgide romantik bir mahremiyet ile sevmek verdır. Sahte sevgide ise sadece seks yapmak.

Gerçek sevgi sorunlara çözüm arar. Sahte sevgi ise sadece kendini haklı çıkarmaya çalışır.

Gerçek sevgi geçmiş acı duyguların unutulması taraftarıdır. Sahte sevgi ise karşısındakinde pişmanlık arar.

Gerçek sevgi onurlu ve  saygın bir özgürlük sunar. Sahte sevgi kontrolcüdür. Baskıcıdır.

Gerçek sevgi karşısındakini dinler. Sahte sevgi sadece kendisi konuşur.


SEVGİ BİLİNÇLERİ BİRBİRİNE BAĞLAR

Tanrı mükemmeldir öyleyse bizim de mükemmel olmaya çalışmamız gerekiyor. (Matt 5:48) Tanrı bizi kucaklamak istiyor. En üst lütuf olan Kendisiyle Kaynakta birleşmeye çağırıyor. 

Dünyevi ayartmalara muhatap olup onlardan uzaklaşmış, nefsini tam kontrol edebilme gücüne varanlara ne mutlu. Dikkatli olun ve dua edin ki bir daha biyolojik bedenlerde doğmak zorunda kalmayasınız. Dünyasal yaşamın acılarından kurtuldunuz ve sonsuza kadar Tanrı ile birlikte var olacaksınız. (Thomas İncili 145).

Tanrıya doğru gidişinizi hızlandırmak için Ona aşık olun. Onu bütün aklınızla, bütün kalbinizle, bütün ruhunuzla, bütün gücünüzle sevin. Mark (12:30) Bu Tanrıya giden yolda kendinizi geliştirmemiz için şarttır. Çünki bilinçleri birbirine bağlayan ve birleştiren his sevgidir.

24 Eylül 2021 Cuma

LAİK MANEVİYAT

Maneviyat insanın neden var olduğunu ve tüm potansiyelini nasıl ortaya çıkaracağını belirleyen olgudur.

20. YY in son çeyreğinden itibaren maneviyat kavramı dinlerin tekelinden çıkmış, kendi özü olan dinleri aşmıştır. Başta iş dünyası ve sağlık kuruluşlarında olmak üzere maneviyat kavramı kullanılır hale gelmiştir. Buradaki görüşler ve prensipler bireysel tecrübelere dayanmaktadır.
Herhangi bir dine dayanmayan bu manevi gerçeklere "laik maneviyat" de denmektedir. Hiçbir karşılık beklemeden ve dinleri tamamen tarihsel yerlerinde bırakarak toplumlara bazı değerleri katmaya çalışanlara da laik azizler denmektedir.

Sofu, mistik, pratik-aktif, pratik öğüt ileten şeklinde katkı yapan bu kişiler yaptıkları karşılığında maddi beklentilere kesinlikle girmezler. İnsanın ne olduğu, yaşam içinde bunun nasıl tezahür ettirileceği (özel yaşamlara müdahale yoktur) bilgisi verilir. Amaç toplumsal huzurun bireysel huzurla birlikte uyumlu bir şekilde sağlanabilmesidir. Son olarakta hedef evrensel olarak tüm varlığın birbirleri ile ve Tanrı ile olan eş uyumudur.

Maneviyat  insanın ruhsal olarak gelişmesi için yaşamın disipline edilmesidir ancak burada yol gösterilir fakat kişinin serbest iradesi ile ne yapacağı kendisine bırakılır. Yani zorlama yoktur. Tehdit, şantaj ya da temel insan hak ve özgürlüklerinden mahrumiyet ile zorbaca yönlendirmek yoktur. Dönüşüm bireyseldir. Kişi bu dönüşümü tamamen kendi istek ve iradesiyle yapmalıdır. Bu konuda kişilerin alt yapıları, şuur altları,  yaşadıkları ailece ve toplumlarca ne kadar doğru yönde eğitilmişlerse, ne kadar kişiye sevgi, saygı ve alçak gönüllülük öğretilmişse, kişilerin seçimleri de o kadar sağlıklı olacaktır. Ne kadar taklidi, bağnaz ve korkuyla eğitilmiş iseler de kişiler o kadar yanlış kararlar vereceklerdir. Amaç dünyada başarılı, üretken ve huzurlu bir toplum yaratılmasıdır. Buda zihinsel ve hissel gelişmiş dengeli bir muhakeme yeteneği olan bireylerin oluşturduğu toplumların varlığı ile olur.

Bu dengelilik bireylere ve dolayısıyla toplumlara enerji verir ve yön verir. Hemen dolduruşa getirilmeyen, sakin, düşünen ve sorgulayan bireyler yaratır. Yine bu dengelilik toplumların psikolojik sağlığı ile beraber fiziksel sağlıklarını da iyileştirecektir.

Laik ruhani yaşamın ibadetleri ise sanat çalışmaları, bilimsel çalışmalar, derin düşünmek, doğa içinde sessiz ve sakin yürüyüşler ve sessizliğin yaşanmasıdır. Bunlar başarılı, üretken ve huzurlu bir yaşam için şarttır.

Alpaslan Kuzucan 

20 Eylül 2021 Pazartesi

OUR BOOK CONTAINING THE NEW MESSAGES OF YESHUA AT AMAZON COM


 

HOLY SPIRITS

Holy spirits are not warriors. They show the right path to the people at junctions, but they do not insist. God-kings, king-prophets, soldiers and rulers that have spilled blood or have caused blood to spill for ruling on Earth, or for the freedom or wealth of their people, cannot reach this stage. Holy spirits never force. They never scare.

Yeshua

19 Eylül 2021 Pazar

FROM OUR BOOK "LOVE AND POWER"

The human soul is such a structure that it is fed by the constant energies that come from God. Whereas your evildoings build a shell around your soul and prevent you from receiving these pure and clean source energies that come from God. The thicker this shell becomes, the less energy your soul will receive, and at one point, it will die. Only a small amount of root energy is left behind, which is beyond death, bond to disperse and blend with the earth after divine justice is served. Those buried under the earth, the remains of the human soul, are only valid on Earth. We serve as, or rather we are made to serve as, holy spirits. God is everything, the only being. He is inside everything and outside everything. He knows all. He knows what will happen or where everything will end up.

Pure (Holy) souls are those that have reached the source (Eternity); they are souls that have been included in the holy ring of functionaries. In the spiritual realm, they have a human-like appearance, albeit not in flesh and blood as on Earth. The magnificence of the peacefulness in this place is indescribable. Purified souls are able to cope with all the lies and illusions on Earth without losing control of themselves. They do not become prisoners of their emotions. They use their worldly desires in accordance with their existential purpose while embodied. They do not go to extremes. Such souls are always totally surrendered to God. They keep their minds under total control. They do not exert any efforts to come into prominence in society.

God looks doubtfully at those who doubt God. Faith and trust are essential. God may forgive everything, but He will not forgive faithlessness. God does not believe in those who do not believe in God. The faithless are the absences inside plenitude. Those who have true faith in God are very few. Only a few in each society, but they are the assets inside plenitude. Currently, there are no societies or nations, where we could denominate the majority of its members as assets inside plenitude. There are a few people in each society that have been able to achieve the position of an asset inside plenitude from being an absence inside plenitude.

Yeshua

17 Eylül 2021 Cuma

CENNET VE CEHENNEM

İnsanlar sabırsız. Adaletsiz. İnsanlar ne kendilerine, ne diğer insanlara karşı ne de doğaya karşı saygılı değiller. İnsanlar fesat ve kinle dolular bu yüzden Tanrıyı da en büyük öç alan, kindar ve öfkeli bir Tanrı olarak tasavvur ediyorlar. İnsanlar riyakar. Adaleti bildiklerini sanıyorlar. Bu yüzden de kendilerinin yapamadıklarını zihinlerinde yarattığı korku tanrısından bekliyorlar. Gerçeğin doğasını sezgilerle hissebilecek bir yetenekleri kalmamış. Tanrının ruh olduğunu ve ona ruhta tapınmanın ne demek olduğunu kavrayamıyorlar.  İnsanlar bu yüzden cennet ve cehennemi uydurdular. Gökten inen kitapları uydurdular. Amaç yönetmek ve yönetirken de sömürmek. Cehennem kelimesi esasen İbranice "Gehenna" sözcüğünden türemiştir. Bu, şehrin dışındaki çöplüğün ismidir. Yahudiler bu çöplüğe infaz ettikleri suçluların cesetlerini de atarlarmış. Neticede mikrop yaymasın diye de bu çöplük alanı devamlı yakılırmış. Cennet ise huzur veren yer demektir. Cennet Tanrının huzurunda olunan yerdir. Devamlı ve muhteşem bir huzurun hakim olduğu yerdir. Cennet bakire huri, gilman, şarap ve yemiş dağıtılacak yer değildir. Hele birde ölmüş ve çürüyüp doğa da birbirine karışmış cesetlerin bir gün sapasağlam kalkıvereceğine inanmak! Evet, kötüler derlerse size Tanrının buna gücü yeter...deyin ki Tanrı asla birşeyi iki defa aynen, olduğu gibi yaratmaz. Farklısına gücü yeter.

Nerden nereye...

14 Eylül 2021 Salı

OKUYUCULARIMDAN RİCAM

Yazılarımı takip edip okuyan herkese teşekkür ediyorum. Burada verilen bilgiler kehanet veya falcılıkla veya dinlerle ilgili bir şeyler değildir. Misyonerlik yapmak gibi bir amacımda hiç olmadı. Burada, lütfen, Yeşua'nın yani Türkiye de bilinen adı ile Ruhul Kudüs İsa'nın adı geçiyor diye yazılanlarla ilgilenip din değiştirmeye kalkanlardan rica ediyorum; amaç bu değildir. Burada amaç gerçeği vermektir. Dinlerin üstüne çıkmak ve Tanrıya dönmektir. Evet mesajları bana yazdıran kutsal bir ruh olan Yeşua dır ancak bu mesajlarda da görüleceği gibi kendisi de mesajlarında Hıristiyanlığı kendisinin kurmadığını bildiriyor.

Misyonerlik yaftasının tarafıma yapıştırılmasından rahatsızlık duyduğum için bu ricada bulunmak mecburiyeti hissettim. Hem beni suçluyorlar hemde bu bilgileri okuyup Muhammet peygamber adı altında insanlara sunuyorlar. Neticede insanlar dini dogmalardan kurtulup gerçeğe bakacakları yerde daha çok müslümanlığa yöneliyorlar. Gerçek yine ortaya çıkmıyor. Sevgili dostlar ben kesinlikle misyoner değilim. Ben yaşadığım bir klinik ölüm deneyiminden sonra bana açılan bir kanaldan lusid rüyalarım vasıtasıyla aldıklarımı, yine o kanalda bana bildiren Yeşua'nın, yazarak bunları herkese bildirmemi istediği için yazıya döküp sizlere sundum. Karşılığinda ise çok az bir fertten samimiyet gördüm gerisi bildik külhanlık, bağnazlık hatta küfür.

Ben dinleri çoktan bıraktım. Hepsi, istisnasız hepsi politikadan başka birşey değiller. Ölümü geçirdiğim kötü bir kalp ameliyatı esnasında yaşadım ve göreceğimi gördüm. Beden ölünce ruh bedeni terk ediyor. Bilinçte ruhla beraber çıkıyor. Dünyasal beş duyu ortadan kalkınca öyle bir ferahlık, öyle bir hafifleme ki tarifi mümkün değil. Kendi çocuklarınıza bile sadece birer birey olarak bakıyorsunuz. Tüm bağlar bitiyor. Tüm ağırlıklar bitiyor. Bazıları ışığa doğru çekilirken bazıları ise karanlıklarda azapta kalıyor. Ben, çok şükür, ışığa çekilmişlerdenim. Her neyse bunlar zaten anlatıldı yazılarda. Lütfen aktardığım mesajları din gözlüğü ile okumayın. Dinlere karşı da değilim ama burada konunun dışındalar. Lütfen okuduklarınızı benimsemeye çalışın ama bunları da başka bir din yapmayın ya da din değiştirmelere alet etmeyin lütfen. 

Kapanışa çok az zaman kaldı. Bu nesil bu süreci  yaşamaya başladı çoktan. Varoluşun gerçeğine uyanmaya çalışın ama bunu yaparken başkalarının başına bilgiç zorbalar kesilmeyin. Kendinizi uyandırın ve bekleyin. Herkes kendisinden sorumludur. Yaşarken uyanamazsanız kabirde hiç uyanamazsınız. Ben burada elçiyim. Elçiye zeval olmaz . Elbette kendim bu bilgilere inanıyorum, yoksa niye yazayım? deyince hasta zihinler hezeyan kusuyorlar. Keyfleri bilir. Yerin altı onları bekliyor. Sizin amacınız sadece Tanrıya kavuşmak olsun. Allaha emanet olun.

Saygılarımla,

Alpaslan Kuzucan.

10 Eylül 2021 Cuma

ÇARK

Tanrıyı insan gibi düşünmeyin. Tanrı bir okyanus bizde Onun üzerindeki dalgalar gibiyiz. Tanrıyı daha basitçe anlatabilmek için Onu bir çarka da benzetebiliriz. Sürekli dönen muazzam bir çark. İçinde delikleri olan bir çark. Ve insan ruhlarının bazıları bu deliklerden dışarı düşüyor farz edin. Bir kısmı da çarkın içinde kalıyor. İste bu içinde kalanlar kutsal ruhlardır. Dışarı düşüp elenenler ise toprağın altında kalmakta ve kurtçukları, ağaç köklerini besleyen idrakleri sıfırlanmış basit enerjiler olmaktadır.

Atmosferin dışında muazzam enerjiler vardır. Her şey enerjidir. Toprağın altında kalanlar, insan ruhundan arta kalanlar sadece dünya için geçerlidir. Biz kutsal ruhlar olarak görev yaparız, aslında yaptırılırız. Her şey, tek varlık Tanrıdır. Her şeyin içinde ve her şeyin dışında O vardır. O her şeyi bilir. Neyin ne olacağını, neyin nereye varacağını bilir. İnsanların dünyada yaşadığı çok kısa bir ara dönemdir aslında. Kendinizi geliştirmeniz ve tecrübe kazanmanız içindir bu dönem. Bu dünyadaki ara dönemde kısmi bir seçim özgürlüğünüz vardır ve bu da çarkın içinde mi yoksa dışında mı kalacağınızı belirler. Aklınıza her geleni yapmak diye bir özgürlüğünüz yoktur. Birlik anlayışı sizi var oluşa, ego ise yani ayrımcılık ise yok oluşa götürür. Bazı insanlar iyiliğe meyillidir ve onlar dünya da örnek olsun diye kötülerin arasına yollanır. Bazıları kötüdür ve onlar kötü işleri yapmak için kullanılır ama yine de bir seçim hakları vardır ve doğru yolu seçebilirler. Aralarında ki iyileri örnek alabilir ve yollarını ışığa çevirebilirler. İyiler azdır ama her yerde az da olsa yeterince vardırlar. İnsanların çoğu yaşarken bunları örnek alacaklarına tam tersi onlardan nefret etmektedirler. Kabirde gerçeği görmekte ve maalesef yok olup, idrakleri sıfırlanmış olarak toprağa karışmaktalar. Bir ruhun yok olurken duyduğu acı, esef korkunçtur. Gerçeği yaşarken görüp uyanmak mecburiyetindesiniz. Yeniden bedenlenme hakkı da sınırsız değildir. Daha evvel söylemiştim, ruhlar aleminde kendi hataları ve yavaşlıkları yüzünden henüz bir kere bile dünyada bedenlenme şansı bulamayan ruhların var olduğunu da çevrene bildir kardeşim.


Yeşua, 09.02.2018


2 Eylül 2021 Perşembe

TANRI

Tanrının birliği, tekliği belli sınırlara göre ya da kıstaslara göre sayılabilir veya görülebilir birşey değildir. Ancak sonsuzluk dahil herşeyin ve herkesin yaratıcısı olarak O tek başınadır. Tanrı tek bir Tanrıdır. Kaynaktır. Yarattıklarına bu öğretilir yani Ondan başka Tanrı olmadığı öğretilir ki Tanrının bir ve tek olmasının anlamı budur. Yani Ondan başka Tanrı yoktur.

Tanrı demek ilah demek veya insanüstü bir varlık demek değildir. Tanrı demek, tanrılığını hissetmesi için kendisine tapan varlıklar yatatan ya da üstün olmak için ya da kral olup hükmetmek için kendisine köleler yaratan bir güç demek değildir. Tanrı tektir demek, Tanrı vardır ve birdir demek kendisi ile birlikte ve kendisinin yanında başka tanrılar olmasına ihtiyaç duymayan demektir. Bu yüzden bizlere tek bir mutlak Tanrıya inanmamız ve bunu asla unutmamız gerektiği yine bu tek Tanrı tarafından  emredilmiştir. Bu öyle bir tek kudrettir ki kendisine ait olan hüküm vermek, geleceği şekillendirmek, yok etmek, yaratmak, yargılamak gibi konuların bilgisini sonsuz olarak ve sonsuz süre tüm yarattığı varlıklara kapatmıştır.

Bir ve tek Tanrı ifadesi açıkça şunu beyan eder; Tanrı birdir ve hiçbir şeye ve hiç kimseye ne var olmak ne de var etmek için ihtiyacı yoktur. Varlık Odur ve Onun gölgeside yoktur. O herşeyi var eden ruhtur. O sadece verir almaz.

Alpaslan Kuzucan 

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...