İnsanlar sabırsız. Adaletsiz. İnsanlar ne kendilerine, ne diğer insanlara karşı ne de doğaya karşı saygılı değiller. İnsanlar fesat ve kinle dolular bu yüzden Tanrıyı da en büyük öç alan, kindar ve öfkeli bir Tanrı olarak tasavvur ediyorlar. İnsanlar riyakar. Adaleti bildiklerini sanıyorlar. Bu yüzden de kendilerinin yapamadıklarını zihinlerinde yarattığı korku tanrısından bekliyorlar. Gerçeğin doğasını sezgilerle hissebilecek bir yetenekleri kalmamış. Tanrının ruh olduğunu ve ona ruhta tapınmanın ne demek olduğunu kavrayamıyorlar. İnsanlar bu yüzden cennet ve cehennemi uydurdular. Gökten inen kitapları uydurdular. Amaç yönetmek ve yönetirken de sömürmek. Cehennem kelimesi esasen İbranice "Gehenna" sözcüğünden türemiştir. Bu, şehrin dışındaki çöplüğün ismidir. Yahudiler bu çöplüğe infaz ettikleri suçluların cesetlerini de atarlarmış. Neticede mikrop yaymasın diye de bu çöplük alanı devamlı yakılırmış. Cennet ise huzur veren yer demektir. Cennet Tanrının huzurunda olunan yerdir. Devamlı ve muhteşem bir huzurun hakim olduğu yerdir. Cennet bakire huri, gilman, şarap ve yemiş dağıtılacak yer değildir. Hele birde ölmüş ve çürüyüp doğa da birbirine karışmış cesetlerin bir gün sapasağlam kalkıvereceğine inanmak! Evet, kötüler derlerse size Tanrının buna gücü yeter...deyin ki Tanrı asla birşeyi iki defa aynen, olduğu gibi yaratmaz. Farklısına gücü yeter.
Nerden nereye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder