Translate

24 Kasım 2018 Cumartesi

BÜTÜN VE PARÇA

Kişinin ruhu Tanrı’nın bir parçasıdır, şöyle ki O’nunla ruh arasında bir fark yoktur, Tanrı “bütündür” ve ruh “parçadır”. Bu durumu dağdan oyup çıkartılmış bir kaya parçasına benzetirler, dağ “bütündür” ve kaya ise “parça”. Dolayısıyla sormalıyız; dağdan bu amaç için kopartılan parça, “bütünden” bir “parça” ayırıyor. Ancak Tanrı ile ilgili bunu nasıl zihnimizde canlandırabiliriz, O kendi özünden bir parça ayıracak, yani bir ruh, ve sadece O’nun özü olarak anlaşılabilecek?

Nasıl bir balyoz fiziksel bir objeyi kırıp ikiye ayırıyorsa, manevi form değişikliği de ikiye ayırır. Örneğin, bir birini seven iki kişi birbirlerine tek bedenmiş gibi tutunurlar ve birbirlerinden nefret ederlerse doğu ve batı kadar birbirlerinden uzaktırlar. Ancak burada yakın ve uzak diye bir şey yok, sadece bir form benzerliği belirtiliyor, formlarının aynı olması, şöyle ki her biri diğerinin sevdiği şeyleri seviyor ve sevmediklerini sevmiyor, bu durumda sevgili olur birbirlerine tutunurlar.

Eğer aralarındaki formda değişiklik olursa, şöyle ki bir tanesi diğerinin nefret ettiği bir şeyi severse, o zaman formlarının farklı olduğu kadarıyla birbirlerinden uzaktırlar ve nefret ederler. Eğer, örneğin formları zıt olursa şöyle ki birinin sevdiği her şeyden diğeri nefret ederse ve sevdiği her şeyden diğeri nefret ederse o zaman birbirlerinden doğu ve batı kadar uzaktırlar, yani bir uçtan bir uca.

Görürüz ki maneviyatta form farklılığı iki şeyi bir birinden kesip ayıran bir balta gibidir ve aralarındaki mesafe form zıtlığına orantılıdır. Bu durumdan öğreniyoruz ki; haz alma arzusu ruhumuza işlenmiştir ve bu form Yaratan’da olmadığı için, zaten Tanrı kimden alabilir ki, ruhların sahip olduğu bu form farklılığı ruhları O’nun özünden ayırır, tıpkı bir baltanın bir kaya parçasını bir dağdan ayırdığı gibi. Bu farktan dolayı ruhlar Yaratan’dan ayrıldı ve varlıklar oldular. Ancak, ruhların O’nun ışığından edindiği her şey bize vardan var olan O’nun özünden gelir.

Dolayısıyla kaplarında (alma arzusunda) alabildikleri ışık kadarıyla Yaratan ile aralarında bir fark yoktur. Demektir ki alma arzusu olan kaplarına aldıkları ışıkla birlikte Yaratan’dan ayrı çünkü alma koşulundan dolayı form farklılığıyla alınmakta ve zaten bu koşul “bütün”den ayıran ve “parça” yapan koşul. Bu yüzden aralarında ki tek fark birisinin “bütün” diğerinin “parça” olmasıdır, bir dağdan kesip alınan bir parça kaya gibi. Bu konuyu çok iyi sindirin zira bu böyle yüce bir kavram üzerine daha fazla konuyu açmak imkansızdır.

Zohar kitabından alıntıdır.

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...