Translate

31 Temmuz 2020 Cuma

MESİH BİLİNCİNE YÜKSELİŞ

Yükseliş ruhun Tanrı ruhu ile yeniden birleşmesi törenidir. Yükseliş kutsal alevin harlaması ile ruhun Mesih bilinci ile ilk birleşmesi ve onun fiziksel dünyadaki son zamanının doğal sonucudur. Ruh kutsal planını tamamlamıştır. Ruh artık saptırılabilen, ayartılabilen konumdan saptırılamaz ve ayartırılamaz konumuna geçmiştir. O artık Tanrı bedenindeki bir zerredir. Yeniden dünyada doğuş halkası kırılmıştır. Buzul erimiş okyanusa karışmıştır.

İnsan fiziksel bedene günlük yaşam şartlarını, zorluklarını deneyimlemek ve kendi alt benliğini kontrol  etmenin üstesinden gelmek için doğan coşkulu bir ruhtur. İnsan egosunun korkularını ve tutkularını tam kontrol ettiğinde ve bu tutkuları kutsal olan değerler ile ikame ettiğinde Tanrı'nın merkezine ulaşabilir ve zaman mekan üzerinde hakimiyet sağlar. O artık çok boyutlu bir varlık olur.

Yükseliş tüm insan ruhlarına açıktır ancak ruhun kendi gayretine ilaveten buna Tanrı'nın izin vermesi de şarttır. Gerekli şartları yerine getiren her din ya da millet mensubuna bu bahşedilir. Hüküm Tanrı'nındır. Bu durum için bir dine bir mezhebe bir gruba ayidiyet söz konusu değildir.

Yükseliş alevi ümit alevidir. Yükselişin hafızası, umudu içimize Yeşua Mesih tarafından yerleştirilmiştir. O'nun temiz yaşamı ve sözleri bunu insanlara açıkça göstermiş ve beyan etmiştir. Bizler de Yeşua'nın ayak izlerini takip ederek bu arınmayı, yükselmeyi Tanrı'nın izniyle başarabiliriz. Yeşua aramızda yaşayarak bizim için bir örnek olmuştur. Ne mutlu O'nu görmeden inananlara. O, Mesih bilinç seviyesini yaşamıyla bizlere göstermiştir. Sonradan gelen nesillerle de, yolda olanlara, ruh olarak irtibat kurup hedef göstermiştir. Bu şekilde yaşamın birçok gizeminden birini bizi açmıştır.

Tanrı'nın isteği ruhların yükselmesi yönündedir. Bize de sadece gerekeni yapmak kalıyor. Içinde bulunduğumuz zaman dilimi bu insan nesli için son dilimdir. Ya başaracağız yada ikinci ölümü tadacağız. Ya hep ya hiç. Bu durumdayız. Uyanmak şarttır. Zararsızlık, kendi halinde yaşamış olmakta bizi kurtaramaz. Gerçeğe uyanıp Mesih Bilincine dokunmamız ve hatta ona ulaşmamız şarttır. Görünen o ki bu neslin büyük bir çoğunluğu Yaşam'a ulaşamayacak. Kendi tercihleri tabi ama acaba bunu bilerek mi yapıyorlar? Onlar ruhun özgürlüğünü değil ama  zevki, sefayı ve güvende olmayı seçtiler. Bazıları yanlış din/mezhep ve ruhsal guruplara katılarak hiçbir zaman ulaşılamayan sahte gizemlere ulaşma beklentisi içinde akıl sağlıklarını kaybettiler. Halbuki Mesih Bilincine ulasmak bize bir takım insanüstü güçler/ kolaylıklar kazandırmaz. İnsan olduğumuz müddetçe her türlü  zorluklarla, acılarla muhatap olmaya devam ederiz. Fark bunlara bakış açısındadır. Bir takım insan ise yine Tanrı'nın insanlara sunduğu bilim ile bilimsellik adı altında kibirlenip Tanrı'yı ve sonuç olarak Yaşam'ı reddettiler. Halbuki bilim insanların yaşamlarını  kolaylaştırıp, güzelleştirmek içindi, doğayı ve insanı tahrip edip Tanrı'yı inkar etmek için değildi. Herşeyi fiziksel olana ve anlamsız tesadüflere bağladılar. Tanrı vergisi üstün zekaları onları aptallıktan kurtaramadı. Genelde ise çoğunluk  egosal korkularının ve tutkularının üstesinden gelemediler. Maalesef ne yaptıklarının farkında olamadan Ölüm'ü tercih etmiş gibiler. Henüz dönem tamamen kapanmadan, dünyanın yıkanması başlamadan hala bireylerin ruhlarını Yaşam'a kavuşturması için şansları var...

Alpaslan Kuzucan


Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...