Translate

5 Temmuz 2020 Pazar

YEŞUA BİLDİRİYOR


Paskalya zamanıydı. Bir koç almaya gitmiştim. Orada büyük bir münakaşa oldu. Herkes, Romalılar dahil benim kim olduğumu biliyordu. Elleriyle mucizevi bir şekilde şifa veren adam. Bunu biliyorlardı ve bu nedenlede beni öldürmek istiyorlardı. Çünki ben onların diktatörlükleri için bir tehdittim. Onların yönetimi korku ve kulluk üzerine kurulmuştu. Halbuki ben sevgi ve kardeşlikten bahsediyordum ve sahip olduğum şifa gücü ve göz açıcı konuşmalarımla bunu başarabilirdim. Karanlığı aydınlatmak üzereydim. Gerçekleri ortaya çıkarıyordum. İnsanlar beni kral olarak görmeye başlamıştı bile. Gerçi ben bunu "benim krallığım bu dünyada değil" diyerek red etmiştim. Ama ben tiranlar için hala bir tehdittim. Tiranların kalpleri nefretle doluydu.

Tutuklandım ve hakaretlere, küfre maruz kaldım. İşkence altında Tanrıya küfürle suçlandım. Bu yersiz suçlama sonrasında Romalı yetkililere teslim edildim. Orada da vahşice darp edildim ve kamçılandım. O kadar kan kaybettim ki normal olarak ölmem gerekirdi ama ölmedim. Başıma dikenden yapılmış bir taç takarak beni aşağılamaya çalıştılar. Tüm yol boyunca haçı bana taşıttılar. Beni bayağı katillerden daha kötü biri olarak kabul ettiler. Neydi bu nefretin sebebi?! Adi katillerden daha kötü olan hangi suçu işlemiştim?! Hayır, gerçekte işlenen bir suç yoktu. İddialarının hepsi iftiraydı.

Ben Tanrının sevgisi olarak gelmiştim. İnsanlara sevgiyi ve iyiliği göstermek istemiştim. Çoğunun okuma yazma bilmediği bu insanların bilinçlerini yükseltmek, onları aydınlatmak istemiştim. Ama bu durumda zalim yöneticilerin sahip oldukları, tahtları tehlikeye girmişti. Benim ölmem gerekiyordu.

Tepede bileklerimden halatlarla haça bağlandım ama ellerimden ve ayaklarımdan da beni çivi ile haça çaktılar çünki  işkence, eziyet artsın isteniyordu ve daha önemlisi ben bu ellerle insanlara  şifa dağıtmıştım ve ellerimi bu yüzden tahrip etmek istiyorlardı. Ama Tanrı ne acı duymama izin verdi ne de orada ölmeme. Ben tüm bunları bedenimin dışından izledim. 

Benim vefatım yeryüzünde olmadı. Ellerimide tahrip edemediler. Şifa verme yetkisini bana Tanrı vermişti. Bunu benden almaya kimin gücü yetebilirdi? Elbette hiç kimsenin yetmezdi.

Haçın üzerindeyken bana bunu yapanlar için Tanrıdan bağışlanmalarını diledim. Hahamlar  ise kendi aralarında gülüşüyorlardı ve benim için; "paskalyaya onu da kurban ettik" diyorlardı.

Haçın üzerinde bayılmışım ve sonuçta içine konulduğum mezar mağarada Tanrı tarafından iyileştirildim ve üç gün sonra oradan çıktım. Sadece havarilerime göründüm. Halkın arasına karışmadım ve bir müddet sonra da bedenimle birlikte göğe alındım ve orada bedenimi terk ettim.

Yeşua 2017

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...