Yeşua demiştir ki: "İki Tanrı'ya birden hizmet edilmez. Hem Tanrıya hem de dünyaya tapamazsınız."
Her bir dünyadaki doğum yoluyla bedenlenme olayı arasında ki dönemde doğruluktan ayrılmamış, dogmalara sapmamış, bağnazlıktan uzak, tevazu sahibi insan ruhları maddi olmayan boyutlarda kıyam ederler ve onlar orada melekler gibidirler. Orada yemek içmek yoktur. Evlilik yoktur. Kadın erkek şeklinde dünyadaki gibi bir cinsiyet yoktur. Benimsenmiş kimlikler vardır. Onlar orada seviyelerine göre var olan ve bir sonraki dünya sınavları için eğitim alan bilinçlerdir. Her bilinç kendisiyle aynı seviyede olanlarla birliktedir. Belli bir dış şekilleri yoktur.
Kurumsal dinlerdeki zevk ve sefa yeri olarak kitleleri gütmek için söylenen cennetler veya eziyet ve işkence yeri cehennemler yoktur. Yavaştan hızlıya doğru yükselen boyutları vardır.
Ölümü takiben bu salih ruhlar kabirde üç gün uyurlar. Burada gördükleri rüyalar iyi ya da kötü, dünya yaşamlarında ne ekmişlerse, gerçekleşir. Salih ruhlar üçüncü günün sonunda uyandırılır.
Kötüler, tiranlar, şehvetperestler, öfkesinin esiri olanlar ve aç gözlüler ise uyandırılmayarak bir
daha gün ışığını göremeyecek şekilde karanlığa terk edilirler. İlahi adalet gereği cezaları bitince
hafızaları (ruhsal) silinerek varlık aleminden artık alemine düşürülürler. Artık onlar yerin
altında ota, köke can veren, kendinin farkındalığı olmayan basit enerjilere dönüşmüşlerdir. Bir ruh için en büyük ıstırap budur ama onlar maddeye taptıkları için Tanrı tarafından gıyaplarında hüküm verilerek maddeye karıştırılmışlardır.
Kutsal Ruh (İnsanı Kamil) bilincine (sevgi) ulaşmış ruhlar ise bedenlerinin ölümünü takiben kabire hiç girmeden direk olarak ışığa alınırlar. Bu ruhların kutsallıkları Huzurda Tanrı tarafından onaylandıktan sonra onlar Tanrı ile bütünleşerek yeniden bedenlenme çarkından kurtulurlar. Tanrıyla bir olmak budur. Onlar artık Tanrının askerleridir. Biz olmuşlardır. Aralarında herhangi bir ayrım yoktur. Hepsi Tanrıya bağlıdırlar. Hepsi Tanrının huzurunda ve ayakta dururlar. Hüküm sadece Tanrınındır. Geleceği sadece Tanrı bilir ve yapar.
Kutsal Ruhlar arasında görev farkları olmasına karşın bir ayrım yoktur. Aldıkları görevleri gereği her biri tekrar bütünsellikten ayrılarak dünyada ya da maddi ya da maddi olmayan diğer alemlerde görevlerini gecikmesiz olarak, anında icra ederler.
İnsanoğlunun özgürlüğü buradadır. Tanrı ila mi birleşecek yoksa toprağa mı karışacak. Tanrı insanın bu seçimine karışmıyor. Bunu tamamen insanın kendi hür iradesine bırakmıştır.
Alpaslan Kuzucan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder