Yeşua'nın dediği gibi: "Şayet zihninizde bir kadınla zinayı düşünüyorsanız siz zina etmişsiniz demektir. Kardeşini düşüncesinde öldüren onu gerçekte öldürmüş gibi olur."
Yani bunu düşüncenizde yapıyor iseniz bu demektir ki şartlar elverdiğinde bunu çok büyük ihtimalle fiilen de yapacaksınızdır.
Tutkulardan nasıl kurtuluruz?
Haysiyetli ve mutlu yaşamamız ve neslimizi sürdürmemiz için gerekli olanın dışındaki arzu ve heveslerden kurtulmak mümkün müdür?
Elbete mümkündür. Akıl bize bunun için verilmiştir. Yeter ki geri donüşsüz çizgiyi geçmeden bilinçlenelim.
Her şeyden önce bunların bizim dışımızda bir varlıktan ya da şeytandan gelmediğini ve fakat kendi düşünce ve duygularımızdan kaynaklandığını bilmeliyiz. Sonra bu kontrolü gerçekleştirmeye kesin olarak karar verip bunun için Tanrı'ya dua etmeliyiz.
Öncelikle herhangi bir nefsani duygumuz bizi tahrik ettiğinde asla beni şeytan dürttü veya arkadaşım ayarttı dememeliyiz. Suçu asla başkasına ya da başka hayali varsayımlara yüklemeyin. Bu duygular sizin içinizden gelir. Sizin kendi içinizden gelir. Düşüncelerden kaynaklanır. Eğer birisi gördüğü karşı cinsten bir insana şehvet duyuyorsa bu hissiyat o kişinin karşısındakini bir insan değil de bir obje olarak görmesinden kaynaklanan yanlış bir zihin şartlanmasıdır. Böyle düşündüğü içinde ne karşısındaki kişiyi ne de şeytanı suçluyabilir. Bu tamamen kendi nefsani düşünceleridir ve bu düşünceleri duygular takip edecektir. Obez birinin yiyecek karşısındaki tutumu da, aç gözlü birisinin para, mal ve mülk karşısındaki tutumu da aynı katagoridendir. Her şey önce zihin de başlar.
İçinde yaşadığımız Dünya, insanları gereksiz ve amaçsız bir tüketime ve özgürlük adı altında bencilliğe yönlendirmektedir. Bu tüketime ve yozlaşmaya ahlak ve erdem değerleri de dahildir. İnsanlar bu durumlarda kendilerini, bunun yanlış olduğunu telkin ederek kontrol edeceklerine aksine karşılaştıkları bu gibi durumları bir fırsat olarak değerlendirmektedirler. Bu hal ve tavırlar tamamen kişilerin kendilerini aldatmalarıdır. Bu tavırlar da sevgi yoktur, samimiyet yoktur, huzur hiç yoktur. Çünki doğası gereği bu davranışlar yanlıştır ve kötüdür. Her gördüğü kadına karşı şehvet duymak, parayı görünce her türlü onursuzluğu yapmak!
Düşünceniz bulduğunuz her fırsatta cinsel ilişkiye girmek ya da para gelsin de nasıl gelirse gelsin olmamalıdır. Hak, hukuk, ahlak, onur, sadakat, kalp temizliği ve Tanrı kimin uğrunda diye düşünürseniz o zaman karşınıza bu gibi durumlar çıktığında olumsuz ve yanlış olan bu türden düşünceleriniz duygularınızı o yönde harekete geçirecektir. Bu aşamada insanın kendisini kontrolü daha zorlaşır. Kötülüklere fiilen belki bulaşır belki de bulaşmazsınız. Bulaşma olursa bu fiiller zihninizin o yöndeki şartlanmalarını daha da kuvvetlendirir ve zamanla kontrolü tamamen kaybedersiniz. Hatta artık kontrol etmeye kuvveti yetmeyen bağımlılardan olursunuz. Bu kötü duygular artık kalbinize yerleşmiştir.
Bu durum size dünya yaşamınız da uzun vadede huzursuzluk ve değersizlik duygusundan başka bir şey getirmeyecektir. Öteki dünya da ise ızdırap, hüsran ve yok oluş getirecektir. Henüz son sınırı geçmeden zihninizi doğru değerlerle şartlandırın ki yanlış duygulara ve davranışlara sizi sevk etmesin.
Sadece yanlış davranışlardan kaçınmak yeterli değildir. İnsan bu davranışlarının köklerine inmeli, zihnini temiz tutmalı, buna azmetmelidir. Kalbinde nefsani tutkuların yerleşmesine hiç bir zaman izin vermemelidir. Ama en başta düşünceler temiz kalmalıdır aksi takdirde duygular düşünceleri takip edecektir.
Tanrım düşüncelerimizi ve kalplerimizi saflaştır ve her tür günahtan bizi koru. Amin.
Alpaslan Kuzucan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder