Translate

15 Şubat 2017 Çarşamba

YENİ DEVİR

Mesih’in gelişiyle tarihte yeni bir devir açıldı. Mesih’in getirdiği ruhsal yaşam, yeni bir din değildir. Dünyanın belli bir kesimine yönelik ve bu yüzden o ülkelere özgü bir inanç da değildir. Hıristiyanlık Batı’nın dini değildir. Bir kere Müjde(Yeşua'nın mesajı) Orta Doğu’dan geldi. İkincisi ülkeler için değil, insanlar içindir. Üçüncüsü, bütün insanlara geldi.

Yeşua’nın kendisi bütün bunlardan “ulusların dönemi” olarak söz etti (Luka 21:24). Çünkü Mesih sayesinde ulusların ya da dinlerin yarattığı sınırların ötesinde, insanlar arasında özlenen kardeşlik nihayet gerçekleşecekti.

Mesih göğe alındıktan sonra Havariler(fiziksel olarak onun yanında olanlar ve bunu sevdikleri için yapanlar), Kudüs’te bulunan ve çeşitli uluslardan gelen kalabalığa Tanrı Sözünü onların dillerinde duyurdular. Yeşua bu şekilde müjdesinin evrensel açısını vurgular. Dinleyiciler arasında Partlar, Medler, Elamlılar, Mezopotamyalılar, Yahudiler vardı. Ayrıca, Türkiye’nin topraklarını oluşturan Kapadokya, Pontus, Asya ili, Frikya ve Pamfilya bölgelerinden gelenlerle birlikte, Mısırlı ve Libyalı, Romalılar, Giritliler ve Araplar da vardı! (Bkz. Elçilerin İşleri 2:9-11). Tanrı bir tek millete seslenmediği gibi bize, bir tek milletin diliyle de değil, kendi dilimizle hitap eder. Çünkü O bütün uluslara kucak açar.

Bütün uluslardan oluşan ve ulusların sınırlarını aşan, hatta göksel Babayla olan ilişki itibarı ile bu dünyanın boyutlarının ötesine uzanan yeni bir aile ortaya çıkıyor: Tanrı’nın oluşturmak istediği, sevgisinden doğan kendi ruhsal ailesi! O manevi Babamızdır, çağrısını kabul edersek eğer, diğer inananlar ile öz kardeşlikten öte olan ruhsal kardeşler oluruz.

Kendisine sığınan herkese, hangi dinden, ırktan ya da ulustan olursa olsun, yeni bir milliyete ya da yeni bir dine değil, sonsuz yaşama, göksel vatana (ebedi yaşama) girme hakkını verir.

Bu göksel vatanda... “her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın… önünde” duracaktır. (Vahiy 7:9). Bu aile insanların eseri değil, Tanrı’nın yapıtıdır. İnananların, sevgiye dayalı bu birlikle birbirine sımsıkı sarılmalarını sağlayan neden de birtakım ortak kurallar, ayinler, töreler ya da dogmalar kesinlikle değil, Rab’bin ta kendisidir:

‘Rab de her gün yeni kurtulanları onların arasına katıyordu”(Elçilerin İşleri 2:47).

Sonuç olarak, gerçek “Hıristiyanlığın” anahtarı, yani Mesih’e gerçekten bağlanan kişilerdeki mühür, yüreklerindeki Kutsal Ruh’tur. Ruhtan yoksun olan beden, nasıl ölüyse, kişi Kutsal Ruh’tan yoksunsa, Mesih imanlısı olamaz; böyle kişilerden oluşan mezhep de Mesih’in Topluluğu değildir.

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...