Din, mezhep, ırk veya milliyet anlayışının ötesindedir. Birliği tam ve Tanrı katındadır, çünkü Kendisine bağlı gönülleri yalnız Tanrı tam olarak bilir. Bu boyutta ayrılık ya da bölünme söz konusu olamaz.
Mesih Yeşua vasıtasıyla Tanrıya bağlanan kişiye Tanrının manevi çocuğu denir. Tanrının manevi çocukları olur, ama “torunları” olmaz. Yani doğuştan olmaz.
Mesih vasıtasıyla Tanrıya kavuşmanın tek yolu, bilinçli bir yaşa varınca kişinin
gönüllü olarak O’na bağlanmasıdır.
Bu nedenle inananların hepsi eşittir. Çünkü her kişi, Yeşua'nın tanıttığı sevgi
Tanrısına dönüp inandığı ve bu inancını içselleştirdiği zaman, ruhsal bedenin
ayrılmaz bir parçası, bir üyesi olmak üzere bütün diğer inananlarla beraber aynı topluluk ile kaynaşır. Onları birleştiren bir din, bir merkez, bir yapı, bir örgüt değil, aynı Ruh’ta birleşmek.
“İster Yahudi ister Türk (uyruğun önemi yok), ister isçi ister yönetici olalım (sınıf da yok), dünyada iken kalbini saflastirabilen herkes bir beden olmak üzere aynı Ruh'ta kutsanır ve hepsi aynı olur”.
Mesihe ve onun topluluğuna kavuşmak din değiştirmek değildir. Hristiyan dünyasında anlamını yanlış bildikleri ve Kutsal Ruh dedikleri Ruha ram olmaktır. Bireyselliğini kaybetmeden bir olmaktır. Biz olmaktır. Onlar artık insan değil ama Ruhtur. Kutsal Ruh Topluluğu.
Yeşua 2000 yıl önce saf olarak yani kutsanmış ruh, manevi oğul, olarak yaratılmış ve görevli olarak bizlere Tanrının sevgisini göstermek üzere inmiştir. Yaratılışı özel ve kendine münhasırdır.
Ruhsal konularda kesin olarak konuşulabilinecek iki şey vardır. Birincisi Tanrının varlığı ve birliği, ikincisi ise kutsal topluluğun yanı insan sınıfından kutsanmış ruhlar sınıfına geçip Tanrıyla birlikte ebedi yaşama hak kazananların varlığı. Hüküm Tanrınındır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder