Translate

31 Aralık 2019 Salı

DİN TANRIYI ARAMAK DEĞİLDİR (TEKRAR)

Biz özgür olmaya çağrıldık. Ancak özgürlük nefsani benlik için fırsat olmasın. Kötüye kullanılabilme derecesinde bağımsız bir özgürlük vardır. Fakat buna anarşi denir, özgürlük doğru yolu seçmeniz içindir. Aklımıza her geleni yapamazsınız. Canınızın çektiği her şeyi alamazsınız.

Ruhunuz esas kimliğinizdir. Ruhunuz özünüzdür. Tanrının size verdiği ve size kendini ve Tanrıyı bilme yeteneğini sunan Tanrısal özünüzdür. Yani sizin kendinizdir. Zihniniz doğduğunuz andan itibaren yüklendiğiniz kimlik şartlanmaları dır. Yanılsamalarla doludur. Ruhunuzun kontrolünü zihninize bırakmayın. Zihniniz beyninizin bir ürünüdür ve beyinle birlikte yok olacaktır ama ruhunuz kalıcı olandır. Ruhunuz zihninizin hakimiyeti altına girip nefsani yete saparsa körelir. Işığı söner ve zayıflar öyle ki ileri derecede nefsani sapmalarda karanlığa yenilir ve sonuçta yok olur. Bu türden kötülükte ileri gidenler yaşayan ölülerdir ve fiziksel ölümle birlikte ruhlarda farkında olma, kendini bilme özelliğini kaybedecektir

Kurtuluş çağrısı tüm insanlaradır. İnsan kurtuluş davetini kabul edebilir, umursamayabilir, ret edebilir ya da bu daveti yapanlara düşman olur çünkü kötülükleri ışıkta herkese görünür hale gelecektir.

Bir kez Kutsal Ruh çemberine alınmış oldukları halde yoldan sapanları yeniden tövbe edecek duruma getirmek mümkün değildir. Tanrı onlardan bu özelliği geri alır. Varlıklarını ebedi yaşama kavuşturacak olan maya onlardan geri alınır ve yok olurlar.

Doğru kişiler neredeyse yok. Anlayan kimseler yok gibi. Gerçeğin Tanrısını arayan yok mu?

Çoğu insan, yolcu doğru yoldan ve kendi özünden saptı. Tümü neredeyse, yararsız varlıklar oldu. İyilik edenleriniz yok gibi. Sizler, çok büyük bir çoğunluğunuz bu zamanlarda içinde yaşadığınız suçlardan ve yanlışlardan ötürü ruhen ölüsünüz. Ruhlarınızı öldürdünüz. Yanlışta ısrar ederek varacağınız yer ebedi ölümdür. Sırf vicdanlarınızı rahatlatmak için bir din aramak, kendi kendinize günahlarınızın affolunacağı muskalara, yada boş kabirlere, yerlere ve şer kurnazı din adamı görüntüsü verenlere yönelmek azap çocukları olmaktan, ilahi adaletten sizleri kurtaramaz.

Din aramak Tanrıyı aramak değildir. Hele ki nefsaniyetlerini din yapan iblisler, başkalarının özgür iradeleri ile gerçekleri öğrenebilmesini yalan ve iftira ile fesat ve kin ile engelleyen şeytanlar, bilin ki, ateşle ilgili ayetler esasta sizleri bekliyor...ateşe doğru koşuyorsunuz ama biz sizi ışığa, yaşama çağırıyoruz. Size inanan cahiller ise toprağın bağrında uyandırılmayacak ve yok olup gideceklerdir.

Tanrı bizim bilincimizin aydınlanmasına önem verir. Kalplerimizin temizliğine önem verir. Bu manada yapılan hizmetlere önem verir yoksa gelişigüzel yapılan hayratlar, çeşmeler, menfaat beklentisiyle yapılan ibadetler vs bir anlam ifade etmez. Yükselmemiz açısından fazla bir önemi yoktur. Hayvanlar içinde sulaklar yapılıyor ama bunlar onların etinden, sütünden vs. faydalanmak amacıyla yapılıyor. İnsanlarada bir karşılık bekleyerek yaptığınız iyilikler sizin bilincinizin yükselip saflaşması anlamında yararlı olmaz. Yararları beklediğiniz karşılıklar kadardır. Yine cennet menfaatleri beklentisiyle oluşan inançlar faydasız ve boştur.

Kadim Yazıtlardan...

27 Aralık 2019 Cuma

HASETLİK


Hasetlik insanı hırsız yapar. Yalancı yapar hatta katil yapar. Gözü doymaz. Daha fazla para için çalar, yalan söyler ve bunlara da ticaret der güler geçer. Yaptığı ise başkalarından çalmaktır, hırsızlıktır.  “Komşunun hiç bir şeyini kıskanmayacaksın.“ denmiştir.

Bu yüzden hasetliğe dikkat edin. Bir insanın yaşamı sahip olduklarının bolluğu ile ölçülmez. Hasetlik sizi yanıltır ve daha fazla kazanmanın peşinde malın, paranın kölesi yaparak ruhunuzu ölüme götürür.

"Tanrıdan başka ilahlar edinmeyeceksin.” denmiştir. Hasetlik ise sizi putperestliğe götürür. Paraya taparsınız. Para Tanrının önüne geçer ve bu tamah duyguları da putperestliktir.
Haset insan kirlenmiştir. Sadece bu dünya için yaşar. Başkalarının sahip olduklarındadır hep gözü. Zenginliğin getirilerine tapar ve hatta Tanrının adını kendi saplantılarına alet ederek sahte bir ilah yaratır halbuki “Tanrının adını boş şeyler için anmayacaksın.” denmiştir.

Böyle devam eden ikinci ölüme gider.

26 Aralık 2019 Perşembe

WHAT YESHUA MESSIAH DID?

Yeshua is the only deity that has the life on earth. He was an important part of the Holy Spirit and was sent here on duty. As a messenger of love, God had sent Him. By His message and the way He lived we were shown how God wants us to live in order to gain the eternal life. Before Him, love of God was not known. God was a furious king. Yeshua raised our consciousness  by a higher understanding of God the Father and that we are all to be His children.

NORMS OF BEHAVIOUR IN THE HIGHEST EONS (REPEAT)

Individual Consciousnesses in the Abode of the Creator abide in the mutually dissolved, merged state, forming a Whole. However, They can separate again as Individualities with the purpose of performing a specific task in the Creation.


Spirits retain their separateness, as well as the appearance and tendencies, habitual for them in the last incarnation. But they also can transform into lumps of energy or assume for a time someone else’s appearance when they converse with incarnate people.

God and spirits hear not only the words which we say but also our thoughts, even the most “secret” ones. They also see everything existing in the world of matter, in all detail. Not only clothes, under which we hide our bodies, but even the intestines of our bodies are absolutely open to the sight of any non-incarnate being. But embodied people usually do not know about this, do not notice, and even if they knew and noticed, they would not have a chance to hide their nakedness. We are naked before the whole Ocean of non-incarnate universal Consciousness and before many individual consciousnesses. We are visible to all. They examine us, admiring or compassionating, respecting or making fun, loving or hating, despising, foretasting our future suffering… But we do not know this, and even if we knew — anyway we do not have any place where to go, where to hide.


The one who gets born in the highest eons during the life in a material body and who grows one’s own Divine “Flesh” in these eons is a true follower of Messiah, a true follower of Yeshua to become a Meassiah. After the death of the body, such a person truly rises, attains immortality, and for sure will not die even at the end of the world.

CÖMERTLİK

Tanrı sevgiyi herkesten daha cömertçe verir.  Bizler küçük dünyasal takıntılarımızdan, sürekli “ben, ben, ben” demekten kurtulmalıyız. Nesnelerin önündeki, bütünün önemini gösteren, bizleri gözü doymazlıktan ve rekabetçilikten kurtaracak asıl noktaya odaklanmalıyız.

Bir an için sakin bir şekilde oturup gökyüzünün, yıldızları yada denizlerin büyüklüğüne odaklanın, o zaman zihniniz sakinleşecek ve bu muazzam büyüklüklerle kalbiniz coşku ile dolacaktır. Yine bir karşılık beklemeden cömertçe ya da  şefkatle sadece icra edebilmiş olmanın hazzını duymak için  yaşadığınız eski bir tecrübenizi hatırlamak ve onun üzerinde odaklanmak da unutmuş olduğumuz engin iyilik duygusunun içinizde yeniden canlanmasına sebep olacaktır. Hoşunuza giden ya da gitmeyen küçük bedensel takıntılarınızın zihninizin üzerindeki etkileri azalıp kaybolacaktır.

Gerçek cömertlik kimseyi sahte yardıma, daha çok gösteriş ya da cennet beklentisiyle yapılan hayra ve hasenata muhtaç bırakmayacak şekilde çalışmaktır. İhtiyaç içinde sadakaya açılan elleri çalışmaya yönlendirecek alanları açmaktır.  Yaşamı bu şekilde zenginleştirmektir. Gelişigüzel yapılan davranışlar iyilik değildir. Esas olan aç gözlülükten ve  gösterişten sıyrılıp Tanrının  var ettiklerinden üreterek tüm varlığa katılımcı ve kalıcı katkı yapabilmektir. Onlarında onurlu bir şekilde yaşayabilmelerine aracı olabilmektir.

Ortadoğu da bulunan ölüdeniz bir çok temiz akarsu tarafından beslenir ama bu denizin aldıklarını verecek hiç bir çıkışı yoktur. Bu sebeple kapkaradır ve içinde yaşam yoktur.

Cömertlik iyilik için atan sevgi ve şefkatle dolu bir kalbin en iyi göstergesidir.

24 Aralık 2019 Salı

YOLCU 2019 EKİTAP/EBOOK

YEŞUA İLE İRTİBATIMIN BAŞLAMASI VE SONRASI

Benim gibi ölüme yakın klinik ölüm vakaları yaşayanların ruhları bölünüyor. Bir yarımız burada ve diğer yarımız orada kalıyor. Kendimde hissettiğim farklılıklar sonucunda benimle aynı şekilde klinik ölüm deneyimi yaşamış insanların üniversite kayıtlarına geçmiş araştırma raporlarını okuyunca, yazılanlardan bu sonuca vardım. Batılı ülkelerde bu deneyim üniversitelerin ilgili tıbbi bölümlerinde ciddiyetle ele alınmakta ve kayda geçirilmektedir. Maalesef ülkemiz bu konuda da duyarsız kalmaktadır.

Bu deneyi yaşayan başkaları beni anlayacaklardır. Umarım anlayacaklardır.

Ben kesinlikle şizofren ya da cahil fanatik biri değilim. Üniversite mezunuyum ve iki lisan biliyorum. Üç sene Avrupa’da yaşadım. Sorgulayan şüpheci bir insanım. Müspet bilime inanırım ama bilimle bilimi uygulayanları karıştırmamak gerektiğini de biliyorum. Dünyasal konularda bilimsel düşünce esastır ancak bilimsel düşünceyle Tanrıyı anlayamazsınız. 2009 yılında kalp ameliyatım sırasında başımdan geçen klinik ölüm  deneyimim bana gösterdi ki ruhumuz ve zihnimiz farklı iki şeydir. Zihin beynimizin ürünüdür ve dünyasal kimliğimizdir. Beynimizle birlikte ölür. Ruhumuz ise yaratılıştan itibaren esas olan ve mezarın ötesine geçebilecek vasıfta, olgunlaşmakta olması gereken ana kimliğimizdir. Ameliyat masasında kalp krizi geçirip ölmeme sebep olan doktorlardı. Bilim değil doktor hatası idi. Öldüğümü gördüm. Nefes almamı kendim durdurdum ve çıktım. Sonra yanıma ruhsal kardeşim Yeşua geldi ve bana korkma seni yaşatacağım; Tanrı sana ikinci bir şans verdi diyerek sağ elinin işaret ve orta parmaklarını boğazıma sürdü ve nefes almaya başladım. Bu gerçektir çünkü komada iken, canlandırma bölümünde yatanlardan birinin ruhunu bedeninin dışında, orada görmüştüm, bu defa komadan çıktığımda da yanımdaki yatakta yatmakta olduğunu gördüm. 18 yaşında olduğunu öğrendiğim o genç kız üç gün sonra vefat etti ve doktorların terimi ile fişini çektiler.

Şimdi sizler bunlara gülebilirsiniz de, ama, bu beni hiç etkilemez. Ben bunları buram buram yaşadım. O günden beride öbür tarafla irtibatım hiç kesilmedi. Kabirde olan bazı ruhlar azapları başlar diye uyanmak bile istemiyorlar. Tanrıyı unutmayın. Sevgi ve barış yolundan, doğruluktan ayrılmayın.

Yeşua’nın gösterdiği sevgi ve ışık yolundan ayrılmayın. Kabirden çıkamayanların durumu çok feci. Katiller ve Tanrının adını nefislerine alet ederek din tüccarlığı ve din siyaseti yapanlar azapta en baştalar maalesef. Yine büyü türü yada insanın hür iradesine direkt müdahale peşinde olanlar, beyin yıkama ile insanların ruhsal gelişimlerini kendi dünyasal menfaatleri doğrultusunda engellemeye çalışanlar aynı kategoridedir. Bunlar hiçbir umutları kalmamış bir vaziyette ebedi ölümü tatmayı bekliyorlar. Azap içindeler ve hatta bir çoğu öldüklerinin farkında değil. Haykırışları dayanılmaz bir umutsuzluğun acısını gösteriyor sanki.

Saygıdeğer okurlarım. Bu güne kadar olan ki ruhsal okumalarımı elimden geldiğince bire bir, yorumsuz sizlere aktardım. Kalp damar hastalığımın yeniden kötüleşmesinden anlıyorum ki görevim sona ermek üzere. Tanrının izniyle yeni bir şeyler alırsam aktarırım ancak bu olmazsa burada hepinize hoşça kalın demek istiyorum. Sevgi yolunuz ışık yoldaşınız olsun.

Esen kalın.
Alpaslan Kuzucan

İSA MESİH'İN (YEŞUA'NIN) YAŞAMI


İsrail'in sıradan bir köyünde, neredeyse 2000 yıl önce hayvanlar için ağıl olarak kullanılan bir mağarada bir bebek dünyaya gelmiştir. Bugün tüm dünya, Hıristiyan olsun olmasın O'nun doğumunu kutlamaktadır.

Bu bebek otuz yaşına gelinceye kadar sıradan bir Yahudi’nin hayatını yaşamıştır. Otuz yaşına vardıktan sonra üç sene sürecek ilahi bir hizmete başlamıştır. Bu kişi tarihi değiştirmek üzere dünyaya gelmişti. Halk O'nu memnuniyetle dinliyordu: “İsa konuşmasını bitirince, halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil yetkili biri gibi ders veriyordu.”.

İsa Mesih’in yaşamı o kadar temizdi ki, düşmanlarına şu ifade ile meydan okuyabildi: “Hanginiz bana günahlı olduğumu kanıtlayabilir? Gerçeği söylüyorsam, niçin bana iman etmiyorsunuz?”. Bu sorusuna aldığı tek cevap sessizlikti; soruyu yönelttiği kişiler ise O'nu öldürmek isteyenlerdi.

İsa Mesih'in ahlaki başarısı, tüm çağlardaki öğretmen veya peygamberler ile kıyaslandığında şaşırtıcıdır. Tanrıya daha çok yaklaştıkça, kendi başarısızlığımızı, çürümüşlüğümüzü ve kusurlarımızı daha çok fark ederiz. Aynaya bakarken odanın içi ne kadar aydınlıksa, tıraş olmaya ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu daha çok anlarız. Ahlak alanında, sıradan ölümlüler için bu tartışılmaz bir  gerçektir.  Yeşua da kendisine bakanlara gerek yaşamı ve gerekse de sözleriyle kendi kötülüklerini  gösteren bir ayna idi.

İsa Mesih'in sanılan ölüm biçimi, halk önünde çarmıha gerilme şeklinde olmuştur. Hükümet bu cezanın sebebi olarak, dine küfrü göstermiştir. Ciddi şekilde işkenceye uğrayan İsa Mesih, gerçek ismi Yeşua' dır, kollarından halatla bağlı olmasına karşın ellerinden ve ayaklarından çarmıha çakılmış ve çarmıh üzerinde çok yavaş ve acılı bir ölüme terk edilmiştir. Çivilerin kullanılmasının asıl amacı sifa dağıtan o kutsal ellerin tahrip edilmek istenmesiydi. Altıncı saatte öldüğünün kesin bir şekilde anlaşılması için bedeninin yan tarafı bir mızrak tarafından deşilmiştir. Ancak gerçekte İsa ölmemiş sadece bayılmıştı. Yani onu öldüremediler. Bedeni mağara mezara düz bir kaya üzerine yerleştirildi. Musevi adetlerine göre keten bez şeritleri ile sımsıkı sarılmıştı ve üzerine baharatlar sürülmüştü. Yuhanna bölümünde otuz litre baharatın kullanıldığı yazılmıştır ki bu miktar bedeni komple sıvazlamak için fazlasıyla yeterlidir. Mezarın girişini yaklaşık 2 ton ağırlığındaki bir kaya ile kapatan Romalı askerler, bu kayayı mühürlemiş ve İsa'nın üçüncü gün dirileceğine dair sözleri yüzünden rahatsız olan Yahudi din adamlarının baskısı ile mezarın başında nöbet tutmaya başlamışlardır.

Bütün bunlara rağmen, üç gün sonra İsa (Yeşua) Mesih kendine gelmiş (mucizevi bir şekilde Tanrı tarafından iyileştirilmiş) ve mezarı terk etmiştir. Topluluk içine bir daha karışmayan Yeşua sadece havarileri ile görüşmüş ve bir müddet sonrada onların gözü önünde tepelik bir yerde bedeni ile birlikte göğe alınmıştır.

Yeşua'nın dirilmediğini ispatlamak için her şeyi yapmaya çalışan Romalı ve Yahudi liderler, Yeşua'nın ölü bedenine sahip olsalardı, bu bedeni teşhir ederek Hıristiyanlığı tarihe gömebilirlerdi. Ancak ellerinde beden olmadığı için, sadece görgü tanıklarını katletmekten başka çare bulamamışlardır.
Yeşua çarmıh üzerinde iken bayılmadan evvel son sözleri kendisine bu kötülükleri yapanlar için Tanrıdan bağışlanmalarını dilemek şeklinde olmuştur ama buna karşın ona bu kötülüğü yaptıranlar kendi aralarında “Paskalya’ ya onu da kurban ettik" diyerek gülüşmüşlerdir.
Yeşua ağırlıklı olarak toplam üç senelik vaazlarında kutsal yaşamdan bahsetmiştir. Ebedî yaşamdan ve bunun yolununsa sevgi olduğundan bahsetmiştir. Kalplerdeki hakîm duygunun saf sevgi olmadan Tanrının huzuruna çıkılamayacağından bahsetmiştir. Sevgi kapısının anahtarının kendisinde olduğundan bahsetmiştir. Sevginin en yüce değer olduğunu vaaz etmiştir.

Ruhu şad olsun...


RUHSAL OKUMALAR
Ben Bir Yahudi olarak doğdum. Musevi eğitimi aldım. İyi bir eğitim aldım ve zekiydim. Hafızam çok kuvvetliydi. Şekil olsun, yazı olsun , söz olsun bir kerede öğrenir, unutmazdım. O zamanda değil yazı okumayı bilen yoktu. Benim amacım yeni bir din kurmak değildi yani Hıristiyanlığı ben kurmadım ve tasvip de etmiyorum. Yanlışlarla dolu. Ben Yahudileri biraz daha sevgiye yaklaştırmak istedim. Başka bir şey değil ama ben gittikten sonra neler oldu! Hıristiyanlık diye bir din kuruldu ve beni de Tanrı yerine koydular. Bu durum beni çok rahatsız ediyor. Ben hiçbir zaman böyle bir şey söylemedim. Şimdi sana söylediklerini o zamanda bana söylüyorlardı. Tanrı delisi diyorlardı. Evet, biz Tanrı delisiyiz. Tanrıyı o kadar uç noktalarda seviyoruz. Bunları yaz kardeşim. Bilsinler ve bu seferde senin kanalınla ilettiklerimi çarpıtmasınlar.
Her şeyden önce Tanrı gelmelidir. Kalbinizdeki Tanrı sevgisinin önüne hiçbir sevgiyi koymayın. Tanrıyı bir tül gibi bedeninize sarın ve diğer tüm sevdiklerinize, aile, çocuk vs., bu tülün içinden bakıyor gibi bakın.
Sinirlendiğiniz zamanlar Tanrıdan uzaklaşırsınız. Tanrıdan uzaklaştıkça da daha hırçınlaşırsınız. Sakin olun ve öfkenizi kontrol edin. Olumsuz duygularınızın aklınızı örtmesine izin vermeyin.
İnsan ruhu öyle bir yapıdır ki sürekli Tanrıdan gelen enerjilerle beslenir. Kötülükleriniz ise ruhunuzun etrafına adeta bir kabuk örerek Tanrıdan gelen bu saf temiz kaynak enerjileri almanızı engeller. Bu kabuk ne kadar kalınlaşırsa ruhunuzda o kadar az enerji alır ve bir yerde ölür. Geriye sadece az bir kök enerji kalır ki bu da ölüm ötesinde, ilahi adaletin görülmesini takiben, toprağa karışır.
İnsan ruhu ancak sürekli Tanrıdan beslendiği müddetçe var olabilir. Bu gerçeğe uyanın ve ruhunuzu hiçbir olumsuz duyguyla kısıtlamayın. Daima açık tutun. Zihniniz ruhunuzu öldürmesin. Varlığınızın gerçeğini yani Tanrıyı asla unutmayın. Onu memnun edecek işler yapın.
Ben yeryüzüne ayrılık getirmeye geldim. İnsanları dünyasal tutkularından ayırmaya geldim ama onlar bu sözümü insanları, aileleri bölmeye geldiğim şeklinde çok yanlış olarak yorumladılar. Sözlerim çok yanlış anlamlara çekildi ve öylede aktarıldı. Sen onlara özünden ver tıpkı benim o zaman yaptığım gibi. Tanrı insanlarla konuşmaz. Haberci de yollamaz, kitapta indirmez. İnsanların nefisleri çok kirli. Bu devirde dahi bu kadar karanlıkta kalmaları bundandır. Ağır tutkuları ve tamahları tecrübelerinden akla gitmesi gerekeni engelliyor. Karanlıktan çıkamıyorlar ama bilmiyorlar ki bu şekilde buraya gelirlerse bir daha gün yüzünü göremeyecek yaratıklara dönüşecekler. İnsanlık hafızaları ilahi adaletin tecellisini takiben silinecek. Ceset yiyen o beyaz kurtçuklar misali yok oluşa doğru gidecekler.
Tanrı, kalbi saf ve temiz olanlara malum eder. 2000 yıl önce bende yaptığı da buydu. Sadece bildirdim. Sıradan vasat insanlar maddi şeylere tapanları lanetler ama aynı insanlar Tanrıya tapan insanları iki defa lanetliyor. Tanrı özgür iradesi ile kendisini seçmeyenleri hatta seçemeyecekleri istemiyor. Sayı değil vasıf önemlidir. Özgür irade bunun için verilmiştir insana. Zorbalıkla Tanrının adının andırılması insanların iki yüzlülüğe itilmesi demek olduğundan bu durum Tanrıyı rahatsız ediyor.
Bu sözlerimi okuyanlar okuduklarını mutlaka uygulasınlar. Önemli olan bunları kendi yaşamlarında uyguluyor olmalarıdır. Değer olarak Tanrının önüne hiçbir şeyi koymasınlar. Yüzleri hep ışığa dönük olsun. Tanrı sevgisi her şeyin önünde olmalıdır.
Tanrı tüm canlılara temiz nefesinden ve saf enerjisinden her an, kesintisiz göndermektedir. Yaşamın temelinde bu temiz kaynak vardır. Karşılığında sizden olumlu enerjilerinizi geri göndermenizi ister. Yani yaşam için O’ndan aldıklarınızı kirletmeden, tekrar saf ve temiz olarak geri göndermeniz gerekiyor. Bu da temiz ve yararlı bir yaşam sürmekle olur.
Her şeyden önce Tanrı gelir, sonra sevgi, sonra güç ve dördüncü olarak da fedakârlık. Sırası böyledir. Bunları okuyucularına bildir.
Geçen 2000 yıl süresinde benim mesajımı tam anlamış insanlarla sürekli temasta oldum ve bu insanlardan istekli ve yetkin olanlarının elçilerim olarak görev yapmalarını sağladım. Halen de bu süreç devam etmektedir. Kapıyı çalın açılacaktır demiştim. Buna karşın adımı bir takım yanlış dinî doktrinlere alet ederek insanların bilinçlerini yaşamın gerçeklerine kapatanlardan ise rahatsız oldum.
Dini gelenekler (kurumsallaşmış dinler) kültürler temellerinde sık sık farklılık gösterir. Ancak benim sözlerim tüm zamanlardan ve tüm kültürlerden olan insanlar için aynı anlamı taşıyor. Bu nedenle beni Hıristiyanların bir sembolü olarak görmeyin. Aslında kültürel gözlüklerinizi çıkarırsanız bunu daha iyi görebilirsiniz. Benim ismime sempati duyanların gidip Hıristiyan olmaları yanlıştır.  Beni takip edin. Hıristiyanları değil.
Benim gerçek öğretilerime sırt çevirmek için mazeret olarak öğretilerimin saptırılmış şekillerini kullananlar, bilin ki sizler benim hiçbir zaman elçilerim değilsiniz. Sizleri tanımıyorum. Benim adımı anmak, beni kabul etmiş olmak yeterli değildir. Önemli olan Babamdan duyup sizlere sunmuş olduğum sözlerimin özümsenip uygulanmasıdır.
Benimle konuşmanın ancak kilise mensubu birkaç kişiye inhisar ettiğini söyleyenler doğruyu söylememektedirler. Ben sürekli dünyaya ruh olarak gelip gitmekte ve sesimi duyurmaktayım. 2000 yıldır bu aralıksız devam ediyor. Bizler için sayı önemli değildir. Sıra dışı ruhlar önemlidir. Tanrıyla beraber sonsuz yaşama kavuşmak sizce bu kadar kolay mı olmalıydı? Hayır ama dünya insanının barbarlığı beni gerçekten şaşırtmaktadır. Bilinçlerin hâlâ bu derece ilkel seviyelerde kalmış olması üzücüdür. Siz dünya insanları belki teknolojik olarak evrende en geri tür değilsiniz ama barbarlıkta evrende en ileri seviyede olan birinci türsünüz. Gerçek sevgiyi hâlâ hiç kavrayamadınız. Bunu kavrayamadan da varacağınız yer toprağın bağrıdır. Ölüler kervanına katılırsınız. Ruhlarınız da bedenlerinizle birlikte dağılır ve temel elemanlarına, enerjilerine dönüşür. Hâlbuki ben size ebedi yaşamı bulasınız diye gelmiştim. Bunun için işkence gördüm ve yaşamıma kast edildi ama ben dirilerdenim ve hâlâ sizinle beraberim. Kapıları çalıyorum ve bekliyorum. Beni kabul edebilecekleri bekliyorum.
Manevi âlemle temas kurabilme yolu yaratılış gerçeğini arayan tüm yolculara açıktır. Herkes ebedî yaşamı hak etmek için bu dünyaya geliyor. Dünya sınav yeridir. Milletiniz, dininiz, inancınız, cinsiyetiniz, tahsiliniz ve sosyal mevkiniz ne olursa olsun istisnasız herkes sevgiye ulaşmak ve Tanrıyı bilmek için buradadır. Herkes Kutsal Ruh dediğiniz Tanrının aktif enerjisinin bir zerresi olma hakkını elde etmek için burada sınavdadır. Bunun yolu da sevgiden geçiyor. Birlik (tevhid) bilincine ancak sevgiyle ulaşılabilirsiniz. Korkunun olduğu yerde ise sevgi yeşeremez. Korku sadece bir insanın hayata takıntılı bir şekilde bağlı olması durumunda ve bilinmeyenden korktuğu zaman yaşanır. Korku da bir egodur.
Bu nesil son şansını kullanmaktadır. Doğruları söylemekten korkmayın. Toprağın bağrında kalmaktan korkun.
Tanrı bize özgür irade vermiştir. Bu bize verilen en büyük lütuftur. Tanrı bizi yaratmış ve bize yaşamlarımızla ne yapacağımız konusunda seçim hakkı tanımıştır. Bu hak, Tanrımızı sevip sevmeme seçimimizi de içerir. Tanrı bizi O’na otomatik olarak sorgulamadan tapan robotlar olalım diye yaratmamıştır. Tanrı bize mantıklı bir zihin gücü vermiştir ki bu sayede bir umut O’nun bize olan cömertliğini, iyiliğini ve sevgisini görebilelim ve O’na sevgi ve saygıdan doğan samimi bir inanç ile içsel tapınmayla yönelelim.
Gerçeğe giden yoldaki bir yolcu zihnen özgür olmalıdır. Korkuyu en başta içinden atmalıdır. İnsanın ruhu esasen neyin iyi ve doğru olduğunu bilir. Bunu uygularken de ne için yaratıldığını, nereye gittiğini araştırmalıdır insan. Kör inanç, taklidi inanç olmaz. Önemli olan gerçektir. Dünyevi takıntılar ruhun özgürlüğünün engellemesi demektir. Gerçek sizi özgürleştirir.
Varoluş gerçeği tarafından kabul edilmek kutsal lütfa mazhar olmaktır. Aklın gerçek tarafından kontrol edilmesidir. Kişinin karanlıktan aydınlığa, cehaletten anlayışa, ölümden yaşama, kendinden Tanrıya geçişidir. Kabul edilmiş olan Tanrının inisiyatifinde konuşur. Dönüşüm yaşanmaktadır. Lütuf sebebiyle kişi gerçeğin Tanrısı tarafından ve O’nun malum etmelerinin gerçeğince kabul edilmiştir. Gerçeğe inanç ve gerçeğin yaşanması Tanrı tarafından kabulün kaçınılmaz yansımalarıdır. Gerçek dönüştürür ve ilahi olana benzetmeye çalışır. Tanrının sıfatları belli bir ölçüde (Tanrının izin verdiği) takınılır.
Bazı insanlar cahildir ancak, bazıları cahil olmayı sevmektedirler. Öğrenmeye isteksizdirler. Adeta hastalıklarını kucaklarlar. Ve bu cahil zihinler saf değildir. Bilgi, karanlığı aydınlatan ve her tür korkuyu yok eden ışıktır. Bilgisiz kişi karanlıktadır ve karanlık içinde sonsuz yaşama ulaşmak söz konusu değildir. Kirli bir kalp zindandır. Oraya lütuf girmez. Cehaletin hüküm sürdüğü yerde lütuf yoktur. Cahil adamın kalbinde Tanrı sevgisinden eser yoktur. Cahil, bilmediği bir şeyi nasıl sevsin?  İnancı olmaz, çünkü bilgi inancın içinde olmalıdır. Kör inanç putperestliktir. Tanrıya ibadetini doğru yapamaz. Tanrıdan dünyevi şeyler talep eder. İnancı ve ibadeti bir menfaat karşılığındadır. Doğru Tanrıya tapsa bile davranışları yanlıştır. Cehalet tüm günahların köküdür. Cehalet kördür. Cehaletin körlüğü şehveti besler. Cehaletin körlüğü vahşeti besler. Kibrin anası da cehalettir. Cehalet, yanlışa gitmenin nedenidir. Tüm hatalar cehaletle beraber gelir ve cehaletle gelen kibir, devamında cehaleti besler, akabinde bu cehalet, şeytani duygu ve düşünceleri ve yine bu şeytani duygu ve düşünceler de tekrar cehaleti besleyerek bir kısır döngü yaratır. Adeta cehaleti canavarlaştırır.  Bencillikte çok ileri gidenlerin doğruya dönmesi zordur. Vicdanları bu yükü taşıyamaz ve en nihayet, Tanrıyı gizli inkâra giderek yaptıklarının sorumluluğundan kurtulmaya çalışırlar. Ancak bu mümkün değildir. İnsanlar vardır artık kaldıramayacağı, taşıyamayacağı derecede çok olumsuz yükler yüklendiklerinden, sürekli  kötülükleri yapmaya umursamadan devam ettiklerinden maalesef vicdanları kapanmıştır. Söyledikleri yalan ve iftiralar, yaptıkları kötülük o kadar fazladır ki bu vicdanlarına ağır gelir. Yük, vicdanlarının taşıyamayacağı seviyelere ulaşmıştır. Bu durumda ruhlarının sesi kısılır. Yok olur. Ruhları ile olan bağları kopar. Yaşayan ölü durumuna girerler. Vicdan olmayınca kişiler kendi yalanlarını doğru, haksızlıklarını hak görürler artık.  Çünkü sorgulama duygusu olan vicdan devreye girmez onlarda. İflah olma noktası geride kalmıştır. Aklıselim tükenmiştir. Kendi zihinlerini farkında  olmadan Tanrı sanmaktadırlar artık. Ruhları tamamen sönmüş ve devre dışıdır. Bu tip kişiler gerçekleri duymaya bile tahammül edemezler. Bu sebeple kendilerine doğruyu hatırlatan insanlardan da nefret ederler. Onlara karşı kin duyarlar. Ruhları Tanrıdan kopar ve tamamen kararırlar. Kapkaranlık ruhsal renkleri vardır ve bedensel ölümün ötesinde ruhsal ölüm yani yok oluş onları beklemektedir. Tabii yaptıkları tüm kötülüklerin hesabını verdikten, varlıklara verdiği acıları kendileri de aynı derecede çektikten sonra. Bu ilahi adalettir. Bu tip insanlar fiziksel ölümlerini takiben önce ilahi adalet gereği, çevrelerine verdikleri acıları bire bir yaşamak ve sonunda ise ruhlarının da bedenleri ile dağılmaya bırakılması sonucuyla karşılaşıp yok olacaklardır. Bu yok oluş hükmü bir ruhun hissedebileceği en acı duygudur. Diğer hiçbir ıstırapla kıyaslanamayacak kadar derindir.
Nasıl ki bir bardak suyun içine bir sinek düşerse tüm su kirlenir, aynı şekilde ruhlar da bir damla olumsuzlukla kirlenir. Dolayısıyla insan hiçbir amacı bahane ederek diğer varlıklara karşı kin, nefret, hasetlik ve öfke duymamalıdır. Bu manada zihninin ruhu üzerinde olumsuz duygularla hâkimiyet kurmasına izin vermemelidir. Daha önemlisi bu kötü duygularını eyleme geçirmemelidir. Öldürmek, tecavüz etmek, her tür eziyet, darp ve gasp, karalamak, tehdit ve iftira kötülüktür. Bunlarla gerçeğe ulaşamazsınız. Hiçbir inanç, düşünce veya ideoloji bu olumsuzlukları haklı çıkaramaz. Hiçbir dogma zorbalığa haklılık kazandıramaz. Aldatma hiçbir şekilde olmamalıdır. Aldatan aslında kendisini aldatır. Cinayet hükümlülerinin bile idam cezası ile katledilmesini Tanrı onaylamaz. Toplumdan tecrit edilmeleri yeterlidir.
Her şeyden önce inanç birincil olarak ruha dayalıdır. En büyük buyruk; Tanrıyı tüm gücünüzle, tüm aklınızla, tüm yüreğinizle sevmektir. İkincisi ise komşunuzu kendiniz gibi sevmektir. Burada kullanılan komşu kelimesi “herkes” anlamındadır. Kutsal Yasa ve tüm peygamberliklerin özü budur. Tüm inanç bu temel öğreti olan sevgi üzerine kuruludur.
İnsanlara sevgiyi, saygıyı ve hoşgörüyü öğrenmeleri gerektiğini söyle. Aksi takdirde toprağın bağrında kaybolup gidecekler. Her vefat eden uyandırılmaz. Her uyandırılan hemen yeniden dünyaya gelme şansı bulamaz. Her gelen başaramaz. Ebedi yaşama giden yolun kapısının anahtarı bendedir. Ancak buluğ çağına gelemeden vefat eden küçük çocuklar doğrudan Tanrı katına gider ve tekrar yarım kalan yaşamlarını tamamlamaları için dünyaya gönderilirler.
İlahi hazineler dünya hazinelerinden bariz bir şekilde çok daha kıymetlidir. Bu gerçeğe uyandıysanız ve bu bilinci zorlanmadan muhafaza edebiliyorsanız, siz ışıkta yürüyorsunuz demektir. Bu şekilde bir bakışa sahip değilseniz, gördüğünüzü sandığınız dünya ışığı (maddi ortamlar, deri, et ve kas) gerçekte yaşam gücü onları terk ettiğinde karanlıktan başka bir şey değillerdir. Bedeni esas alıyorsanız bu durumda siz uykuda geziyorsunuz, yaşam boyu süren bir uykuda yapılan bir gezintidesiniz demektir. Paraya, maddeye tapıyorsunuz ancak uykuda gezdiğinizden bunu fark edemiyorsunuz. Tanrıya, kıyas edilemeyecek farklı değerleri olan gerçek tarafa meyletmek çok daha iyidir.
Bu dünya geçici bir sınav alanıdır. Burada ölümün hükmü geçerlidir. Doğan her şey ölür ancak sonsuz yaşamda yaşam hüküm sürer. Ölüm yoktur. Bu dünya için değil, sonsuz yaşam için yatırım yapın. Aklı olan bu gerçeğe bir an evvel uyansın.
Dünya yaşamının içinde de neden mutluluk olmasın? Neden huzur, güven ve sevgi olmasın? Işığa dönün. Karanlıkta kalmayın. Her tür kötülüğün kaynağı karanlıktır. Kötülükler gizlide, karanlıkta yapılır. Işık nedir? Her şeyin ortaya çıktığı, apaçık görüldüğü yerdir. Bazılarının kötülükleri o kadar fazladır ki bunlar görülmesin diye ışığa çıkmak istemezler. Siz ebedi yaşamı arzulayın. Tanrıya ışıkta kalabilmek ve Tanrının huzuruna erişebilmek için dua edin. Kutsal ruhlar kaynağa ulaşmış ve kutsal halkaya kabul edilmiş olanlardır.  Onlar artık yeniden dünyada doğmak zorunluluğu olmayan ölümsüz insanüstü ruhlardır.
Yukarı yükseklere bakın. Derin bakın. Bilinçlerinizi yükseltin. Bilinçlerin yükselebileceği tek yer maddi dünyadır.  Bilinçlerinizin yükselmesi için gerekli olan enerjiyi maddi dünyadaki hareketleriniz sağlar. Tanrıyı her şeyin kaynağı olarak düşünün. Tanrının ışığını düşünün. Sonsuz yaşamı arzulayın. Sonsuz yaşamı arayın. Tanrının huzuruna çıkabilmek için dua edin. Tanrının sevgi olduğunu hiçbir zaman unutmayın. Kalbinizde hâkim olan duygu sevgi değilse Tanrının huzuruna çıkamazsınız.
Biz Tanrıylayız. Gerçek budur. Tanrıdan geldik demek yanlıştır. Tanrı tüm yaşam enerjilerinin kaynağıdır. O bulutlar üzerinde oturan, istekleri yapılınca mükâfatlar dağıtan ama isteklerine karşı gelinince öfkelenip ceza veren insanüstü bir ilah değildir. Tanrının Özü sabittir. Hareket etmez ve değişmez. Tanrı konuşmaz. Tanrı her yerdedir. Tanrı yaşam verir, yaşamı devam ettirir ve yarattıklarına kendisini çeşitli şekillerde hissettirir. Her şeyden haberdardır ve hükmü kesindir. Aldığımız nefes, esen rüzgâr O’nun nefesidir.
Bedenlerinizi de Tanrının hizmetine verin. İtibar ve güç peşinde koşmayın. Tüm güç Tanrınındır. Gücün kaynağı Tanrıdır.  Kişisel güç ise kötülük için istenir. Diğerlerine üstün olmak, onlara hükmetmek için istenir.
Tanrı her şeyle iç içedir lakin merkezde yalnız yine kendisi ve ebedi yaşama layık olabilmiş saf ruhlar O’nun huzurunda ayakta olarak bulunurlar. Bunları düşünün.
Dünyanın sonu olacaksa, yani gezegenin sonu, bu maddi boyutta fizik ve uzay fizik kanunları içinde olacaktır. Bu manada, dinsel anlamda kıyamet ve mucizeler yoktur. Mucize yapma yetkisini Tanrı kimseye vermedi ve vermez. Esasen var olan her şey Tanrının bir mucizesidir. Tabiat Tanrının bir mucizesidir ve Tanrı onu insanlardan daha çok sever.
Ben de büyük mucizeler göstermeyi Tanrıdan çok diledim ama dileğim kabul edilmedi. Daha sonra anladım ki şayet bizim düşündüğümüz manada kıyametler olsa, bu bir döngü oluştururdu. Belki kıyametten sonra birkaç yüzyıl insanlar düzelecek ama ardından bozulma yeniden başlayacaktı. Bu kısır bir şekilde sürecekti. Gelişmeden kendi kendini tekrarlayan kısır bir döngü şeklinde sürecekti. Tanrı insana özgür irade verdi ve neticesinde de insanların kendi özgür iradeleriyle ve hiçbir baskı görmeden kendisine dönmelerini istiyor. Böyle bir durumda kıyamet diye bir olaya yer olamaz.
Benim şifa gücüm vardı. Evet, Tanrı bana kaderi değiştirme, insanı ölüm yolundan döndürme yetkisi verdi. Ancak fiilen ölüyü diriltmek değildi bu. Fiilen yaşam kordonu kopan birinin ruhu tekrar bedene dönmez. Bu Tanrının hükmünü kaldırmak olur ki söz konusu bile değildir. Ben ölümcül hastaları tekrar iyileşme sürecine sokabiliyordum. Halen de şifa veriyorum. Tıpkı sana yaptığım gibi. Sen beni gördün. Ölüme çok yakındın. Şayet ben bir dokunuşta körlerin gözünü açabilseydim, böyle mucizevi bir gücüm olsaydı, o zaman ilk olarak herkesin bana inanmasını ve Tanrıya dönmelerini sağlardım. Ama söz konusu durum böyle değildi. Ben iyileştirebiliyordum ve insanları tekrar toplumun aralarına kabul edebilecekleri oranda bir sıhhate kavuşturabiliyordum.
Tanrının katına kim yükselebilir? Tanrının huzurunda kim durabilir? Elbette sadece elleri temiz, kalpleri saf olanlar.  Her tür kirlilikten, açgözlülükten, ahlaksızlıktan, hayasızlıktan uzak durun. Dünyevi işlerinizde bilimsel düşünceden ayrılmayın ancak bilimle Tanrıya varamazsınız. Bedenlerinizi ve zihinlerinizi onurlu ve temiz olanda kalması için sürekli kontrol altında tutun. Tanrı bilmezlerin yaptıkları gibi dünyevi hırsların ve şehvetlerin peşinde koşmayın. Çok ve gereksiz konuşmalardan kaçının.
İnsanın varlık amacı dindar olmak değildir. Amaç Tanrıyı, Tanrısal gerçeği bilmektir. Dinler doğru başlamış olsalar bile zamanla gerçek olandan sapıp toplumlar üzerinde baskı unsurları haline getirilmiştir. Kendileri gibi olmayanları tehdit eden, katleden şeytani politikalar haline getirilmişlerdir. Korku temellidirler bu halleriyle de insanlığı reddetmektedirler. Gerçek Tanrıdan ve O’nun istediklerinden kopmuşlardır.
Tüm ıstırapların kaynağı bencilliktir. Bencillikten uzak durun. İçinizle dışınız bir olsun. Samimi ve dürüst olun. Evet’ iniz evet ve Hayır’ ınız da hayır olsun. Hiçbir varlığa karşı acı duygular içinde olmayın. Olumsuz duygularınızın her an farkında olun ve onların eyleme geçmesine izin vermeyin. Bilin ki olumsuz dürtülerin sizi kontrol etmesine izin verirseniz ruhunuzu kaybedersiniz.
Bozulmuş, yoldan çıkmış insanlardan uzak durun. Ruhsal tekâmül yolunda cesaret ve disiplin gereklidir. İnsani terbiye bu yolda temel disiplindir. Korkularınızı gerçek bilgi ile yenin. Korktuğunuz şeylerin esiri olursunuz. Uyanış sadece bu dünyada yaşarken henüz fiziksel beden içindeyken gerçekleştirilebilir.
Sevgi Tanrının yoludur. Benim şahsi yolum değildir. Yüzünüz daima Tanrıya dönük olsun. Yüzünüzü Tanrıdan başka yöne çevirirseniz karanlığa gidersiniz. Tanrıdan sadece iyilik dileyin.
Tanrının affı sonsuz değildir. Aynı yanlışları tekrarlamakta ısrar ederseniz Tanrının sert yüzüyle karşılaşırsınız.
Tanrının huzuru, Tanrının krallığı Tanrının bulunduğu yer demek değildir. Tanrının kutsal gücünün kaynağının olduğu yerdir. Bunları unutmayın.
Sevgi, yolunuz ışık yoldaşınız olsun. Sevdikçe inanır ve inandıkça seversiniz, ışık bilmek ve görmektir. Bunu unutmayın.
Sizlere güvercin kadar saf ve tilki gibi tetikte olun demiştim. Şimdi güvercin kadar saf olursanız Tanrı sizi tetikler diyorum.
Daima sakin ve sabırlı olun. Kalplerinizdeki Tanrı sevgisini hiçbir bencilce duygu ve düşüncenin kirletmesine izin vermeyin.
Size ait olmayana bakmayın. Size ait olmayanı almayın.
Size yapılmasını istemediklerinizi siz de başkalarına yapmayın.
Gerçeğe uyanabilmek için tüm olumsuz duygu ve düşüncelerden uzaklaşın.
Tanrı konuşmaz. Kalbi saf olanlara malum eder. Ezelden seçilmiş elçi yoktur. Kendini bu seviyeye yükseltebilmiş ruhlar vardır. Tanrı kayırmaz. Elçilerde insandır ve kendilerine malum edilenden nefsani sapmalar gösterebilmişlerdir. Tanrı verendir. Sadece verir. Almaz.
SORU: “Yaşlı adam, hayatı sırasında yedi günlük bir sabiye hayatın yeri hakkında soru sormakta gecikmeyecek ve o adam yaşayacak! Çünkü, birincilerin çoğu sonuncu olacak ve bir olacaktır.” Bu sözlerle ne demek istedin kardeşim?
YEŞUA: Bu sözler benim söylediğim sözler değildir. Doğumumdan önce yaşlı bilgelerce benim için söylenmiş olan sözlerdir.
SORU: Tutku isimli filmdeki işkence ve ölüm sahnesi çok korkunçtu kardeşim. Abartılı mı yapmışlar?
YEŞUA: Daha da kötüydü.
SORU: Korkunç bir şey. Bu ne kadar ağır bir işkence. Acı korkunç boyutlarda olmalı. Normal, sıradan, bizim gibi insanların buna dayanması mümkün değil diye düşünüyorum.
YEŞUA: Hiçbir acı duymadım. Tanrı benim acı çekmeme izin verir miydi sanıyorsun? Vermedi. Hiçbir acı hissetmedim.
SORU: Neden “Baba beni niye terk ettin?” dediniz?
YEŞUA: O an için Tanrıyla bağım kesildi. İnsan gibi oldum. Bir an panikledim.
SORU: Ölümden dirilip kalkmanız...
YEŞUA: Beni öldüremediler. Bayılmışım. Ben orada ölmedim. Benim ölümüm yeryüzünde olmadı.
SORU: Çarmıhtan alınıp mağara mezara kondunuz.
YEŞUA: Evet. Orada Tanrı beni iyileştirdi ve çıktım.
SORU: Fiziksel bedeninizle mi göğe alındınız?
YEŞUA: Evet. Kısa bir müddet dünyada kaldım. Sonra alındım.
SORU: Şimdi ruhsal âlemde bedeninize ne oldu?
YEŞUA: Yukarıda bedeni terk ettim. Dağıldı. 
SORU: Meryem ananın bedeni de göğe mi alındı? Öyle söyleniyor.
YEŞUA: Hayır. Onun bedeni dünyada bırakıldı.
SORU: İbrahim peygamber ile ilgili anlatılan bir olay var, kurban ile ilgili. Önce oğlunu kurban etmesi isteniyor ve sonra oğul kurban edilmeden bir melek koç getirerek insan kurban etmek adetini değiştiriyor? Bu olayın aslı nedir?
YEŞUA: Gerçek bir olay değildir. İbrahim peygamber bunu rüyasında gördü. Rüyadır.
SORU: İlk havarilerin tüm dünya lisanlarında konuşmaya başladığı iddia ediliyor ve bu durumu Kutsal Ruhun kendilerine verilmiş olmasına bağlıyorlar. Bu bana pek inandırıcı gelmiyor. Sen ne diyorsun kardeşim?
YEŞUA: Böyle bir şey olmaz kardeşim. Bu doğru değil. Burada kastedilen benim mesajımın tüm dünya dillerine tercüme edileceğiydi ki bu da gerçekleşti. Ayrıca Kutsal Ruh verilmez. Ruh tam arındığında topluluğumuza Tanrının izni ile kabul edilir ve o ruh artık Tanrının askeri ve ruhsal kardeşliğin bir üyesidir. Bizimle bir olur.
SORU: Sizin üç günlük ölüyü dirilttiğiniz, bir dokunuş ve sözle cüzzamlıları sapasağlam yaptığınız söyleniyor. Bu konu da bana inanılacak gibi gelmiyor. Ne dersin kardeşim?
YEŞUA: Kardeşim, Lazarus ölmemişti. Cüzzam hastalığı son safhasında olduğu için onu mağaraya koymuşlardı. Ben onu oradan çıkarıp iyileştirdim. Yani iyileşme sürecine soktum. Kaderini Tanrının izni ile değiştirdim. Bunu yapabiliyorum. Ancak bir dokunuşla sapasağlam olmaz ama iyileşir hastalığı. Topluma kabul edilecek seviyeye gelir. Aynı şeyi sana da yaptım aksi takdirde sen ölüme yakındın. Tanrı sana ikinci bir şans verdi ve beni sana yolladı. Sen benim geldiğimi gördün. Vefat olayı fiilen gerçekleşince artık o ruhun bedeninde tekrar canlandırılması diye bir olgu yoktur. Yani bu, ölüyü diriltme, yoktur.
Bazıları hâlâ “Ben ve babam biriz.” sözümü tartışıyorlar. Hâlâ ne demek istediğimi anlayamadılar. Onlara söyle: “Bedenim Oğul, ruhum Baba’dır. Dış görünüşüm insan, özüm Tanrıdır.”
Tanrı isteseydi herkesi istediği gibi yaratırdı ama O insana özgürlük verdi. O insanın özgür iradesiyle yüzünü kendisine dönmesini istiyor. Zorlama yapmıyor.
Mucize sadece Tanrının yapabildiği bir şeydir. Öncede söyledim Tanrı bana mucize gösterme gücü verseydi ilk yapacağım şey herkesin bana inanmasını sağlamak ve yüzlerini Tanrıya çevirmek olurdu. Tanrı bunu istemiyor. O, özgür iradeleriyle insanların kendisini seçmelerini bekliyor. Önemli olan da değerli olan da budur. Seçimin özgür irade ile yapılması esastır.
Dünyanın iyiliğe ihtiyacı var. İstenmediğinizi hissetseniz bile siz sevgi neşretmeye devam edin. Dünyanın buna ihtiyacı var.
Başkalarının duygularını hisseden açık bir insansanız dikkat edin. Burun akması, ağırlık hatta esneme sizin enerji kaybettiğinizi, o ortamın ya da kişilerin sizin enerjinizi tükettiğini gösterir. Bu durumu fark edin ve kendinizi korumaya alın. Bu bir dua olabilir. Olumsuz konuları hemen değiştirmek ya da oradan uzaklaşmak olabilir.
Sevgi yolunuz ışık yoldaşınız olsun.
Ruhun sözlerini doğru anladığınızda gerçeğe ulaşacaksınız. Bu sizi dünyasal zevklerin çekim gücünden kurtaracaktır. Yeşua’nın benzerine dönüşeceksiniz.
Tanrıya yaklaştıkça insanlar dünyadan uzaklaştıklarını hissederler. Maddeden uzaklaştıklarını hissetmek çoğunu rahatsız eder. Maddi tutkularından uzaklaşmak hoşlarına gitmez. Bu noktada dönenler olur. Onlardan olmayın. İnsan ruhu ancak gerçeğe ulaşmakla içindeki boşluk hissinden kurtulabilir.  Tüm dünyasal tutkulardan ve korkulardan arınmadan huzurlu olmak olanaksızdır. Huzurlu olan ruh Tanrının huzurunda kalır. Huzurda olan ruh doğrudan Tanrıya bağlanmış demektir. Ruh kendi karakterini benimsemeden huzurlu olamaz ve sevgiden uzak, olumsuz duygu ve davranışlarda olan ruhların kendi yaptıklarını beğenerek huzurlu olması söz konusu değildir.
Saflaşmış ruhlar kendilerini kaybetmeden dünyadaki tüm yalanlarla ve illüzyonlarla başa çıkabilirler. Dünyasal duygularının esiri olmazlar. Onları, dünyasal duygularını yaratılış amaçlarına uygun oranda kullanırlar. Aşırıya gitmezler. Bu ruhlar her zaman saf ışığa (Tanrıya) tam bir teslimiyet halindedirler. Zihinlerini tam bir kontrol altında tutarlar. Toplumda ön plana çıkma gayretleri yoktur.

Bir dünyevi ihtiras içinde tüm diğerlerini de barındırır. Ben obezim ama diğer tüm duygularımı kontrol ediyorum diyenler yalan söylerler. Ellerine fırsat geçerse bunlar yalanda söyler, çalar, taciz eder. Bir konuda aşırıya giden bir ruh her konuda dengesizdir. Dünyevi kişiliğinin (zihninin) esiri olmuştur. Ruhun tüm bu aşırılıklardan arınmış olması gerekir. Tamamen alçak gönüllü olması gerekir. Kibrin kırıntısı, ihtirasların zerresi olmaması gerekir. Ancak o zaman ruh Tanrının saf ışığını yeryüzünde yaratılış amacı oranında tam olarak yansıtabilir.

Sadece kendi menfaatlerini düşünen ve bunun için başkalarına zarar verebilen insanlar ilahi alemde sevilmezler.
Yok olduğunuz anda tanrısallaşırsınız (özünüzle bir olursunuz). Tanrısallaşan olursanız insanların gerçeklerini görürsünüz. Dinler insanları sınırlandırır. Oysa biz size özgürlüğü veriyoruz. Önce sizi eğitiyor, doğruları söylüyoruz. Ve sizi özgür iradenizle bırakıyoruz. İşte sınav ondan sonra başlıyor.
SORU: İnsanlar öbür tarafa geçince akraba ve sevdiklerini görüyorlar mı?
YEŞUA: Hayır. Böyle bir şey yok. Ancak ruh dünyada neyi çok istemişse burada onu zihninde yaratabilir ve gerçek sanabilir.  Öbür tarafta akraba görmek isteği dünyevi bir takıntıdır.
SORU: Şehitlik nedir?
YEŞUA: Böyle bir mertebe yok. İnsan nasıl bir karakter sahibi ise, bilinç seviyesi ve iç dünyası ne seviyede ise buraya aynı şekilde gelir. Ölümle boyut atlanmaz. Savaşta öldürülmüş olması onu ayrıca yüceltmez.
SORU: Tibet’e gittiğinizi söyleyenler var?
YEŞUA: Hayır.
SORU: İncil Tanrının sizi insanların günahlarına fidye olmanız için yolladığını söylüyormuş. İnanamadım. Doğru mudur?
YEŞUA: Hayır. Ben fidye olarak değil Tanrının sevgisi olarak geldim.  Ama hoş karşılanmadım.  Şu an bile Dünya nüfusunun 2/3’ü kötü insanlardan oluşuyor. Sevgi ve ışık olan Tanrının düşmanları var.  Tanrı tüm iyiliklerin ve güzelliklerin kaynağıdır. Şu ana kadar Tanrım onları affet ne yaptıklarını bilmiyorlar diyordum ancak artık affet demiyorum.
SORU: Kutsal Ruhun indiği, inananların üzerine döküldüğü söyleniyor?
YEŞUA: Kutsal Ruh inmez. Kimsenin üzerine de dökülmez. İnsan bunu hak ederek o makama kendisi yükselmek durumundadır. Kutsanmış kişi, artık olmayan kişidir. “Ben yokum, Tanrı var” kavramına alışmalısınız. İçinize baktığınızda “ben” yoksa, “ego” yoksa mutlak sessizlik, mutlak boşluk varsa, orada Tanrı vardır. Ben dediğiniz anda varoluştan ayrılırsınız.
SORU: Vaftiz nedir?
YEŞUA: Kendi aralarında uyguladıkları bir merasim.
SORU: Günah çıkarmalar için ne söylersiniz?
YEŞUA: Kendilerince uyguladıkları bir merasim. Bir işlevi yok. Bizim için önemi yok. Günahlar bu şekilde af olmaz.
İlişkilerde insanlar gerçek duygularını yansıtmıyor, rol yapıyorlar, bu da sonunda nefrete dönüşür. Gerçek sevgide minnet vardır asla nefret edemezsiniz. Beden çekimi sekstir. İki zihin birbirini çekerse sevgidir. İki temiz ruh birbirini çekerse Tanrıyı bulur. Bu da üst boyutta olur.
Zalimlerin sonu yaklaştıkça zulümleri artar ve iyice azgınlaşırlar. Karanlığın bir parçasıdırlar artık ve o karanlık, kötülüklerini gizlediği için onlara hoş gelir. Her akarsu okyanusa ulaşacak diye bir şart yok zaten. Bazıları yolda kuruyacaktır. Kötüler okyanusa ulaşamaz.
Yaşama teslim olun. Kendinizi koruyun, tetikte olun ama niye oluyor diye elinizde olmadan olanlara da direnç göstermeyin. Direnç kasılmaktır. Kendinizi kasmak, sıkmak da hastalıkları getirir.
Adaletin olduğu ortamlarda oluşan güven ortamı sevgiyi yaratır ve sevgi olan yerde iyilik ve duyarlılık olur. Zekâ gelişir, bilgi birikir ve medeniyet olur.
Evrende varlık tektir. Bu tek varlık içinde varlıklar vardır. İnsan önce kendini, özünü tanır. Kendi özünü bulur sonra Tanrıya bağlanır. Tanrıya bağlanan insanın ruhu şahin gibidir. Birçok boyutta ve durumda yaşayan varlık olur.
İnsanın ıstırap çekmesi egosunun bir yan ürünüdür. Sadece olumsuza odaklanıp olumlu taraflar yokmuş gibi davranmak egoistliktir. Tanrı bizim mutlu olmamızı istiyor.
Sesler içinde bir ses de siz olmayın. Sakin ve sessiz olursanız etrafınıza tanık olursunuz.
İnsanları uyar. Boşuna kabirlere gidip orada taşlardan, ölülerden medet ummasınlar. Oralarda bir enerji yoktur. Orada yatan kutsal bir insansa zaten orada değildir. Enerjisi Tanrı enerjisine karışmıştır. Toprağın altında sadece insan vasfı silinmiş ruhlardan arta kalan karanlık ve dağınık enerjiler kalır.
Eşlerine çocuklarına veya diğer insan ve canlılara eziyet etmek onların da enerjilerini olumsuza çevirmeniz, eksiltmeniz demektir. Eziyet görenin enerjisi doğal olarak olumsuzlaşır hâlbuki Tanrı bizden kendimizin ve çevremizdekilerin enerjilerini artıracak, saflaştıracak seçim ve davranışlar bekler. Bu sebeple insanların enerjilerini olumsuza çevirenlerin bilhassa eşlerine sürekli eziyet edenlerin affı yoktur.
Kadın ve erkek bir elmanın iki eşit yarısı gibidir. Birine hak olan diğerine de haktır. Kötülükten uzak durun.
Erkek her şeyden önce adil olmalı ve kendisine hak gördüğü her şeyin kadına da hak olduğunu bilmelidir. Adalet güven ortamını yaratır. Tüm insanlar hiçbir ayrım gözetilmeksizin hak olan (doğru, faydalı, iyi ve güzel) şeylerden faydalanma konusunda eşittir. Tanrı seven ve kıyandır. Bunu unutmayın. Sınırı aşmayın
Kalabalık kördür ve aydınlanmamıştır. Hakikat azınlık taraftadır. Tanrıya ulaşmak cesaret ister. Bilince ulaşırken uyuşukluk olur.
İnsanların çoğu Tanrı konusunda ciddiyetten çok uzaktır. Başlarına gelenlerden dolayı Tanrıyı yargılarlar.  Kim onlara Tanrıyı yargılama hakkını verdi? Böyle bir hak yoktur. Tanrıyı yargılayamayız. Tanrıyı sorgulayamayız. Tanrı konuşmaz, sabittir ve varlığı değişmez. Tanrı yapar, konuşmaz. Ruhunu yeterince arındıranlara kendisini hissettirir. Malum eder. Ruh bunu hisseder. Bizim içgüdü dediğimiz, olumsuz vesveseler vermiyorsa, korku kaynaklı değilse ruhumuzla konuşmamızdır. İyi ya da kötü hissederiz. Ruhun titreşimi ne kadar yükselmişse bu hissedişler o oranda belirgin olur. Kalp gözünün açılması budur. Çoğunlukla içimize ilk doğan sezgi doğrudur.
Tanrı tüm varlıklara sevgi enerjisini saf olarak aynı miktarda yollar fakat kalpler kirlilik oranlarına göre, Tanrıdan gelen saf sevgi enerjisini kirletiyor. Temiz bir kaynaktan akan su da temizdir ama içenin ağzı kirliyse orada temiz su da kirlenir.
Bugünlerde Tanrının, kendileri ile baş başa bıraktığı insanların büyük çoğunluğunun yanlışa gitmesinden belli oluyor bu da ciddi bir karmaşa ve büyük bir yargı ve cezanın gelişinin habercisi gibi.
SORU: Kendi kendimizi yargılıyoruz ama sonra hükmü Tanrı mı veriyor?
YEŞUA: Zaten her şeyi Tanrı yaptırıyor. Öz benliğinizi egonuzdan çekip ayırdıktan sonra ona kendi egosunu seyrettiriyor.
SORU: Sizin Tanrıyla konuşmanız nasıl oluyor?
YEŞUA: Konuşma diye bir şey yok. Tanrı konuşmaz ama her şeyi o yaptırıyor. Tek gerçek Tanrıdır.
İnsan ölünce, ölümü takip eden ilk yedi dakikada beyin film makarası gibi tüm hatıraları geri sarar. Özünüze ulaşıncaya kadar ancak herhangi bir halledilmemiş şuuraltı travmanız varsa filim orada kopar. Bu sebeple tüm kötü duygularınızı, travmalarınızı yaşarken hafızanızdan temizleyin. Ölümü takiben hemen herkes uyanmaz. Bu travmaların sonuçları yaşanır. Bağışlamak bu yüzden önemlidir. Sizin için önemlidir. Bağışlamakla siz bu travmaların etkisini yok ederek ölümü takiben yaşayacağınız sıkıntıları ortadan kaldırmış olursunuz. Yani yaşamazsınız. Bağışlamak unutmak değil etkisini ortadan kaldırmaktır.
Zaman kapanıyor. Yan yollar yok artık. Yan yollar kapatıldı. Kişi ya Tanrıya ulaşacak ya da fiziksel ölümünü takiben ikinci ölümü tadacaktır. Ya hep ya hiç. Durumunuz budur artık. Ya Tanrıya ulaşacaksınız ya da her şeyinizi kaybedeceksiniz. Tamamen Tanrıya odaklanın. Aksi takdirde başaramazsınız.
İnsan ruhu bedene girince adı insan olur. İnsan beden değil, bedeni bir ömür kullanan ruhtur. Ruh kendinin farkında olan zaman ve mekân boyutlarının dışında var olan bir enerji birimidir. Kaynağı Tanrıdır.
Ruhun dünyevi manada cinsiyeti yoktur. Benimsenmiş kişilikler vardır ancak tamamen arınan ruhlar artık tüm dünyevi tutkularından ve takıntılarından arınmışlardır.  Nefisleri yoktur, bireysel farkındalık vardır ama üstünlük yoktur. Birlik vardır.
Bedenliyken tutkularınızdan tam olarak kurtulmanız mümkün değildir. Ancak onları doğru davranışlara yönlendirebilirsiniz.  İstenen ve beklenen de budur.
Dünyada bedenliyken karşı cinsiyetten olduğunu düşünen ve öyle davrananlar akıl hastalarıdır. Onlarla arkadaşlık etmeyin. Onların bu davranışlarını onaylamak, onlara sempatiyle bakmak, nikâhlarını kıymak çok yanlıştır. Onlarla birlikte sizi de yok oluşa götürür. Bu sapkınlık Tanrıya isyandır.
Dünyada ruhunu saflaştırabilen varlıklar ölüm ötesinde gözlerini ışığa açarlar. Onlar ışığa çekilip alınırlar ve orada ebedi yaşama kabul edilirler. Hükmü Tanrı kendi huzurunda verir. Bu ruhlara kutsal(saf) ruhlar denir. Dünyada iken ruhlarını tam saflaştıramayanlar ölüm ötesinde saflık derecelerine göre eğitimlere alınarak Tanrının ikinci ya da üçüncü, sayısını Tanrı bilir, yeni bir reenkarnasyon (dünyada yeniden doğmak) şansı vermesini beklerler.
Öldürmek affı olmayan bir suçtur. Bilerek ya da bilmeyerek olsun, savaş, nefsi müdafaa ve görünmez kaza ile istemeden can kaybına sebebiyet vermek dışında can alanların affı yoktur. Ölüm ötesinde bilerek can almışsa ilahi adalet gereği verdiği tüm acılar kendisine aynen çektirildikten sonra ruhları yok edilir. İnsan öldürmenin her halükârda yanlış olduğunu bilmeden can almışsa verdiği acılar katile yaşatılmaz ama o ruhlar da yok edilir. Bu ikinci ve gerçek ölümdür. Ebedi, gerçek ölümü içine virüs giren bir programın bilgisayardan silinip atılması gibi düşünebilirsiniz.
Şuuraltına giren hiçbir şey silinmez. Bebekliğinizdeki bazı şeyleri bile hatırladığınıza göre silinme yoktur.  Etkisi kalkar. Etkisi kaybolmuş şuuraltı kayıtları da sizi vefat sonrası kabirdeki süreçte etkilemez.
Bilincinizi yükseltirken dalgalanmayın. İniş çıkışlar yaşıyorsunuz. İnsanlar ve olaylar sizi aşağıya çekmesin. Yüzünüz daima Tanrıya dönük olsun. Işığa dönük olsun. Işığın kaynağı Tanrıdır. Diğer insanları durup bekleyebilirsiniz ama siz aşağı inmeyin. Bulunduğunuz bilinç seviyesinde kalın ve yüzünüz Tanrıya dönük olsun. Onların size gelmesini bekleyin. Aşağıya bakmayın.
Tanrıdan yüzünüzü çevirirseniz kaos yaşarsınız. Işıktan mahrum kalırsınız.  Yüzünüz daima Tanrıya baksın. Dalgalandığınız müddetçe bir yere varamazsınız.
SORU: Kehanet nedir?
YEŞUA: Falcılık, yani aldatmadır.
Kehanet, gelecekten haber vermek kendinizi Tanrıdan üstün görmektir. Tanrı kendisine ait işlere karışılmasından rahatsız olur.
Tanrının huzurunda mutlak huzur ve mutlak duruluk hâkimdir.  Her şey andadır. Tanrı anlık hükümler verir. Uzun vadeli planlar yapmaz. İnsan kendi kaderini değiştirebilir. Tövbekâr olabilir ve Tanrıya sığınabilir. Her an her şey değişebilir ve Yüce Tanrı da buna göre her an yeni hükümler verir. Tanrı, sizin için ve sizin yönelimlerinize göre zamanı gelecek yapar.
Bilhassa kapalı odalarda yapılan her türden gösteriler illüzyondur ve göz yanıltmaktır. Bu manada aletsiz ameliyat yaptıklarını söyleyip bunun sosyal medya kanalıyla reklamını yapanlara itibar etmeyin. Benim 2000 yıl önce bedensel olarak aranızdayken böyle şeyler yaptığımı duydunuz mu? Hayır, keza yaptıysam da bunu gizli tutardım. Dünyevi konularda bilimsel düşünceden uzaklaşmayın demiştim.
Her şey enerjidir. Enerjinin kaynağı Tanrıdır. Yani tüm yaşam enerjisi Tanrının enerjisidir. Bu manada tek varlık Tanrıdır. Onsuz hiçbir şey var olamaz. O’nun huzurunda olmak O’nun ışığını kaynakta görebilmek demektir ki tarifi imkânsız bir huzur verir.
Ruhlarımızı en saf şekilde O’ndan aldık ve yine en saf haliyle O’na teslim etmeliyiz. Ruh Tanrının nefesidir ve bir sonraki nefeslerimiz O’nun lütfu ile olur. O halde yaşamımız her an bitecek gibi ruhlarımızı aldığımız en saf haliyle muhafaza edelim.
Maddi dünya sınav yeridir. Bu nedenle özgür irade ve bunu yönlendirebilmesi içinde kişiye akıl verilir. Ruhsal hafıza yani öte tarafa ait hafıza kapatılır. Duygular verilir ki bu duygular kişiye yönlendirici ivme sağlasın, ancak ruhu ile de bu ivmeleri doğruya yönlendirsin.  Maddi bedende iken hareketlerimiz ruhumuza bilincini yükseltebilmesi için gerekli enerjiyi yükler. Öte alemde bu olanaksızdır. Ölüm sınavın bittiği andır.
Kişinin doğacağı yer, ailesi, kültürü ve genleri kaderidir.
Arınmış ruhlar kendiliğinden bilirler. Diğer seviyedeki ruhlar eğitime alınır. Kişi bu maddî dünyada ne ekmişse öte âlemde onun devamını yaşar. Dünyevi takıntıları devam eder. Tamamen arınan ruhlar artık tüm dünyevi tutkularından ve takıntılarından arınmışlardır. Orada ebedi yaşama kavuşurlar. Arınamamış, dünyada iken gerçeğe ulaşamamış ruhlar içinse orada enerjilerinin durumuna göre ya bütünlüğü muhafaza edilir ya bölünüp dağıtılır ya da çok kötü ruhlar topraktan ışığa çıkamaz ve hafızaları silinmiş (kendilerinin farkında olma özelliği kalmamış) bir halde yerin altındaki enerjilere karıştırılırlar. Tanrı kötüye kullanılmış kirli enerjileri kabul etmez. Onları tabiat güçlerine karıştırır. Saflaşmış ruhların bir görevi de bu kirletilmiş enerjileri kendilerine çekerek arındırmak ve Tanrıya temiz olarak sunmaktır. Maddi alemde enerjidir. Titreşimleri düşük olan enerjiler.
Sonsuz şekilde dünyada yeniden doğmak yoktur. Bu kısır bir döngü olurdu. Sonsuz yaşam, kazanılmış bir hak değil, hak edilmesi gereken bir hedeftir. Bu manada da insanların, uyanmak demek olan kıyam etmek, kalkmak kelimesini dünyanın sonu gibi anlaması çok yanlış bir yorumdur.
Tüm ruhlar dünyaya ölüm ötesinde gidecekleri yeri bilerek gelir. Bu bilme ne olduğunu tam anlayamadıkları bir his şeklindedir. Ya sıkar ya da rahatlık verir. Bazı insanların dünyaya delicesine sarılıp gitmek istememeleri bundandır. Başlarına gelecekleri hissederler.
Tanrı sevgidir. Sevgiyi eksiksiz özümseyip yaşamadan sonsuz yaşama hak kazanamayız. Tanrının huzuruna eremeyiz. 
Her bir insanoğlunun doğuşuyla Tanrı bir diğer yaşayan mabede varlık verir. Bu mabetler vasıtasıyla ve onların içinden Tanrı enerjisi dünyevi boyutta kendisini ifade eder. Tanrı olarak, ancak bu mabet saf ise olabilir. İnsan dünyadaki Tanrı enerjisine mabet olabilecek tek organizmadır. Evrensel zihin insan vasıtasıyla ve insanın içinden şekil dünyasındaki kaynak olarak işlem görür. Maalesef dünya bu gerçekten o kadar uzaklaşmıştır ki bir çocuk doğar doğmaz ona verilen isimle birlikte yanlış kimlikler yüklenmeye başlar. Aile kültürü, yaşadığı toplumun değerleri vs. Elbette bu durumdaki insanlar Tanrının mabedi olamazlar. Tam tersine insanlar bedenlerini birbirlerine karşı silah olarak kullanmaktalar.
Tanrı kaynaktır. İyiliğin, doğruluğun, sevginin, ışığın, bilincin ve yaşamın kaynağıdır. O’nda karanlık bir nokta yoktur.  Bizler O’nun saf enerjisi ile varız, o enerjiyi bütün saf vasıflarıyla alıyoruz. Maalesef bu saf enerjiyi çoğumuz kötü kullanmakta ve karanlık enerji girdaplarına sebep olmaktayız. Karşılık ödemeden aldığımız bu saf Tanrı enerjisini olduğu gibi saf olarak yansıtmak bizim asli görevimizken bizler o enerjiyi bencilce kirletiyor, bize ve bizden de çevremize akışını engelliyoruz. Ve ruhumuz kararıp zayıflıyor. Tanrı bu duruma üzülmektedir. Işığının pırıltısı dahi bu üzüntüye paralel olarak azalabilmektedir. Tanrı o kadar yücedir ki bizleri bağışlamak için adeta akıl sır ermez detaylarda dahi iyiliğin kırıntısını arar. Ancak sonunda ilahi adalet kaçınılmazdır. Bu yücelik karşısında bize düşen bir an evvel uyanmak ve istenilen saflığa ulaşmaktır. Tüm olumsuz düşünce ve davranışlardan, kötü sözden ve fiilden uzak durarak sevgi temelli bir yaşamı başarmak ve aldığımız saf enerjiyi aynı saflıkta etrafımıza yansıtabilmek zorundayız.  Yanınızdayız.
Ruhlar dünyaya yalnız gelir ancak bazıları yalnız dönmez. Gerçeğe uyanabilmiş, başarmış ve kendini tam arındırmış olanlar ışıktan varlıklarca karşılanır. Başaranlar tüm yaşamlarını iyilik ve sevgi üzerine kurmuş ve öyle de yaşamış olanlardır. Esasen bunu başarmakla onların kendileri de ışık olmuş ve sonsuza kadar Tanrıyla beraber ışıktan bedenler içerisinde yaşama hakkı kazanmışlardır. Onlar artık Tanrının askerleri olmuş ve kutsallık kazanmış varlıklardır.
Çoğunluk ise yalnız gelir ve yalnız döner. Ruhsal yoldasınız hepiniz. Başarılı olmak için kendinizi disipline sokmalısınız. Gerçek ve değerli olanla geçici olanı ayırt edebilmelisiniz. Birinci olan değerleri birinci olarak almayı öğrenmelisiniz. Bu dünyanın ışığı geçicidir ve gölge yapar. Güneş gidince her yer karanlık olur. Ebedi yaşamda ise hiçbir şeyin gölgesi yoktur çünkü varlıkların kendisi ışıktır. Bu ışık gitmez. Orada gece yani karanlık olmaz.
Sizler bu dünyada fiziksel bedenler içinde yaşarken adeta uykusunda yürüyen insanların durumundasınız. Tüm yaşamınız sanki uykuda yürüyormuşsunuz gibi geçer. Çoğunuz paraya adeta bir köle gibi hizmet ediyorsunuz. Bunu güç elde etmek için yapıyorsunuz ancak güç sadece Tanrıya aittir. Siz kendiniz için güç peşinde gitmekle ebedi yaşamı kaybediyorsunuz. Kendiniz için güç, söyledim, kötülük yapabilmek için istenir. Diğerlerinden üstün olmak, onlara hükmedebilmek için istenir. Siz Tanrının sınırsız değerlerine dönün.
Tanrı ve Kutsal Ruh halkası her şeyi görür ve bilir. Hepiniz yaptıklarınızla apaçık ortadasınız. Saklamak olanaksızdır. Kendinizin farkında olun. Doğruda ve sevgide mi yaşıyorsunuz? Aynı hataları aymazca tekrarlamak kalpleri körleştirir ve Tanrıyla olan irtibatınız gittikçe söner ve sonunda kapanabilir.
Maddenin uyuşturucu etkisinden bir an evvel kurtulun. Ruhlar âleminde henüz dünyada doğma şansı bulamayan ruhların mevcut olduğunu bilin ve size verilen bu şansı çok iyi değerlendirin.
Kimseye zararı yoksa yapılabilir sözü yanlıştır. Bir kereden bir şey olmaz sözü yanlıştır.  İnsanın kendi bedenini de sevmesi, temiz tutması, tüm uzuvlarıyla birlikte, onlara iyi bakması ve zarar vermemesi şarttır. Esasında tüm canlılar Tanrının hücreleridir. Ama bu hücrelerin bazıları kirletilmekte ve kanser hücreleri misali yok edilmeleri gerekmektedir.
İnsanlar kendi bedenlerine dövme yaptırmaktalar. Bu kabul edilemez. İşareti sadece Tanrı koyar. Siz koyamazsınız. Yine gelişigüzel cinsel ilişkilerle bedeninizi hiçbir şekilde kirletmemelisiniz. Hastalıklara maruz bırakmamalısınız. Bedenlerinizi en temiz haliyle aldığınız gibi Tanrıya iade etmek durumundasınız. Yaşamı ciddiye alın. Yüzlerinizden gülümseme eksik olmasın ama yaşamınızı ciddiyetle devam ettirin.
İnsanın ruhu (ikinci ölüm) ölürken büyük acı çeker. Benim çarmıhta çektiğimi düşünülen acılar bunu simgeliyor. Esasen benim tüm yaşamım bir simgedir. Kendinizi dışarıdan seyretmeyi öğrenin. Ben orada acı çekmedim. Kendimi dışarıdan seyrediyordum. Arınmış ruhlar acı çekmez.
Size verilen her şeyi kirletmeden kullanmak ve hiçbir şeye zarar vermeden yaşamak ve aldığınız gibi tertemiz Tanrıya iade etmek durumundasınız.
Siz kendiniz de zarar görmemelisiniz. Aldıklarınızı Tanrıya saf olarak teslim etmelisiniz. Kendi bedeniniz ve ruhunuz bunun dışında değildir.
Dua/ibadet edeceğiniz zaman köşe başlarını tutup herkes görsün diye bağıra çağıra aynı ezberden şeyleri tekrar edip durmayın. Bunları yapanlar putperestlerdir. Siz duanızı evinizdeki bir odanıza çekilip gizliden yapın. Tanrının egosu yoktur. Bu nedenle önünde eğilmenizi istemez. Siz saygıyla ayakta durun yeterlidir. Dualarınız içten, samimi ve size ait sözlerle olsun. Maddiyat istemeyin. Önce Tanrıyı yüceltin, şükredin ve bağışlanma dileyin. O zaten her şeyi bilir. Gösteriş için yaptığınız her şeyin karşılığı yaptığınız gösterişten aldığınız her ne ise o kadardır.
Bir hayvanı Yaratana kurban olarak sunmak, bu en alt tekâmül seviyesindeki insanların yaptığı bir şeydir. Bu insanlar kendilerini hayvanla bir yapmışlardır. Hayvan sunumdan evvel canlı iken sunumunda ölü olur. Tıpkı kendilerini sunanlar gibi. Yüksek bilinç seviyesindeki varlıklar bunu yapmazlar. Onlar kendi dünyasal tutkularını öldürerek, dünyevi arzulardan arınmış diri ruhlarını Yaratana sunarlar. Bu ebedi yaşamı hak etmek içindir.
Sünnet sıcak iklimlerde erken gelişen insanların cinsel olarak erken uyanmaması için insanlarca konmuş bir kontrol mekanizmasıdır. İlkel devirlerde neseplerin korunması ve gençlerin gelişi-güzel cinsel dürtülerinin bastırılmasına yönelik bir kuraldır. Zaman üstü değildir.
Oruç tutmak, insanların nefislerini kontrol etmeyi öğrenmeleri için yapılmış bir uygulamadır. Bilhassa oburluğun ve aşırı yeme alışkanlıklarının kontrolü için düşünülmüş bir düzenlemedir. Zaman üstü değildir.
Tüm bunlar ilkel devirlerde cehennem korkusu ile gerçekleştirilmeye çalışılmış toplumsal kurallardır. Gökten inme değil, akıldan düşünceden doğmadır, o ilkel şartlarda düşünülebilen olgulardır. Sizler şimdi o insanlara kıyasla bilinçlendiniz ve bilimsel düşünceye kavuştunuz. Şimdi, bedenleriniz mabetleriniz, ruhlarınız pencereleriniz, zihinleriniz rehberleriniz, hayvani güdüleriniz kurban edeceğiniz şeylerdir. Günde birkaç kere fiziksel kurbanlar sunamazsınız ama birkaç kere dua edebilirisiniz, günde birkaç kere mabetlere gidemezsiniz ama birkaç kere ruhlarınıza dokunabilirsiniz. Eksikliklerinize kefaret olarak hayvanları kurban etmek yerine kendi hormonlarınızın şehvetini, tutkularınızı ve hayvani dürtülerinizi yılda bir kere değil ama günde birkaç kere kurban edebilirsiniz.
Dünya bu zamanda bilimsel verilere sahiptir. Kendinize ve diğer canlılara sevgi ile yaklaşın. Tüm varlığın kaynağı tektir. Empati duygusu bu birliğin hissedilişidir. Tanrı ilkel insanların düşüncesindeki gibi çok güçlü bir ilah değildir. Tanrı ilah değildir.  Tanrı her şeyin kaynağıdır ve her şeyle iç içe yüce bir kudrettir. İsmi yoktur. Tek olan bir varlığın özel ismi olmaz. Kullanılan isimler insanlar tarafından konmuştur ve “var ve bir olan" anlamındadır. Ve O bize kendisi ile ebedi olarak var olma seçeneğini sunuyor. İnsanın özgürlüğü buradadır. Var olup olmamayı seçmek. Her aklına geleni yapmak değil.
Ruh için Tanrının krallığı ve O’nun işleri daima ilk ve en önemli olmalıdır. Doğru anda derhal tepki vermelidir çünkü Tanrının işleri görev verildiği anda yapılır. Tanrının askeri olan saf (kutsal) ruhlar O’na her zaman hizmet etmek ve görevlerini verildiği anda gerçekleştirmek için O’nun huzurunda ayakta ve tam odaklanmış olarak hazır beklerler. Odaklanmak çok önemlidir. Odaklanmak fiili sürekli olmalıdır. Çünkü bir anlık başka yere kaymak sizin yönünüzü Tanrıdan çevirecektir. Buna da izin verilmez. Sonuçta bu derece bir teslimiyet kolay değildir ve yaşarken tüm tutku ve takıntılardan arınmış, saflaşmış ruhlar olmak gerekir ki bu da tam adanmayı, tam sevgiyi gerektirir. Hiçbir dünyevi tutku, şehvet, mal mülk tutkusu kalmamış olmalıdır. İnsan yaşarken bu bilinç seviyesine tam ulaşamaz ama en azından davranışlarını bu yönde doğrulukta ve iyilikte tutarak olumsuz duygularını kontrol altında tutabilir. Bu insanın kendisinin ötesine taşıyor olmasıdır. Bu ‘olma’ durumuna dünyada yaşarken yaklaşılır ve ölüm ötesinde tam kavuşulup tanrısal halkaya kabul edilir. Bunu başarmak için de bedenliyken Tanrı delisi olmak, Tanrıyı tüm kalbinizle, aklınızla ve ruhunuzla sevmeniz gerekir. Elbette bu durum dünyada yaşamdan zevk alınmaması, inzivaya çekilmesi demek değildir. Önemli olan toplum içinde ve onlarla yaşarken dış şartlar ne olursa olsun insanın kendi içinde, ruhunda bu kontrolü, sükûneti ve adanmışlığı sağlayabilmesidir.
İnsan zihni uykudayken rölantide çalışır. Bu, zihnin en düşük seviyedeki çalışması gördüğünüz rüyaları yaratır. Rüyaların ruhla alakası yoktur. Zihin beyninizin bir ürünüdür. Yani beyin ölünce zihin de dağılır. Bu anlamda ruhla zihin aynı şey değildir. Ruh yaşam enerjisidir. Ölüm ötesinde beynin yarattığı zihin ortadan kalkınca, ruh seviyesine göre, yeni doğan bir bebek annesinden süt emmeyi nasıl biliyorsa, o da kendiliğinden yapması gerekeni bilir. Dünyada yaşarken zihnin karanlık frekansları ruhu ele geçirirse, ruh, kaynağı olan yaşam enerjisini tam alamaz ve güçsüzleşir. Belli bir dereceden sonra o ruh artık çok zayıfladığından ölüm ötesinde uyanamaz, hafızası silinir ve temel yaşam enerjisi de tabiata karışır. Bundan önce, ölüm hadisesini takiben şuuraltı kayıtlarını geri sararken travmalara takılır ve orada acı çeker. Bu sebeple kindar olanlar, tüm olumsuz duygulardan kendilerini kurtaramayanlar orada çok sıkıntı çekerler.
Tanrının yoluna odakların. Gözleriniz bu noktaya konsantre olsun. Başka yöne bakmayın. Yeşua Mesih olarak dünyaya tekrar, eğer ki insanlar sadece Tanrının yoluna odaklanırsa gelirim.  İnsanların bu haliyle dünyaya tekrar gelmem söz konusu değil.
Yaratılmış olan her ruh henüz dünyada bedenlenme imkânı bulamamıştır. Bu onların kendi hatalarından kaynaklanıyor. Bedenlenerek varlık sınıfına girebilmeye hak kazanmış ya da henüz kazanamamış sayısız ruh vardır. Ruhlar dünyası tekâmülü sadece dünyaya bağlı ruhlardan oluşmamaktadır ve sınırsız sayıdadır. İnsan sadece insan olarak doğar. İnsan bu günkü insan olarak yaratılmıştır. Evrim yoktur. İnsan bir kerede yaratılmıştır. Tanrının buna gücü yetmez mi sizce? Elbette yeter. Onlardan tek farkınız beyinlerinizi kullanma kapasitelerinizin artmış olmasıdır. İnsan ruhunun hayvan ya da bitki olarak bedenlenmesi yoktur. Bu anlamsız olurdu.

Tek başınalık kabul edilmelidir çünkü o esastır. Üzüntüyü tek başınalık yaratmaz. Tek başına kalmanın gerektiğini düşünmeniz üzüntü yaratır. Tek başınalık özgürlüktür. Yalnızlığı tek başınalıkla, tek başınalığı yalnızlıkla karıştırmamak lazım. Her halükârda varlıklar tek başınadır.  Düzen budur. Tanrı da tek başınadır. Bu durum enerji yaratır ve Tanrıya daha fazla enerji yollarsınız. Tek başınalığı becerebildiğiniz andan sonra insanlarla iletişiminiz farklı olacaktır. Tek başınalık Tanrıya mahsus değildir. Tüm canlılara mahsustur. Bunu unutma kardeşim. Sen artık her şeyi yapan değil, tanıksın. Bunu da hatırından çıkarma.
Beni tahta olan bir haçla ölü halde simgeliyorlar. Benim simgem yoktur ama illaki bir simge aranıyorsa bu canlı bir ağaç olabilir. Zaman zaman durgunlaşır, yapraklarını döker sonra yeniden çiçek açıp meyve verir. Üzerinden bulutlar geçer ama etkilenmez.  Güneşin orada olduğunu bilir.
Kutsal (Saf) ruhlar kaynağa ulaşmış, görevliler kutsal halkasına dâhil olmuş ruhlardır. Onların ruhlar âleminde, dünyadaki gibi kanlı canlı değil ama insan misali bir görüntüleri vardır. Sizlere ise istedikleri şekilde görünebilirler. Bu saf ruhlar için orada oturmak ya da yatmak yoktur. Onlar orada hep ayakta dururlar çünkü onlar Tanrının huzurundadırlar. Tanrının huzurunun muhteşemliği tarif edilemez.
Sonsuzluk Tanrıya ve kutsal (saf) ruhlara aittir. Diğer her şeyin sonu bir şekilde vardır. Bilincin de çıkabileceği son bir kademe vardır.  Rakam olarak on ikinci kademe diyebiliriz. O noktada artık tırmanma bitmiş, zirveye çıkılmıştır. Merdiven bitmiş, düzlüğe varılmıştır. Oradan her yer görünür. Daha yukarısı yoktur. O noktada da aşağı bakıp insanları küçümsemeyin. Yukarı bakın. Işığa bakın. Ben kimim, diye sormayın. Bu bencilliktir. Daima ben neyim, diye sorun.
Bilincimizi tüm zamanların üzerine yayabilseydik sonsuzluğa kavuşurduk. Güzellik de bir anlık sonsuzluğa yayılma duygusu verir ama geçici olduğundan ümitsizliği ve hüsranı da akabinde getirir. Bir an olsun kendinizi unutturur ama sonra gider. Kırılırsınız. Kalıcı sonsuzluk duygusu ancak Tanrının huzurunda olur.
Dünyanın sonu değil, insanların sonu da değil ancak bu insan neslinin sonu geldi. Dünyadaki insanların büyük çoğunluğunun bu bedenlerindeki yaşamları son şanslarıdır ve de çoğu ölüm ötesinde, ruhsal ölümle de karşılaşacaklar. Tanrının da sabrı bitti.
Tanrıyı konuşturmak, Tanrı adına konuşmak, O’nun ağzından konuşmak yanlıştır. Tanrı böyle istedi, Tanrı şöyle dedi gibi sözler kullanmak yanlıştır. Tanrı konuşmaz. Tanrı yapar. Tanrı sorgulanmaz, Tanrı ile ilgili konuşurken espri yapılmaz. Söyledim Tanrı yargılanmaz. Tanrı kimseye kendisini yargılama hakkı vermedi.
Tanrı her şeyin kaynağıdır. Bir özü vardır; mutlak hareketsizlik ve ebediyen yaratılanlara bilgisi kapalı, bir de enerjisi ki aktif olan ve her şeyin içinde yaratıldığı kısım. O’nu görmek mümkün değildir. O’nu kavramak mümkün değildir. Tanrı öz olarak hareket etmez, varlığında bir değişme olmaz. Sabittir çünki mükemmeldir. Değişen şeyler mükemmel olamaz.  Enerjisi ışığın kaynağıdır.
Tanrı ruhtur. Tanrının takvimi ve zamanı farklıdır.
Sevgi yaratıcı enerjidir. Kaynağı tüm varlığın kaynağı olan Yaratandır. Sevgi engel tanımaz. Kalplerde sevgi varsa bir şekilde bir yerden sızar gelir. Sevgi olmadan, nefsaniyetle olan mücadelenizi kazanamazsınız. Sevginin kaynağı Tanrıdır. Sevgi her şeyi bir arada tutan yaşam enerjisidir. O’ndan gelir. Yaşamın hüküm sürdüğü alan sonsuzluktur. Orada her şey şimdidedir. Gelecek zaman yoktur. Öncesi ve sonrası aynı anda görünür.
Tanrı temizliğin, iyiliğin kaynağıdır. Bu sebeple Tanrıdan kimse için kötülük dilenmez. Beddua edilmez. Lanet edilmez. Bunu yapanları Tanrı mutlaka cezalandırır. Olumsuz dualar gözle görünmeyen düşük titreşimlerin oluşturduğu alt varlıkları size cezbeder. Hatırlayın: “Düşmanlarınız için de dua edin” demiştim.
‘’Yaratılanı hoş gör yaratandan ötürü’’ sözü yanlıştır. Tanrı hoş görülecek eksik varlıklar  yaratmaz. Onun yarattıkları mükemmeldir ancak kendini Tanrıdan ayıran insan kötülüğe saparak bozulur. Özgür iradesini Tanrıya karşı gelme yönünde kullanarak yanlışa gider. Bu hali ile Tanrının yarattığı değildir. Hoş görülemez. Kötülüklerle mücadele edilmelidir.
Dinî ve felsefî inançlar dokunulmaz değillerdir. Bunlar herkesin zihnindedir. İnsanın nerede doğduğu, nasıl yetiştirildiği, kimlerin kişi üzerinde etkili olduğu bunları belirleyen unsurlardır. Elbette bu durum onların mutlaka doğru olacağı anlamına gelmez. Ya da tüm zamanlarda doğru kalacağı anlamına gelmez. Kişi bunları aklı ile sorgulayabilmelidir. Bunu yapmadan bir de insanları ötekileştirmesi, başkalarının kendi inanç ve görüşlerine inanması için baskı yapması, olmadı iftira atması, tecavüz etmesi, malını gasp etmesi ve öldürmesi tam bir şeytani akıl hastalığıdır. Bunlar ilkel kavimlerdeki yağma anlayışlarıdır. Sizler törelerinizle ve kadim bilgileri yanlış aktarımlarınızla da Tanrının sözlerini  kirletiyorsunuz. Bu nedenle uyanın ve kendinizi eğitin. Benlik (ego) boyutunda kalıp kalmamak sizin elinizdedir. Tüm sorgulamadan inanan koyu dindarların ruhları yok edilecektir. Son zamandayız.
İnsanlar gereksiz konuşmalardan kaçınıp Tanrıyı düşünsünler. Yüzlerini ışığa çevirsinler.  İnsanlar başkalarının sorunlarını eğer sonuca ulaştıracak bir durumda değillerse gereksiz meraklarla soruşturmasınlar. Boşuna konuşmasınlar. Bu boş konuşmalar enerji kaybıdır hâlbuki enerjinizi Tanrıya yönlendirirseniz daha iyi olur. Tanrı zaten gerekeni gerektiği zaman yapacaktır. Bir de onun görevlendirdiği ruhlar kendilerine verilen görevi verildiği anda yaparlar. Siz, sorunu olan herhangi bir kimseye olumlu katkı yapacak durumda değilseniz bu durumda başkalarının sorunlarını konuşmakla sadece kendinizi üzmüş olursunuz. Bu da enerjinizi düşürür. Bu gibi beyhude meraklardan ve konuşmalardan kaçının.
Yüce Tanrı dünyada erkek ve kadını yaratmıştır. Bunun arası, ortası yoktur ve bu hüküm kesindir. Cinsel ilişki temelde sadece insan soyunun devam etmesi için vardır. Gelişigüzel cinsel ilişkilerden kaçının. Cinsel sapkınlıklar Tanrıya isyandır ve kesin yok oluşa götürür.
Tarihte Sodom ve Gomora’da cinsel sapkınlıklar o denli yüksek boyutlardaydı ki insanların kendileri mikrop haline gelmişti ve mikroplu şeyler kireçlenir. Tanrı Sodom ve Gomoralıları kireçledi. Bütün cesetler, yapılan arkeolojik kazılar sonucunda tamamen kireçle kaplanmış olarak bulunmuştur. (Arkeolojik kazılar sonucu bu şehrin tüm insanlarının, gelen selin kireçli nehir yatağından taşıdığı kireçli sular ile tamamen kireçle kaplanmış olduğu saptanmıştır.)
Bu tip cinsel sapmalar insanlıktan çıkıştır. Temelinde delilik boyutunda çarpıtılmış seks dürtüsü vardır. Bu tip insanlara akıl hastası gözüyle bakılmalı ve tıbbi müdahaleye sevk edilmelidirler.
Dünyada birçok kurgular var ama biz burada gerçekleri veriyoruz.
Kişinin potansiyeline göre zor görevler verilir.
Yağmur yağdığında daima sonrasındaki güzelliği düşünmelisiniz. Kendinizi hapsettiğiniz kafesten kurtarmalısınız. Etrafınıza duvarlar ördünüz. Kapıyı bulmak zorundasınız. Aksi takdirde duvara toslarsınız.
Aşırı düşünmeler parazittir. Sizin enerjinizi emer. Gereksiz düşüncelerden kurtulursanız bu enerjiler bünyenizde kalır ve bütünlük duygusu verir.
Öğrenmeye açık olun aksi takdirde nörotikleşirsiniz. Fizik beden enerjiyi dönüştüren bir fabrikadır. Fiziksel hareketler enerji yaratır ve bu enerji ruhlarınıza yüklenir. Bu yüklenen enerji bilincinizin hem  niteliksel hem de niceliksel büyüme işlemini başlatır.
Kimler için iyilik dilediğinize dikkat edin çünki iyilik dilediğiniz kişiye kefilim demektir bu hareketiniz. Ben ona kefilim diyorsunuz. Bu nedenle bazı insanlar uzak durulması gereken varlıklardır. Onlar için iyilik dilenmez.
Kötülük dilemek ya da lanetlemek de Tanrının sevmediği davranışlarınızdır. Tanrı kimin ne yaptığını, neyi hakkettiğini bilmiyor mu sanıyorsunuz!

TANRI ANLATILAMAZ
Tanrıyı kimseye anlatamazsınız. Güzel bir müzik dinlediğinizde aldığınız hazzı bu müziği hiç dinlememiş birine anlatabilir misiniz? Hayır, aynı şekilde Tanrıyı da anlatamazsınız. Bu duygu özde doğar kalpte gelişir ve dilden dökülür.
Tanrı samimiyeti sever. Aynı kelimeleri, cümleleri ezberden söyleyip tekrar etmeyin. Kalbinize doğan samimi duygularınızı dile getirin. Resmi törenleri, toplu halde ya da tek başınıza tekrarları Tanrı sevmez.
Sizlere kapıyı çalın açılacaktır, arayın bulacaksınız demiştim ama şimdi diyorum ki Tanrı size sesleniyor ama gürültü o kadar fazla ki duymuyorsunuz.
Hayat sinama perdesi gibidir. Oraya bakar ağlar ve gülersiniz ama ışık kesilince sadece perde kalır ve ancak o perde de kalkınca siz gerçeği görebilirsiniz.
Kanınız süt gibi olsun. Süt sevgidir. Kadının memesi normalde kanar ama anne olunca oradan süt akar. Kanınız süt olsun.
İnsan sevgi olarak doğar. Kötülüğü insanlardan öğrenir. İyiliği seçenlere ne mutlu.
Yeşua, 13.09.2017

TANRIYI BULMAK
Tanrıyı bulmak için, Tanrıya ulaşmak için adeta deli gibi aramak, hararetle istemek gerekir. Tanrı delisi olmak gerekir. İnsanın yeni gerçeklere ulaşması o zamana kadar doğru bildiği yanlışlardan kurtulmasını gerektir ki bu çok travmalar, sinir krizleri yaratan bir durumdur. Senin bu gerçekleri aktarman insanlarda tıpkı bir çocuğa o zamana kadar annesi babası bildiği kimselerin aslında onun gerçek annesi babası olmadığını söylemen gibidir. Aynı ölçüde bir travmayı yaratacaktır ama kişi delicesine arıyorsa bulur. Kolay değildir eski yanlış kalıpların kırılması. Bu nedenledir ki kişinin Tanrıya olan özlemi çok olağan dışı olmalıdır. Ve bazıları da gerçeğe ulaştıktan sonra aşırı kişisel beklentiler içine girerler ve bulamayınca da yanlışa dönüp geri düşerler. Halbuki gerçeğe ulaşan kutsal ruhların sıkıntıları, yükleri daha artacaktır. Onlar artık  görevli varlıklardır ve etraflarındaki kötülüklerin daha çok farkındadırlar. Katlanmaları gereken durumlar olacaktır.
Yeşua, 07.02.2018

ÇARK: BASİT ANLATIM
Tanrıyı insan gibi düşünmeyin. Tanrı bir okyanus bizde Onun üzerindeki dalgalar gibiyiz. Tanrıyı daha basitçe anlatabilmek için Onu bir çarka da benzetebiliriz. Sürekli dönen muazzam bir çark. İçinde delikleri olan bir çark. Ve insan ruhlarının bazıları bu deliklerden dışarı düşüyor farz edin. Bir kısmı da çarkın içinde kalıyor. İste bu içinde kalanlar kutsal ruhlardır. Dışarı düşüp elenenler ise toprağın altında kalmakta ve kurtçukları, ağaç köklerini besleyen idrakleri sıfırlanmış basit enerjiler olmaktadır.
Atmosferin dışında muazzam enerjiler vardır. Her şey enerjidir. Toprağın altında kalanlar, insan ruhundan arta kalanlar sadece dünya için geçerlidir. Biz kutsal ruhlar olarak görev yaparız, aslında yaptırılırız. Her şey, tek varlık Tanrıdır. Her şeyin içinde ve her şeyin dışında O vardır. O her şeyi bilir. Neyin ne olacağını, neyin nereye varacağını bilir. İnsanların dünyada yaşadığı çok kısa bir ara dönemdir aslında. Kendinizi geliştirmeniz ve tecrübe kazanmanız içindir bu dönem. Bu dünyadaki ara dönemde kısmi bir seçim özgürlüğünüz vardır ve bu da çarkın içinde mi yoksa dışında mı kalacağınızı belirler. Aklınıza her geleni yapmak diye bir özgürlüğünüz yoktur. Birlik anlayışı sizi var oluşa, ego ise yani ayrımcılık ise yok oluşa götürür. Bazı insanlar iyiliğe meyillidir ve onlar dünya da örnek olsun diye kötülerin arasına yollanır. Bazıları kötüdür ve onlar kötü işleri yapmak için kullanılır ama yine de bir seçim hakları vardır ve doğru yolu seçebilirler. Aralarında ki iyileri örnek alabilir ve yollarını ışığa çevirebilirler. İyiler azdır ama her yerde az da olsa yeterince vardırlar. İnsanların çoğu yaşarken bunları örnek alacaklarına tam tersi onlardan nefret etmektedirler. Kabirde gerçeği görmekte ve maalesef yok olup, idrakleri sıfırlanmış olarak toprağa karışmaktalar. Bir ruhun yok olurken duyduğu acı, esef korkunçtur. Gerçeği yaşarken görüp uyanmak mecburiyetindesiniz. Yeniden bedenlenme hakkı da sınırsız değildir. Daha evvel söylemiştim, ruhlar aleminde kendi hataları ve yavaşlıkları yüzünden henüz bir kere bile dünyada bedenlenme şansı bulamayan ruhların var olduğunu da çevrene bildir kardeşim.
Yeşua, 09.02.2018


Çocuklarınıza şu iki telkini mutlaka yapın:
 1. Korkularınızı yenin
2. Gücünüze güvenin
Yeşua, 27 Haziran 2018
TANRI ÖÇ ALMAZ
Tanrı hepimizi sevgi ile sarar. Tanrı öç almaz. Tanrıda karanlık bir nokta yoktur. Tanrı sevgidir. Tanrı ışığın kaynağıdır. Ama Tanrının affetmedikleri de vardır. Onunda affı sonsuz değildir. Hükmü ise kesindir. O kişinin tüm rızkını, her şeyini keser.
Yeşua, 7 Eylül 2018

KUTSANMIŞ BİREYSEL BİLİNÇLER (KUTSAL RUH)
Dünya yaşamlarında bu en üst mertebeye ulaşabilen insan ruhları, orada Tanrı tarafından onaylanarak kutsal halkaya dahil olur ve onlar artık ışınsal varlıklar olarak Tanrıyla birlikte sonsuz yaşama hak kazanırlar.
Kutsal Ruh tabiri insanların verdiği bir isimdir. Esas olarak saflaşmış ruhlardır. Saflığa erenlerdir. Saf ruhlar Tanrının Ruhuna bir zerre olarak katılıp Tanrı ile birlikte ışınsal sonsuzlukta yaşama hakkını kazanırlar. Bu ebedi yaşamdır. Kutsal Ruh dediğimiz bu saf ruhlar Tanrının Ruhunun bir parçasıdır. Tanrı muazzam bir enerji, sonsuz bir manyetik alan gibidir. İyileri çeker ve kötüleri iter.
Bireysel bilinç, Tanrının huzurunda O’nun enerjisine karşılıklı çözünmüş ve iç içe karışarak birleşik bir vaziyette bulunur. Bir damlanın okyanusa karışması gibi, yeni bir görevi icra etmek için tekrar ayrılabilir ve sonra tekrar bütünle birleşerek bir olurlar.
Tanrı ve arınmış kutsal ruhlar, sadece bizlerin konuştuklarını duymakla kalmaz, içimizdeki en gizli düşüncelerimize kadar bilirler. Sadece bedenlerimizi görmekle kalmaz ama derimizin altındaki organlarımızı da tüm detaylarıyla görürler. Onlara gizli bir şey yoktur. Tanrının her an her şeyi görüp duymasına karşı onlar sadece görevleri gereği olanlara odaklanıp onları görüp duyarlar. Biz bedenliler bunu bilmeyiz ancak, bilseydik de yapacak bir şeyimiz yok. Göklerin altında gizli saklı hiçbir şey yoktur. Biz insanlar evrensel bilincin gözetimi altındayız. Bizi sınarlar, takdir ederler, şefkat gösterirler, saygı gösterirler, matrak geçerler, severler ya da sevmezler, hoşlanmazlar, hakir görürler ve kötülüklerimizin sonucu çekeceğimiz acıları önceden bilirler.

BİLİNMEYENDEN BİLİNENE DOĞRU
Dünya bilinmeyenlerle dolu. Burası ruhun esas ikametgâhı değildir. Burada ruh bunun bilinçsizce de olsa farkındadır ve devamlı huzursuzdur. Nedenini bilmez ama insan içinde bu sıkıntıyı adeta nedensiz acele etme duygusunu hep taşır. Neden, bilinmez ama aslında görünürde hiç bir sebep yokken insan sanki bir şeylerin telaşında gibidir. Sanki bir yere yetişecekte geç kalıyor ya da yapması gereken şeyler varda bunları yapmayıp boşuna vakit öldürüyormuş gibidir insan. Hep bir içsel huzursuzluk az da olsa vardır. Çok kısa bir an sanki kendini unutur ve huzur duyar ama bu gevşemiş rahat haller kalıcı olmaz. Sonra tekrar bir zihinsel koşturmaca…
Bizler bilinmeyenden bilinene doğru bir yolculuktayız ve ruhlarımız her şeyin bilindiği o aleme varıncaya kadarda kalıcı bir rahat huzur yüzü göremeyecektir. Insan ya varlık bilincine ulaşarak rahatlayacak ya da yokluğa mahkum olarak idrak melekesini kaybedecektir.
Evrendeki hiç bir enerji yok edilmez. Bir şekilde bir yerlerde en güzel sonuçları elde etmek üzere kullanılır. Yokluğa erişen ruhlar ki bunlar kötülükten ve egolarının takıntılarından kurtulamayanlardır, sonuçta bilinçlerini kaybederek dağılırlar. Onlardan kalan kök enerjiler toprağa canlılık vermek için yer altında kalır. Bir zamanlar varlık olan bu kişilerin hafızaları silindiğinden artık onlar yok hükmündedir ve farkındalıkları tamamen kaybolmuştur.
Varlık olmayı hak edenler ise, Bizim (Yeşua’nın) sevgi yolumuzdan gidenler, Evrensel Bilinçle birleşir ve denize kavuşan damla misali onunla birlikte hak olurlar. Bunlar kutsanmış kamil insan ruhlarıdır. Ve yüce Tanrı onları yine kendi takdir ettiği tanrısal işlerini yaptırmak üzere görevlendirir. Ve Onlar ebediyete kavuşurlar ve Tanrı bizlere bir mesaj gönderirken, yüce sevgisinden gönüllere malum ederken “Biz” diye hitap eder. “Ben” demez Var ve Bir Olan yüce Tanrımız. Huzurunda ki kutsal ruhlarla birmiş gibi, sanki onlarla birlikte hareket ediyormuş gibi çoğul olarak hitap eder insan gönüllerine. Bu da kutsal ruhlara Tanrının verdiği en büyük lütuf, en yüce payedir. Burada ki varlıklar için bilinmeyen diye bir kavram, olgu yoktur. Onlarda Tanrı ile beraber her şeyi görür ve bilirler ancak zamanı gelecek yapanın Tanrı olduğunun bilincindedirler ve hiçbir zaman gelecekle ilgili konuşmaz, tabiri caizse kahinlik yapmazlar. İnsanlara onlarda bilgi aktarır ve yol gösterirler ancak mesajları hiçbir zaman dünyevi tutku ve kazançları içermez. Bu konulara asla girmezler. Doğruyu, doğru yolu ve doğru değerleri gösterirler. Kendileri için, kendilerine karşı bir teslimiyet istemezler ve teslimiyetin sadece yüce Tanrımıza yapılabileceğini insanlara bildirirler. Bedenli iken hiç bir insana tam olarak, %100 güvenilemeyeceğini bildiklerinden insanlara zaman üstü bilgilerde vermezler.
Bilinene ulaşmak varlık alemine dahil olmak ve kutsanmış olmaktır. Ruh bilinen aleme ulaştığında tam huzura erişir ve daima huzurda kalır. Sonsuzluğa katılmış olan ruhta ego duygusu yoktur ve Tanrıya teslimiyeti tümden ve tamdır. Dünyada yaşarken Tanrıya tam olarak teslimiyet mümkün değildir çünkü insan kontrol edebilse de olumsuz bazı duygularının baskısı üzerinde devam etmektedir.
Seçim insanın elindedir. Varlığı mı yoksa yokluğu mu seçecek kendisi bilir. Kaç kişi nereye yönelecek, sayısı burada önemli değildir, vasfı önemlidir. Tanrı sıra dışı ruhları istemektedir. Gerçeği görüp duyacak ve gördüğü ve duyduğunu yaşamında tezahür ettirebilecek sıra dışı ruhları. Bu durum esasen yokluğu seçenlerin dünyada çoğunluk olmasının nedenini açıklıyor. Sonsuzluk kolay değildir. Kolay değildir ama orası muhteşemdir. Her şeyin bilindiği yüce alemdir.
Yeşua.

KÜRTAJ GÜNAH MIDIR?
Hayır. İlk aylar tercih edilmelidir. Annenin sağlığı için ya da bu çocuğa gereği şekilde bakılamayacaksa kürtaj olunabilir. Ruh bebeğe doğumunu takiben aldığı ilk nefesle girer. Ondan önceki safhalarda cenin annenin bedeninin bir paçasıdır.

KÜFÜRLÜ KONUŞMAK
Küfür etmeyin. Küfür, içi kötülüklerle ağzına kadar dolmuş insanların ağızlarından bu kötülüğün dışarı taşmasıdır. İçinde kötülük olmayanın ağzından küfür çıkmaz.
Yeşua.

YEŞUA’NIN ÖĞRETTİĞİ BİR DUA
Yeşua Mesih’in aracılığıyla ruhum yıkandı ve arındı. Senin adın, senin iraden, senin egemenliğinle Yeşua Mesih’in rehberliğinde huzuruna geldim Tanrım. Gökte olduğu gibi yeryüzünde de senin isteğin olsun. Senin ilahi takdirine güveniyorum. Tanrım bizi her türlü kötülükten kurtar, çağımıza rahmetinle barış getir. Benim değil, senin dediğin olsun Tanrım. Âmin.
Kişisel isteklerinizi de dile getirin sonra akışına bırakın. Mutlaka bir gün bu isteğinizin olacağını bilin ama süre koşulu istemeyin.
Yeşua.

KORKU DUYGUSU
İnsanın doğduğu anda ilk nefesi ile birlikte tattığı ilk duygusu korkudur. Ve çoğu insan tüm yaşamında bu korku duygusunu devam ettirir. Korku duygusu tüm kötülüklerin kaynağıdır.  Kaybetme korkusu, yoksulluk korkusu, yalnızlık korkusu, ölüm korkusu vs. insanları olumsuz duygu ve davranışlara iter. En sonunda tüm bu kötülüklerin ağırlığı öyle bir hal alır ki insan bundan kurtulmak için üzerlerine adeta bir taş koyar ve onu kaldırmak istemez. Bu durum fiiliyatta Tanrıyı inkar etme, yok sayma olarak tezahür eder. Tanrıyı inkar ederek bundan, kötülüklerinin ağırlığından kurtulacağını sanır. Ancak bu mümkün değildir. Bu tip insanlar kendileri ile baş başa kalamazlar. Dünyadaki insanların büyük çoğunluğu bu durumdadır.
Yeşua, 23.05.2018

YOL BİREYSEL VE YOLCU TEK BAŞINADIR
Yukarı yükseklere bakın. Derin bakın. Bilinçlerinizi yükseltin. Tanrı’yı her şeyin kaynağı olarak düşünün. Tanrı’nın ışığını düşünün. Doğruları söylemekten korkmayın. Toprağın bağrında kalmaktan korkun. Sonsuz yaşamı arzulayın. Sonsuz yaşamı arayın. Tanrının huzuruna çıkabilmek için dua edin. Tanrı’nın sevgi olduğunu hiçbir zaman unutmayın. Kalbinizde hâkim olan duygu sevgi değilse Tanrı’nın huzuruna çıkamazsınız.
Hristiyanlığı ben kurmadım. Yahudi dinini de sevmedim. Amacım farklı bir düşünce akışı yaratmaktı. İnsanları biraz daha sevgiye, şefkate çekmek istedim ama onlar istemediler. Beni havarilerim bile tam anlayamadı. Şimdi bile beni tam anlayabilen birkaç kişi var sadece. Sen beni tam anlayanlardansın kardeşim. İnsanların benim yeni bir din kurmaya çalıştığımı düşünmeleri beni çok rahatsız ediyor. Ben iki bin sene önce de yeni bir din kurmaya çalışmadım. Biliyorsun ben Yahudiydim. Yapmak istediğim, mevcut dindeki yanlışları düzeltmekti. Yeni bir hareket yaratmak değildi. Benden sonra gelen gibi kendi ismimi öne çıkarmak, adımı yaymak gibi bir niyetim de yoktu. Hatta kendi ismim bilinsin dahi istemedim. İstediğim, insanların yüzlerini Tanrıya çevirmekti sadece. Bunu bilsinler.
Yüzünüz Tanrıya dönükse yaşam, dünyaya dönükse ölüm sizi bekliyor. İnsanın seçimine Tanrı karışmıyor. Tercihinizi yapın, bu yolda tamamen özgür ve tek başınasınız.
Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgürleştirecektir.  Gerçeği bilen tüm dünyasal ihtiras, takıntı ve korkularından özgür olur.  Varlığın birliği gerçeğini bilmeden kalıcı bir adalet, ahlak, birlik, sevgi ve coşku olamaz. Ruhaniyet ve huzur olamaz. Sadece bu gerçeği bilip ve onu özümseyip yaşamak savaşları durdurabilir. Dünyaya kalıcı bir barış getirebilir.
Bin arasında birinizi on bin arasında ikinizi seçeceğim ve onlar ayakta bir olacaklar. Yok denecek kadarınız kutsal ruh olmayı başardınız.
Gelen her yeni nesil kendilerinden önce gelenlere kıyasla daha bilinçlidirler.
Onları uyar artık iyi insanda olsalar, kimseye bir zararları veya kötülükleri olmamış da olsa şayet dünyadaki bedenli yaşamları süresince gerçeğe uyanmamışlarsa insanların vefatlarını takiben ruhları uyandırılmayacak ve bireysellik vasıfları silinerek tabiat güçlerine karışacaklar. Bu ebedi yok oluştur. Bireyin kendinin farkında olan varlık olma özelliklerini kaybetmesidir. Kötülükleri olmadığı için bu ruhlara azap olmayacaktır ancak yok olacaklardır. İçinde bulunduğunuz bu dönem bu insan nesli için son dönemdir. Doğanın kilitleri açıldı. Doğa insanlardan öcünü alacak. Bunu insanlara açık olarak bildir.
Yeşua 2019.
..........................

AÇIKLAMALAR

KÖTÜLÜĞE  MEYİL ETMEK
Kötülük yapanlar bunun karşılığını hızlı bir şekilde görmediklerinden insanoğlu kötülük yapmaya meyillidir. Yapılan her kötülük ise ruhunuzun etrafına bir duvar örer. Her kötülükle kalınlaşan bu duvar insanın kötülüklere karşı koyma direncini zayıflatır. İnsanın direnci gittikçe azalır ve ayartmalara karşı daha etkisiz hale gelir.
 TANRIYA BAĞLILIK
Tanrıya bağlılık varoluşun asıl anlamıdır. Temel gerçeğidir. Tanrıya inanmak Onun değerlerini taşımakla olur. Tanrı her şeyin kaynağıdır. Onsuz varlık olamaz. Tanrı iyi olan her şeyin kaynağıdır. Onda kötü, karanlık hiç bir nokta bulunmaz.

Tanrıya bağlılık Ona inanmanın özünü teşkil eder. Tanrıya bağlılık sevgi ile olur. Kalbinizde Ona ve yarattıklarına karşı koşulsuz bir sevgi yoksa siz Tanrıya bağlı değilsinizdir. Kalbinizde hakim olan duygular ne ise siz onlara bağlısınızdır. “Hem paraya hem de Tanrıya tapamazsınız.”

Kalbinizde kin, öfke hasetlik, tamah gibi duygular hakimse siz gerçeğin Tanrısına bağlı olamazsınız. Gerçeğin Tanrısı Ruhtur ve Sevgidir. Kendinizi kandırmayın. Tanrıya inanıyor olmanız sizin Ona bağlı olduğunuzu göstermez. Büyük ihtimalle inandığınız, sizin ben merkezli takıntılarınızı dengelemek için yarattığınız bir ilahtır. Bu da aslında putperestliğin yeni bir versiyonudur. Tanrıya bağlılığın yaşama geçmesi için sevgi üste çıkmalıdır. Ancak o zaman inancınız gerçeğin Tanrısına doğru dönmüş olur. Bu durumda yaratıcılık tezahür eder çünki siz artık Ruhla birlikte hareket etmektesinizdir. Dış görünüşünüz insan ruhunuz Tanrıdır.

Tanrı sevgidir. Tanrıya olan sevginizde korkunun zerresi dahi olmamalıdır. Korku olumsuz bir duygudur ve insan ruhunu Tanrıdan ayırır. Tanrıya olan bağlılığını koparır. Korku bilinmeyene karşı duyulan bir duygudur. Bencilce bir duygudur. Halbuki Tanrı sevgidir ve korkulacak bir güç değildir. Tanrıya saygıdan doğan bir sevgiyle bağlı olabilinir. Huşu içinde olmak budur. Gerçek olana bağlılıktan doğan inanç ve huzur. Halbuki sahte tanrılara bağlı olanlar yani dünyaya tapanlar daima huzursuzdurlar. Korku içindedirler. Sürekli yalan söylerler. Bu şekilde kendilerini kandırmaya çalışırlar ama boşunadır. Korku tüm benliklerine hakim olmuştur. Huzur onlardan çok uzaktır ve huzurlu olamayanlar hiç bir zaman Tanrının Huzuruna çıkamazlar. Onları kabirlerde sıkıntı ve ruhen de yok olacak olmalarının derin azabı bekler.

Bazıları cahildir ancak çoğu bu cehaletlerine sarılırlar adeta cehaleti severek iç güdüsel bir haz duyarlar. Kör inanç Var oluşun Kanunlarını anlayamaz. İç güdüsel olarak inandıkları kendilerinden üstün olan bir çeşit ilahtır ki bu da sonuçta çeşitli korkuları ve hayal kırıklıklarını beraberinde getirir. Halbuki Var oluşun Kanunlarından sapmadan gerçeğin Tanrısına bağlılık mucizevi şekilde bir mutluluk ve ferahlıkla sonuçlanır.

Yaratılışın en büyük kanunu Tanrıyı sevmektir ve sonra Onun yarattıklarını sevmektir. Yani hem Varlığın Kaynağını(Yaratan) hem de varlığı(yaratılanlar) sevmektir. Kendinize ölçtüğünüz ölçü neyse diğerlerinde de aynı ölçüyü kullanmaktır. Yaratılan varlıkların kökte bir olduklarını bilmektir. Tüm ilahi bildirilerin ve peygamberliklerin esası, özü budur. Kalplerdeki hakim duygu kutsal sevgi ise diğer her şey yerli yerine oturacaktır.

Dünyasal takıntılarınız, sahiplenme egolarınız burada bahsedilen sevgi değildir. Onlar benliğinizin tutkularıdır. Sevgi ise zarar vermez, bencillik içermez, kendisinin olduğu kadar karşısındakinin de mutluluğu, iyiliği, onayı esastır. Sevgi zorlamaz. Sevgi aldatmaz. Zorbalık korku yaratır. Aldatmak nefreti oluşturur. Sevgide korkunun, aldatmanın kırıntısı dahi yoktur. Korku ve aldatmak bilinmezlikten doğar. İkiside karanlıktır ve insan, bu olumsuz duygularla Tanrıya bağlı bir yaşam süremez.
 AYDINLANMAK
Aydınlanmış bir ruh olabilmek için önce birey olabilmek gerekir. Koyunlar gibi sürüyü takip edenler değil ama kendilerini doğru davranışlarıyla tanımlayan bireyler olmak gerekir. Bu manada birey olmak kör inançlara, mantıksız törelere hatta her ne ad altında olursa olsun dogmalara inanmamaktır.
Aydınlanmış insan mutlaka rasyonel düşünür ve hepsinden öte kendi en derin içsel duygularını dinleyerek hareket eder. Koyunlar sürüyü takip eder ama aydınlanmış birey sadece kutsal olan evrensel değerleri gözetir. Her şeyin temelinde evrensel varlık sevgisi olmalıdır. Yerdekilere ne kadar sevgi gösterirsek göktekilerde bize o kadar sevgi gösterecektir.
Aydınlanmak zorlu bir süreçtir. Cehennemden yürüyüp çıkmak gibidir. Sonucunda da süper güçlere kavuşmak, süper ilahlar olmak yoktur. Kendiniz hakkında besleyip büyüttüğünüz, kendinizle ilgili dünyevi her şeyden sıyrılıp çıkmaktır. Parkta bir gezinti yapmıyorsunuz. Kendi karanlıklarınızla, kendi gölgelerinizdeki yanlış fikirlerinizle, yanlış inançlarınızla yüzleşip onları geride bırakmanız demektir. Tekrar bütün olabilmek için, bütünlük içinde yaşayabilmek için bu gereklidir.
Bizler yaşarken bir çok sahte nosyonla yükleniriz. Maskeler oluşturur ve veçhelere inanırız. Tamamen aldatma ve göz yanılmadan başka bir şey olmayan şeylerle kendimizi kandırırız. Kendimize yalan söyleriz. Kendimize her an aldatırız. Kavramsal bir ahenksizlik döngüsü içinde yaşarız. Bu şekilde en tuhaf meseleleri zihnimizde meşrulaştırır. Gerçeğe uyanmak için tüm yalanları kaldırıp atmalıyız. Ancak biz tüm bu yalanları yaşamaya devam ederken aynı zamanda da aydınlanmak istiyoruz. Bu mümkün değil. Çeşitli hocalara, gurulara ya da süslü organizasyonlara gidebilirsiniz. Çakraları açmak, yaşam şeklini değiştirmek, yapmaktan mutlu olacağınız şeyleri yapmak vs. size tavsiye edilebilir. İyi güzel ama bunlarla yaşamın gerçeğine uyanılmaz. Hatta egonuzu daha da parlatırsınız. Kendinizi bir matris içine tekrar geri sokarsınız. Altın bir kafese de sokabilirsiniz kendinizi ama bu da bir köleliktir. Sürü psikolojisi ile hareket eden herkesin yolu budur. Burada önemli olan bu sürü psikolojisinden kurtulup tek başınalığın uyanmak için tek ortam olduğunu kavramaktır. Bu yol bireysel bir yoldur. Herkes bu sınavda tek başınadır.
TANRI SEVGİDİR
Tanrı sevgidir. Sevgi her şeyi bir arada tutan güçtür. Tanrı sevgisi ile aramıza başka hiçbir şey koymadan yerdekileri de karınca kararınca kendimiz gibi görebilmeliyiz. Tanrı sevgiyi, şartsız, diğerkam sevgiyi temsil eder.
Karşıdakinin mutluluğu da esastır. Tanrı özgürlüğü temsil eder. Tanrısal olanda karanlık bir nokta yoktur. Her şey aydınlıktır, dolayısıyla korku yoktur. Takıntı yoktur. Kölelik, kulluk yoktur. Kardeşlik vardır.
Tanrıya inanmayanlar geçici olana inanırlar. Bir gün nasıl olsa bitecek bilinci bencilliği, korkuları ve köleliği getirir. Tanrıya inanmayanlar özgürlüğü sadece kendilerine isterler. Buda zorbalığı ve bağnazlığı getirir. Tanrıya inanmayanların sevgisi tutkularla şekillenir. Sevgiyi kendileri için isterler. Kendi egolarının tatminini sevgi sanırlar. Kendilerine kulluk edilmesini isterler. Eşitliğe tahammülleri yoktur.
Gerçek, derin anlayış gerektirir. Ruhaniyet kendinizle ilgili soru sormak iken dinler ilerlemek için kitaplara güvenilmesini ister. Bu durum ise milyonlarca zihni kilitleyerek geri bıraktırmıştır. Dinler adeta köle tacirlerinin ideolojik arka kapıları olmuştur. Tüm dünyadaki kurumlaşmış dinler politikadır.
Her zaman sakin olun. Zihniniz cam gibi berrak bir su gibi olsun. Kendinizi kaynamakta olan bir suda görebilir misiniz? Hayır. Ancak su bir ayna gibi düz ve berrak ise görebilirsiniz. Bu önemlidir. Zihniniz sakin değilse Tanrıdan her yöne akmakta olan yaşam enerjilerinin alamazsınız. Bu yüzden sakin bir zihin yaşamsal önem taşır. Bu enerjileri düzgün alamayanlar sağlıklarını koruyamazlar. Hem fiziksel hem de zihinsel sağlıkları bozulur. Bu nedenle her tür endişelerden uzak durun. Dua etmeniz bu konuda büyük fayda sağlar. Toprak ve suyla bedensel temas da fayda sağlar.
Tanrıyı bilmek insan varlığının amacıdır. Bunu anlayan huzura erer. Ben merkezli arayışlar son bulur.  Arayış sona ermiştir.  Yaşam kutlanılacak bir hal alır.  Varlık sahnesinde oluşumuzun tek bir amacı vardır. Tanrıyla yürümek, Tanrı ile birlikte olmaktır. Aydınlanma kelimesi bazılarınızca süper güçlerin elde edilmesi ile bir anılır. Hayır, aydınlanmak Tanrı ile bir hissetmenin doğal tezahürüdür. 
AYDINLAMANIN SORUMLULUKLARI
Aydınlanmak kendinizi kutsal olana açmaktır. Bu açışın beraberinde gelecek tüm sonuçları kabul etmektir. Kendini kutsal olana açan her ruh-insan insanoğlunun ruhsal ıstıraplarına karşı savunmasız, her türlü ayartma ve denemelere karşı tam açık hale gelir. Bu tür insanı saran olumsuz enerjiler yaşadığınız çevrenin kültüründen gelir. Televizyon, internet vs. Kalplerinizi bunlardan korumalısınız ve kalplerinizdeki Tanrı sevgisi olan tüm olumlu enerjilerin kirlenmemesi için dikkat etmelisiniz.
Zihninizdeki tüm zararlı ve asalak düşüncelerin kalplerinizde (ruhunuzda) bir yer edinmesine izin vermemelisiniz. Bu takıntılı dürtüler ve tutkular sizin iblisler dediğiniz şeylerdir.
Oburluk, mutsuzluk, fesatlık, öfke, kibir, umutsuzluk, endişe, para hırsı, açgözlülük, pintilik, hasetlik, asabilik,  şehvet düşkünlüğü vs. bunların her biri bir şeytandır. Bu tür şeytanların ruhunuzda bir yer edinmesine ve ruhunuza yerleşmesine asla izin vermeyin. Elinizden hiçbir şeyin gelmediği durumlarda Tanrıya sığının. Ruhunuzu koruması için dua edin.
Tanrı sadece mükemmel olanı yaratır. O’nun her yarattığı mükemmeldir çünkü O mükemmeldir. Ancak siz insanlar kötülüklerinizin yüzünden bu mükemmeliyeti bozuyorsunuz. Sizden istenen yaşamı korumanız, yaşamı tüm varlıklar için daha işlevsel hale getirmeniz ve kalitesini yükseltmenizdir.
Dogmalardan uzak durun. Dogmalar insan bilincine bir aşağılamadır. İnsanlığı karanlığa çekmiştir. Dogmalar insan ruhunu korku temelli olumsuz duyguların ele geçirmesine sebep olmuştur ve bu tip korkular kişilerin acımasız, vicdansız ve kişiliksiz olmasına sebep olurlar. Onlar dünyasal olana taparlar. Diğerlerine  hükmetmek en büyük tutkularıdır. Para hırsı en büyük özellikleridir. Tanrının adını boş yere kendi ben merkezli ihtirasları doğrultusunda kullanırlar, amaçları kendi olumsuz tutkuları ve hedefleridir sadece. Bu durum Tanrının adını boş yere anmaktır. Bu tip insanların kötülükle kazandıklarına özenmeyin. Onlara sempati dahi duymayın. Onlar kendi ruhlarını yok etmektedirler. Onları engellemek için elinizden bir şey gelmediği durumlarda Tanrıya sığının. Ruhunuzu koruması için dua edin.
GERÇEĞIN GÜCÜ VE DOĞASI
Gerçeğin sesi her yerde, duyulmak için sesleniyor. Ümit gibi gerçekte ışığın bir gücüdür. Gezegensel ölçekte serbest bırakılmayı bekliyor bu suretle de beşeri münasebetlerde tezahür edecektir.
Gerçeğin sesi bir doktrin değildir. Daha ziyade dürüstlüğe, birliğe, saflığa, masumiyete ve şefkate duyulan özlemdir. Bu değerlerin her biri diğer yaşamlara duyulan saygının içinden çıkar. Birbirlerindeki sınıf, renk, din ya da farklılıkları ayırt etmez.
Gerçeğin diğer bir veçhesi de kendinden olmayanı ortaya çıkarmasıdır. İkiyüzlülüğü, yalanı, gerçeğe uymayan tüm yanlış anlamaları ortaya dökmesidir. Bu suretle de insanlar birbirini dinlemeyi öğrenir. Eski dogmalara körü körüne saplanmaktan kurtulur.
Bunlar gerçeğin gücü ve doğasıdır.
EVRİM
Evren ve insan bir kerede Tanrı tarafından yaratılmıştır. İnsanın tek hücreden başlayarak evrimleşmesi yoktur. Görünenler görünmeyenden yaratılmıştır. Zaman içinde bazı varlıklar mutasyon geçirmiştir ancak insan bu günkü insan olarak yaratılmıştır. Adlandırdığınız bazı insana benzeyen türler (neothendral vs.) insan değildi. Onlarda insana ait olan akıl yoktu.
KENDİNİZİ SEVİN
Kişi kendini benimseyip sevmeden Tanrıyı sevemez. Kendi karakterini ve yaptıklarını sevmesi gerekir. Kötülükte ve yanlışta kalarak bir ruhun kendini benimseyip sevmesi, vicdanının rahat olması olanaksızdır. Bu sebeple kişinin kendini sevmesi için doğrulukta ve iyide olması şarttır. Sonucunda da Tanrıyı sevecektir.
Her insan Bütünün içinde tamamlayıcı bir bölümdür. Ruhlarımız Tanrıdandır. Kaynağımız Işık ve Kutsiyettir. Tanrı bizim içimizde biz Tanrının içindeyiz. Bu birliktelik dünyasal manada okyanus ve ondan kopan bir damla misalidir. Bedenli dünya yaşamımızda bencil tutkulardan, kibir, kin vs. olumsuz duygu ve düşüncelerden uzak, temiz bir yaşamla, ölüm ötesinde bu birliktelik tekrar kazanılacaktır. Kazanılabilirse kazanılacaktır.
KUTSAL TOPLULUK
Evrensel Kutsal Topluluk, tarih boyunca Mesih Yeşua'nın gerçek mesajına gönülden bağlananların toplamıdır.

Din, mezhep, ırk veya milliyet anlayışının ötesindedir. Birliği tam ve Tanrı katındadır, çünkü Kendisine bağlı gönülleri yalnız Tanrı tam olarak bilir. Bu boyutta ayrılık ya da bölünme söz konusu olamaz.

Mesih Yeşua vasıtasıyla Tanrıya bağlanan kişiye Tanrının manevi çocuğu denir. Tanrının manevi çocukları olur, ama “torunları” olmaz. Yani doğuştan olmaz. Mesih vasıtasıyla Tanrıya kavuşmanın tek yolu, bilinçli bir yaşa varınca kişinin gönüllü olarak O’na bağlanmasıdır.

Bu nedenle inananların hepsi eşittir. Çünkü her kişi, Yeşua'nın tanıttığı sevgi Tanrısına dönüp inandığı ve bu inancını içselleştirdiği zaman, ruhsal bedenin ayrılmaz bir parçası, bir üyesi olmak üzere bütün diğer inananlarla beraber aynı topluluk ile kaynaşır. Onları birleştiren bir din, bir merkez, bir yapı, bir örgüt değil, aynı Ruh’a ortak olmalarıdır.

“İman ettiğinizde, siz de vaat edilen Kutsal Ruh'la O'nda mühürlendiniz”.

“İster Yahudi ister Yunan (uyruğun önemi yok), ister köle ister özgür olalım (sınıf da yok), hepimiz bir beden olmak üzere aynı Ruh’ ta kutsandık ve hepimizin aynı Ruh‘tan enerji alması sağlandı”.

Mesih’e ve onun topluluğuna kavuşmak din değiştirmek değildir. Hristiyan dünyasında anlamını yanlış bildikleri ve Kutsal Ruh dedikleri Ruha ram olmaktır. Bireyselliğini kaybetmeden bir olmaktır. Biz olmaktır. Onlar artık insan değil ama Ruhtur. Kutsal Ruh Topluluğu.
GÖKSEL YURT
Tanrı kendisine sığınan herkese, hangi dinden, ırktan ya da ulustan olursa olsun, yeni bir milliyete ya da yeni bir dine değil, sonsuz yaşama, göksel vatana girme hakkını verir. Bu göksel yurtta... “her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık Tanrının huzurunda duracaktır". Bu topluluk insanların eseri değil, Tanrı’nın yapıtıdır. İnananların, sevgiye dayalı bu birlikle birbirine sımsıkı sarılmalarını sağlayan neden de bir takım ortak kurallar, ayinler, töreler ya da dogmalar kesinlikle değil, Tanrının ta kendisidir: "Rab de her gün yeni kurtulanları onların arasına katıyordu”.

Sonuç olarak, gerçeğin anahtarı, yani Yeşua Mesih’e gerçekten bağlanan kişilerdeki mühür, yüreklerindeki saflıktır. Saf ruhtan yoksun olan beden, nasıl ölüyse, kişi saf ruhtan yoksunsa, Mesih imanlısı olamaz; böyle kişilerden oluşan mezhep de Mesih’in Topluluğu değildir. Mesihin evrensel Topluluğu, tarih boyunca gerçeğe gönülden bağlananların toplamıdır. Mezhep veya milliyet anlayışının ötesindedir. Birliği tam ve Tanrı katındadır, çünkü Kendisine bağlı gönülleri yalnız Tanrı tam olarak bilir. Bu boyutta ayrılık ya da bölünme söz konusu olamaz. Bu saf ruhlar göksel vatanda bir olacak ve Tanrı huzurunda bulunacaklardır. Halbuki yerel Dinsel Topluluklar, belirli bir adreste inananlarının ibadetlerini yapmak, kitaplarını anlamadan ezberlemek, topluluk liderlerine körü körüne itaat ve menfaat bağlarıyla birbirlerine destek sağlamak için bir araya geldikleri topluluklardır. Bu şekliyle politik kuruluşlardan başka bir şey olamazlar. Politikanın ise temeli, dünyevi hırsların tatminidir ve yapı taşı yalandır. Hemen yanı başlarındaki Somali denen ülkede insanlar açlıktan kırılıp kitlesel ölümlere maruz kalırken Arapların tatlı ve yiyeceklerine altın tozu ve altın kağıtlar katıp yemesi, Arakan vahşetini batının görmezden gelmesi başka söze hacet bırakmıyor.
En doğrusunu Tanrı bilir ve yapacaktır şüphesiz.

Alpaslan Kuzucan








IN GOD WE TRUST

NEW MESSAGES  FROM YESHUA MESSIAH 2012-2019

THE ONE BEING

There is only One Being in the Universe. And, there are beings in that One Being. Human beings first know themselves. Learn their essence first and then they can connect to God. When you connect to God you are like a hawk. You start living multidimensional and multifaceted.
Those who are in agony are suffering from a side product of their ego. Not seeing the miracles around and see the misery only is egoism.
Do not become a voice among other voices. Be still, keep calm and be silent then you can become a witness of your surrounding.

 Yeshua 27th, August 2017

Please try to understand the true words of Yeshua and, for this, your hearts must be pure, and your minds are calm. If your hearts and minds are full of lusts, then there will be no understanding of this words. You will only be misusing the divinity to find excuses to legalize your wrong behaviors. 
God has created human beings biologically as blacks, whites and yellows. God is very close to us. God is everywhere. In our hearts and in our breath also in nature and in every good deed. If we put God to a place far from us, then He will be far from us. On the contrary God is with us all the time.
Do not put God somewhere unreachable. Yeshua is the guide of the straightest and most illuminated Broadway to God. To the very core of God. Once we are there, at the core of the God, we shall live eternally. That is the second birth. We will be born again spiritually, to live eternally in God. God is love and the keyholder of the gate of love is Yeshua.
Give your body to the service of God who is love by becoming love yourselves. Give love to all around you. Vibrate positive energy and don’t look back to see who has absorbed this positive energy and who has not. Those who are ready, who has reached to high frequencies of love will take it. Others with lower energies will reject it and be angry with you, thus will also try to pull you down to their level. So, never insist or argue with anybody.
God doesn’t like doubt. Grow closer to God and your faith in God must be solid. Leave dogmas and manmade religions. Don’t take them as a corner stone of your faith. Incorporate silence and solicitude into your life regularly and ask God to help you, praise Him and ask Him to forgive your mistakes.
Do not long for power and personal success. Power is necessary to protect yourselves and for malicious works. Personal success is selfishness. You do all your best and leave to others to evaluate you. Don’t run after personal success. Do your best and stay in peace. Stay calm. To reflect the energy coming from God one must stay calm. One must be in peace. Otherwise the more passionate and concerned about earthly matters you are, the less Divine Energy you can reflect.
Love is God’s way. Love is not Yeshua’s own personal way. Yes, God gave the order to Yeshua to teach love to all of us. To teach the World how one can obtain the eternal life. Yeshua came on Earth to teach us love simply by living among us.
Yeshua did not establish a religion but simply showed the way to love and thus, to eternity. He said; ‘’With love in your hearts you can reach me and God. All you need is love. Only love in your hearts like little children you can reach me and God. If you can reach me, you can reach to God. You can directly reach me by love. You don’t need any mediator.’’ Before Yeshua had come to World people were trying to reach love, but, could not. Even after that Yeshua had gone, even the closest people around Him could not understand what ‘love’ is. Very few people could rise to that consciousness.
God wants all His creatures to be happy. That’s why He has created the miracle called nature to please us. God is a miracle and everything He has created are miracles. For this reason, unhappiness is accepted as a rebellion against God. Live in joy and give thanks to the God, Almighty.
People think that when a person dies, that’s the end. The dead are just gone forever. But, they are wrong. Yeshua made it clear that death is not the end. He told a story about what happened after a rich man and a beggar died. Yeshua said; people remain conscious after their physchical bodies die, and they have their bodies, and people can feel pleasure or pain after they die.
Souls come to earth alone. But, some souls don’t return alone. They are welcomed by light bearers. Those souls are the ones who have spent their lifetimes in kindness and love. By doing so they have become light themselves and obtained the right to live eternally in light bodies. They do not incarnate again rather they also become the light bearers themselves. Majority of the humans go alone but if they have  not lived a harmful life to others on earth they are to be taken for training before they are given another chance by God for re-incarnation on earth in flesh.
The wicked humans who have committed crimes such as blasphemy, fornication, rape, murder, false witnessing, sorcery and theft will not be awaken at all. They will not realize even they are dead and continue living in their miserable feelings under the ground for eons. They shall receive of the same sufferings of what they have done to others. ‘This is Divine Justice.’
Those who have killed intentionally are not forgiven. If they kill without knowing what they have done will be annihilated by God without any suffering but, those who have killed knowingly shall first suffer all their wickedness same as they caused to others and then annihilated. Annihilation process is such; the murderer’s souls will eventually diminish and will be erased totally from life. Their life energies will have mixed with nature or taken back by God. That is the second death. ‘The real death.’
At the last seven minutes prior to passing to afterlife one becomes, after a short unconscious sleep, completely free to travel to the places and times with his/her conscious. This includes the ancient times. At this last minutes I advise you to focus only on God and His light. Accept death and do not pay any more attention to earthly affairs or remains. In the last minute you will be shown the place you are going after death. This is in exception of those who have committed big crimes such as murder.
Human beings re-incarnate only as humans. The theory of re-incarnating as plants and animals before or after is completely wrong. There is no meaning in this. Plants and animals don’t re-incarnate. Once they die their life energies get merged with natural forces. They have no awareness as humans do.
Man is not a body. Man is a soul, a consciousness. And the body is just a temporary container, in which man must go through the next stage of study in the school of the material world.
Incarnate states of people are usually much shorter parts of their lives as compare to non-incarnate states. However, the development of man can only take place in the incarnate state. It is for this reason that the reincarnations are necessary, it is for this reason that God creates material worlds.
There are fictions on earth whereas here written truths only.
According to the potency of the person difficult tasks are given.
Knowledge is given but understanding belongs to the people themselves.
You must always think the beauty beyond when it rains. You must get out of the prison you have caged yourselves. You have made a wall around yourselves. There must be a door to get out otherwise you will bump into the wall.
Overthoughts are parasites and they suck the energy of your being. Without thoughts you maintain your energy in yourselves and it becomes a fullness.
Be open to learn otherwise you will become neurotics.
The point is that the body is the ‘factory’ for transformation of energy. Physical movements create energy and thus with this energy loaded to soul our consciousness growth process take place both qualitatively and quantitively.
God is the living force for all. If a living creature with their own free will shall brake their ties with God while on earth, then they will disappear from the world of livings in the graves.
Yeshua said, “You shall learn the truth and the truth shall set you free’’. Liberation from suffering comes with truth. Be aware of dogmas because of them people have started denying God and His truth. God is love and once this truth is forgotten there left is nothing to hold on for kindness.
The word ‘truth’ has been translated from the Greek word ‘Alethia’ which originally means unforgettable. So, we understand from that we remember the truth inherited in us already. Truth is something we must remember. It has its own inherent and irresistible ‘witness’ to reality. People may lie to themselves but ultimately the truth has the final word. ‘‘The Light shine in the darkness and the darkness has not overcome it.’’
Yeshua said, if your spiritual leaders say to you, ‘’Look, the Divine Realm is in the sky, then the birds of the sky will get there ahead of you. If they say to you, ‘it is in the sea’, then the fishes will precede you. No, the Divine Reality is existing inside and all around you. Only when you come to know your true self will you be fully known and, you will understand that you are a child of the Living God. If, however, you do not come to know who you truly are, realizing your true self then you are poverty-stricken being, and it is your ‘self’ which lies impoverished.

If you helped somebody or do a favor for them don't talk about it. Don't keep repeating of your kindness. If you talk about the good deeds you have done for others than your good behaivours will be of no value. Because, repeatedly  mentioning the kindness done is like digging the newly planted tree's roots.
Before Yeshua, ‘love’ was not known on earth. Before,’eternal life’ was not known. The real Creator was not known. Before Yeshua we were all under a strict law of retaliation. An eye to an eye. With Yeshua came unity of beings, love and light, forgiveness and brotherhood. With Yeshua came the freedom.
I hope most of you will awake before death and be taken.
You do not need a religion to reach me. All you need is love. Only with Love in your hearts as little children you can reach me and God. These are the steps of stairs. Love, Me and finally God. With Love in your hearts you can reach me. If you reach me you can reach to God. I couldn't teach that to human beings.

You can directly reach me by love. Declare that to all people. They don't need any mediator.

Love God with all you soul, heart and mind and love people as yourself. All you need is love.
Do not be a warrior. Drop your shields. Leave your passion. Leave all your addictions, fear, nervousness. Let love be your path and light be your comrade on this path. Fill your heart with love for God and do not allow anything to violate this love. Do not put anything before your love for God. Keep calm. Do not allow nervousness to control your mind and do not let fear and infidelity fill in your heart.
Turn your face to light and let the light illuminate your face. You are neither your emotions nor your mind. You are a being above them. Be aware of your reactions. Watch them as a third person and criticize. Put them down when they are short tempered. When your mind become like a clear water reflecting all who looks at you and your emotions positive, full of love then you are eligible for becoming a part of the Holy Spirit.
Yeshua never said he was a personality equal to God. On the contrary he said, ‘the Father is greater than I’. He said, ‘I will rise to my Father, to your Father, to my God and to your God’. He prayed at His last minutes to the Father ‘Father forgive them because they don’t know what they are doing’. He said, ‘I deliver my soul to you Hands’.
‘’Without the trust in Yeshua, there is no stability.’’ Yeshua was the faithful and true witness and he also called ‘amen’. God sent Yeshua to expand his energy down to the earth to a biological body who is to be born from Virgin Mary. Yeshua, having been born from a woman and called ‘son of man’ whereas he was called ‘son of God’ before the birth. He was already an important part of the Holy Spirit, a Holy Spirit that was the first time born as son of man on Earth.
The Holy Spirit is a part of God’s Spirit and the active force of God. God sends His force to anywhere He pleases to get the duties done. The Holy Spirit is a name given by us and represents the pure souls. We human beings came on earth to be able to gain the right to become a Holy Spirit. Holy Spirit in general is a part of God’s spirit and the active force in universe. So Yeshua called us all to become the children of God, sparkles of God’s love by being brother with him. To be like Him. As we are to become the children of God we must become the brothers and sisters of Yeshua first because Yeshua is the son of God. Originally ‘the son’ means the sparkles of God’s love. The atomy particles of God’s light.
Holy Spirits live in the Kingdom of God. This is the second birth, eternal life in the core of God as light beings. Consciousness, living in light bodies instead of the flesh bodies. There is no gender, no nationality but ‘us’. Every conscious unit will have consciousness with their own integrity but acting as one.
The truth requires a much deeper understanding. Spirituality requires that you ask questions of yourself, whilst religions requires you to rely on books to move forward. And, by doing so millions of soul’s minds have been locked down. Religions has become the slave owner’s mental back doors. Organized religions all over the world have become politics.
Soul needs to be constantly stimulated with new concepts to challenge and to feel invigorated. As the apparently only living gods (Pagan gods prophets) are not speaking anymore, but the so-called living gods from among the various religious clergy, people need more stimulus. They gravitate the ways calling them from within their soul. Religion is memory based as people can only exchange holy books scriptures as opposed to their own original thinking. The person with the ability to recite more scriptures is regarded as the more gifted, not due to originate but to ability to recite script. This can also be good for some time but this has always been detrimental for people who believes them. They have been taken away from their real mission. That’s why the battle now commences with soul arguing with the programmed religious mind.
Discipline your life. Do the things that are hard to do: discipline is a necessary part of a successful life. The easy way out is for losers. Life will not coddle you out of your troubles, so don’t waste yourself in complaining and whining. Want some examples of discipline? Master your thoughts and have spiritual practice! These take discipline at first, but they become something you love to do because they work. Serve others as well as yourselves. Do something nice for everybody. Reach out for good. Give of yourself.
While living on earth, don’t disturb anybody, but make the world better with your caring. Love beauty and be curious. The world is incredible even if we’ve messed it up. Listen to uplifting music and read books. Create something. Learn something new. Take care of your body. Don’t eat junk. Drink pure water without chlorine and fluoride. Get adequate sleep. Have a stress elimination routine and do exercise.
The one who has entered the spiritual path has to separate in oneself the true, eternal and valuable for life in the highest eons from the false, which belongs only to this world. Then one must cultivate in oneself the first and get rid of the second. Those who have accomplished this become eternal in the Divine eons. That is, make sure that you see heavenly treasure as infinitely more precious than earthly material treasure. When your eyes see things this way, you are full of light. And if you don’t see things this way, even the light you think you see (the glitz and flash and skin and muscle of this world) is all temporary. You are sleepwalking through life. You are serving money as a slave without even knowing it, because it has lulled you to sleep. Far better is to be swayed by the truth - the infinite value of God.
God and the spirits hear not only the words which we say but also our thoughts, even the most ‘’secret’’ ones. They also see everything existing in the world of matter, in all detail. Not only clothes, under which we hide our bodies, but even the intestines of our bodies are under the sight of Them. We are visible to all. They examine us, admiring or compassionating, respecting or making fun, loving or disliking, despising, foretasting our future suffering.
You shall know the truth and what you have learned will set you free from all mortal passions and fears. Without the truth, there can be no real morality, justice, equality, unity, success, freedom, love, joy, peace, spirituality or even survival. Only the truth can stop the wars and make the world the paradise it can be.
Do not be a warrior. Drop your shields. Leave your passion. Leave all your addictions, fear, nerviousness. Let love be your path and light be your comrade on this path. Fill your heart with love for God and do not allow anything to violate this love. Do not put anything before your love for God. Keep calm. Do not allow nerviousness control your mind and do not let fear and infidelity fill in your heart.

Human beings are using their bodies as a weapon against each other. These are wrong doings.
Keep calm and be pure hearted, then you will have direct connection with God, Almighty. You will start getting your energy directly from God once you have reached and internalized the truth of life. You will be self-radiant like the stars in the universe. Once you become pure in heart you will be called as Holy Spirit. That you have gained the right again to live eternally in the core of God, just as it was in the beginning of the creation. You will start to sparkle your own light and you won’t be a reflection anymore.
Yeshua teaches: “… THE DIVINE LOVE IS THAT LOVE WHICH BELONGS TO OR IS A PART OF GOD, POSSESSING HIS NATURE AND COMPOSED OF HIS SUBSTANCE, AND WHICH WHEN POSSESSED BY MAN TO A SUFFICIENT DEGREE, MAKES HIM DIVINE AND OF THE NATURE OF GOD.”
“ONLY THE FATHER IS IMMORTAL, AND ONLY THOSE TO WHOM HE GIVES HIS ATTRIBUTES OF IMMORTALITY BECOMES IMMORTAL.”
All men are the children of God, and His Love and care are over all, and they are very dear to Him, otherwise He would not have rebestowed His Love upon them and given them the privilege of becoming inhabitants of His Celestial Kingdom. The Love of God is reaching out for every human beings, so that the meanest will be the object of His Care.
” THIS GREAT LOVE GOD INTENDED SHOULD BE RECEIVED AND POSSESSED BY ALL MEN AND WOMEN WHO SHOULD DESIRE TO RECEIVE IT AND WHO WOULD MAKE THE EFFORT TO OBTAIN IT.”
Every one who does not acknowledge that Yeshua is the best beloved Son of God, and brought to the Knowledge of Humankind the Rebestowal of the Divine Love, and declared to humans The Way in which that Divine Love may be obtained, is not a spirit that should be communicated with, for the purpose of learning Spiritual Truths.
Average human beings curse those who worship material things but, the same human beings curse those who worship God twice as much. Even if you are not wanted, continue with reflecting the love as the world needs this. You, yourself become light and sparkle your own light.
Nations repeating themselves without love and wisdom are bound to lose at the end. Racism, gender, color, nationality and social statues must not carry any importance and superiority feelings over other people. We must never drive away those who approaches us openheartedly with love. We must find a way to live in peace together. We must be kind to others. Individuals must be able to stand for good even if the rest of the world goes to opposite direction. The only way to reach God’s Kingdom which is eternal life in the core of Him, is love because God is Love.
God does not take revenge, but we separate ourselves from Him by thinking we can have separate lives for ourselves without the God, the Creator. God is the Source of life. God is inside and around us. We have been created to live in the core of Him eternally as His Holly Spirit’s sparkles at the highest eons. This is what we call the Kingdom of God, the core.
In the coming times, along with the new generations coming, the old will be replaced and, with this replacement, will come the new perceptions. As the new generations replace the old generations, beliefs will also be replaced. In fact, new generations will be clever, more energetic and more perceptive, but more mechanical and more egoistic as well. Religions will be deserted, and people will believe in a sort of Energy Source. They shall live more isolated life and get lonely.
Yeshua says that anger, hatred, insult, and public humiliation are tantamount to murder. He warned His disciples that murder begins with anger in the heart by saying “Everyone who hates his brother is a murderer; and you know that no murderer has eternal life abiding in him”.
Keep calm. Always keep your mind calm. Can you see yourselves on boiling water? No, you can’t, but if the water is calm like a mirror then you can see yourselves as if you are looking to a mirror. That’s important. If your mind is not calm enough, you cannot receive the life energies flowing to every direction from the Source. That’s why keeping calm is vital. Without having received the continuous flowing of the life energies one cannot stay healthy. Both physically and mentally.
So, keep away anxiety.
Keep calm.
Never lose your temper.
Praying is a great help to keep calm.
Also, daily grounding with soil and water are very essential.
Could God not create the human beings as human beings of today? Is God not powerful enough for that? Certainly, God can, and He did. God doesn’t need evolution. God creates by the Word. Linear time as we perceive is our physical cognition whereas, in spiritual eons there is no time, only the present. Alfa and omega are seen together.
The first human beings were created almost 80 thousand years ago as todays human beings. Human beings became servants of their own bodies, whereas these bodies are only covers. Nothing else, and if you pollute them by bad feedings and bad thoughts your souls shall also be polluted. In addition to that wrong doings, human beings have started to use their bodies as a weapon against each other.
God creates the most perfect and beautiful because He is perfect and beautiful. We, human beings are the ones who destroy the beauty because we are jealous. We destroy the perfectness because we are greedy and unkind.
Also, evil doings of the tyrants which are in power of the big organizations like governments, financial foundations and religious sects got out of control. This will lead to a mass extinction of the species including human beings. Water will cover almost all over the world. There will be no life left on planet which had happened also before. When the planet renews itself a new race, both the bodies and the souls will be pure, will be created by God. The closing is a must unfortunately. Human beings have speed up the procedure. The duration is probably like what scientists expect. However, God knows only. It is up to Him. The human-like creatures like Cro-Magnon, Neanderthal were not human. They did not have the consciousness and awareness you have.
I had said: “God forgive them. They don’t know what they are doing”. Now they know what they are doing. They know that they are at the point of no return from their wickedness. They know that they will taste the second death. That’s why they carry on fiercely with their evil doings. That’s why I do not pray for them. I do not say: “God forgive them” any longer.
Pray to God only for goodness. God is the spring of goodness and cleanlines. From this clean spring is it possible to drink dirty water? But, if the mouths are dirty than the water also will get dirty in those mouths. So, never pray anything which is not for the goodness of yourselves and others. Cursing or imprecation cannot be prayed from God. Remember: ‘’Pray for your enemies also’’. Those who curse or damn will be punished by God.
The Kingdom of God is not where God reigns, but where His Source of Divine Power is.
‘’The time is fulfilled, and the Kingdom of God come near; repent, and believe in the good news. Seek first the Kingdom of God and His righteousness, and all these things shall be added to you’’.
Our physical identities are for examinations to reach to higher eons. The physical bodies we use are not us, but instruments for our souls to be developed. When we are finished with them they shall be left behind to soil where they came from originally. Our soul identities are what matters. What we load to our souls, here on Earth, we will become in after life. And, that some of you will wake up to light and some to darkness.
If you shut the truth and the Life out, then you miss the mark. If you give priority to other things by giving more emphasis to desires rather than truth, it is the only way you can commit a sin. The unseen enemies of mankind are those who are preventing humans from learning and changing. Open minded, rational humans are needed. The rest, by means of morality, will come as they start to realize that they have to have respect for themselves and, above all, for life. Up till now the word of God has been destroyed by the traditions that has been handed down.
Information is not wisdom, those who are full of information shall miss the truth longest.
The truth is simple. Not only educated, but the children can also understand it.
Love God with all your heart, wisdom and soul. This is spiritual love, love without seeing and hearing.
Love everybody as yourself. The love here is the Divine Love which means a general affection.
Cease doing malignant actions.
Experience genuine remorse for the wrong committed.
Make restitution to repair the damage done to others.
Act to protect life, preserve life, make life more functional and/or improve the quality of life.
Respect the human lives and beasts. Do not kill.
...but men loved darkness instead of light because their deeds were evil.
Slavishly believing in dogmas, insulting the consciousness of all men, and has been pulled down by the darkness. With dogmas souls will be conquered by negative feelings such as rage, hatred, fear and jealousy. But with intuition men will be filled with unconditional Divine Love for everybody and everything meaning that you have reached the consciousness of unity. And your souls shall be full of love, peace and understanding.
Many human beings say ‘I love you’ one day and reject you the next day. This is not love. One whose heart is filled with love of God cannot willfully hurt anyone. When you love God without reservation, your heart gets filled with His unconditional love flowing freely always for all who are ready to take. The ordinary love is self-centered in the consciousness of ‘I, Me, Mine’, he has not discovered the omnipresent God who resides in him and everything.
Yeshua said; ‘I am a drop of light from God.’ ‘I wish you to be all the same.’ I am the path, illuminated path. If you stray from this path wickedness will catch you just like wild animals catch their prey. Follow me, the straightest and illuminated path, and this will take you to eternal life again. Yeshua represents the love God wants us to be able to live on earth.
Yeshua’s main mission is healing. He is the key holder of the gate to the Kingdom. The gate of love, and nobody may pass through this gate without becoming pure in their hearts. God is love so, how can they enter the Kingdom of God before reaching full love in their hearts. That’s why Yeshua said, ‘’I am the path’’ because he represented the love of God. He said: ‘’ I am the light’’ because he is illuminating this path. And that path leads to the Kingdom (eternal life in the core of God). That’s why Yeshua said, ‘’I am life’’.
The sizes of every bodies’ cups are different. Human beings can understand His messages according to the sizes of their cups. Even, 2000 years ago, His disciples couldn’t understand Him. Those who reads this message will understand according to their consciousness level so, never insist but give the message and go to your way. Do not struggle to conceive as the ones with lower consciousness will not understand and, on the contrary will pull you down.
Eternal life is available only after physical death and the second birth which is spiritual. That is an awareness only a few souls have while living on earth. Notify this truth. Do not look back to see who have understood and who have not. Do not lose time with that. As some babies are being born dead, the same, some souls are also born dead. Just notify.
Our hearts must be pure. Our hearts are the source of our feelings, and if they are dirty nothing good will come out of it. Notice that all the religious clergy are made for the sole purpose of possessions. Worship of ego most of the time and, they put their egos in the center and became fake idols.
You are all here to prove yourselves. There are still some souls waiting for incarnation on earth for the first time. This is due to their own wrong doings while at the spiritual realms. They didn’t take serious enough the duties and trainings given to them. You are all here to gain the eternal life. To be born again spiritually. God sent Yeshua to teach us love so that we can have eternal life.
World is the place of selection. So, try to be the ones who shall be selected. Look above to Godly things and act accordingly. Overcome the lust and temptation. God is limitless at every aspect. God warns directly and when He convicts it is irrevocable.
As the rulers of the world cannot compete with the rising birth rate, they are using terrorism to make them kill each other. Ego pushes nations into the lust as to be superior to others as well as the individuals to other individuals. Those individuals who are the real rulers who wants to work for humanity are being killed.
If you inflict terrible sufferings on others, surely, you’ve got to be punished. There are no exceptions. You will go through a life review, rather like a documentary with prodigious value. You will experience your life from the point of view of everyone who has involved: Everyone’s feelings, attitudes, motives and believes laid bare, including yours. You won’t just observe through their eyes and ears, you will experience what they have experienced. Did you steal from someone? You will experience his hurt and outrage. Did you give food to someone who was hungry? Then you will experience her relief and joy. Of course, your earth personality could not cope with this review, because the ship of your mind would founder in the emotional typhoon. Do you see the significance of this?
Through the afterlife there are multitude of different journeys. In the past, many didn’t know that one cannot take anything with himself, and they took it all. Weapons, trappings of wealth, and slaves thoughtfully slaughtered for their post-earth convenience. Eventually time comes for real things.
Keep away from all type of sexual perversions. Do not even look at the perverted humans with sympathy. Do not make friendships with them. They have strayed from the righteousness and left the humanity. They all shall taste the second death together with those who have made friendships with them or even look at them with sympathy and approval.
If you helped somebody or do a favor for them don’t talk about it. Don’t keep repeating of your kindness. If you talk about the good deeds you have done for others than your good behaviors will be of no value. Because, repeatedly mentioning the kindness done is like digging the newly planted tree’s roots.
Man and woman are equal as an equal half of an apple. Whatever is right for one side is also right for the other side as well. There is no discrimination. The sides have different characteristics, but this is to complete each other. The main features are the same. Marriages must be pure as it is a remarkable opportunity for self-development of people longing for Truth. A pure marriage is vital in striving for attainment of Mergence with the Holy Spirit. As for its impure form, it exists as an outer appearance. By this, they will burden significantly their destinies. So, cognize the pure marriage, for it has great power.
Yeshua said, ‘’Blessed are those who verily existed before they were born. The one who verily exists now was like this and will be.’’ Psychogenetically young people can live only an instinctive-reflexive life like the life of primitive animals. Those who represent a qualitatively and quantitively developed consciousness are capable of truly conscious, rightly directed, disciplined existence on the Path to the spiritual perfection, on the Path to the Father. But the maturing of the consciousness is a quite slow, and it lasts many incarnations. The statement of Yeshua is about this: first, it is easy to live with such mature people. Second, such people were prepared to such spiritual levels of existence before the beginning of the present incarnation.

THE HOLY BOOKS
Certainly every words written in the books accepted as Holy are not wrong. We have to pick the correct ones as well as understand them correctly. However, organized religions are based on politics which then turned out to be fanatism for the imbecilic biggots.
Without science, free logic and freedom to choose human beings cannot rise their consciousness level. However, without faith in God there can be no joy, love, peace and truth. We cannot reach God through science either.
As one becomes more spiritual, animalistic aggressions of fighting and trying to control the beliefs of other people can be cast off like an old set of clothes that no longer fits.
The true Resurrection is the Resurrection in the highest eons, and not in the world of matter. Yeshua attained this a long time ago and came to the Earth as a part of Holy Spirit. The one who has give way to the Path up to the Mergence with God - attains the true immortality and after the death of body, rises in the eons of the Father in Mergence with Him. Yeshua ''rose'' for embodied people in this world as well.

Come to the light. Don't stay in darkness. Darkness is wicked. All the evil works are done in darkness. What is light? With light everything comes in view. Everything is manifested. Let the light be your comrade and the love be your path so that you can reach to Light without having to go to grave upon your physcal life ends.

Look high up. Watch deeply. Rise your consciousness. Think of the God, the source of everything, and His light. Don't be afraid of telling the truth. Fear from remaining in the bossom of the ground. Long for the eternal life. Pray so that you can rise up to the peace of God. Never forget that God is Love. Without love dominating your heart, you cannot reach to God.

We are with God. That is the truth. It is wrong to say that we came from God.

“Sky and the Earth will roll up in your presence (i.e. they become small when you become large and merge with the Father), and whoever is Living from the Living One will not see death."

FINAL WARNING
Time is closing. Sideways were all closed. There is no sideways any more. Either one reaches to God or to the second death after the physical death. “All or nothing.” That is the word and the deed now to reach God. You must focus on God only to achive this goal. Those who shall not succeed this goal will lose everything. Tell this to everyone.
Yeshua, 1st of March 2018.

Alpaslan Kuzucan


GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...