Benim gibi ölüme yakın klinik ölüm vakaları yaşayanların ruhları bölünüyor. Bir yarımız burada ve diğer yarımız orada kalıyor. Kendimde hissettiğim farklılıklar sonucunda benimle aynı şekilde klinik ölüm deneyimi yaşamış insanların üniversite kayıtlarına geçmiş araştırma raporlarını okuyunca, yazılanlardan bu sonuca vardım. Batılı ülkelerde bu deneyim üniversitelerin ilgili tıbbi bölümlerinde ciddiyetle ele alınmakta ve kayda geçirilmektedir. Maalesef ülkemiz bu konuda da duyarsız kalmaktadır.
Bu deneyi yaşayan başkaları beni anlayacaklardır. Umarım anlayacaklardır.
Ben kesinlikle fanatik ya da şizofren değilim. Bilime inanırım ama bilimle bilimi uygulayanları karıştırmamak lazım. Dünyasal konularda bilimsel düşünce esastır ancak bilimsel düşünceyle Tanrıyı anlayamazsınız. Ruhumuz ve zihnimiz farklı iki şeydir. Zihin beynimizin ürünüdür ve dünyasal kimliğimizdir. Beynimizle birlikte ölür. Ruhumuz ise yaratılıştan itibaren esas olan ve mezarın ötesine geçebilecek vasıfta, olgunlaşmakta olması gereken ana kimliğimizdir. Ameliyat masasında kalp krizi geçirip ölmeme sebep olan doktorlardı. Bilim değil doktor hatası idi. Öldüğümü gördüm. Nefes almamı kendim durdurdum ve çıktım. Sonra yanıma ruhsal kardeşim Yeşua geldi ve bana korkma seni yaşatacağım; Tanrı sana ikinci bir şans verdi diyerek sağ elinin işaret ve orta parmaklarını boğazıma sürdü ve nefes almaya başladım. Bu gerçektir çünkü komada iken, canlandırma bölümünde yatanlardan birinin ruhunu bedeninin dışında, orada görmüştüm, bu defa komadan çıktığımda da yanımdaki yatakta yatmakta olduğunu gördüm. 18 yaşında olduğunu öğrendiğim o genç kız üç gün sonra vefat etti ve doktorların terimi ile fişini çektiler.
Şimdi sizler bunlara gülebilirsiniz de, ama, bu beni hiç etkilemez. Ben bunları buram buram yaşadım. O günden beride öbür tarafla irtibatım hiç kesilmedi. Kabirde olan bazı ruhlar azapları başlar diye uyanmak bile istemiyorlar. Tanrıyı unutmayın. Sevgi ve barış yolundan, doğruluktan ayrılmayın.
Yeşua’nın gösterdiği sevgi ve ışık yolu yolumuz olsun. Kabirden çıkamayanların durumu çok feci. Katiller ve Tanrının adını nefislerine alet ederek din tüccarlığı ve din siyaseti yapanlar azapta en baştalar maalesef. Yine büyü türü yada insanın hür iradesine direkt müdahale peşinde olanlar, beyin yıkama ile insanların ruhsal gelişimlerini kendi dünyasal menfaatleri doğrultusunda engellemeye çalışanlar aynı kategoridedir. Bunlar hiçbir umutları kalmamış bir vaziyette ebedi ölümü tatmayı bekliyorlar. Azap içindeler ve hatta bir çoğu öldüklerinin farkında değil. Sessiz haykırışları dayanılmaz bir umutsuzluğun acısını gösteriyor sanki.
Saygıdeğer okurlarım. Bu güne kadar olan ki ruhsal okumalarımı elimden geldiğince bire bir, yorumsuz sizlere aktardım. Kalp damar hastalığımın yeniden kötüleşmesinden anlıyorum ki görevim sona ermek üzere. Tanrının izniyle yeni bir şeyler alırsam aktarırım ancak bu olmazsa burada hepinize hoşça kalın demek istiyorum. Sevgi yolunuz ışık yoldaşınız olsun.
Esen kalın.
Alpaslan Kuzucan
Bu deneyi yaşayan başkaları beni anlayacaklardır. Umarım anlayacaklardır.
Ben kesinlikle fanatik ya da şizofren değilim. Bilime inanırım ama bilimle bilimi uygulayanları karıştırmamak lazım. Dünyasal konularda bilimsel düşünce esastır ancak bilimsel düşünceyle Tanrıyı anlayamazsınız. Ruhumuz ve zihnimiz farklı iki şeydir. Zihin beynimizin ürünüdür ve dünyasal kimliğimizdir. Beynimizle birlikte ölür. Ruhumuz ise yaratılıştan itibaren esas olan ve mezarın ötesine geçebilecek vasıfta, olgunlaşmakta olması gereken ana kimliğimizdir. Ameliyat masasında kalp krizi geçirip ölmeme sebep olan doktorlardı. Bilim değil doktor hatası idi. Öldüğümü gördüm. Nefes almamı kendim durdurdum ve çıktım. Sonra yanıma ruhsal kardeşim Yeşua geldi ve bana korkma seni yaşatacağım; Tanrı sana ikinci bir şans verdi diyerek sağ elinin işaret ve orta parmaklarını boğazıma sürdü ve nefes almaya başladım. Bu gerçektir çünkü komada iken, canlandırma bölümünde yatanlardan birinin ruhunu bedeninin dışında, orada görmüştüm, bu defa komadan çıktığımda da yanımdaki yatakta yatmakta olduğunu gördüm. 18 yaşında olduğunu öğrendiğim o genç kız üç gün sonra vefat etti ve doktorların terimi ile fişini çektiler.
Şimdi sizler bunlara gülebilirsiniz de, ama, bu beni hiç etkilemez. Ben bunları buram buram yaşadım. O günden beride öbür tarafla irtibatım hiç kesilmedi. Kabirde olan bazı ruhlar azapları başlar diye uyanmak bile istemiyorlar. Tanrıyı unutmayın. Sevgi ve barış yolundan, doğruluktan ayrılmayın.
Yeşua’nın gösterdiği sevgi ve ışık yolu yolumuz olsun. Kabirden çıkamayanların durumu çok feci. Katiller ve Tanrının adını nefislerine alet ederek din tüccarlığı ve din siyaseti yapanlar azapta en baştalar maalesef. Yine büyü türü yada insanın hür iradesine direkt müdahale peşinde olanlar, beyin yıkama ile insanların ruhsal gelişimlerini kendi dünyasal menfaatleri doğrultusunda engellemeye çalışanlar aynı kategoridedir. Bunlar hiçbir umutları kalmamış bir vaziyette ebedi ölümü tatmayı bekliyorlar. Azap içindeler ve hatta bir çoğu öldüklerinin farkında değil. Sessiz haykırışları dayanılmaz bir umutsuzluğun acısını gösteriyor sanki.
Saygıdeğer okurlarım. Bu güne kadar olan ki ruhsal okumalarımı elimden geldiğince bire bir, yorumsuz sizlere aktardım. Kalp damar hastalığımın yeniden kötüleşmesinden anlıyorum ki görevim sona ermek üzere. Tanrının izniyle yeni bir şeyler alırsam aktarırım ancak bu olmazsa burada hepinize hoşça kalın demek istiyorum. Sevgi yolunuz ışık yoldaşınız olsun.
Esen kalın.
Alpaslan Kuzucan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder