Kurumsal dinlerdeki cennet olarak kitleleri gütmek için söylenen zevk ve sefa yerleri veya eziyet ve işkence yeri cehennemler yoktur.
Ölümü takiben salih ruhlar kabirde üç gün uyurlar. Burada
gördükleri rüyalar iyi ya da kötü, dünya yaşamlarında ne ekmişlerse, orada
bunların karşılığını bu rüyalarında gerçekmiş gibi yaşarlar. Bu yaşama tamamen zan şeklindedir ancak ruhlar bunu
gerçek gibi algılar. Tıpkı iyi rüyalar veya kötü kabuslar görmek gibidir ancak fark kabirde Dünyada ki gibi kendi başınıza rüyadan uyanamazsınız. Görevli varlıklarca Tanrının emriyle uyandırılmanız gerekir. Salih ruhlar üçüncü günün sonunda uyandırılır. Kötülükte
ısrarcı olanlar ise uyandırılmayarak bir daha gün ışığını göremeyecek şekilde
karanlığa ve kabuslarına terk edilirler. İlahi adalet gereği bu kötü ruhların cezaları bitince ruhsal hafızaları silinerek varlık aleminden artık -cansız maddeler- alemine düşürülürler. Böylece onlar
yerin altında ota, köke can veren, kendisinin bir bilinç farkındalığı olmayan basit
enerjilere dönüşmüşlerdir. Bir ruh için en büyük ıstırap budur ama onlar maddeye
taptıkları için Tanrı tarafından gıyaplarında hüküm verilek maddeye
karıştırılmışlardır. Yani taptıkları ile bir olmalarına hükmedilmiştir. "İki efendiye birden hizmet edemezsiniz. Hem Tanrıya hemde maddeye birlikte tapamazsınız. Yeşua".
Salih ruhlar uyandırıldıktan sonra karanlık bir tünelden geçerek ışığa kavuşurlar ve hakikate ererler. O zaman Dünya yaşamının esasında bir rüyadan başka birşey olmadığını tam olarak anlarlar.
Alpaslan Kuzucan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder