Translate

17 Mayıs 2021 Pazartesi

VAROLUŞ GERÇEĞİ KİTAPLARA SIĞMAZ

Tanrı insanüstü güçlere sahip bir ilah değildir. Varoluş gerçeği kitaplara sığmaz. Çok daha derin bir iç sezgi ve anlayış gerektirir ve yine de bu bilginin sonuna ulaşamazsınız. Sürekli olarak idrakinizi genişletmek durumundasınız. Yol sonsuzluk yoludur. Bu yolda durmak donmaktır. Donmak ise bilincin ölümüdür. En büyük öğretmen yaşamın kendisidir. Bu öğreti ise hiçbir kitaba sığmaz. Aksini iddia edip herşeyi bir kitaba bağlayanlar bu Dünya yaşamına razı olmuş bedbahtlardır. Onlara sonsuzluğun kapıları kapanmıştır. İnsanoğlunun bilinci içinde bulunduğumuz zaman dilimi itibari ile bilimsel düşünce ve yüksek teknolojinin avantajları ile donatılmıştır. Bu donatmak bağnaz din mensuplarının engellemelerine rağmen gerçekleşebilmiştir.

Bir problemle yüzyüze gelindiğinde kuvvetli bilinçler mantığı kullanır. Sorun ile ilgili verileri toplayarak oradan bir sonuca ulaşmaya çalışırlar. Temkinli olurlar. Dengeli dururlar. Gelişmemiş bilinçli basit ruhlar ise ambale olur, şaşkına dönerler. İlk gruptakiler kendi yollarını kendileri çizerken ikinci gurubun sürü olarak güdülmesi gerekir. Bu ikinci guruptakiler tamamen bir çobanın idaresine muhtaçtırlar. Ve  bu durum kötü niyetli şer odaklarının ekmeğine yağ sürer.

Şunu anlamalıyız ki maneviyat, ruhanilik dinlerden, din bağnazlığından tamamen kurtulmakla olur. Herşeyi bir tek kitaba bağlayan ölü zihniyet insanın bilincinin ilerlemesindeki baş engeldir. Esasen maddiyatı ve cinselliği ortadan kaldırırsanız ortada din adına bir şey de kalmaz. Yani dincilik maneviyatın tam tersidir. Bir çeşit zalim sömürü düzenidir. Sorgulamayı, düşünmeyi ortadan kaldırarak insan bilincini dondurmak isterler. Böylelikle kitleleri kontrol ederek kendi maddi ihtiraslarını tatmin edebilirler. Fakirlere bu yolda olürlerse cennet vaat ederler halbuki şehitlik dedikleri bu mertebe gerçekten var olsaydı, daha doğrusu kendileri buna gerçekten inanmış olsalardı bunu kimseye kaptırmazlardı. Gerçek ise yaşamlarında hepsinin asker kaçağı olmasıdır.

İnsan ancak kendi özüne ulaşarak tanrısal sıfatları takınabilir çünki özümüz Ondandır. Bu durumda bu takıntılı dinler var oldukça kulluk, kölelik var olmaya devam edecektir. Özgürce düşünemeyen insan özünden gittikçe uzaklaşacaktır. Özünden uzak insanda ise ne sağduyu olur ne de ahlak.

Herşeyi bir dinin kitabına bağlayan birileriyle konuşmak, tartışmak olanaksızdır. Onlar sebep sonuç bağlantısını red ederek size karşı gittikçe derinleşen bir düşmanlık içine gireceklerdir. Bu tipler saldırgan akıl hastalarıdır. Bu tehlikeli, saldırgan akıl hastaları eğer ibadet denilen bir takım hareketleri sürekli tekrar ederseniz Tanrının bakire kız, oğlan, mal, mülk, içecek, yiyecek, giyecek vereceğine inanırlar. Maneviyat bunun neresinde? Bu inanç tüccarlarının baş iblisleri yine kendi inançları ve menfaatleri doğrultusunda insanları köleleştirmek için toplumlara inançsızlığı ve ahlaksızlığı da empoze etmektedirler. Bunlar sapık ruh hastalarıdır ve dünyada da kendilerini Tanrı yerine koyarak insanları sömürmeye çalışırlar. Bu sahtekarların ufakları ise yanmayan kefen, cennette tapu vs. satarlar. Bunlar eski zamanların insanı köleleştiren köle tüccarları gibidir.

Dinler hafızaya dayalı olarak yazılmış kitaplara dayanır. İnsanlar kendi öz düşüncelerine ters bir durumla karşılaştıklarında kutsal kitaplara başvurur. Her kim bu kitapları daha fazla ezberlemişse daha seçkin kabul edilir. Burada konuların kendine has orijinal şartlarına bakılmaz fakat ezbere dayalı, muhakemeden, empatiden uzak bilgilere bakılır. Ortaçağ çıkışlı bilgilere.

Dinler ruhun gıdası değildir belki soğuk bir aperatif, iştah acısıdır. Ruhun devamlı genişlemeye, büyümeye ihtiyacı vardır. Bunun için ruhun kendisini canlı tutacak yeni yüzleşmelere ihtiyacı vardır. Dinler ruhunuza belli kaideleri verir ancak bu kaideler zamanla ruhu bu kaideleri koyan, bu kitapları yazan kişilerin zihinsel kalıplarına tutsak eder. Tanrı size nasıl yaşayacağınızla ilgi içtimai kuralları bir kitap halinde indirmez. En büyük yalanda budur. Tanrı kalbi temiz olanlara bir şeyi, davranışı, sözü  düşünceyi doğru ya da yanlış şeklinde o anda ve bir kere hissettirir. 

Peygamberler devride bittiğine göre insan ruhuna yeni açılımları kim getirecektir? Yaşam donup kalacak mı böyle orta çağ mentalitesi içinde? Tanrı ebediyen sustu mu? Hayır artık herkes içine dönecek. Özüne dönecek ve hakikatleri sezecek.



Zaman, ruhsal insanların, programlanmış dini bağnaz beyinlerle mücadelesi zamanıdır.

Bunları görelim...

Alpaslan Kuzucan

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...