İnsani travmalar ve sahte inançlar üzerimize yüklendikce kendimize olan güvenimizi kaybederiz. Kendi içsel bilgeliğimize ulaşmakta zorlanırız. İçimizdeki bu yer bize hislerle ve icgüdülerle hitap eder. Malum olur. İsrar etmez, tekrarlamaz. Bir kere hissettirir. Bizler eğer kafalarımızın içinde hapis olarak egomuzun boyutundaysak, kalp boyutuna giremiyorsak kendi zihnimizin içinde ki kısır döngüsel fikirlerle boğuşmakta isek bu içsel merkezimizden koparız. Onu hissedemeyiz. Bu iç sesimizi duyamayız. Sükunet ve sakinlik bu yüzden çok önemlidir. Dua bu yüzden çok önemlidir. Bu durumda başkalarından yani bizim dışımızdan gelecek yardımlara bel bağlarız. Bütünleşmek, gerçege ulaşabilmek için adeta bir mucize bekleriz ancak bu durum bir çözüm getirmez. Aydınlanmayı her fert kendisi yapabilmelidir. Kendi içsel merkezi ile birleşip bunu yapabilmelidir aksi takdirde bir yere varamaz. Dışardan bazı tavsiyeler, bilgiler dinlenebilir, elbette yardımı da olur ancak esas olan kendi içsel bilgeliğinizin size hissettirebildiklerini dinleyip bunları yaşamınızda uygulayabilmenizdir. Bunun içinde egoların tam bir kontrol altında olması gerekir. Egolar ne kadar kontrolden çıkarsa bu iç ses de o kadar zor duyulur.
Alpaslan Kuzucan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder