Translate

29 Aralık 2021 Çarşamba

KUL HAKKI ÖNCELİKLE KENDİNİZEDİR

Tanrıya inanmayan komünist toplumlarda hiç durmadan çalışanlar asla birşeye sahip olamazlar. Kapitalist toplumlarda ise kendilerini, faizle borçlanarak, sürekli daha fazla çalışmaya mecbur edecek birkaç basit; ev, araba gibi gereksinimlere sahip olabilirler. Kominist toplumlarda aile kavramının olmaması kişilerin kendilerine değer verip saygı gösterme özelliğini yok eder. Kendisine değer vermeyen insan ise başkalarına hiç değer vermez. Kapitalist toplumlarda ise vitrinlerdeki sahip olunacak emteanın bolluğu bencilliği hat safhaya çıkarır. Bu da sonuçta aile kavramını zayıflatır. Her ikisinde de insan ruhu çürür. Her ikisinde de bir mutlu azınlık sınıf vardır. Hiçbir zaman fazla bir emek sarfetmeyen ama herşeye sahip olan kötü niyetli bir azınlık. Laik demokrasi sahibi olmayan ve dini dogmalarla, gökten inme kitaplarla yönetilmeye çalışılan oligarşik, bilimsel temellerden yoksun toplumlarda da durum budur. Sadece görüntü farklıdır ama temelde kendi aklını kullanamayan, kendisini değersiz gibi gören insanın sömürülmesi vardır.

Kötü niyetli insanlar az da olsa hep vardır. Birde  bunlara, aptallıklarından veya küçük bir menfaat karşılığında hemen tabi olacak kütleler vardır. Bu kütleler olmasaydı kötü niyetli azınlıklar bu kadar etkili olamaz, toplumların yönetiminlerini ele geçiremezlerdi. Tüm değer yargılarını kendi şeytani ihtirasları doğrultusunda kullanan kötü niyetli bu azınlık, rasyonellikten uzak kalabalıkların zihinlerini, onların istedikleri ama aslında, gerçekleşmesi hiçbir zaman mümkün olamayacak ham hayallere, yalan ve fantezilere yönlendirirler. Bu sayede her toplum şeklinde de maalesef bu azınlıklar herşeyin keyfini çıkarırlar. Görünüşte çıkarırlar ancak onlar, aslında sadece bu maddi dünya yaşamına razı olmuş bedbahtlardır.

Temelde kötü niyetli kimseler olan bu azınlıklar hiç kimseye iyi niyet beslemezler çünki herkesi kendileri gibi bilirler. Bu yüzden iyi niyetli insanlar, saf ruhlu bireyler hiçbir sistem, din ya da ülkü, ideoloji adı altında kendilerinden fazla fedakarlık etmemelidirler. Zihinlerini bu tip hayali bazı şartlanmaların kölesi haline getirmemelidirler. Fazla fedakarlık kişinin kendi kul hakkına girmesidir. Gün gelir "yapmasaydın" derler. Birgün takdir edilir diye kendinizi paralamayın. Bir kere takdir etmeyen hiçbir zaman takdir etmeyecektir. Hatta bir kere yaptığınızı devamlı yaparsanız bu durum sanki sizin görevinizmiş gibi kabul edilir. Ne soysuzluk!

Davranışlarınız sizi ve karşınızdakileri rencide etmeyecek dengeli ve saygın bir dayanışma çizgisinden sapmasın. Sonuçta sizlerin fazla fedakarlıklarınız neticesinde oluşacak mal, mülk eski tabirle dinar ve dirhem bazı kötü niyetli şer kurnazlarının iştahını kabartacaktır ve onlar pislik sinekleri gibi bunların üzerine çıldırmış bir tarzda üşüşeceklerdir. Çatlayana kadar taptıkları "parayı" yemeğe devam edeceklerdir. Fiiliyatta bunlar toplumları kütlesel bir yıkıma götürmekten dahi hiç çekinmeyeceklerdir. Ve, doğal olarak,  bunları yaparken de ruhları cehenneme (ikinci ölüme) doğru sessiz bir azap içinde yürümeye devam edecektir.

Sonuçta hep kötü niyetliler mi kazanıyor? Hayır. Kötü niyetli insanlar her zaman şüphe içinde olurlar. Hatta bu şüphe zamanla onları delirtir. Paranoyaklaşırlar. Şüphe içinde olan kimseler Tanrı dahil herşeye şüphe ile bakarlar. Haksız olarak elde ettikleri mülkler ve makamlar onları geçici bir sürede mutlu etse de vicdanı temiz gerçek bir inanç sahibinin sahip olduğu dış şartlardan fazla etkilenmeyen iç huzuruna ve mutluluğa asla erişemezler. Birde bu yığdıklarını muhafaza etme sorunları vardır. Kalıcı bir iç huzurları olmaz. Bu iç huzuru olmadan da kişi kendi içindeki Tanrısal özden, kendi ruhundan olumlu manevi geri beslemeleri alamayacaktır. Neticede zihin gerçek bir mutluluğa, içsel bir huzura ulaşamayacaktır. Kişi kendinden bilir sözü gereği şüphe ve korku temelli yalan dünyasına hapsolmuş olarak yaşayacaktır.

Kimsenin namazına niyazına da bakmayın. Zenginliğine veya fakirliğine de  bakmayın. Sözlerine ya da bulunduğu makama da bakmayın. Kişilerin yaptıklarına bakın. Kişilerin parayla olan ilişkilerine bakın. Kendilerinden daha altta olan insanlara karşı olan davranış şekillerine bakın. Bunlarla insanların gerçek yüzleri belli olur.

Yeşua2000

28 Aralık 2021 Salı

RUHSAL SEVGİ VE MADDİ TUTKULAR

Tutkusuz, takıntısız sevmek; sevgi içinde kaybolmaktır. Hatta kendi nefsinizi unutabilmektir. Bu gerçek maneviyatın başlangıcıdır.

Bir anda ve herşey için oluşan asil ve yumuşak bir tarzda Varlıkla içsel kucaklaşmanızla adeta yok olmuşsanız işte bu diğer tüm varoluş alanlarına girişin yoludur.

Kalbin ve zihnin alçak gönüllülüğü, bizim ve başkalarının tüm hatalarının kabulü yoldaki ilk adımdır. Bu yolda yürürken kullanabileceğimiz diğer araçlar: Dua etmek ancak kendimiz için değil başkaları için ve kendimizi sadece Tanrısal sıfatlara teslim etmek. Tanrının varlığını içimizde hissetmek. Tasavvur; öğrenmenin mutluluğu, isteyerek içsel özümseme ve derinlemesine öğrenmek. Öğrendiklerimizi yaşama geçirmek; kişinin öğrendiklerini önce kendisinin yaşaması. Dünyasal konularda tamamen bilimsel eşlilik olarak düşünmek. Önce öğrenmeye açık ve istekli olmak ve sonra bildiklerimizi herkesin faydasına sunmak. Ama dayatmadan.

Halbuki dünyasal sevgiler sahiplenicidir çünkü kendini düşünür. Bu şekliyle de sizi Varlıktan ayırır. Doğasında bu vardır. Kendinizden ayrı düşünmediğimiz sürece bir şeye takılmazsınız.  Birlik anlayışından kopmak sizi tutkulara, takıntılara sürükler. Diğerlerini kendiniz gibi bilmemek takıntılara sebeb olur. 

Asalaklığı savunmuyoruz elbette. Bu sözler herkes için geçerlidir. Yoksa arsızlıkla, hadi sen sahip olduklarını bir paylaş görelim diyen olumsuz ruhlara hiç değer vermeyin. Sadece almayı düşünenlerde hiç sevgi yoktur. Bu durum kişi zenginde olsa fakirde olsa değişmez. İnsan öncelikle kendisini diğer canlara faydalı ve onlar için olumlu ve anlamlı kılmalıdır. Kimseyi rahatsız dahi etmemeye çalışmalıdır. Çoluk çocuğun hayatını riske atıpta sonra ben hayvan severim demek olumsuzluktur. Cinsi sapıklara üçüncü cins demek hastalıklı bir zihniyettir ve zararlıdır. Hak etmeyene hak etmediği bir şeyi vermek yanlıştır. Dejenerasyona, olumsuzluğa yol açan zarar verici hareketlere nasıl olumlu bakılabilir!  Güya bunların adı sevgidir ama manevi anlamda bahsedilen bu değildir. Gerçek sevgide sağduyu ve adalet vardır. Dayanışma vardır ama sömürü yoktur.

Düşünce bilimsel temellerde olabilir sadece. Onun dışında bilimsel temele dayandıramayacağımız iki şey vardır. Birincisi herşeyin kaynağı ve tek olan Tanrının varlığı ve birliği ve, ikincisi  de Kutsal Ruh Konseyi (melekler dahil). Bunların dışında bilimsel olarak ispatlanmamış hiçbir şey hakkında kesin konuşulamaz. Insanlara gaipten kesin emirler, dogma bilgi içeren vahiyler gelmez. İçinize sadece bu iki gerçeği size detaylı örnekleriyle anlatan ilhamlar gelebilir.

Eğer siz tüm varlığın birbirine bağlı ve evrendeki tüm yaşamın kaynağının Tek olduğunu kavrayıp, maddi ve manevi dünyaların iç içe olduğunu benimseyip, özümseyip bunu yaşamlarınızda fiilen gerçekleştirmiyorsanız ruhsal sevgiden uzak ve, dolayısıyla Kaynaktan ayrısınız demektir ki bu durumda içinizde sevgi yoktur. Bu durumlarda içinizdekine tutku denir. Bencilliğin dışa vurumu denir. Bu bencilliğin kaynağında hasetlik, korku, şehvet, aç gözlülük, kalbin kibri hatta hükmetmek gibi olumsuz duyguları yatar.

Dünyada insanların sevgi dedikleri zihnin,  aklın ve egonun yatattığı olumsuz duygulardır. Sizler ruhsal sevgiyi hissedin.

Yeşua2000 

20 Aralık 2021 Pazartesi

EVRENSEL BİLİNÇ VE İÇ SES

Ruhsal boyutlarda içine doğma, sezgi dediğimiz olgu hayatımızı çevreler. Doğduğumuzda geçmiş yaşamlarda edinilmiş tecrübelerin etkisiyle doğarız. Bedensel yaşam ilerledikçe bu tecrübelerin etkileri artı yeni hatıralarımız birlikte bizim yaşam görüşümüzü ve onun ince ayrıntılarını ortaya çıkarır. Takibinde bu algılarımız gözlem, değerlendirme ve akla uygunlaştırma yeteneğimiz doğrultusunda oluşan onay ve kabullere dönüşür. Bu şekilde, insanlar olarak yolculuğumuz gerçek tecrübelerden doğan sezgiler temelinde gelişir. Bilişsel yeteneklerimiz bilincimizin bir yansıması haline dönüşür. Ruhaniyet; sezgilerimizin, bilinçlerimizin sesidir aslında. 

Bilinç bizi doğru yolda tutar. Ancak ilkel zihnimiz yargılayıcıdır ve sürekli ters yöne bakar. Zihin hemen haz arar ama bilinç akılcıdır ve etiktir. İnsanlar iç sezgilerini dinleyerek bu gezegendeki doğru yanlış ayırımını yapabilen tek varlıktır. Yapısal olarak doğruluğun farkına varabilme idraki ile doğarlar. Bu farkındalılık azim ile, dua ile, dikkat ve düşüncelilikle gelişir. Dua geçmiş kayıtlarımızı netleştirir. 

Doğruluk algılarımızın bir yansıması haline gelince içimize doğan sezgilerimiz aydınlanmış titreşimlerin aşkın salınımlarına dönüşür. İç sesimizi daha yüksek ve daha net olarak duyarız. Sonunda bu iç ses davranışlarımızın bilinçli onaylayıcısı haline dönüşür. Bu seviyede zihnimizin hemen haz elde etmek için yarattığı duygusal hilelerini çabuk fark ederiz. Rehberimiz bilincimiz olur. 

Tüm bilinçler evrensel bilince bağlıdır. Evrensel bilinç ile uyarlandıkça onun sesini duyma ve çağrılarını kabul etme yeteneğimiz artar. Ancak bu arınma sürecini öncelikle her fert, sizler, kendi çabalarınız ile başlatmalısınız.

Yeşua2000 

16 Aralık 2021 Perşembe

GOD'S WORK MUST BE FIRST

God’s work must always be first and most prominent for the soul. Immediate reaction must be given at the right moment, because God’s works are done at the moment they are assigned. Pure souls, which are God’s children and troops, always wait readily, standing and fully focused in God’s presence, in order to serve and realize their duties as soon as they are assigned to them. Focusing is very important. The act of focusing must be continuous. Because wandering away momentarily will turn your direction away from God. And this is not permitted. In the end, such a degree of surrender is not easy and it requires being purified souls that are cleansed from all desires and obsessions while alive, and this requires full devotion, full love. Still, man cannot reach this level of consciousness while alive, but at least, he can keep his actions in this direction. He can keep his negative emotions under control. This is man living beyond himself. One may come close to this state of being while alive, and he can fully attain it after death. In order to achieve this, you need to be crazy for God while alive, to love Him with all your heart, your mind and your soul. Of course this does not mean not to enjoy life, to retire into seclusion. The important thing is for a man to establish such control, peace and devotion within himself and in his soul, while living in and together with a society, regardless of the circumstances.

Yeshua2000 

WHEN YOU ARE DISTANCED FROM GOD

You are distanced from God when you are
angry. And you become more peevish as you
move away from God. Be calm and control
your anger. Do not let your negative emotions
blanket your mind. Let your mind be at ease.

Can you see yourself in boiling water? No, you
cannot. But if the water is calm, you can see
yourself as in a mirror. This is important. If you
are not calm enough, you cannot receive from
the source the life energies that are flowing in
all directions. Therefore, it is vitally important
to be calm. When you are unable to
constantly receive these energies, you cannot
remain physically or mentally healthy.

Yeshua2000 

BEDENİMİZİ BAZI YİYECEKLERDEN ZAMAN ZAMAN MAHRUM ETMEK

Herşeyin fazlası fazladır. Sağlıklı bir şekilde yaşayabilmeniz için gereği kadar beslenin. Aşırıya kaçmayın. Gereğinden fazla hiçbir şeyi tüketmeyin. Zaman zaman kendimizi gıdalardan kısmen mahrum etmek ise bizim kendimizi tanımamıza sebeb olur. İnsanlar artık gerektiği için değil zevk için yemek yemektedirler. Obezleşmişlerdir. Damak zevklerinden mahrum kaldıkları zaman mutsuz olmaktadırlar. Asabi olmaktadırlar. Doymuş olmaları beden gereksinimlerinin çok üzerinde bir seviyeye çıkmış durumdadır. Bir takım olumsuz hal ve alışkanlıklarını zevk için yemek yiyerek, damak tatlarını aşırı tatmin ederek kontrol altında tutmaya çalışmaktadırlar. Halbuki belirli süreler insanın kendisini bazı yiyeceklerden mahrum etmesi ya da miktarlarını azaltması o kişinin ruhsal gelişimi ve kendini tanıması için gereklidir. Kişi kendini yemek ve içmek zevkinden geçici olarak mahrum ettiğinde asıl içsel kimliğini tanımaya başlar. Derinlerde ki içgüdülerinin ne olduğunu görür. Olumlu ya da olumsuz ancak zevkle bastırılan bu derinlerdeki güdüler, alışkanlıklar beden zevklerden mahrum edilince belirgin hale gelir. O zaman siz gerçekte ne olduğunuzu, nasıl bir insan olduğunuzu görürsünüz. Bugün ki oruç denen İslami şekil  ya da diğer dini şekiller bunu sağlamaktan çok uzak adeta bireysel ve toplumsal olarak zararlı bir şekle sokulmuştur. Ramazan ayında gıda tüketimi üç misli artmaktadır. Gece kalkıp tıka basa yemek ki bu normalde yoktur ve sonra yatıp geç vakitte kalkmak, vaktinde kalkılsa da ayakta uyumak, işini aksatma ve iftar vaktine yakın deli gibi davranıp ne trafik ne de kural ve  bir terbiye tanımadan oraya buraya adeta saldırmak ve sonra tekrar iftarda tıka basa yemek! Bu gerçek bir dramdır. Bunun ruhsal tekamüle zararı vardır. Esasen biraz aç kalan insanların bu derece sinirli olup adeta delirmesi o toplum insanlarının ruhsal seviyelerinin çok gerilerde kaldığının bir göstergesidir. Halbuki ruhen yüksek seviyede ki bilinçli insanlar hep bu dönemlerinde ilham almış, içlerindeki tanrısallığa, iç seslerine ulaşmıştır. Son derece sakindirler ayrıca oruç tuttuklarını da hiç belli etmez ve ortalarda olabildiğince az görünürler. 

Doğru şekilde kendinizi yemekten ve içmekten mahrum ettiğinizde asıl kişiliğinizin ne olduğu ortaya çıkar. Bu da size kendinizi tanımanız ve yalana sapmadan kendinizi düzeltmeye başlamanız için fırsat tanır. Mahrum kalmanın belli bir ayı ya da günü yoktur. Siz ne zaman içinizden gelirse bunu gizliden yapın ama çevrenize zarar vermeden. Ayrıcalıklar beklemeden. Sorumluluklarınızı aksatmadan. Gösterişe sapmadan. Şayet bu sizi öfke, acelecilik, saldırganlık, kabalık ve aşırı yemek gibi olumsuz duygu ve davranışlara yönlendiriyorsa bu sizin ruhsal dengenizi çok bozuk olduğunu gösterir. Kendinizi tanıyın. Sizi daha sakin, daha iyi ve daha nazik ve düşünceli bir insan olmaya yönlendiriyorsa bu sizin ruhen gelişmiş biri olduğunuzu gösterir. Kaldıramayacağınız derece ki mahrumiyetlere kalkışmayın.

Elçilerde bu süre kırk gün olarak bilinir. Ama bu bir mecburiyet değildir. Neticede herkes elçi değildir.

İnsanlık bu gün geldiğı hal itibariyle; daha fazla mal, daha fazla yiyecek, daha fazla eğlence, tam bir dejenerasyona uğramıştır. İnsanların büyük bir çoğunluğu ayrımsız, adeta, bırakın Tanrının bizim için yarattıklarını, Tanrının kendisini unutmuş durumdadırlar. Sahip olmak,  tüketmek tutkusu Tanrı sevgisini bastırmıştır. Herşeyi, bize verilmesini sanki otomatik olarak hakkımızmış gibi algılamaktayız. Şükretmek unutulmuştur. Halbuki Tanrı bizden verdikleri için şükretmemizi ister. İşte oruç tutmak, İslami şekilde değil, bunu sağlar. Tekrar Tanrının kendisinden içimize üflediği ruhun kontrolü altına girmemizi sağlar. 

Yeşua2000 

15 Aralık 2021 Çarşamba

KUTSAL KONSEY (KUTSAL RUH)

Tanrı sevgidir. Bu temel sıfatı Onun evreni ve bizleri yaratmasının nedenidir. Evrende hem ruhsal yaşam vardır hem de maddi yaşam. İkisi iç içedir. Tanrı varlıklara özgür irade vermiştir ki bu varlıklar Kendisiyle birlikte hareket edip Ona hizmet edebilsinler. Bu seçimi de sevgiyle yapabilsinler. Tanrı yarattıklarını onların tepesindeki bir zorba olarak yönetmez. Onlarla birlikte çalışır. Onların da yarattığı evreni yönetmekte kendisine yardım etmelerine izin verir.

Tanrının yönetmekte kendisine yardım etmesine izin verdikleri sadece insanlar değildir. O bir çok ruh varlığını da bunun için yaratmıştır. Tanrının yarattığı ruhsal bir konsey, bir meclis vardır. Kutsal Ruh denilen olgu budur. Elbette Tanrı herşeyi tek başına yapmaya muktedirdir. Ancak böyle bir konsey Tanrının sevecen doğasıyla uyumludur. Kendisi yarattıklarıyla birlikte çalışmayı tercih etmektedir. Yargı ve hüküm elbette kendisine aittir ama evrenin işlerini yarattıkları ile birlikte yapmayı arzu etmektedir. 

Bu konsey Kutsal Ruh topluluğudur. Bu makam Tanrının bizlere bir lutfudur. Arınmış ruhların birlikteliğidir. Bu konsey birdir. Onlar "biz" diye konuşurlar. "Ben" diye konuşmazlar. Bu topluluğu örnek vermek gerekirse cıvaya benzetebiliriz. Kimyasal yoğun bir sıvı olan cıva bildiğiniz gibi dağılsa da yine toplanır ve bir olur. Bu ruhlarda konseyde birdirler ancak görev aldıklarında birlikten ayrılarak görevlerini yaparlar sonra tekrar birleşme vardır. Birleştiklerinde de her birinin kendi karakter farklılıkları vardır ancak özde birdirler. Bu konseyi aşırı övüp Tanrıya eşit bir yere koymak yanlıştır. Elbette bu meclis, bu konsey çok saygın bir makamdır. Ancak kendi varlığıyla kaim ve daim olan yalnız Tanrıdır. Diğer herşey var olmak için Ona muhtaçtır. Tüm yücelik Tanrının dır. Tanrı tekdir. Bunun unutulmaması gerekir.

Dünyada iken arınabilmiş ruhlara bu konseyden birinin kefil olması halinde o kişinin ruhu bedeninin  ölümünü takiben Tanrının huzuruna çıkarılır ve orada kutsallığı Tanrı tarafından onaylanır. Artık o ruh da bu konseyin bir üyesidir. Tabi yeni bir üyesi.

Yeşua2000 

14 Aralık 2021 Salı

TANRI HEM STANDARTTIR HEM DE MOTİVASYONDUR

İnsan kutsal varlık olması için yaratılmıştır. Çünkü kendisini yaratan Tanrı kutsaldır. İnsanın sorumluluğu Tanrının kişiliğinde sabitlenmiştir. "Kutsal olun çünkü Tanrı kutsaldır." Onunla birlikte ebedi yaşamı hak etmek için insanında kutsal olması, Tanrının sıfatlarıyla sıfatlanması zorunludur. Aksi takdirde insan ruhu yok olur. Bizler kutsal olmak zorundayız. Varlığımızı devam ettirmek istiyorsak bunun başka bir alternatifi yoktur. Bu bir kanun değil bir standarttır. Tanrıda karanlık olan hiçbir nokta yoktur öyleyse bizlerde de karanlık olan hiçbir nokta kalmamalıdır. Tanrı herşeyin kaynağıdır. Sonsuz bir kaynak. Değişmeyen bir kaynak. Bu kaynaktan sadece sevgi, iyilik ve doğruluk fışkırır. Bu değerlere uymayan her tür olumsuz hareketimiz ise günah dediğimiz şeydir. Yani Tanrının özünde olmayan herşey. Günah denen bu olumsuzluklar kalıcı olamaz çünkü Tanrıya ters düşmektedirler. Kalıcı olabilmemiz için Tanrıyla eş uyumda salınıma girmemiz şarttır. Tanrı ile bir olmamız için bu şarttır. Okyanustaki bir damla misali. Damla okyanusun bir zerresidir ama yapı itibariyle okyanusla aynıdır. Yani sudur. Heryerde ve herşeye muktedir hüküm sahibi olmamız değil kelime oyunu yapmadan bizlerden saflaşmamız istenmektedir. Benzemeye çalışmakla emredildiğimiz tek nitelik budur. 

Doğruluk; uzlaşma ya da hükümle belirlenemez. Doğruluk sadece Tanrıya benzemekle olur. Kutsallık Tanrının isteği değil Tanrının kendisidir. Davranışların ve tavırların doğruluğunu bu belirler. Burada Tanrının emri değil ama Tanrının ne olduğu belirleyici faktördür. Tanrı kendi özüne ters düşen birşeyi bizlerden istemiyor. Onun gibi olmamızı istiyor. Yeşua bize bunu göstermeye çalışmıştır. Bunun aramızda yaşayan canlı bir örneği olmuştur. "Yeşua hiç günah işlemedi. Ağzından yalan bir söz hiç çıkmadı". Yaşamı, sözleri ve öğretileri kutsallığın şahıslaştırılmasıydı. Tanrının kutsallığını bizlere tam yansıttı.

Yeşua2000

2000 YIL ÖNCE YEŞUA ŞÖYLE SÖYLEMİŞTİ

Doğruluğunuzu insanların gözü önünde gösteriş amacıyla sergilemekten kaçının. Yoksa göklerdeki Babanız’dan ödül alamazsınız.  Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin. Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.

Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye havralarda ve caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. Ama siz dua edeceğiniz zaman odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Babanız’a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir. Dua ettiğinizde, putperestler gibi aynı boş sözleri tekrarlayıp durmayın. İçinizden gelen samimi duygularla dua edin. Onlar söz kalabalığıyla seslerini duyurabileceklerini sanırlar. Siz onlara benzemeyin! Çünkü Babanız nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O’ndan dilemeden önce bilir.  

Oruç tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. 

Yeşua

13 Aralık 2021 Pazartesi

GOD DOES NOT LIKE DOUBT

It is very important that your faith for God and Yeshua is rock solid. Doubt destroys the faith. Do not have any doubt. If you want to belive with outer evidences look at the nature. It is a miracle manifesting continiously. To be one with God means having a solid faith.

Yes, to belive in God is essential. But it is even more essential that God and Yeshua belive in you. God is one and Yeshua is the sample of ideal human being. We must undestand and internalize Yeshua’s message and his life sample to be able to reach God.

God does not bargain. He wants us pure. Pure as at the beginning when He gave us the purist life energies namely His Holy Breath. He does not accept unclean souls into His presence. Only the pure ones will gain the right to live eternally with Him. Yeshua is the gateholder. Yeshua has the key of this gate of love which has been delivered to him by God.

Yeshua2000

NİYE BURADAYIZ?

Niye buradayız? Bir olmak için. Bizler bir takım getiriler elde etmek ya da cehennemden kurtulmak için burada değiliz. Yaşama olumlu katkıda bulunmak için buradayız. Kaynağımızla eş salınıma ancak bu şekilde girebiliriz. Burada ırklar, renkler, töreler veya dinler hiç önemli değildir. Yaratıcımızla tekrar bir olabilmek için buradayız. Ancak o zaman iç dünyalarımız geçmişin travmalarından ve geleceğin endişelerinden kurtululabilir ve derin bir huzura kavuşur.

Bir takım kahramanlar yaratmak ya da bir takım alışkanlıklara yapışmak için burada değiliz. Bir takım insanları ilahlaştırmak için burada değiliz. Sefil hallerinden kurtulmak için uyuşturucuya sarılan insanlar gibi bir takım dinlere bağlı olmak zorunda değiliz. Bunlar yanlış yollardır. Hiçbir insan iki Tanrıya birden hizmet edemez. Ya Tanrıya dönersiniz ki o sevgidir ya da paraya ki bu da tam bir bencilliktir. Sevgi insanı daha üstün gayelere yönelmeye götürür paraya tapmak ise her türlü kötülüğe. Sevgi insanı özgürleştirir ama bencillik köle yapar.

Elbette insanın hayatını idame ettirmesi için bir miktar paraya ihtiyacı vardır ama sevgi ağırlıklı bir toplumda bu zaten kendiliğinden oluşur. Dayanışma vardır, adalet ve huzur vardır. İhtiyaçlar karşılanır. Nezaket ve iyilik vardır.

Tanrıyı bir tapınma idolü haline getirmeyin. Ona benzemeye çalışın. Yeşua bunun aramızda yaşayan bir örneği olmuştur. Gösterdiği yolu iyi anlayın ancak kendinize rol model olarak sadece Tanrıyı seçin.

Bizler kendiliğinden var olabilen varlıklar değiliz. Sürekli Kaynaktan beslenmek durumundayız. Kötülükler ise bizim bu kaynaktan aldığımız enerjileri zayıflatır. Bencillik, ayrımcılık bizi yok oluşa götürür ama maalesef bir çok insan, bedbahtca sadece bu dünyada var olabilmeye razı olmuş gibiler. Sizler Yeşua'nın yaşamına odaklanın. Onu ilahlaştırmayın. Sadece onun gösterdiği yoldan yürüyün. Herhangi bir dinin arkasına gizlenmeden yürüyün. Bu zordur ama ebedi yaşamı hak etmenin kolay olduğunu kim söyledi ki? Ruhsal dönüşüm kolay değildir ama sonuç muhteşemdir.

Kötülükleri bedeninize musallat olan hastalıklar gibi düşünün. Mikroplar bedeninizi önce zayıflatır ve tedavi olunmazsa ölüme götürür. Kötülüklerde ruhu zayıflatır ve terkedilmezse yok oluşa götürür. Tüm ruhlar devamlı Tanrı dediğimiz Kaynaktan beslenmek, enerji çekmek durumundadır. Aksi takdirde varlıkları son bulur. İnsan bedenini mükemmel donanımlara sahip bir komputer gibi düşünün ama kendi başına bir hiçtir. Potansiyeli vardır ama güç kaynağı (Tanrı) olmadan ve içine bir  program (ruh) yüklenmeden bir işe yaramaz. Dünyada yaşarken seçim özgürlüğünüz vardır. Yani kendinizi kontrol etmezseniz programınıza virüs girebilir. Bu yüzden duygularınıza dikkat edin. Bu yaşam boyu süren bir savaştır. Virüsü temizleyemezseniz tüm program silinmek zorundadır. Bu da ebedi ölümdür.

Hepinizin ruhunun derinliklerinde uyandırılmak üzere bekleyen bir bilgelik var. Ona ulaşmaya çalışın. Bunun için zihninizin sakin olması ve olumsuz duygulardan, tutku ve korkulardan uzak olması şarttır. Dua edin. Tanrı kalbi temiz olanların yanındadır.

Yeşua2000

COMPASSION

Compassion is the truth of; right relationship,  loving understanding,  actively expressed Love. In response to a consistent invocation by humanity, God communicates with us through pure hearts. They transmit the very nature of God and enable humanity to express the needed divine ideas. The wisdom, love and light they express emanates from the very heart of God and is evidence of our inner divine guidance. They remind us that God exists and ever loves us, and at the heart of the universe is unalterable compassion which echoes the voice of God, leaving us without doubt that we are not alone.  From this emerging place of oneness with divinity each of us has a responsibility to act as an expression of God’s revelation. When this occurs fully and consistently there will be a constant stream of God’s love working in and through humanity which will illumine our lives and make our world sacred. When the soul-illumined mind trancends all the limitations of the form and planetary life, the focus will be on the subjective spiritual world.  Through love, will and intelligence, we will transcend our jealousies, prejudices, hatreds and selfishness. Expressions of this transcendence are love, wisdom, compassion and service towards all people and the ability to create right relations among ourselves and the nations of the world. We will learn to think in terms of the whole and of our unification with Deity.      

KINDNESS IS VITAL FOR IMMORTALITY

Why kindness is a must? God gives us all the purest energies and wants to receive them back as pure as they are given. However 2/3 of the world population have been misusing this pure energies and diminishing them by cutting themselves out from God through their wickedness, malice and lust. When we make the life of the others around us misarable we also are making their energies turn into negative which is another reason to receive the consequences of eternal death. Especially when we mistreat our spouses badly that is unforgivable.  It is believed that the places where the pure souls' graves are; there accepted the prayers much better. That is ignorance. There are no energies left there from the saints because their energies do not stay in the soil but merge into the God's energy. Only the energies of dark souls which have tasted the soul death (second death), the remnants of their energies which are weak and dark remains under the soil. The ones that have lost their human qualifications. The ones that their memories have been erased due to their own wrong choises while living on earth. Think of them as computer programs with viruses to be deleted. 

Love has no counterpart in all creation, and comes from the Father alone. Only the God is immortal, and only those to whom He gives His attributes of immortality becomes immortal.  The divine love is that love which  belongs to or is a part of God, possesing His nature and composed of His substance, and which when possessed by man to sufficient degree, makes him divine and of the nature of God.  The great love God intended should be received and possessed by all human beings who should desire to receive it, and who would make the effort to obtain it.  Come to the light. Don't stay in the darkness. Look high up. Watch deeply. Rise your consciousness. Think of the God, the Source of everything, and His light. With light everything is manifested, and comes in view. Darkness is wicked.  Don't be afraid of telling the truth. Fear from remaning in the bossom of the soil. Long for the eternal life with God. Miss the the energy of God. Pray so that you may rise up to the peace of God. Never forget that without love dominating your heart, you cannot be accepted. 

 Yeshua2000 

12 Aralık 2021 Pazar

MUSA PEYGAMBERİN ÖLDÜRÜLMESİ

Kudüs'e girdiğinde Yeşua olağanüstü bir ithamla sözlerine başlamıştı:

"Üzerini örttüğünüz her sırrınız açığa çıkacaktır. Issız yerlerde aranızda fısıldaştıklarınız evlerin damlarından haykırılacaktır."

Yeşua neden bahsediyordu? Ve, bu toplumun ileri gelenlerini ürkütücek bilgileri nereden edinmişti?

Acaba -Joseph Caiaphas ve Herod Antipas dan mı bahsediyordu? Çünkü onlar şöyle diyorlardı:

"Peygamberlerin kabirlerini inşa edin ve onların mezarlarını süsleyin. Eğer bizler atalarımızın günlerinde yaşamış olsaydık peygamber kanını dökerlerken asla onlarla iş birliği yapmazdık. Bu nedenle sizler kendinizin şahidi olun ki sizler peygamber kanı dökenlerin çocuklarısınız."

Burada bahsedilen kabir büyük ihtimalle Musa'nın ahit sandığının konulması için yapılan Kudüs mabediydi. Yeşua Musa peygamberin kanının bu iki şahsın -Caiaphas ve Antipas- ın  atalarının elleriyle döküldüğünü kast ediyordu. Caiaphas İsrael'in 3. Oğlu, Levi'nin soyundan geliyordu. Antipas'ın ataları Edom luydu. Musa'nın kayanpederi Reuel'un geldiği yer. Musa peygamber Reuel ve Levi tarafından Tanrı dağı denen yerde öldürülmüştü. Reuel aynı zamanda Mısırda firavunların sihirbazlarından hipnoz ve sihir eğitimi almış biriydi. Bu şekilde insanlar üzerinde etkili olmaya meraklıydı. Levi kabilesi ise Musa peygamber Tanrı dağından on emir tabletleriyle indiğinde emriyle, puta tapmaya başlayan 3000 kişilik grubu, kadın çocuk ayırt etmeden katleden ve Musa dağda iken buzağıya tapmayıp ona bağlı kalan kabileydi.

Şimdi bu iki şahsın çocukları Yeşua'nın sırlarını ortaya çıkarmasını göğüsleyebilecekler miydi? Eğer halk bu iki şahsın atalarının Musa peygamberin katilleri olduklarını bilselerdi acaba itibarları kalır mıydı? Bu durumda sustular. Hemen cevap verip konuyu halkın nezdinde daha belirgin bir hale getirmeye cesaret edemezlerdi. Bu çok tehlikeliydi. Sustular ve Yeşua'nın gizlice tutuklanıp susturulmasına karar verdiler.

P.S.: Yeşua'ya Musa peygamberin en güvendiği komutanı ve kayınpederi tarafından öldürülme sebebinin ne olduğunu sorduğumda; Musa'nın ileri yaşlarda çok olumsuzlaştığını, bilhassa karılarına karşı çok kötü davranmaya başladığını, çok eziyet etmeye başladığını söylemişti.

Yeşua2000 

CONTROL YOUR FEELINGS

When you turn and start to rise towards God, to the Source of Light, you start feeling that you are getting away from the worldly desires. Most of you don’t like this feeling. They like world. They like fake power feelings. The like commodities and above all they enjoy watching the genitalia of the opposite gender. This is very absurd. 

There is no knowledge in their faith. Actually they don’t have any faith at all.  They are ignorant of the Divine Truth.

Men’s weakest point is lust and for women it is the feeling of insecurity.

Most of the good souls who have failed on earth and gone astray  because of sexual lust and worldy desires. Never leave control over your feelings. This world is a place of duality where as our real truth is unity.  Death reigns in this world where as life reigns in the real life if gained.

Yeshua2000

11 Aralık 2021 Cumartesi

POLİTİKA YALAN SANATIDIR

Kominizm ya da sosyalizm büyük bir aldatıcı önyüzdür. Arkasında gizlenen gerçek yüzü ise tam bir güç elde etme manyaklığıdır. Bir daha kimsenin deviremeyeceği mutlak bir totaliter güç olma hayali. Gerisi tamamen politiktir. Vadedilen idealler, işçi sınıfı, insan hakları vs tam bir kandırmacadır. Sovyetlerde ve Çinde gücü ele geçirdikten sonra komünist parti idaresi toplam 100 milyon insanını katletmiştir. Erkekleri alkolizme ve kadınlarıda fuhuşa sürüklemiştir. Çinde hala neredeyse 150 milyon insan açlık sınırının altında yaşadığından doğan çocuklarda anormallikler belirmeye başlamıştır. Tam bir sansür hakimdir. İşçininde, köylününde hiçbir hakkı yoktur. Önceden vaat edilen haklar hep yalandır. İnsanları köleleştirmek ten başka bir hedefleri yoktur. Tüccar hayali şeyler vaad ediyorsa sizi dolandıracak demektir. Politikacılar hayali şeyler vaad ediyorlarsa sizlerin canını alacak, köleleştirecek demektir. Rasyonelism fikri komünizm adı altında kölecilik şekline dönüşmüştür. Kendilerini halkın hizmetkarı olarak lanse eden politikacılar ve bürokratlar bir kere gücü ele geçirdikten sonra kızıl patronlar olmuş ve herkese tepeden bakmaya başlamışlardır. Adete yeni krallar, kraliçeler, prensler ve prensesler olmuşlardır. Offshore hesaplarında ülke kaynaklarından ve halktan toplanan paralardan çaldıkları milyarca dolarları vardır. Kendilerine yakın gördükleri uygun kişilerden yeni bir zengin elit sınıfı yaratmışlardır. Diğer insanları ise hayallerindeki monarşilerinin birer enstrümanı haline getirmişlerdir. Kendi menfaatlerini ön planda tutarak adeta bir kıyım yapmaktadırlar.

Böyle bir monarşi ortamında dürüst hakim, dürüst yönetici atasanızda bir şeye yaramaz çünkü paranın gücü herşeyi satın almakta, alamadıklarını ise monarşi perde arkasından komplolar ile ve intihar süsü vererek yok etmektedir. Bunlar kendilerini diğer insanlardan farklı ve üstün görmektedirler. Temelde neydi? Onlar bizim temsilcilerimiz. Hadi biri bir eleştiri yapsın.

İnsanoğlunun tinetinde bu var. Gücü ele geçirdiklerinde bunu kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmanın yollarını mutlaka buluyorlar. Halkın parasının ve kamu mallarının zengin olmanın en büyük kaynağı olduğunu keşfediyorlar. Bu müthiş kaynak eninde sonunda herkesi ayartıyor. Bu batı medeniyetlerinde çok daha az ama istisnasız heryerde aynı gerçekle karşılaşıyoruz.

Yaşam politikacılardan çok daha üstün  bir öğretmendir. Demokratik rejimler yukarıdan aşağıya insanlara örnek olup destek vermek amacıyla kuruldu ancak bu ideale ulaşılamıyor. Görüyoruz. Bunları yaşıyoruz. İnsan açgözlü ve barbar. Tanrının adını dahi gereksiz kullanıp kötülüklere alet ediyor.

Monarşikleşen idarelerde bir müddet sonra ne yiyeceğinize, ne giyeceğinize, ne seyredip ne dinleyeceğinize kısaca özel yaşamınıza da her konuda karışmaya başlıyorlar. Sizler artık birer robotsunuz. Hiçbir değeriniz yok. Hani işçi kardeşliği, hak, hukuk. Yok tabi. Onlar o zamandı ve tabi yalandı. Kanıp bize oy verdiniz şimdi neticelerine katlanın.

Şu anda da dünya tek dünya hükümeti adı altında korkunç bir totaliterizme doğru sürüklenmeye çalışılmaktadır. Paranın delirttiği ve sadistleştirdiği aşırı zengin bir gurup bunu organize ve finanse etmektedir. Bugün yaşadığımız savaş naraları, dökülen kanlar ve pandemi ve getirdiği kısıtlamalar hep bunların provalarıdır. Uyanık duralım...

TANRI İLE ARANIZA ARACI SOKMAYIN

Tanrı ruhtur. Tanrı insan değildir. Tanrının zatını anlamak mümkün değildir. Tanrı vardır ve birdir. Var olmak için bir sebebe ihtiyacı yoktur. Varlığı bir kaynağa bağlı değildir. Herşeyin başı ve sonu Odur. Kainattan tamamen ayrıdır ama her yarattığının içinde Onun kendinden verdiği yaşam enerjisi vardır. Onun bu yaşam veren enerjisi olmadan hiçbir varlık kendi başına var olamaz. Tanrı saf iyiliktir. Tanrı yalan söylemez. Saf doğruluktur. Tanrı saf sevgidir. Onun bu özelliklerine aykırı hareket eden varlıklardan rahatsız olur. Tanrı her tür kötülükten uzaktır. Tanrı hiç kimsenin içine nüfus edemeyeceği ölçüde parlak bir ışıktır. Onun ışığında karanlık hiçbir nokta yoktur.  Tanrının krallığı ya da Kaynak dendiği vakit burada Tanrının bulunduğu yer kast edilmemektedir. Kast edilen Onun gücünün kaynağının bulunduğu yerdir.

Bu nedenle Tanrı tek bir ruhsal kaynaktır ve sınırsız bir mükemmeliyettir. Varlığı sonsuza dek kendinden kaynaklıdır. Kaynak Odur. Onun hakkında fikir yürütülebilir ancak o bütünüyle  kavranamaz. O hiçbir kavrama sığmaz. Onun zatı kelimelere sığdırılamaz. Kısmen biraz tarif edilebilir.

Yeşua'nın mesajı dünyasal yaşamlarımızda anlayışlarımızı genişletmek, ruhsal olarak büyüyüp olgunlaşmamız açısından çok  önemlidir. Ölümden korkmamız gerektiğini ve diğer varlıklara karşı sevgi ve şefkat içinde olmamız gerektiğini söyler. Varlığın birliğinden bahseder. Bu anlayış herkes için geçerlidir. Herkese ve herşeye karşı olumlu duygular içinde olmak hatta hiçbir varlığı mecbur kalmadıkça rahatsız dahi etmemeye çalışmak çok önemlidir. Bunu vurgular. İnsanlar arasında ırk, din, dil, cinsiyet açısından bir ayrım yapmamak gerektiğini söyler. Sevginin en büyük kanun olduğunu söyler.

İçsel seslerinizin Tanrının sesi olduğunu kavrayın. Tanrı her varlığa hissettirir yeter ki siz sakin ve tutkularınızdan arınmış saf bir kalbe sahip olun. Kendinizi Tanrıdan koparmayın. Araya şefaatciler, aracılar, muskacılar koymayın.  Halbuki dinler bu sesin şeytanın ya da cinlerin sesi olduğunu iddia ederek insanı kaynaktan koparmaya çalışmaktadır. Kendilerini şefaatçi ya da aracı kılıp insanları Tanrıdan ayırarak kendilerine teslim olmuş kullar haline getirmeye çalışmalar Tanrının hükmüne isyandır. Sakin ve saf bir kalpten gelen her fısıltı saftır. Eğer siz içinizden saf olmayan, sevgiden ve şefkatten yoksun olumsuz birşeylerin geldiğini söylüyorsanız o içsel sesiniz olamaz. Nefsinizin vesveseleridir. Genellikle içinize ilk doğan ses doğrudur. Sonradan vesvese karışabilir.

Din eğitimi ahlak eğitimidir. Bilim ise ayrıca kişinin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda çağdaş okullarda alınır. Eskiye dair bir sürü boş dogmanın ya da saçma meselin ezberlenmesi bilim ya da ilim değildir. Bu yapılmadığı için plajda çıplaklık ya da cinsellik konusunda iştahla dikkat kesilen ve dehşetli muhalefet yapan sözde din alimleri sıra çocuklara taciz, tecavüz, pislik, kabalık, küfürlü konuşma, şiddet, hırsızlık ya da hayvan hakları veya doğayı koruma konusu açılınca aynı dehşetli ilgilerini gösterememektedirler...

YESHUA'S SERMON

You don't have to be Saint to be pure hearted. Just control yourselves and do not let the negative deeds come to life through you. Conquest for power for the wrong reasons, money or addictions that at the end harm others directly or indirectly.

The ignorance of our modern culture with respect to our interactions with others -- and especially in issues of domestic disputes and obligations -- has the effect of imprisoning men and women to lives of ignorance and suffering. These attachments and indebted connections drain the person of their vital life-force. Because they remain connected to the vibration of the earth and their lower animal natures, they render themselves mentally and spiritually impotent, and incapable of comprehending the higher reality of the soul and the Kingdom of God.  And that the pagan sacrificial religions of man have spiritually castrated him, is the whole basis of Yeshua's Sermon on the Mount which is intended to break the shackles that enslave him through indebtedness under the Primitive Laws, and enable him to advance beyond a carnal organic mindset and thinking.

To progress faster in our self-development in the direction to God, we can try to fall in love with Him. “… Love the Lord your God with all your heart, with all the soul, with all your mind, and with all your strength…” (Mark 12:30). For it is the emotion of love that attracts and unites a human consciousness with a human consciousness, and a human consciousness — with the Consciousness of God.

LAST MINUTES PRIOR TO DEATH

At the last seven minutes prior to passing to afterlife one becomes, after a short unconscious sleep, completely free to travel to the places and times with his/her conscious. This includes the ancient times. At this last minutes I advise you to focus only on God and His light. Accept death and do not pay any more attention to earthly affairs or remains. In the last minute you will be shown the place you are going after death. This is in exception of those who have committed big crimes such as murder. 

Yeshua

KUTSAL SAVAŞ YOKTUR

Yıllar önceleri de olduğu gibi bu günde de hala insanlar din adı altında ancak gerçekte insan yapımı olan  birçok yazıt ve aktarma sözle aldatılmakta ve sömürülmektedirler. Bilinçsiz insanlar cennet vaatleriyle tapular satın almakta, günahlarını bağışlarla affettirdiklerini sanmaktadırlar. Halbuki bunlar sadece Tanrının yapabileceği şeylerken bazı insanların Tanrı adına bunları hemde menfaat karşılığı vaat etmelerinin şirk olduğunu görememektedirler. Organize olup kurumlaşmış dinlerin istisnasız hepsi insan yapımı politikalardır ve sadece bir gurup bencil azınlığa hizmet eder. Geniş kitleleri sömürür. Maalesef bu geniş kitlelerde cennet hayalleriyle geviş getirip durmaktalar. Bir kısım ise Tanrıya olan inancı da terk ederek teknolojiye sarılmakta ve kurtuluşlarını orada görmektedirler. Ruh, Tanrı unutulmaktadır. Gücün kaynağı maddeye bağlanmaktadır. Bu da aşırı bir bireyselliği, bencilleşmeyi beraberinde getirmektedir çünkü herşey bedenlerden ibaret görülmektedir. Bu bencillik, bu körlük ise bizi doğal olarak sarsıcı ve ani bir yıkıma doğru sürüklemektedir.

Bir kere dinler eğer saldırmak, fethetmek, köleleştirmek, hükmetmek için kullanılıyorsa bu kesin olarak Tanrısal kaynaklı olmadıklarının göstergesidir. Bunları söyleyen ve yazan tüm kaynaklar insan yapısıdır. Aşırı bencil insanların yapıları. Bu arada elçi olduklarını iddia edenlerin de insan zaaflarından muaf olduklarını zannetmeyin. Bazıları en büyük nefsani sapmaları sürekli göstermiştir. 

Sizin ideolojinize inanmayan, sizin inancınıza girmeyen insanları cehenneme mahkum etmek Tanrıya isyandır. Hüküm vermektir. Küfürdür. İnanmayan inanmaz. Tanrı istese herkesi istediği gibi yaratırdı. O zorlamıyor. Size ne oluyor? Tanrı onlara inancı lütfetmediyse onlara acınır sadece. Siz imanlıysanız mutlu olun. Ne diye  kudurup duruyorsunuz! 

Esas olan kimsenin kimseyi rahatsız bile etmeden yaşamasıdır. 

Bu sebeple kutsal savaşlar yoktur. Cihad diye bir şey yoktur. Şehitlikte yoktur. Bakirelerle dolu cennetlerde yoktur. Kölelik bir de cennette mi olacak? Savaşa başka nedenlerle gidersiniz. Güç ve zenginlik için, hükmetmek ve sömürmek için, öç almak için ya da vatan müdafası gereği saldırıları geri püskürtmek için ancak kesinlikle Tanrı için değil. Dolayısıyla din için değil. Tanrı öldürmeyin diyor sonra hemen arkasından da inanmayanları öldürün mü diyor?  Bu ne çelişki! 

Elbette nefsi müdafaa hariç. Onda da amaç saldırıyı bertaraf etmektir. Salt öldürmek değil.

10 Aralık 2021 Cuma

GÖK (KÖK) TANRI

Orhun Yazıtlarına göre Gök (Kök) Tanrının bazı özellikleri; 

-Tektir, eşi ve benzeri yoktur. 

-Yaratıcıdır; bilinen ve bilinmeyen her şeyi O yaratmıştır. 

-Savaşlarda Tanrının iradesi ile zafere ulaşılır.

-İnsanlara kut ve ülüg (kısmet) bağışlar ama bunları layık olmayanlardan geri alır.

-Canlılara yaşam verir. 

-Ölüm onun iradesine bağlıdır. 

-Varlıklara yaşam verdiği gibi, dilediğinde de onu geri alır.

TÜRK EVLİLİK TÖRESİ

Tek eşlilik ve eşit haklar.

Önce Tanrıya sonra eşe saygı. Aile kutsaldır. Türk aslından gelen kadınlar erkeklerinin yanında, onları kollayıp sezgileriyle yönlendiren ve arkalarını toplayıp yücelten Tanrı kızlarıdır. Tarihte Türk kızı ile evli hakanların sırtları yere gelmemiştir. Ne zaman ki Çinli, Sırp, Arap adetleriyle çok eşlilik ve yabancı eşler devreye girse düşüş başlamıştır. Esasen bu tüm milletler için ve yine tüm diğer milletlerin kadınları için de geçerlidir. Çünkü kadın anaç olması itibariyle sezgisel bir varlıktır. Konuşamayan bebeğinin derdini güçlü sezgileriyle anlaması için Tanrı onu sezgileri kuvvetli bir şekilde yaratmıştır.  

Esas olan kadının ve erkeğin birbirinden saygı görmesidir. Halbuki çok eşlilik bir kadına yapılacak en büyük saygısızlıklardan biridir. Türk töresinde eşler yan yana durur ve yan yana yürürler. Aksi durum zaten insanın doğasına aykırıdır. Erkek han ise kadın da onun hanı yani hanım-ıdır. Esasen herşeyin fazlası fazladır. Örnek olarak dindarlığında, milliyetçiliğinde aşırısı kötülüktür. Dolayısıyla da diyorum ki: "Ne mutlu insanım diyene.".

Atatürk yabancı töre ve dinlerin getirdiği bu anti sosyal kültürü yok etmek için medeni kanuna ilaveten dans partilerini organize etmiştir ki insanlar belli bir olgunluğa erişsin. Birbirlerine uzaktan çirkin bakışlarla bakmasınlar. Nezaketle ve samimiyetle birbirlerine yaklaşabilsin, arkadaşlıklar, tanışıklıklar kurabilsinler. İcabında da -hayır- cevabını olgunlukla kabul edebilsinler. Kediler köpekler gibi birbirlerini parçalamasınlar.  

İnanç konusu maalesef insanların nezaketten ve zerafetten yoksun samimiyetsiz davranışlarına bir kılıf olarak kullanılmaktadır. İnsanların % 99,9 u maddeye taptıkları için cennet bile şehvet ve sefaat yeri olmuştur zihinlerde. Bu tip insanlara gerçeği izah etmek, Tanrının bizden gerçekte ve ruhta beklediğini açıklayabilmek neredeyse imkansız gibi.

TRUE FAITH

Never rest upon your ideas and beliefs, or your mind will close and become dark, and you will just become another adversary in a world of adversaries. You will become partisan. You will have enemies. You will build your faith around your enemies. You will think that the enemies of God are your enemies, and you will assign them to people you do not like or understand. Dying for your beliefs, killing others for your beliefs is an abomination in the name of God. It is sickness. It is mental illness, affecting large populations of people. The true believer in God does not do these things. Religious fundamentalism will just fight and struggle, destroy and alienate. This is not the Will of the Creator. Religion is meant to open your heart, not to fixate your mind. You must be compassionate. You must be tolerant. You must learn about others understanding. You must see that the Great Faith is beyond religious belief alone.

Human spirituality has been limited to this world and to local regions within this world, and to the history of those regions and those races and those peoples. But Greater Community Spirituality is a spirituality of the entire universe.

It is time to outgrow creation stories and the end of the world ideas, for reality exists so far beyond these things. It is time now to look to the heavens, to contemplate the great expanse of the universe and to reconsider your fundamental beliefs and ideas, if they have been formulated at all.
 You cannot be a primitive people with primitive ideas

You may pray to God. You may fall down on your knees and prostrate yourself in the temple or in the mosque or the church. But until you begin to carry out God’s Work that is meant for you to carry out, you will not understand the real nature of your spiritual reality.

FALSE TRINITY DOCTRINE

Although this not so important a false doctrine you must know that there is no Father, Son and Holy Spirit in a sense that all of which are equal to each other. There is One, God only, God is the God of the entire universe—a God of countless races quite unlike you, a universe that represents practical, physical and spiritual evolution in every conceivable stage and the rest are created creatures including the Holy Spiritual Council. 

Those who purify their souls are Holy Spirits and the children of God. You do not get filled up with Holy Spirit but you get connected to God's energy directly once you have purified your soul. That is the returning back to home. Tte Source where we originally were. 

Yeshua.

THE REASON OF SOUL'S FAILURES ON EARTH

When you turn and start to rise towards God, to the Source of Light, you start feeling that you are getting away from the worldly desires. Most of you don’t like this feeling. They like world. They like fake power feelings. The like commodities and above all they enjoy watching the genitalia of the opposite gender. This is very absurd. 

There is no knowledge in their faith. Actually they don’t have any faith at all.  They are ignorant of the Divine Truth.

Men’s weakest point is lust and for women it is the feeling of insecurity.

Most of the good souls who have failed on earth and gone astray because of sexual lust and worldy desires. Never leave control over your feelings. This world is a place of duality where as our real truth is unity.  Death reigns in this world where as life reigns in the real life if gained.

ÖZGÜR İRADA BİZE NEDEN VERİLDİ?

Tanrı bize özgür iradeyi Onunla birlikte olmayı seçmemiz için verdi. Başka gerçek yok. Ondan ayrılmak yok olmaktır. Burada seçim bize ait. Var olmakla yok olmak arasında seçim yapmak konusunda Tanrı bizi mecbur etmiyor. Zorlamıyor. Bu da gösteriyor ki gerçek tektir. Var olmak için özgür iradesini Gerçekten yana kullananlara ne mutlu…ve Tanrı zamanın dışında sonsuzluğun sahibi olarak kendi hükmüyle verdiği özgürlüğün nasıl kullanılacağını da gizemli bir şekilde biliyor. Ruhlar ilk yaratıldıkları anda renklerini belli ediyorlar. Dünyasal mantık bu konuda yetersizdir.

Yeşua2000

THE TRUE AND THE FALSE SPIRIT

For the kingdom of God is not a matter of eating and drinking, but of righteousness, peace and joy in the Holy Spirit.  Mercy, peace and love be yours in abundance.  But the wisdom from above is first pure, then peaceable, gentle, open to reason, full of mercy and good fruits, impartial and sincere.  And above all these put on love, which binds everything together in perfect harmony.  Let all that you do be done in love.  The true Spirit gives us a deep hunger for righteousness and guides us into all truth. He builds in us a strong desire and love for truth that no man can dislodge by seeking unity under the guise of consensus.  

The false spirit encourages self-satisfaction and makes us believe that we are in need of nothing. It perpetuates our lukewarmness by destroying our hunger for truth.


KILLING PROPHET MOSES

This information is also Arriving in Jerusalem, Yeshua made an extraordinary accusation that infuriated the priests and scribes of the holy city:   

“Every secret you’ve kept will become known. What you have whispered in hidden places will be shouted from the housetops.”  

What was Yeshua talking about? And how did he come to possess knowledge that threatened these influential men? We suggest that Yeshua was specifically calling out Joseph Caiaphas and Herod Antipas as hypocrites because they have announced;

“… build the tombs of the prophets, and garnish the sepuchres of the righteous, and say, If we had been in the days of our fathers, we would not have been partakers with them in the blood of the prophets. Wherefore ye be witnesses unto yourselves, that ye are the children of them which killed the prophets.” 

The tomb he was confronting them about was the Jerusalem Temple which had been built to house the Ark of the Covenant, a holy relic constructed by Moses. Yeshua’s words suggest that it was the blood of the prophet Moses which dripped from the ancestors of Caiaphas and Antipas. Joseph Caiaphas was descended from Israel’s third son, Levi. Herod Antipas’s ancestors came from Edom, where Reuel, Moses’s father-in-law, was born. In KILLING MOSES, we put forward the case that Moses had been murdered by Reuel and Levi at the Mountain of God. Reuel, also an Egyptian-trained magician, used hypnotism and puppetry to manipulate the children of Israel to secure the power he’d sought his entire adult life. Levi and his descendants, the Levite scribes, covered-up the homicide by their careful, and relentless, editing of the early parts of Bible.  Could Herod Antipas and Joseph Caiaphas afford to let Yeshua expose the dark secret of their ancestors? They couldn't.  At the very least they would be deposed if the people believed their ancestors had murdered Moses. But it was too dangerous to respond directly to the explosive accusations and bring attention to the very thing they were trying to hide. It was even more dangerous to let the rabble-rouser continue to ignite dissent. It was decided. Yeshua must be arrested. The trial would be held in secret. 

Ancient Origins.

P.s.: Also confirmed by Yeshua.

BAD MEMORIES

When a person passes away all his or her memories starts to roll from the end to the beginning like a film magazine. If that person has no vile memories, nothing that they have not forgiven, the magazine winds back till the very end untill reaches his or her own core. If the person has unforgiven bad memories, then, film breaks off there, that’s why one must clean all his/her bitter memories and traumas while living on earth.

Yeshua 

THE DWELLERS OF THE KINGDOM

They dwell in their own countries simply as sojourners … They are in the flesh, but they do not live after the flesh. They pass their days on earth, but they are citizens of heaven. They obey the prescribed laws, and at the same time, they surpass the laws by their lives. They love all men but are persecuted by all. They are unknown and condemned. They are put to death, but [will be] restored to life. They are poor, yet they made many rich. They possess few things; yet, they abound in all. They are dishonored, but in their very dishonor are glorified … And those who hate them are unable to give any reason for their hatred.’ 

When Yeshua lived on this earth, he came teaching about the Kingdom–the Kingdom of God. It is costly to follow Yeshua without hiding behind any man made religion. There is risk everywhere. Yes, but who said it would be easy to enter the Kingdom which is eternal life with God.

Eternal life is God’s own life, living in you. If you want to know what that means, look at the kind of life Yeshua lived. Piercing insight into the most troubling and confusing problems people face. Strength to win the struggles with sin that people usually lose. God’s miracle-working power that turns impossible situations into exciting victories. 

Eternal life is full and free, like a natural spring that keeps bubbling up fresh, cool water even in the time of serious drought (John 4:14). 

Eternal life in its ultimate fulfillment will be lived in the joyous presence of the living God, forever. This afterlife will be unencumbered by mortal bodies and life’s untoward circumstances. We will be transformed into beings that are immortal and incorruptible; no longer need we fear sickness, pain or death. We will be God’s sons. 



CEHALETLE DOĞRU İNANÇ OLMAZ

Cahil insanların kalpleri karanlığa zincirlenmiştir. Cahil bir kalbin iyi olması imkansızdır. Kalbi saflaştıran bilgidir. Bu sebeple bilgiden yoksun kalp iyi olamaz. İnsanlar olarak diyorsunuz ki 'zihinleri cahildi ama kalpleri iyiydi'. Bu söz şunu söylemek gibidir ' kördüler ama gözleri iyiydi'. Cüzam mikrobunu beynine bulaştırmış bir kimseye sağlıklı, temiz denir mi? Cahil insanın durumu da budur.  Kirli bir kalp zindandır. Oraya lütuf girmez. Cehaletin hüküm sürdüğü yerde lütuf yoktur. Cahil adamım kalbinde Tanrı sevgisinden eser yoktur. Cahil bilmediği bir şeyi nasıl sevsin?  İnancı olmaz çünkü bilgi inancın içinde olmalıdır. Kör inanç putperestliktir. Tanrıya ibadetini doğru yapamaz. Doğru Tanrıya tapsa bile davranışları yanlıştır. Cehalet tüm günahların köküdür. Cehalet kördür. Cehaletin körlüğü şehveti besler. Cehaletin körlüğü vahşeti besler. Kibrin anası da cehalettir. Cehalet yanlışa gitmenin nedenidir. Tüm hatalar cehaletle beraber gelir ve cehaletle gelen kibir, devamında cehaleti besler. Aynı şekilde cehaletle beraber gelen şeytani tüm hisler devamında da cehaleti besleyip adeta canavarlaştırır.  Bazı insanlar cahildir ancak bazıları cahil olmayı sevmektedirler. Öğrenmeye isteksizdirler. Adeta hastalıklarını kucaklarlar. Ve bu cahil zihinler saf değildir. Bilgi karanlığı aydınlatan ve her tür korkuyu yok eden ışıktır. Bilgisiz kişi karanlıktadır ve karanlık içinde sonsuz yaşama ulaşmak söz konusu değildir.  

Yeşua2000

ZORBALIK TANRIYI RAHATSIZ EDER

Ben yeryüzüne ayrılık getirmeye geldim. İnsanları dünyasal tutkularından ayırmaya geldim ama onlar bu sözümü insanları, aileleri bölmeye geldiğim şeklinde çok yanlış olarak yorumladılar. Sözlerim çok yanlış anlamlara çekildi ve öylede aktarıldı. Sen onlara özünden ver tıpkı benim o zaman yaptığım gibi. Tanrı insanlarla konuşmaz. Haberci de yollamaz, kitapda indirmez. İnsanların nefsleri çok kirli. Bu devirde dahi bu kadar karanlıkta kalmaları bundandır. Ağır tutkuları ve tamahları tecrübelerinden akla gitmesi gerekeni engelliyor. Karanlıktan çıkamıyorlar ama bilmiyorlar, bu şekilde buraya gelirlerse bir daha gün yüzünü göremeyecek yaratıklara dönüşecekler. İnsanlık hafızaları ilahi adaletin tecellisini takiben silinecek. Ceseti yiyen o beyaz kurtçuklar misali yok oluşa doğru gidecekler.  Tanrı, kalbi saf ve temiz olanlara malum eder. 2000 yıl önce bende yaptığıyda buydu. Sadece bildirdim.   

Tanrı özgür iradesi ile kendisini seçmeyenleri hatta seçemeyecekleri istemiyor. Sayı değil vasıf önemlidir. Özgür irade bunun için verilmiştir insana. Zorbalıkla Tanrının Adının andırılması insanların iki yüzlülüğe itilmesi demek olduğundan bu durum Tanrıyı rahatsız ediyor.  

Yeşua. 24.07.2017

6 Aralık 2021 Pazartesi

TAKE AND GIVE

We have to rise our understanding regarding God and realize that with rewards and punishment there can be no sincere faith but, only fake faith by fear and inducement.

We are in relation with the God by means of an "take and give" procedure. God sends us the purest energies all the time however, as our hearts and minds are not empty, full of worldly lusts, we cannot take the energies fully He gives us free all the time. Our duty is to take this energy and reflect it around us. But, alas.

The Almighty, Omnipotent and Omnipresent isn't a mighty superior human looking god, sitting on a throne above us in the sky. Rather, we can think of God allegorically as an eternal magnetic field pulling the goods to Himself and pushing bads away from Himself.

He invite us to live with Him. He is not the God of deads but God of living. So be of the living. The pioneer will be last and the last will be pioneer. Think of that.

Yeshua

THE PATH, THE LIGHT AND THE LIFE

I am holding the key of love, my brother. You know that God is love. So, how can they enter the Kingdom of God before reaching to full love in their hearts. That's why I have said that I was the path. 

I represent the love God created. I am illuminating that path that's why I have said that I was the light. 

And that path leads all to the Kingdom. To The Eternal Life. So, that's why I have said I was the life. That's why I have said that I came to World so that you could have life in abundance.

 
Yeshua.

ESKİ VE YENİ DÖNEM

Eski dönem...

Yargılamak, lanetlemek, öç almak ruhsal olarak olgunlaşmamış kabile insanlarının karakter özellikleridir. Bunlar kendilerine tabi olmayan, kendilerine kul köle olmayan herkese savaş açarlar. Önemsiz sebeplerle insanları cezalandırabilir hatta öldürebilir ve öldürmeye azmettirebilirler. Hükmettiklerinin bu ezik hallerinden zevk alırlar. Bu yaptıklarını da kendi yarattıkları tanrıya atfederler. İnsanlara acımasızca hükmeden bir tanrı ki bu tanrı figürü onların kendi ilkel benliklerinden başka bir şey değildir. Onlara göre tanrı korku ve eziyetle hükmeden bir diktatördür. Kendisi için savaşan ve öldürenler ister ve onlara da buna karşılık cennet denilen bir mekânda tüm bedensel şehvetleri sonsuz vereceğini vaat eder.

Sezgiler tamamen şeytanidir ve Tanrının sevgi olduğu ve insanlara bir babanın çocuklarına yardım eder gibi onların olgunlaşmasına ve sevgiye ulaşmasına yardım eden bir Tanrı olduğu bilgisini, Yeşua vasıtasıyla sunmuş olan gerçek Tanrının öğretisine tamamen terstir.



Yeni dönem...

Şimdi, bedenlerimiz mabetlerimiz, ruhlarımız pencerelerimiz, zihinlerimiz rehberlerimiz, hayvani güdülerimiz kurban edeceğimiz şeylerdir.

Günde birkaç kere fiziksel kurbanlar sunamayız ama birkaç kere dua edebiliriz, günde birkaç kere mabetlere gidemeyiz ama birkaç kere ruhlarımıza dokunabiliriz. Eksikliklerimize kefaret olarak hayvanları kurban etmek yerine kendi hormonlarımızın şehvetin
i, tutkularımızı ve hayvani dürtülerimizi yılda bir kere değil ama günde birkaç kere kurban edebiliriz.

Tanrı heryerdedir. Herşeyin içinde ve dışındadır. Onun enerjisi varlığın kaynağıdır. Tanrıyı içimizde bulmamız ve dramatik dış seremonileri atarak bunun yerine içsel, kişisel deneyimler yaşamamız Tanrının asıl planıdır. Tanrının huzurunu kalplerimizle, zihinlerimizle ve çevremizde olan her şeyle birleştiren tamamen yeni bir dönemin açılışı ve böylelikle Tanrının kendini insanoğluna biraz daha fazla yaklaştırarak, yeni bir temeli asıl alarak mabet olarak kurması beklenendir.

Yeşua2000 

HATALARINIZI TEKRARLAMAYIN

Tanrı her şeyi görür ve bilir. Hepimiz yaptıklarımızla açık olarak ortadayız. Saklamak olanaksızdır. Kendinizin farkında olun. Doğruda ve sevgide mi yaşıyorsunuz? Aynı hataları sürekli yapmak kalpleri körleştirir ve, sonuçta Tanrıyla olan irtibatımız gittikçe söner ve kapanabilir. 

Bilinci hür olana ise sükûnet içinde gerekli değerler malum edilecektir ve her şeye ve herkese karşı olumlu duygularla dolacaktır. Ruhuna sevgi, huzur ve anlayış gelecektir. İç sesi gibi algılanan bu durum aslında Tanrının ruha yolladığı saf sevgi enerjisinin hissedilmesidir. Bu enerji Tanrı tarafından her ruha her an yollanmaktadır ancak kişi olumsuz duygu ve davranışları ile adeta bu enerjiyi kirletmektedir.

Maddenin uyuşturucu etkisinden bir an evvel uyanın. Ruhlar aleminde henüz bedenleşmek şansını bulamayan ruhların mevcut olduğunu bilin ve size verilen bu şansı çok iyi değerlendirin.

1 Aralık 2021 Çarşamba

GERÇEK DÖNÜŞTÜRÜR

Gerçek tarafından kabul edilmek kutsal lütfa mazhar olmaktır. Aklın gerçek tarafından kontrol edilmesidir. Kişinin karanlıktan aydınlığa, cehaletten anlayışa, ölümden yaşama, kendinden Tanrıya geçişidir.

Kabul edilmiş olan Tanrının inisiyatifinde konuşur. Dönüşüm yaşanmaktadır. Lütuf sebebiyle kişi Gerçeğin Tanrısı tarafından ve Onun sözlerinin gerçeğince kabul edilmiştir.

Gerçeğe inanç ve gerçeğin yaşanması Tanrı tarafından kabulün kaçınılmaz yansımalarıdır.
Gerçek dönüştürür ve ilahi Olana benzetmeye çalışır. O zaman insanın bedeni Tanrının mabedi olur. İnsanın ruhu kutsal olur. "Babam ve ben biriz" sözünün anlamı budur.


Yeşua2000 

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...