Translate

29 Aralık 2021 Çarşamba

KUL HAKKI ÖNCELİKLE KENDİNİZEDİR

Tanrıya inanmayan komünist toplumlarda hiç durmadan çalışanlar asla birşeye sahip olamazlar. Kapitalist toplumlarda ise kendilerini, faizle borçlanarak, sürekli daha fazla çalışmaya mecbur edecek birkaç basit; ev, araba gibi gereksinimlere sahip olabilirler. Kominist toplumlarda aile kavramının olmaması kişilerin kendilerine değer verip saygı gösterme özelliğini yok eder. Kendisine değer vermeyen insan ise başkalarına hiç değer vermez. Kapitalist toplumlarda ise vitrinlerdeki sahip olunacak emteanın bolluğu bencilliği hat safhaya çıkarır. Bu da sonuçta aile kavramını zayıflatır. Her ikisinde de insan ruhu çürür. Her ikisinde de bir mutlu azınlık sınıf vardır. Hiçbir zaman fazla bir emek sarfetmeyen ama herşeye sahip olan kötü niyetli bir azınlık. Laik demokrasi sahibi olmayan ve dini dogmalarla, gökten inme kitaplarla yönetilmeye çalışılan oligarşik, bilimsel temellerden yoksun toplumlarda da durum budur. Sadece görüntü farklıdır ama temelde kendi aklını kullanamayan, kendisini değersiz gibi gören insanın sömürülmesi vardır.

Kötü niyetli insanlar az da olsa hep vardır. Birde  bunlara, aptallıklarından veya küçük bir menfaat karşılığında hemen tabi olacak kütleler vardır. Bu kütleler olmasaydı kötü niyetli azınlıklar bu kadar etkili olamaz, toplumların yönetiminlerini ele geçiremezlerdi. Tüm değer yargılarını kendi şeytani ihtirasları doğrultusunda kullanan kötü niyetli bu azınlık, rasyonellikten uzak kalabalıkların zihinlerini, onların istedikleri ama aslında, gerçekleşmesi hiçbir zaman mümkün olamayacak ham hayallere, yalan ve fantezilere yönlendirirler. Bu sayede her toplum şeklinde de maalesef bu azınlıklar herşeyin keyfini çıkarırlar. Görünüşte çıkarırlar ancak onlar, aslında sadece bu maddi dünya yaşamına razı olmuş bedbahtlardır.

Temelde kötü niyetli kimseler olan bu azınlıklar hiç kimseye iyi niyet beslemezler çünki herkesi kendileri gibi bilirler. Bu yüzden iyi niyetli insanlar, saf ruhlu bireyler hiçbir sistem, din ya da ülkü, ideoloji adı altında kendilerinden fazla fedakarlık etmemelidirler. Zihinlerini bu tip hayali bazı şartlanmaların kölesi haline getirmemelidirler. Fazla fedakarlık kişinin kendi kul hakkına girmesidir. Gün gelir "yapmasaydın" derler. Birgün takdir edilir diye kendinizi paralamayın. Bir kere takdir etmeyen hiçbir zaman takdir etmeyecektir. Hatta bir kere yaptığınızı devamlı yaparsanız bu durum sanki sizin görevinizmiş gibi kabul edilir. Ne soysuzluk!

Davranışlarınız sizi ve karşınızdakileri rencide etmeyecek dengeli ve saygın bir dayanışma çizgisinden sapmasın. Sonuçta sizlerin fazla fedakarlıklarınız neticesinde oluşacak mal, mülk eski tabirle dinar ve dirhem bazı kötü niyetli şer kurnazlarının iştahını kabartacaktır ve onlar pislik sinekleri gibi bunların üzerine çıldırmış bir tarzda üşüşeceklerdir. Çatlayana kadar taptıkları "parayı" yemeğe devam edeceklerdir. Fiiliyatta bunlar toplumları kütlesel bir yıkıma götürmekten dahi hiç çekinmeyeceklerdir. Ve, doğal olarak,  bunları yaparken de ruhları cehenneme (ikinci ölüme) doğru sessiz bir azap içinde yürümeye devam edecektir.

Sonuçta hep kötü niyetliler mi kazanıyor? Hayır. Kötü niyetli insanlar her zaman şüphe içinde olurlar. Hatta bu şüphe zamanla onları delirtir. Paranoyaklaşırlar. Şüphe içinde olan kimseler Tanrı dahil herşeye şüphe ile bakarlar. Haksız olarak elde ettikleri mülkler ve makamlar onları geçici bir sürede mutlu etse de vicdanı temiz gerçek bir inanç sahibinin sahip olduğu dış şartlardan fazla etkilenmeyen iç huzuruna ve mutluluğa asla erişemezler. Birde bu yığdıklarını muhafaza etme sorunları vardır. Kalıcı bir iç huzurları olmaz. Bu iç huzuru olmadan da kişi kendi içindeki Tanrısal özden, kendi ruhundan olumlu manevi geri beslemeleri alamayacaktır. Neticede zihin gerçek bir mutluluğa, içsel bir huzura ulaşamayacaktır. Kişi kendinden bilir sözü gereği şüphe ve korku temelli yalan dünyasına hapsolmuş olarak yaşayacaktır.

Kimsenin namazına niyazına da bakmayın. Zenginliğine veya fakirliğine de  bakmayın. Sözlerine ya da bulunduğu makama da bakmayın. Kişilerin yaptıklarına bakın. Kişilerin parayla olan ilişkilerine bakın. Kendilerinden daha altta olan insanlara karşı olan davranış şekillerine bakın. Bunlarla insanların gerçek yüzleri belli olur.

Yeşua2000

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...