Translate

16 Aralık 2021 Perşembe

BEDENİMİZİ BAZI YİYECEKLERDEN ZAMAN ZAMAN MAHRUM ETMEK

Herşeyin fazlası fazladır. Sağlıklı bir şekilde yaşayabilmeniz için gereği kadar beslenin. Aşırıya kaçmayın. Gereğinden fazla hiçbir şeyi tüketmeyin. Zaman zaman kendimizi gıdalardan kısmen mahrum etmek ise bizim kendimizi tanımamıza sebeb olur. İnsanlar artık gerektiği için değil zevk için yemek yemektedirler. Obezleşmişlerdir. Damak zevklerinden mahrum kaldıkları zaman mutsuz olmaktadırlar. Asabi olmaktadırlar. Doymuş olmaları beden gereksinimlerinin çok üzerinde bir seviyeye çıkmış durumdadır. Bir takım olumsuz hal ve alışkanlıklarını zevk için yemek yiyerek, damak tatlarını aşırı tatmin ederek kontrol altında tutmaya çalışmaktadırlar. Halbuki belirli süreler insanın kendisini bazı yiyeceklerden mahrum etmesi ya da miktarlarını azaltması o kişinin ruhsal gelişimi ve kendini tanıması için gereklidir. Kişi kendini yemek ve içmek zevkinden geçici olarak mahrum ettiğinde asıl içsel kimliğini tanımaya başlar. Derinlerde ki içgüdülerinin ne olduğunu görür. Olumlu ya da olumsuz ancak zevkle bastırılan bu derinlerdeki güdüler, alışkanlıklar beden zevklerden mahrum edilince belirgin hale gelir. O zaman siz gerçekte ne olduğunuzu, nasıl bir insan olduğunuzu görürsünüz. Bugün ki oruç denen İslami şekil  ya da diğer dini şekiller bunu sağlamaktan çok uzak adeta bireysel ve toplumsal olarak zararlı bir şekle sokulmuştur. Ramazan ayında gıda tüketimi üç misli artmaktadır. Gece kalkıp tıka basa yemek ki bu normalde yoktur ve sonra yatıp geç vakitte kalkmak, vaktinde kalkılsa da ayakta uyumak, işini aksatma ve iftar vaktine yakın deli gibi davranıp ne trafik ne de kural ve  bir terbiye tanımadan oraya buraya adeta saldırmak ve sonra tekrar iftarda tıka basa yemek! Bu gerçek bir dramdır. Bunun ruhsal tekamüle zararı vardır. Esasen biraz aç kalan insanların bu derece sinirli olup adeta delirmesi o toplum insanlarının ruhsal seviyelerinin çok gerilerde kaldığının bir göstergesidir. Halbuki ruhen yüksek seviyede ki bilinçli insanlar hep bu dönemlerinde ilham almış, içlerindeki tanrısallığa, iç seslerine ulaşmıştır. Son derece sakindirler ayrıca oruç tuttuklarını da hiç belli etmez ve ortalarda olabildiğince az görünürler. 

Doğru şekilde kendinizi yemekten ve içmekten mahrum ettiğinizde asıl kişiliğinizin ne olduğu ortaya çıkar. Bu da size kendinizi tanımanız ve yalana sapmadan kendinizi düzeltmeye başlamanız için fırsat tanır. Mahrum kalmanın belli bir ayı ya da günü yoktur. Siz ne zaman içinizden gelirse bunu gizliden yapın ama çevrenize zarar vermeden. Ayrıcalıklar beklemeden. Sorumluluklarınızı aksatmadan. Gösterişe sapmadan. Şayet bu sizi öfke, acelecilik, saldırganlık, kabalık ve aşırı yemek gibi olumsuz duygu ve davranışlara yönlendiriyorsa bu sizin ruhsal dengenizi çok bozuk olduğunu gösterir. Kendinizi tanıyın. Sizi daha sakin, daha iyi ve daha nazik ve düşünceli bir insan olmaya yönlendiriyorsa bu sizin ruhen gelişmiş biri olduğunuzu gösterir. Kaldıramayacağınız derece ki mahrumiyetlere kalkışmayın.

Elçilerde bu süre kırk gün olarak bilinir. Ama bu bir mecburiyet değildir. Neticede herkes elçi değildir.

İnsanlık bu gün geldiğı hal itibariyle; daha fazla mal, daha fazla yiyecek, daha fazla eğlence, tam bir dejenerasyona uğramıştır. İnsanların büyük bir çoğunluğu ayrımsız, adeta, bırakın Tanrının bizim için yarattıklarını, Tanrının kendisini unutmuş durumdadırlar. Sahip olmak,  tüketmek tutkusu Tanrı sevgisini bastırmıştır. Herşeyi, bize verilmesini sanki otomatik olarak hakkımızmış gibi algılamaktayız. Şükretmek unutulmuştur. Halbuki Tanrı bizden verdikleri için şükretmemizi ister. İşte oruç tutmak, İslami şekilde değil, bunu sağlar. Tekrar Tanrının kendisinden içimize üflediği ruhun kontrolü altına girmemizi sağlar. 

Yeşua2000 

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...