Tanrıya inanmayan komünist toplumlarda hiç durmadan çalışanlar asla birşeye sahip olamazlar. Kapitalist toplumlarda ise kendilerini sürekli daha fazla çalışmaya mecbur edecek birkaç basit gereksinime borçlanarak sahip olabilirler. Komünist toplumlarda aile kavramının olmaması kişilerin kendilerine değer verip saygı gösterme özelliğini yok eder. Kendisine değer vermeyen insan ise başkalarına hiç değer vermez. Kapitalist toplumlarda ise vitrinlerdeki sahip olunacak emtianın bolluğu bencilliği hat safhaya çıkarır. Bu da sonuçta aile kavramını zayıflatır. Her ikisinde de insan ruhu çürür. Her ikisinde de bir mutlu azınlık sınıf vardır. Hiçbir zaman fazla bir emek sarfetmeyen ama herşeye sahip olan kötü niyetli bir azınlık. Laik demokrasiye sahip olmayan ve ideolojik veya dini dogmaların sözde gökten inme ya da yerden bitme kitaplarıyla, oligarşik bir düzen baskısıyla yönetilmeye çalışılan toplumlarda durum her zaman budur. Sadece görüntüleri farklıdır ama temelinde kendi aklını kullanamayan, kendisini değersiz gibi gören insanın sömürülmesi vardır. Gerçeklere uyanın derken biz yaşamın bu kısmını da kast ediyoruz aslında. Maddi ve manevi alemler iç içedir. Kötülüklere hiçbir şekilde izin verilmemelidir.
Yeshua2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder