Translate

31 Ocak 2022 Pazartesi

NEYE TANIKLIK EDİYORUM?

Sonuç, olmakta olan hep kötülük bu gezegende. Kötülüğe alet edilmeyen birşey kalmamış. Tüm ülkelerde görüntü farklılıkları olmasına rağmen olan hep sömürü. Hep sevgisizlik. Bazıları diğerlerine kıyasla daha barbarca ama neticede kölecilik devam ediyor. Kimi komünizm diyor, kimi din devleti, kimi de kapitalizm. Sonuç hepsinde aynı. İnsanlar, istinasız hemen hepsi güce ve bu gücün sağlayacağı dünya zevklerine tapıyorlar. Zengin fakir, kadın erkek hiç fark etmiyor. Maneviyat,  tanrısal sıfatlar ağızlarda söyleniyor ama içselleştirilmiyor, özümsenmiyor. Sadece kelimeler papağanlar gibi tekrarlanıyor, manalarını özümseyip yaşayan ise yok gibi. Sözler sömürü vitrini olmuşlar. Her toplumda durum aynı. Gerçek Tanrı sevgisi, arayışı yok gönüllerde. Zaten Tanrı ya da Allah dedikleri de kendi kafalarına göre uydurdukları sembollerden başka birşey değil. Kendi bencil tutkularını ve zaaflarını ilah yapmışlar. Gerçeğin Tanrısını hisseden yok. Gerçeğin Tanrısının ilah kavramıyla bir alakası olmadığını uzaktanda olsa kavrayabilen yok gibi. Esasen Gerçek Tanrı da bu gezegeni çoktan terk etti. Bu saatten sonra kimse ilahi alemden sevgi beklemesin. Yaşadıklarını sananların % 96 sının ruhları neredeyse ölüm derecesinde hastalanmış ve zayıf. Kötülükleri ile ruhlarının etrafına ördükleri duvar o kadar kalın ki sadece sızıntı oranında tanrısal bir enerji alabiliyorlar Kaynaktan. Tanrıyla olan alış verişleri canlı kalabilmeleri için gerekli enerji alımındaki en alt seviyelere inmiş durumda. Varlıkları kabirlerinde son bulacak. Çoğu uyandırılmayacak. Belki de kudurmuşcasına güç ve zevk peşinde koşmaları bundandır. Bir şekilde ruhsal gelecekleri yok artık biliyorlar. 

Doğa intikamını almaya başladı. Taş üstünde taş kalmayacak. Brezilya ve Arjantin sular altında kalacak ve oralarda başka bir kıta su üstüne çıkacak. Tabi kıraç ve yaşanması henüz mümkün olmayan bir kıta. Üzerinde de birkaç ilkel insan...

Tanık olduğum ve olacağım şeyler bunlardan ibaret. Hiç iç açıcı değil durum. Ama insanların büyük çoğunluğu kendi özgür iradeleriyle ile bu yolu seçtiler. Karanlığın yolunu. Yok oluşun yolunu. 

Bazıları hala "Tanrı yok etmekte geç bile kaldı" diyor. Ne aptallık. Tanrı geç kalmaz. Bilenler belirtmişti, "Tanrı için bir yıl bin yıl, bin yıl bir yıl gibidir" yani maddi alemin dışına, enerji alemine çıkıldığında zaman yoktur. Herşey andadır. Bu konu da hiç anlaşılmadı. Enerjinin bir zerresi maddeye dönüştüğünde oluşan boşlukta vardır zaman sadece. Ardışık zaman. Ruhsal varlıklar ise çok boyutludur. Her an her yerde...

Varlık Tanrı enerjisi ile vardır. O enerji bir an kesilse herşey yok olur. Herşey Ondadır. O herşeyin kaynağıdır ve maddi evren ve içindekiler bu sonsuz bilinç, sonsuz enerji okyanusunda o kadar ufak bir zerredir ki küçüklüğünün ölçüsünün tarifi mümkün değil...

İnsan ruhu Tanrıyla birlikte sonsuz var olabilecek bir varlık olmak için yatatılmışken girdiği karanlık yola bakın... yaptığı seçim, en azından kendi dünyamız için konuşursak içler acısıdır.

En doğrusunu Tanrı bilir ve yapacaktır şüphesiz.

Yeşua2000 

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...