Translate

27 Ocak 2022 Perşembe

YEŞUA 2000 Lİ YILLAR BİLDİRİMLERİ

Yeşua'nin ölümü ile ilgili gerçek...kendi bildirimleriyle,

Paskalya zamanıydı. Bir koç almaya gitmiştim. Orada büyük bir münakaşa oldu. Herkes, Romalıların dahil benim kim olduğumu biliyordu. Elleriyle mucizevi bir şekilde şifa veren adam. Bunu biliyorlardı ve bu nedenlede beni öldürmek istiyorlardı. Çünki bu adam onların diktatörlükleri için bir tehditti. Onların yönetimi korku ve kulluk üzerine kurulmuştu. Halbuki bu adam sevgi ve kardeşlikten bahsediyordu ve sahip olduğu şifa gücü ve göz açıcı konuşmalarıyla bunu başarmak üzereydi. Karanlığı aydınlatmak üzereydi. Gerçekleri ortaya çıkarıyordu. İnsanlar onu kral olarak görmeye başlamıştı bile. Gerçi o bunu "benim krallığım bu dünyada değil" diyerek red etmişti. Ama o tiranlar için hala bir tehditti. Tiranlar kalpleri nefretle doluydu.

Tutuklandım ve hakaretlere, küfre maruz kaldım. İşkence altında Tanrıya küfürle suçlandım. Bu yersiz suçlama sonrasında Romalı yetkililere teslim edildim. Orada da vahşice darp edildim ve kamçılandım. O kadar kan kaybettim ki normal olarak ölmem gerekirdi ama ölmedim. Başıma dikenden yapılmış bir taç takarak beni aşağılamaya çalıştılar. Tüm yol boyunca haçı bana taşıttılar. Beni bayağı katillerden daha kötü biri olarak kabul ettiler. Neydi bu nefretin sebebi?! Adi katillerden daha kötü olan hangi suçu işlemiştim?! Hayır, gerçekte işlenen bir suç yoktu. İddiaların hepsi iftiraydı.

Ben Tanrının sevgisi olarak gelmiştim. Insanlara sevgiyi ve iyiliği göstermek istemiştim. Çoğunun okuma yazma bilmediği bu insanların bilinçlerini yükseltmek, onları aydınlatmak istemiştim. Ama bu durumda zalim yöneticilerin sahip oldukları, tahtları tehlikeye girmişti. Benim ölmem gerekiyordu. 

Tepede bileklerimden halatlarla haça bağlandım ama ellerimden de çaktılar çünki işkence, eziyet artsın isteniyordu ve daha önemlisi bu ellerle şifa dağıtmıştım ve ellerimi bu yüzden tahrip etmek istiyorlardı.

Ama Tanrı ne acı duymama izin verdi ne de orada ölmeme. Benim vefatım yeryüzünde olmadı. Ellerimide tahrip edemediler. Şifa verme yetkisini bana Tanrı vermişti. Bunu benden almaya kimin gücü yetebilirdi? Hiç kimsenin.

İnsanlar benden sürekli sifa isterlerdi. Şifa vermem onların sözlerime odaklanmalarını sağlamak içindi. Halbuki onlar bunu sadece bir gösteri, eğlence haline getirmişti. Talepleri hiç bitmiyordu. Sıkılıyordum ve  yalnız kalmak için tepelere çekiliyordum. Onları red ettiğim zaman kızıyorlardı. Niye bizi iyileştirmiyor diye öfkeleniyorlardı.

Haçın üzerindeyken bana bunu yapanlar için Tanrıdan bağışlanmalarını diledim. Ama hahamlar kendi aralarında gülüşüyorlardı ve benim için "paskalyaya onu da kurban ettik" diyorlardı. 

Haçın üzerinde bayılmışım ve sonuçta içine konulduğum mezar mağarada Tanrı tarafından iyileştirildim ve üç gün sonra oradan çıktım. Sadece havarilerime göründüm. Halkın arasına karışmadım ve bir müddet sonra da bedenimle birlikte göğe alındım ve orada bedenimi terk ettim.

Yeşua.

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...