Tüm kurumsallaşmış dinler ve tarikatlar sahte doktrinlerdir. Politikadır. Eski ilkel insanların korkuları üzerine kurulmuştur. İnananlarda şu an Dünya nüfusunun çoğunluğu olan ilkel beyinli insanlardır.
Var oluşumuzun gerçeğini kavramak zihin kuvveti ister. Güçlü ve cesur zihinler ister. Gerçek, gerçek özgürlük demektir. Gerçek güven demektir. Gerçek iyilik demektir halbuki dinler ve tarikatlar ön yargılar ve mitolojik dogmalar üzerinde yükselmektedir.
Gerçek sevgidir. Kardeşliktir. Gerçekte kulluk, kölelik yoktur. Gerçek Varlığın birliğinin kavranmasıdır. Hepimizin aynı enerjiden tezahür ettiğimizin bilinmesidir. Aynı Tek bir Kaynaktan beslendiğimizin anlaşılmasıdır.
İnsanlar dindarlaştıkça iki yüzlü oluyorlar. Sahteleşiyorlar. Kendileri gibi olmayanlara tepeden bakmaya başlıyorlar. Kendilerini onlardan üstün görüyorlar. Bu üstünlük duygusu diğerlerini köleleştirme sözde hakkını, zannını kendilerinde görmelerinin temel taşını sağlıyor. Böylece mutluluğu ve zenginliği sadece kendilerine istiyorlar.
Halbuki Varlığın birliği gerçeğine uyananlarda sevgi sadece kendilerine dönük değildir. Tüm varlığa dönüktür. Herkes için mutluluk ve iyilik diliyorlar. Zihinleri rasyonel ve sebeb sonuç ilişkileri doğrultusunda çalışıyor. Dünyasal konularda bilimsel düşünceden ayrılmıyorlar. Tembel değiller. Başkalarına yük olmaktan olabildiğince kaçınıyorlar. Sakinler. Tüm varlığa karşı dengeli bir saygı içindeler.
Dindarlar ise parazitler gibi yaşıyorlar. Çoğunlukla diğerlerinin sırtından geçiniyorlar. Tembel ve lunatikler. Rasyonel değiller ve çoğunlukla maddi ihtirasları peşinde koşuyorlar. Zihinleri dünyasal zevklerle dolu. Ruhsal yaşamlarının dahi öyle olacağını hayal ediyorlar. Kabalar. İncelikten ve nezaketten uzaklar.
Eğer doğu ülkelerine bakarsanız ne demek istediğimizi daha iyi görürsünüz. Duyarsız bir biçimde yokluk ve pislik içinde yaşıyorlar.
Yeşua2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder