Eğitim insanın içinde var olanı dışarı çıkarmaktır. Boş bir kabı dışardan kovayla su taşıyarak doldurmak değildir. Bir kıvılcımı harlamaktır. Bunun dışında kalan ezberletme, dışarıdan bilgiyi çocuğa yüklemek için zorlamak zihnin kozmolojisine aykırıdır. Ezbere dayalı öğreti çocuğun zihnine büyük hasar verir. Zihnin belli bazı bölgelerini baskı altına alır ve kalıcı hasar bırakır. O bölgeleri dumura uğratır. Bu bölgeler insanın sezgisel, içindeki cevherle temas kurmasını sağlayacak, içindeki kıvılcımı harlayacak olan bölgelerdir. Dayak ya da korkutarak yapılan ezbere dayalı eğitimlerse çocuğun beynindeki körelmeyi tam kronik bir hale getirecektir. Zihinler ardışık bir sistem baskısı altına girecektir halbuki zihnin açılımı ve neticesinde bilincin yükselmesi genişleyerek açılan bir spiral misali olmalıdır. Buna biz sezgisel kavramada diyebiliz. Sezgisel kavrama ruhsal derinlik ve dolayısıyla kendini bilmek için olmazsa olmaz bir durumdur.
Burada diğer bir önemli husus öğrenmenin, aydınlanmanın ve kendi içindeki cevherle bir olmanın şimdi olacağının, başka bir zamanda, yaşamda ya da başka bir boyutta değil ama şimdi de olması gerektiği bilgisinin çocuğa verilmesidir. Bu yapılmazsa çocukta dalgın akıllılık baş gösterir.
Doğru yapılan eğitim çocuğun zihnini geliştirip bilincini derinleştirecektir. Bu durum müspet ilim eğitimlerinde olduğu kadar manevi eğitimler içinde geçerlidir. Zihinleri dönüştürücü bir temelde eğitim verilmelidir. Aksi takdirde zihinler derinleşemez ve adeta hayvanlar seviyesinde, düz bir satıhta kalır. Bu durumdaki kişiler ansiklopedik seviyede bilgiler yüklense bile ne kendisini tam bilebilir ne de Tanrıyı. Bütünleştirilmesi, birleştirilmesi gereken zihinsel fonksiyonlar, güçler, kanunlar bölünmüştür. Zihnin derinleşip bütünleşmesi sağlanamadan ruhsal ilerleme de sağlanamaz. İnsan kendinin madde üstü olan gerçek kimliğini bilemez ve yok olur.
"Kendini bilemeyenler yok hükmündedirler. Kendileri bizzat yokluk olmuşlardır."
Burada diğer bir önemli husus öğrenmenin, aydınlanmanın ve kendi içindeki cevherle bir olmanın şimdi olacağının, başka bir zamanda, yaşamda ya da başka bir boyutta değil ama şimdi de olması gerektiği bilgisinin çocuğa verilmesidir. Bu yapılmazsa çocukta dalgın akıllılık baş gösterir.
Doğru yapılan eğitim çocuğun zihnini geliştirip bilincini derinleştirecektir. Bu durum müspet ilim eğitimlerinde olduğu kadar manevi eğitimler içinde geçerlidir. Zihinleri dönüştürücü bir temelde eğitim verilmelidir. Aksi takdirde zihinler derinleşemez ve adeta hayvanlar seviyesinde, düz bir satıhta kalır. Bu durumdaki kişiler ansiklopedik seviyede bilgiler yüklense bile ne kendisini tam bilebilir ne de Tanrıyı. Bütünleştirilmesi, birleştirilmesi gereken zihinsel fonksiyonlar, güçler, kanunlar bölünmüştür. Zihnin derinleşip bütünleşmesi sağlanamadan ruhsal ilerleme de sağlanamaz. İnsan kendinin madde üstü olan gerçek kimliğini bilemez ve yok olur.
"Kendini bilemeyenler yok hükmündedirler. Kendileri bizzat yokluk olmuşlardır."
Yüce gücü ve yüce sevgisiyle yaratılışı yönlendiren yüce Tanrımın yüce aklı bize öğrenmenin, bilmenin yolunu lütfet. Amin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder