Eğer Tanrının istediği dini merasimler ve kurbanlar olsaydı Kudüs'teki tapınak yıkılmazdı. Dünyadaki hiçbir güç buna yetmezdi. Tanrı Musevilerin eski ahitteki kurbanlarını ve dini merasimlerini onaylamış olsaydı bunları engelleyecek olan Müslümanların camisini (Mescidi Aksa) oraya yaptırtmazdı.
Orada kesilen kurbanlar insan boğazlamaktan farksızdı. Yakılan tütsüler putları kutsallaştırmak için yakılan tütsülerden farksızdı. O mabette Tanrının sevmediği işler yapılıyordu. Oradakiler zillet içindeki kendi yollarını seçmişlerdi. Tanrının gözleri önünde kötülükler yapıyorlardı. Ve Yeşua onlara seslendi ama onlar duymadılar. Duymak istemediler ve Tanrı onların en büyük korkularını onlara sundu...
Hayvanların canını alarak, onların kanlarını akıtarak, birşeyler yakarak dünyasal takıntılarınızdan, ruhsal eksikliklerinizden kurtulamazsınız. Esas olan hormonlarınızın şehvetini, hayvani hırslarınızı, tutkularınızı kurban edebilmektir. Bu gerçek kurbandır ve her günün her anında olmalıdır. Atının dizginlerini her sıkı tutan bir jokey gibi sizde egonuzun dizginlerini her an sıkı tutun. Bir an bile gevşetmeyin.
İşte ancak o zaman bedenleriniz Tanrının mabedi olur, kurulması gereken mabed ruhsaldır ve canlıdır. Kudüs'teki taştan yapı değildir söz konusu mabed ve o zaman Mesih tekrar gelebilir. Kalplerimiz ve zihinlerimiz Tanrı ile sentezlendiğinde...
İşte ancak o zaman bedenleriniz Tanrının mabedi olur, kurulması gereken mabed ruhsaldır ve canlıdır. Kudüs'teki taştan yapı değildir söz konusu mabed ve o zaman Mesih tekrar gelebilir. Kalplerimiz ve zihinlerimiz Tanrı ile sentezlendiğinde...
"Tanrı mabedi yıktı ve onun penceresini insanların içine yerleştirdi."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder