Translate

30 Mart 2022 Çarşamba

ÖLÜMSÜZLÜK VE SEVGİ

Bahsettiğimiz sevgi Kutsal sevgidir. Kutsal sevgi Tanrıya aittir ve Onun bir parçasıdır. Onun doğasından ve Onun Özünden oluşmaktadır. Bu sevgi bir insan tarafından yeterli ölçüde oluşturulmuşsa bu onu da Kutsal ve Tanrının doğasından yapar. Sadece Tanrı ölümsüzdür ve sadece Onun ölümsüzlük özelliğini verdiklerinin ruhları ölümsüz olabilir. 

Yeşua2000 

GERÇEĞİ ARAYIN

"Orada sadece sen varsın. Yada sen bile yoksun. Sadece bilinç var, içinde ego yok. Kimlik yok. Bunu unutma kardeşim. Sen artık herşeyi yapan değil tanıksın. Bunu da hatırından çıkarma." Yeşua.

Gerçek, ölümle beraber kaybolmaz. Gerçek ölüm tanımaz. Gerçek ölmez. Gerçek ölümsüzdür. Gerçek sonsuzdur. Ölen herşey ölümü vasıtasıyla, asılsız olduğunu ve belki de güzel bir düş ama yine de bir düş olduğunu kanıtlar. Önemli olan ruhun ölüm ötesinde uyandırılıp uyandırılmayacağıdır. Uyandırılırsa eğer neyle karşılaşacağıdır. Dünyada iken gerçeğe uyananlara ne mutlu. Kabirde uyandırılan ruhlar beden kalıbından çıkınca bir şaşkınlık dönemi yaşarlar. Bir adaptasyona ihtiyaçları olur. 

Kimse günahkar olarak doğmaz ama bazı ruhlar ölü doğar. Bazı çocukların kötülüğü başından bellidir. Bunlara ölü doğumlar diyebiliriz. Her çocuk yalan söyler. Burada önemli olan ileriki yaşlarında bu çocukların doğru yolu seçip seçemeyecekleridir. Hiç kimse, karma denilen geçmiş yaşam günahları ile doğmaz. Ruhlar dünyaya tamamen temizlenmiş olarak gelirler. Gelmeleri gerekiyorsa gelirler. Hüküm Tanrınındır. İleri seviyedeki ruhlar gelirken yaşam şartlarında ki bazı unsurları ve olayları kendileri seçebilir ama onlar dahi tümünü seçemez ve tam olarak dünyada  başlarına ne geleceğini bilemezler.

Evet, ego açgözlüdür. Sahip olmak ister. Doyma hissi yoktur. Herşeye sahip olmak ister. Biriktirmeye sever ve ölümle bunların hepsini bırakıp gideceğini düşünemez. Öyle ki, kendini tatmin etmek için nefsine uygun ilahlar bile yaratır. Bu nedenle dizginleri sürekli sıkı tutulmalıdır. 

Nefis(ego)böylesine kördür. Cehalet ise hele bu asırda, beyinsel bir özür yoksa, günahtır.

İnsanoğlunun maddi hayatı bir rüyadır. Öldüğünde, uyandırılırsa şayet, asıl kimliği devreye girecektir. 

Yeşua2000 


MANEVİYATA DAİR YAŞAM TECRÜBELERİM

Üniversite yıllarımdan beri, bilhassa son senemde insanın sahip olduğu bu farkındalık, kendini bilmek, bilinç tüm bu yetenekler nereden geliyor diye düşünürdüm. Çünki o yıllarda solculuk ve Tanrıyı red etmek hakimdi. Sık sık tartışır konuşurduk.  Ama bunlar benim dimağımda hiç yer bulmuyordu. Yani hiçbir şey yokken bir patlama olacak, ondan atomlar ve derken sonunda bizler peydahlanacağız, güzelde hadi çatıyı çaktınız peki bu akıl, doğruyu yanlıştan ayırt etmek, kendinin farkında olmak olguları nereden geliyordu? Hiçbir şeyden mi? Uzayın karanlığından mı? Tozundan mı? 

Bu aralarda çevremin metaryalist tartışmaları da sürüyordu. Bazen onlara katılıyor bazen de katılmıyordum. Daha sonraları inceledim ve öğrendim ki Karl Maks denen Marksizm felsefesinin kurucusu adam bir çok hastalıktan muzdarip biriymiş. En fenası da cildinin iğrenç kokusuymuş. Bunun tedaviside yokmuş. Yani zat  "Beni niye böyle yarattın? diye diye sonunda Tanrı yok dedi ve Onun yarattığı herşeye de düşman oldu herhalde diye düşünüyorum. Izdırap ve sefalet içinde yaşayan Asya milletlerinin bu ızdıraplardan kurtuluş için Nirvana beklentileri ve işi bence bir nevi berduşluğa vurmaları da yine şartların getirdiği psikolojiler bence. Biri isyan diğeri cehalet ve çaresizlik. Yani Hintlilerin meditasyon ve herşeyi terk merakı. Garip saplantılarını kast ettim.

Tesadüflere de inanmak içimden gelmiyordu. Yani bir türlü bu tür materyalist ya da hiçlik fikirlerini benimseyemedim. İçim kabul etmiyordu. Mantığım değil ama içimdeki başka bir şey, bir bilinç bunu red ediyordu. Hissiyatım böyleydi. Halbuki arkadaşlarımın ve akrabalarımın bir kısmı da koyu solcuydu. Bu solculukları zenginleştiklerinde uçup gitti sonradan ya, işte güya dar gelirli talebelerken öyleydiler. Bazıları hatta en gaddar kapitalistleri bile geçtiler. Bense Tanrı severliğimden, vatanseverliğimden ve humanistliğimden hiç taviz vermedim. Duygularım böyleydi ve çok kuvvetliydi. Ya da sezgilerim mi demem lazım! Neyse konuma döneyim, bir mutlak yaratan kudretin varlığını hep içimde hissetmişimdir. Maddeye fazla düşkün değildim. Gereğince ama düşüncelerim hep görünenin ötesinde ne vardı daydı. Üniversite yıllarımda dedem vefat etti. Kendisini çok severdim. O da beni çok severdi. Allah rahmet etsin. Çok üzgündüm o sıralar ve kendi kendime "Yok olup gitti mi şimdi?" diyordum. Yani tüm verdiği hayat mücadelesi ne içindi? Bir anlamı yok muydu? İşte o sıralarda dedem rüyama girdi. Hiç unutmam sevinçle seslenmiştim ona. "Dede sen öldün ve şimdi buradasın. Söyler misin öteki dünya varmı?". "Kesinlikle var. Hiç şüphen olmasın." dedi. İnanamadım ya da emin olamadım ve tekrar sordum. O da aynı kararlılıkla "Kesinlikle var. Hiç şüphen olmasın." dedi. Ve  ben üçüncü defa yine sordum. "Var mı dede?". "Kesinlikle var. Hiç şüphen olmasın." dedi aynı kararlılıkla ve kayboldu. Evet,  yaşamın bir anlamı, bir devamı ve bir hedefi vardı. Yoksa bu kadar mücadele ne içindi. Ne için insanlar uğraşıyordu? İçlerinde ki bilinç onları zorluyordu. Yani hepimiz hidrojenden türemiş olsak bile içimizde ki bu görünmeyen güç kesinlikle başka bir yerden, başka bir Kaynaktan geliyordu.

Yaş otuzbeş yolun yarısı gitti dediğim günlerdi. Bir gece yarısı saat üç dört arası idi. Yatak odamda karanlıkta dikilmiş pencereden dışarısını seyrediyorum. Karşımızda Atatürk Havaalanı vardı. Epeyce bir müddet inip kalkan uçakları seyrettikten sonra "Yatayım artık." dedim. Döndüm ve yatağıma baktım. Hanım öbür tarafta uyuyordu ama bende yanında uyuyordum. Beynimde şimşekler çaktı. Ben bedenimde değildim. Anladım ve durumun bilincinde olarak biraz daha böyle kalayım derken yükselmeye başladım. Çok güçlü bir vakumla yukarılara çekiliyordum. Dünya karşımda top gibi kaldı, pinpon topu, derken samanyolu sanki bir göz gibi karşımda duruyordu, bir çok galaksi geçtik ve sonra maddi kainat bitti. Heryer bomboş. Hiçbir şey yok. Sınırda yok, objede. Şaşırdım. Tam o sırada arkamdan bir ses "Cennete geldin. Ne istiyorsan söyle." dedi. Otoriter bir sesti. "Ama!" dedim "Burası nasıl bir cennet? Bomboş." Otoriter ses sesinin oktavını biraz yükselterek direktif verdi tekrar. "Burası cennet. Söyle sen ne istiyorsan." "Peki." dedim. "Dağlar olsun, çiçekler olsun." Daha cümlemi bitirmeden sıra dağlar ve eteklerinde çiçekler oluştu ki dünyada böylesini görmedim. İçlerinden gelen bir ışıkla parıldıyorlardı. Renkler çok canlıydı. Kandiller gibi. Hayranlık içinde kendimden geçmiş seyrediyorken birden inişe geçtim.  Buna karşı direndim ama nafile, derken odamdaydım. Bedenime baktım, kapkara bir mezar gibi göründü gözüme. Oradaki renk ve şekillerden sonra herhalde beğenemedim bedenimi. "Ben bu mezara tekrar girmem. Kapkara bir mezar bu." diye haykırdım. "Ben orada kalmak istiyorum." dedim. Direttim. "Çocukların henüz çok küçük." dediler. Evet daha çok küçüklerdi. O an içim yumuşadı ve aniden ter içinde olarak yatağımdan fırlayıp kalktım. Ağlıyordum. Eşim sırtıma dokundu ve ne olduğunu sordu. Sıçramamla oda uyanmıştı. "Yok dedim. Birşey yok." Ama çok üzüntülüydüm. Ben orayı istiyordum ancak babalık duygum galip gelmişti. Ve hala da oraya gideceğim zamanı bekliyorum. Daha sonra ellili yaşlarımda olanları biliyorsunuz. Ruhlar dünyasına geçtim ama yine geri yollandım. Bu gidişle umarım dünyanın demirbaşı olarak bırakılmam. Gökyüzünde olduğu gibi yeryüzünde de senin isteğin olsun yüce Tanrım. 

Alpaslan Kuzucan 

TANRININ KRALLIĞINA GİRMEK

 


Ruhlarınız tam saflaşmadan ebedi ruhsal yaşama hak kazanamazsınız.

Yeşua2000 

MESAJLARIN TOPLANDIĞI KİTAP


Esas olan Türkçesidir. Mesajlar Türkçe olarak alınmıştır. İngilizce tercümesinde yanlış anlamalara sebebiyet verebilecek nüans farkları çok az da olsa olabilir. İsteyenler başka dillere de çevirtebilirler.

Yeşua2000 

KOLAY OLMASA GEREK


Kutsal Ruhlar Tanrının huzurunda Ona tam odaklanmış olarak ve ayakta dururlar. Bir an bile olsun Tanrıya konsantrasyonlarında herhangi bir bozulma olmaz.

Yeşua2000 

29 Mart 2022 Salı

SEVGİNİN GERÇEK OLMASINA İZİN VERİN

Yeşua diyor ki: "Sevginin gerçek olmasına izin verin. Kötü olan herşeyden tiksinin ve iyi olan şeylere sıkı tutunun." 

Ama günümüz dünyasında kötülük bir nevi eğlenceye donüştürülmüş durumdadır. Kötülüğün sahnelerde ortaya çıkmasını seyretmek için para ödüyor insanlar. Evlerindeki televizyon gösterilerinde kötülük izliyorlar. Bu yönlendirmelerle bizlerin zihinleri genellikle haberlerde olsun,  gözümüzün önünde olsun var olan kötülüklere karşı duyarsız kalıyor. Olumsuz bir şartlanma var. Halbuki kötülüğü görür görmez tanıyacak ve ondan tiksinecek duyarlılığa ulaşmalıyız. Buna mani olmayı eğer mümkün değilse en azından yapanları teşhir etmeyi öğrenmeliyiz. Bugünkü dünya kültürü ise adeta insanlara kötülüğe karşı hoşgörülü olmayı öğretiyor. Buna hoşgörü diyemeyiz. Bu gerçeklere olan farkındalıkların sıfırlanmasıdır. Sevginin yaşanmamasıdır. Tek başınıza kötülere karşı durmaya gücünüz yetmiyorsa bu konuyu çevrenizdeki diğer güvendiginiz kişilerle konuşup bunların bilinmesini sağlayın.

Herkes ile barış içinde yaşamak Tanrının bizden istediğidir ancak kötülüklerin üzerini örtmek ve adaleti yanıltmak şeklinde değil. Hiçbir şart altında kötülüklere müsamaha gösterilmemelidir. Kötülerin seviyesine inip sizde onlara kötülük yapmayın ancak toplum için, adalet için doğru olanı yapın. Kötülüğü red edin. Kötülüklere toplumun onayladığı yollardan mani olun. Birlikte hareket edin. Gerçekleri konuşmaktan korkmayın. İyi olandan asla vazgeçmeyin. Sevginin uygulamada gerçekleşmesine izin verin. Bu sevgiyi yaşamaktır.

Yeşua2000 

KÖTÜ İNSANLAR

Size, iş hayatınızda yapmanız için görevler verenler, kürsüden vaaz verenler veya geceleri sizinle aynı yatağı paylaşanlar kötü insanlar olabilir.

Kötü insanlar hakkında öğrenilecek ilk ders, onların kurnaz olduklarıdır ve duygularınızı incitmeden, itibarınızı zedelemeden veya size zarar vermek için daha ciddi bir şey yapmadıkça kim olduklarını anlayamayabilirsiniz. Tuttuğunuz şirketi ve iletişim kurduğunuz kişileri, hayatınıza aldığınız arkadaşlarınızı ayırt edin. 

Koyun postuna bürünmüş kurtlar olabilirler (Matta 7:15).

İnsanlar göründüklerinden çok daha kötüdür ve bunu öyle gizlerle ki bizim bu kötülüklerini görmemiz yıllar alabilir. Ama bu bizim hatamız değildir. Onlarda suçluluk duygusu yoktur ve sürekli gözünüzün içine bakarak yalan söyleyebilirler. 

Bir insanın diğerine birşey anlatırken karşısındakinin kaşını kaldırması veya sık sık "ne" demesi, "gerçekten mi" yüz ifadesi segilemesi aslında bir aşağılamadır. Sorduğunuz bir konuda gözlerini ve başını kaydırarak cevap vermesi sizi küçümsediğini gösterir. Bunların tek amacı insanları kırmak, kendilerine olan güvenlerini sarsmak ve acı vermektir. Bunu seyretmektende zevk alırlar. İnanın ortalıkta insan diye dolaşanların bir çoğu böyledir ve onlarla sıkça görüşüyor olabilirsiniz. Ne zaman ki sizi sarsarlar onları yaşamınızda fırlatıp atın. Onlara ikinci bir şans vermeyin.

Bu tip kötü insanların genel psikolojileri şöyledir:

İnsanların kötü duruma düşmesi, acı çekmesi onların hoşuna gider. Eğer insanların acıları karşısında en ufak bir gülümseme dahi gösteren insanlar varsa çevrenizde onları terk edin. Karma veya başka bir bahane olsun insanların acılarına gülümseyenler kötüdür. Psikoloji ilminde bu durum "başkalarının talihsizliğini düşünmekten ve bununla eğlenmekten gelen bir neşe ve kendini beğenmiş bir tatmin" olarak tanımlanır.

Kötü insanlar kontrol manyağıdır. Görünüşte insanlar için kaygılanıyorlarmış gibi bir görüntü verirler ama bu haris ruhlarını tatmin etmekten başka bir şey değildir. Aşırılık, abartı hiçbir şey duymamak kadar kötüdür.

Kötü insanların mutlaka kendi tutkularına sahip olmaları gerekir ve bunu sağlamak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklardır. Her fırsatta, olayların belirli bir yöne gitmesini sağlamak için durumlara fikirlerini ve eylemlerini enjekte ederler. İnsanları kendi isteklerine göre eğip bükme için yönlendirirler. Sürekli yalan söylerler ama toplum içindeyken bu yalanlarını karşılarındaki kurbanlarının ( eş veya akraba veya çalışma arkadaşları) üzerine atarlar. Onlardan duymuş olurlar. Gerçek kimliklerini gizlerler ve gerektiğinde, menfaatleri varsa insanlara yağ çekmeyi de çok iyi bilirler. Adeta bir iltifat bombardımanı yaparlar. 

Bencildirler. Evet, kim kötü ruhlu biri olduğunun bilinmesini ister. Yalan ve riya onların en büyük silahıdır. Ama siz kendi sezgilerinize güvenin ve eğer yanlarında kötü hissediyorsanız bilin ki o insanlar kötüdür. Kötü insanların yanlarında içinizin boşaldığını, enerjinizin düştüğünü hissedersiniz. Midenizde sanki tuhaf bir rahatsızlık hissi oluşur. Bir şeyler yanlış gibidir. Bu sezgilerinizi gözardı etmeyin. 

Kötü insanlarda pişmanlık duygusu yoktur. Esasen hiçbir olumlu duygu gösteremezler. Rol yapabilirler. Onlar zavallı hasta varlıklardır. Ancak sakın onları tedavi etmeye uğraşmayın çünki bu mümkün değildir. Uzaklaşın onlardan.

Bu insanlar hayvanlara da kötü davranırlar ancak elbette herkesin gözünün önünde değil. Bilin ki hayvanlara kötü davranan insanlara da kötü davranır. 

Genellikle kötülükleri bazılarınca görülür ve bilinir ama çoğunluk bunların yalan ve ikiyüzlüluklerinin tuzağına düşmektedir. Bu insanlar başkalarının arkasından konuşurlar. Bilin ki sizinle başkalarının arkasından konuşanlar başkaları ile de sizin arkanızdan konuşacaklardır. 

Kötü insanlar menfaatleri olunca size adeta tapıyor gibi hareket ederler. Sizi sürekli iltifatlara boğarlar. Eğer biraz dikkat ederseniz bu tavırlarının sahte olduğunu görürsünüz. Amaçları bir nevi sizi yapay bir mutluluk haline sokup gerçeklerden uzaklaştırmak ve kendi yollarına çekip sömürmektir. 

Bu insanlar kurnazdır ve kafa karıştırmasını iyi yaparlar. Kandıramayacağı insanlara gitmezler. Avlarını iyi seçerler. Genellikle temiz kalpli empatlar bunların hedefidir. 

Dedikoduyu cok severler ve asla özür dilemezler.

Herkes için rahatsız edici bu zehirli insanlar mizahın nasıl kullanılması gerektiğini de anlamazlar ve bu onlardan uzak durmanız gerektiğinin açık bir işaretidir.

Zehirli birini hayatınızdan çıkarmak düşündüğünüzden daha zordur, bu nedenle biriyle ilişkiye girmeden önce bu işaretleri araştırdığınızdan emin olun ve kendinizi bir sürü zahmetten kurtarın. Unutmayın akrabalarınız ve hatta anne babanız dahi bunlardan olabilir. Zaaf göstermeyin. Mesafeli davranın ve onlara güvenmeyin. Onlar hasta ruhlu varlıklardır.

Başkalarına kötü davranmak Tanrının bizden  istediği her şeye aykırıdır. Tanrı, insanların, Kendisi gibi adil olmalarını ister. İnsanlara ve tüm yaratmış olduğu varlıklara karşı kötü davranılması Tanrıyı ​​üzer, çünkü onları yaratmasının nedeni bu değildir.

Öldüğümüz güne kadar ve hatta ondan sonra bile kötü muameleyi hak edecek hiçbir şey yapmamış olsak bile, bizi yanlış anlayan ve bizi sevmeyen, arkamızdan konuşan insanlar her zaman olacaktır. Sık sık eleştirildiğimiz, haksız yere yargılandığımız, saldırıya uğradığımız ve hakkımızda dedikodu yapıldığı için, bize bunları yapanlara misilleme yapmak ve aynı şeyleri yapmak istiyebiliriz. Ancak yüce Tanrı bunu yapmamanızı söylüyor. Daha etkili bir şey var. Yani ne yapmalıyız?

“[Yeşua] ​​hakarete uğradığında hakaretle karşılık vermedi; acı çektiğinde tehdit etmedi, umutlarını adil yargıç Tanrıya bağladı” (1. Petrus 2:23 GNT).

Allaha havale edin ve zehirli insanlardan olabildiğine uzaklaşın. 

Yeşua2000 


SEVGİ VE GÜÇ: YEŞUA'NIN TÜM MESAJLARININ KİTABI

Yeşua'nın 2000 yılı sonrası bana bildirdiği tüm ilahi hakikatleri bu kitapta topladım. Yorumsuz ve bire bir aktarım. İnternetten tedarik edebilirsiniz. İsteyenlere ben bedava da sadece kargosu ödemeli yollayabilirim. Gerekirse kargoyu da ben öderim. Ücreti yayınevi ve kitapçılar alıyor. Ben hiçbir maddi çıkar beklemiyorum. Manevi konularda maddiyatin zerresi dahi olmamalıdır. Maneviyatın bir ölçüsüde budur. Hayırlara vesile olması dileğimle.



Sevgi ve saygılarımla,

Alpaslan Kuzucan 

28 Mart 2022 Pazartesi

BİLİMLE TANRI ANLAŞILAMAZ

Yeşua diyor ki: "Dünyasal işlerinizde bilimsel düşünceden ayrılmayın ancak bilimle Tanrıyı anlayamazsınız."

Bilim adamları, maddenin dahileri neden ateist oluyorlar? Yeşua bana bunun egolarından kaynaklandığını ve kendilerini  öne çıkarma tutkularından dolayı olduğunu söylemişti. 

Şimdi düşünelim; herşey bir uzay tozundan evrimle oluştuysa insan gibi uzay tozunun yapısını inceleyen bir varlık bu tozdan nasıl çıktı? Bu nasıl meydana geldi? Hidrojen nasıl hidrojenin fiziğini inceleyen bir sistem haline evrimleşti? Yani bilinç dediğimiz tecrübe bu tabloya nasıl dahil oldu? Bilinçsiz maddeden bilinç nasıl türedi? Fiziğin kendi içinde bunu öngören bir olgu var mı? Yok, ama işte bizler, bilincin yadsınamaz delilleriyiz. Ve, fiziğin içinden bunun olacağına dair bir öngörü, bir öneri çıkaramazsınız.

Bilincin üzerinde duran bir bilim dalı var mı? Pisikoloji belki ama yeterli değil. Daha çok beynin yapısı temel alınıyor. Bu konu üzerinde bence en yetkin ağızlar mistiklerdir. Dinler bu konuda yardımcı olamazlar. Hele kurumsallaşmış dinler tamamen politika olmuşlardır. Cahil kalabalıklara hükmetme ve onların sırtından sülükler gibi bir parazit yaşam elde etme sürecinden başka birşey değildir bu haliyle sözde semavi dinler. Halbuki mistikler, onların içinde de sahtekarlar var, sadece bilincin nereden geldiğini değil ilaveten bilinci nasıl özgürleştirebilirizin de peşindeler. 

"Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi hür kılacak." Evet, tüm bu arayışlar ve yönelişler fiziğin, kimyanın kısacası maddi bilimlerin içinden çıkabilir mi? Hayır, sadece gülünç duruma düşersiniz. Yeşua bana beyin dediğimiz organın yapısının içine insanın, tıp biliminin  asla nüfus edemeyeceğini çünki beynin ruha ait bir organ olduğunu söylemişti. Yine Yeşua bana insanın takribi yüzbin sene önce Afrika'da ve bu günkü insan olarak, bir defada yaratıldığını söylemişti. Uzaydan gelmediler ve de maymundan ya da türü tükenmiş bir memeliden evrimleşmediler demiş ve sormuştu...sence Tanrının buna gücü yetmez mi?  Bende, "şüphesiz yeter" diye cevaplamıştım. Şüphesiz insanı bir kerede yaratmaya gücü yeter. Buna tüm kalbimle inanıyorum. Yine Yeşua bana "Herkese yetemezsin. İnanç içte doğar, kalbte gelişir ve dilden dökülür" demişti. Yani herkes inanacak sanma demek istedi sanırım.

Yeşua2000 ...

BİLİNÇ VE ÖLÜM

Bilinçli olmak nedir?

Belki de bunu anlamak icin bilinçten ne kast ettiğimize bakmalıyız. Uyanık biri bilinçli midir peki ya uykudaki biri. O bilinç sahibi değil mi? Rüyalar görüyor ki rüyada bir tecrübedir. Bir takım duygular duyuyor. Demek ki bilinçlilik hali uyku esnasında da var. Uykuda da bilinçliyiz sadece dış dünyanın farkında değiliz.

Dikkatimiz dağıldığında, zihnimiz daldığında bilinçli miyiz? Elbette. Araba kullanırken ya da yürürken bazen " aaa ben ne zaman buraya geldim? " dediğimiz zamanlar çoktur. Aradaki zaman kayıptır ama oraya sağ salim varmışızdır. Bilinçli olmasaydınız yolunuzdan çıkardınız. Kazaya sebeb olabilirdiniz.

Birde manevi ya da ruhsal diyelim, bu anlamda kullandığımız bir bilinç vardır. Ancak bu demek değildir ki ruhsal konularla ilgilenmeyenler bilinçsizdir. Hayır, ruhsal insan daha büyük resme bakmaktadır sadece. Kendi iç dünyasının işlevlerini anlamaya çalışmaktadır. Farkındalık alanı farklıdır. Borsacı birinin de kendi alandaki farkındalığı ruhani birinde elbette olmaz.

Peki, hayvanların, mesela bir kedinin bilinci yok mudur? Elbette vardır. Olmasa idi hayvana bir cerrahi müdahale yapılacağı zaman ne diye anestezi yapılsın? Ama hayvan bilincinin insan bilincinden farkı, insanın bilincinin olduğunun bilincinde olmasıdır, öz farkındalık sadece insanda vardır.

İnsan her ne yapıyorsa bilinç işin içindedir. Buradaki olgu bilincin tecrübe etme kapasitesidir. Rüyada olsun, fantasiler içinde kaybolmuşken, borsada oynarken, farkındalık her ne yapıyorsanız oradadır. 

Bilinç filim makinesinin projektörü gibidir. Bu projektörün kalbinde beyaz ışık vardır. Filim kareleri bu ışığı filtreler ve görüntüleri verir, böylece görüntüler ekrana düşer. Ama unutmayın bu görüntülerin tümünün aslı ışıktır. Beyaz ışıktır, biz ise ekrana düşen görüntülerden, filmin konusundan çıkardığımız duyguları yaşarız. Coşku, korku, üzüntü, sevgi, yani filim sizin için ne amaçla üretildiyse. Burada sahneye düşenin ışık kalıplarından başka birşey olmadığını unutursunuz.

Evet, gördüğümüz şey aslında zihnimizin algıladığı şeydir. Dış dünyadaki kalıpları biz aslında beynimizde analiz edip tasarlıyoruz. Datalar bir araya geliyor, analiz ediliyor ve biz bunun tecrübelerini yaşıyoruz. Aslında beyaz ışık kalıplarını görüyoruz ki bunlar evet beş duyumuzla algıyabildiğimiz gerçekler olmasına karşın beynimiz tarafından zihnimize yansıtılan tecrübelerdendir.

Burada ki soru şudur, bilinç nereden geliyor? Kaynağı nedir? İşte burada ruhaniyet başlar. Beyinden geliyor da denebilir ama ben naçizane klinik ölüm deneyi yaşamış bir birey olarak bilincimin kalbimin durmasıyla bir kesintiye uğramadığını ve bedenimden kayıp çıktığını fiilen yaşamış biriyim. Ölü kaldığım süre dört dakikadır. Bu esnada beyin henüz ölmemiş diyelim, iyi de o zaman niye bedenimden kayıp çıkarak dışarıdan kendimi seyrettim?  Beyin neyini, hangi parçasını dışarıya yolladı? Evet gerisinin takdirini size bırakıyorum.

Not : Olay Ankara özel umut hastanesinde ki by-pass ameliyatımın sonrasında vuku bulmuştur. Bu hastaneye volkan ninci isimli bir profesörün direktifi ile yatmıştım. Ameliyata kendisi girmemiş bile. Kalbimin durduğunun farkına vardıklarında beni tekrar ameliyata alıp yeniden kalbi çalıştırdıklarını ve sonrasında Ankara ibni sina hastanesi yeniden canlandırma bölümüne akrabalarımın dayatmasıyla yolladıklarını biliyorum. Bedenim şişmiş ve sararmış bir halde ibni sina hastanesinde 14 gün komada kalmışım. Komadayken zaman zaman uyandım, komadan çıkmadım bedenimden çıktım, ve beden dışında iken servis de bazı ruhlar gördüm. Hepsi sağlıklıydı. Komadan çıktığımda ise yataklarda yatıyorlardı ve bedenleri komadaydı. Şaşırdım ve hemşireye, dudaklarımı okudu çünki boğazımdan nefes makinesine bağlıydım ve konuşamıyordum, bunlar ne zaman  hasta oldu diye sordum. Onları nereden tanıdığımı sordular. Komadayken ruhlarını görmüştüm. O hastalar başaramadı. Yani bunların hepsi şimdi halisinasyon mu??? Ya sonrasında verilen bilgiler. Oturup filim/dizi senaryosu yazayım bari...

Komadan çıktığımda adımı "mezardan çıkan adam" koydu doktor ve hemşireler. Esasında beni hayata döndüren görünüşte doktorlar olmasına karşın ben beden dışındayken, ilk kalbimin durduğu zaman, yanıma gelen ruh, Yeşua "korkma seni yaşatacağız, Tanrı sana ikinci bir şans verdi ve beni yolladı" dedi. Sağ elinin işaret ve orta parmaklarını, bitişik bir halde boğazıma sürdü. Nefesimin açıldığı ve kalbimin atmaya başladığı an işte o andı. O an bedenimdeydim ve yatağı kırarcasına çırpındığımı hissettim. Çok kısa bir an sürdü ama sonra uyumuşum. Komadayken Yeşua bir kere daha yanıma geldi ve tekrar bana şifa verdi.  Evet, çok şükür. Bu bilgileri verebilmem için yaşatıldığımı sanıyorum. En doğrusunu Tanrı bilir. 

Yeşua2000 

27 Mart 2022 Pazar

YEŞUA 2000 BİLDİRİMLERİ

"Benim adımı anmak, beni kabul etmiş olmak yeterli değildir. Önemli olan sözlerimin özümsenip uygulanmasıdır. Bu dünya geçici bir sınav alanıdır. Burada ölümün hükmü geçerlidir. Doğan her şey ölür ancak sonsuz yaşamda yaşam hüküm sürer. Ölüm yoktur. Bu dünya için değil sonsuz yaşam için yatırım yapın. Aklı olan bu gerçeğe biran evvel uyansın. Yukarı yükseklere bakın. Derin bakın. Bilinçlerinizi yükseltin. Tanrıyı her şeyin kaynağı olarak düşünün. Tanrının ışığını düşünün. Doğruları söylemekten korkmayın. Toprağın bağrında kalmaktan korkun. Sonsuz yaşamı arzulayın. Sonsuz yaşamı arayın. Tanrının huzuruna çıkabilmek için dua edin. Tanrının sevgi olduğunu hiçbir zaman unutmayın. Kalbinizde hâkim olan duygu sevgi değilse Tanrının huzuruna çıkamazsınız."

Yeşua

İNSANIN VARLIK AMACI

İnsanoğlu Kutsal Ruhun bir zerresi olmak için yaratılmıştır. Bu hal, Tanrının Krallığına girmek, ikinci doğum ya da ebedi yaşam olarak tasvir edilir. Huzura ermek ve Huzurda olmak. Tanrının huzuruna. Bu makama erenler yaşam enerjilerini direk olarak Tanrıdan alırlar. Fiziksel yaşamlarının bitmesi ile onlar kabir görmeden ışığa alınacaklardır. Orada Tanrının huzurunda, bir zaman ya da bir tarih yoktur. Anlık olarak görevler Tanrıdan alınır ve alındığı gibi de yapılır. Hüküm Tanrınındır.

İnsan ruhu ne güneştir, ne ay, ne toprak ve ne de başka birşey. İnsan insandır. Ruhu yeterince bilinçlenip arındığında Tanrı enerjisine değer ve birleşirler. Bedeni değil ruhu birleşir. Egosu da değil. Ama Tanrı tekdir. Sadece O yoktan var eder ve hüküm verir. Onunla birleşmiş olan ruhlar hüküm veremezler ama aldıkları görevleri icra ederken, meleklerden farklı olarak, kendi öncelik sıralarını seçebilirler. Bu yükselmiş ruhların yetkileri adeta sınırsızdır. Bu çok parlak ruhlar kainati Tanrı adına ve Ona tabi olarak yönetirler. Ölümü ve geleceği bilmezler. Birleşebilen ruhlar Tanrıya hayırlı bir evladın hayırlı bir babayı sevmesi ve sayması gibi saygıdan doğan bir sevgi bağı ile tam bağlı askerleri, görevlileri olurlar. Ancak Tanrı tekdir. Yaratmak ve hüküm vermek sadece Ona aittir. Ölümü ve geleceği O bilir sadece. Gerek Yunus Emre gerek o türden diğer bazı ozanlar ve düşünürler bu konuda fazla uçmuşlardır. Yani kah o oldum estim, kah bu oldum gürledim, kah şu oldum yağdım, ben herşeyim türünden sözleri gerçek dışı fantezilerdir.

Bu makama ermek için insan sevgiyi öğrenmeli ve bunu özümsemiş, kendisi bir sevgi kaynağı haline gelmiş olmalıdır. Bunu yapamayanlar, kalpleri kin, garez, öfke, kıskançlık, açgözlülük ve kibirle kirli ve kitli olanlar huzura alınmazlar. Bu ruhlar teslimiyetten uzaktır. Dünyada iken kalplerini temizleyip sevgi ile dolduranlara ne mutlu çünkü geri kalanlar ki çoğunluk böyle, ikinci ölümü tadacaklardır yani ruhlarının ölümünü. Bundan Tanrıya sığınırım.


Yeşua2000

YÜKSELMİŞ BİLİNÇLER

Bilinç olarak kuvvetli insanlar yaşamlarında her şeye takılıp gereksiz zaman harcamazlar. Enerjilerini ziyan etmezler. Geçmişlerinin tüm sorumluluğunu üstlenirler ancak aynı hataları tekrarlamazlar. Mücadelecidirler ancak hemen sonuç beklemezler. Mutlu olmak onların düsturudur ve kibardırlar. Yaşamlarını kontrol edemeyeceği risklere atmazlar. Temkinlidirler. Dolduruşa getirilemezler. Üretkendirler. Çevrelerine olumludurlar, katkıda bulunurlar. Duygularını kabul etmekle beraber onların esiri olmazlar. Kötülüğün her çeşidinden rahatsız olurlar.

Asla ideoloji ya da inançlar üzerine fikirlere bağlanıp zihinlerini kapatmazlar. Düşmanlık beslemezler. Farklılıklara tolerans gösterirler. Kötülüklere mani olmağa çalışırlar. Partizan ya da fanatik olmazlar. Dogmalara saplanmazlar. Bu sebeple insanlara düşman gözüyle bakmazlar. Dogmaların altında yatan cehaletin farkındadırlar. Hükmetme, öne çıkma saplantıları yoktur. Onlar sıradışı ruhlardır. Tanrı için önemli olan da budur.

Tanrıya kavuşmak elbette kolay olmaz. Tanrı dünya ya fazla müdahale etmiyor ama sanmayın ki tüm olanlar Onun bilgisi ve hükmü dışında. Şeytana tapanlar sanmasın ki onların kudretleri kendilerinden. Hepsi maşa. Bizler ilahi alemi kendimize alet edemeyiz. Tam tersi geçerlidir. Aksini sanmak budalalıktır. Her kişi, her toplum layığını bulur. Bir musibet bin nasihatten iyidir. Çocuklara yazık oluyor ama onlarda bunları bilerek gelmiş olmalılar çünki evrende tesadüf diye bir şey yoktur. Bu nedenle Tanrıyı sorgulayanlara söyleyeceğim bizlerin böyle bir hakkı olmadığıdır.

Yeşua2000

25 Mart 2022 Cuma

EGO(NEFS) YOK EDİLİR Mİ?

Ego yok edilmez. Ego sizin dünyasal kimliğinizdir. Onu yok etmek kendinizin bu dünyadaki varlığınızı yok etmektir. İnsan bu dünyaya korku duygusu ile doğar. Bu duygu onun zamanla bir korunma içgüdüsü geliştirmesi için gereklidir. Aşırısı insanı paranoyaklaştırır. Yine insan  beslenmelidir yani açlık duygusu ile doğar. Aşırısı obezliktir. Üşüdüğü zaman titrer uygun giyinmeli ve barınmalıdır vs. Yani bunlar ruhun içine girdiği bedenin gereksinimleridir aksi takdirde vaktinden önce işlevini kaybeder. Burada kast ettiğimiz egonun, tutku veya takıntı haline getirdiği gereksiz her şeyden kurtulacak kadar dizginlerinin sıkı tutulmasıdır. Onu kontrol altında tutarak gemi azıya almasına izin verilmemesidir. Ego açgözlüdür. Aldıkça daha çoğunu ister. Yedikçe daha fazla yer,  doyma hissi yoktur. Kontrol edilmesi şarttır. Yok edilmesi değil. Yok etmek değil tam tersi ruhu gereğince taşıyabilmesi için ona gereğince iyi bakmak gerekir. Aksi takdirde akıl hastası olursunuz. Nasıl ki bedeniniz gereken özeni göstermezseniz hasta olur benliğiniz de mantıksız zorlanırsa dengesi bozulur.

Yeshua2000 

24 Mart 2022 Perşembe

NUH'UN GÜNLERİ GİBİ

Birçok vatandaş, özgürlüklerine yönelik en büyük tehdidin Gündem 21 adlı az bilinen bir Birleşmiş Milletler programı olduğunun farkında olmadan mutlu bir şekilde yaşıyor. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Departmanı, Sürdürülebilir Kalkınma Bölümü bunu bir sürdürülebilirlik programı olarak yarattı. BM DESA, muhtemelen sosyalizm ile anti-Amerikan, anti-kapitalist imalarla fırçalanmış şiddetli çevreciliğin bir karışımıdır.


Birleşmiş Milletlerin Gündem 21 ve uyarlanmış gündem 30 u...

Bu bölümde yer alan şeytani planlarını gizlemek icin kullandıkları sloganlar şunlardır:

Herkes için yeterli barınak sağlamak;

İnsan yerleşimi yönetiminin iyileştirilmesi;

Sürdürülebilir arazi kullanımı hazırlığı ve yönetimini teşvik etmek;

Çevresel tesislerin entegre düzenlemesini teşvik etmek: su, sanitasyon, kanalizasyon ve güçlü atık yönetimi;

İnsan yerleşimlerinde sürdürülebilir enerji ve ulaşım sistemlerinin teşvik edilmesi;

Afete meyilli alanlarda insan yerleşimi planlamasını ve yönetimini teşvik etmek;

Sürdürülebilir yapı endüstrisi faaliyetlerini teşvik etmek;

İnsan yerleşimlerinin ilerlemesi için personel gelişimini ve kapasite geliştirmeyi teşvik etmek.

Bunun için Dünya nüfusunun 500 milyonun  altına indirilmesi ve orada tutulması gerekiyormuş. Yani 2030 a kadar bunu gerçekleştireceklermiş.


Program alanları ile ilgili yapılan çalışmalar: 

Üreme Sağlığı ve Cinsiyet Eşitliği.

Her şeyden önce,  “Üreme Sağlığı” zoraki kürtajın kod kelimeleridir.

Üreme konusunda akıllıca rehberlik edin - zindeliği ve çeşitliliği artırın.

Lütfen “Çeşitlilik” kelimesine dikkat edin. Bunun doğrudan Kürtaj ve LGBTQ ve Transgender hareketlerine işaret ettiğine inanıyorum.

Eğitim sistemimiz, medya ve sosyal medyanın büyük bir planı var. Bu şeytani plan “Cinsiyet Kargaşası”dır. Bu, en küçük çocuklara bile sadece iki  cinsiyet olduğunu söylemenin kötü olduğunu öğretmeyi gerektirir. Yine Sol'un, Hakikat'in Mutlak değil göreceli olduğu inancını ifade ettiğini görüyoruz .

Bu “Cinsiyet karmaşasının” kendiliğinden ortaya çıktığına gerçekten inanıyor musunuz ? Oh, Hayır Hayır Hayır………bu, mevcut güçler tarafından planlandı ve  suçtur. ÇOCUK İSTİSMARIDIR . 

Cinsiyet Eşitliği AKA Transgenderizm en küçüğümüze sağlıklı ve normal olduğu öğretiliyor . Milyonlarca çocuğa “Trans” olmayı denemeleri için beyinlerini aşılıyorlar ve hatta geçişi başarmak için ebeveynlerinin onları hormonlara başlatmasını sağlıyorlar – bu hormonlar onları sonsuza kadar steril(kısır) yapacaktır!

Hayvan hakları ve çevreyle uyum adı altında hayvanları insanlardan daha önemli hale getirmek. Başıboş köpekler, vahşi hayvanlar insanları azaltsın.


Artı savaşlar ve virüsler...

Korku insanı itaatkar yapar.

Toplum bir korku veya panik halindeyken, manipüle edilebilecekleri iyi bilinmektedir. Haberler Ebola'yı bildirirken, çoğumuzun biraz daha endişeli olduğunu söyleyebilirim. Belki bazıları ölümüne korkmuştur. 

Johns Hopkins'deki Bill ve Melinda Gates Vakfı 1999'da Gates, Vakfın doğduğu hastanenin bir kanadını kurmak için Johns Hopkins'e 20 milyon dolardan fazla bağışta bulundu. Bu temel her zaman üçüncü dünya ülkelerindeki kadınlar için “Sağlık ve yardım” mantrasının arkasına saklanmıştır. Vakfın amacı, bu yoksul ülkelerdeki kitleler için aşılar yaratmak için büyük ilaç şirketleriyle birlikte çalışıyor.

HİNDİSTAN'DA YAKALANDI

Hindistan'daki bilim adamları ve doktorlar, Gates Vakfı tarafından kendilerine gönderilen aşıları inceledi. İnsanları sterilize etmek için kullanılan kimyasallar buldular. Artık Bill Gates ve Vakfına karşı Hindistan da büyük davalar var.  


Ve savaşlar...

Ukrayna da, Irak da, Suriye de insanlar yiyip içiyordu  geziyor eğleniyordu, evleniyordu vs. Ne zamana kadar? Ansızın savaş başlayınca ve tepelerine bombalar yağıncaya kadar. Dünya da aynı, inanmamakta devam. Ne zamana kadar?  Ukrayna'ya saldırı neyin başlangıcı? Ukrayna dan sonra en çok zararı kim gördü? Türkiye. Ambargo uyguluyor iki yüzlü batı. İngilizler Rus oligarklarla beraber çaldıkları paraların üstüne çöküyorlar. Offshore hesap adalarını kim yarattı? Almanya Hollanda sınırında Bizans etkinliklerinin işi nedir? Yunan İstanbul'u haritalarında kendi sınırlarına almış...

Evet, konumuza dönelim, yani başka türlü 2030 kadar 8 milyar insanı nasıl yok edecekler? Süslü sloganları sadece şeytani planlarını saklamak için.

 

Yüz milyonlarca insanın ölümüne, umutsuzluğuna ve ahlaksızlığına yol açan Sosyalizm/Komünizm nasıl geldi?

Gizli stratejileri şuydu:

Refah sistemini aşırı yükleyin ve bozun ki zengin fakir farkı açılsın ve kaos başlasın,

Kaosta kalabalıkların kontrolünü elinize alın,

Hükümet gücü ile sosyalizm ve komünizmi devlet kapitalizmi olarak uygulayın, bunun içinde yeni bir aşırı zengin oligarklar gurubu yaratın,

Vitrinde ise sloganları neydi?

Eşitlik, adalet, işçi sınıfını korumak, halklara özgürlük vs. Fukara edebiyatı. Tamamen duygusal sömürü ve yalan vaatler...

Yeşua'nın sevgi yolu, bu yol için verdiği emek, söylediği sözler bu gezegenin insanlarının gönlünde taraftar bulmuyor. Habire süslü mabetler yapıp duruyorlar, gölgelerinde harap olmuş dilenen insanlar gezsin diye. İhya edilmesi gereken esas mabedin insan olduğunu kimse bilmek istemiyor.

Yıkım göstere göstere geliyor ama gören yok denecek kadar az. Tsunami dalgaları kıyıya vurduğunda ise ansızın gelmiş olacak. Bari bu dünyaya ne için geldiğimizi hatırlayabilseydik...


SÖYLEDİKLERİNİZLE BAĞLANIRSIZ

Yeşua'nın Mecdelli Meryem'e verdiği bir öğüt.

"Benim sana verdiğimden başka bir hüküm koyma ve kanun koyucu gibi kanun yapma, yoksa ona bağlı kalırsın."

Yeşua

(Tanrı dedi, Tanrı adına diye söylediklerinizden,  verdiğiniz hükümlerinizden kendiniz sorumlu olursunuz.)

YESHUA IN MY DREAMS


According to my lucid dreams this picture looks likes Yeshua except for the expression in the eyes. But, all bright white light.

Lusid rüyalarıma gelen Yeşua gözlerindeki ifade hariç bu resmi andırıyor. Ancak komple beyaz parlak ışık.

23 Mart 2022 Çarşamba

KORKU TÜM KÖTÜLÜKLERİN KAYNAĞIDIR

İlkel zamanlarda Tanrının isteği diye bu inancın dışsal bir yansıması olarak bir kurban geleneği türetildi. Bu hareketle Tanrıya olan sevgilerini belirtiyorlardı. Yani sevgi sanki bir fedakarlıkmış gibi algılanıyordu. Böylece insanlar hayvanları kurban etmeye başladılar. İnsan kurban etmeler de vardı. Kan akıtıp can alarak Tanrıyı ne kadar sevip saydıklarını gösteriyorlardı. Güya öldürdükleri hayvanların ruhlarını Tanrıya sunuyorlardı. Cesetlerini ise kendileri yiyorlardı. Bu tanrı aslında kendi kafalarına göre yarattıkları sahte, hayali bir tanrıydı. İnsanların tiynetinde korkudan kaynaklanan bir kan dökme duygusu hakimdi.  

Yeşua bu tip ilkelliklere tamamen karşıydı. Tanrıya sunulan, kurban adı altında, hayvanların öldürülmesini red ediyordu. Yeşua "düşmanlarınızı bile sevin" diyordu. Halbuki, güya Yeşua'nın adını Tanrı yapan Ruslar bugün yine aynı dine mensup olan Ukrayna da neler yapıyorlar. Kadın, çocuk demeden katlediyorlar. Suriye, Irak da ve Afganistan da yapılanlar yine, güya Yeşua'nın yolundan gidenlerce yapıldı. Müslüman olduğunu söyleyenler ise zaten en başından Tanrıdan uzak, sevgiye zıt bir yol tutmuşlar. Sonucunda işte Müslüman ülkelerin geri kalmışlığı, ilkelliği. Kurban geleneği ve ülkemizde de hala bu çağda yaşadığımız acınası ilkellikler. İşte taliban, daeş vs. Bunlarla sevgi yeşerebilir mi? İnsan hakları, demokrasi gerçekleşebilir mi? Medeniyet tek dişi kalmış bir canavarsa neden bütün ilkel ülke insanları, çoğu Müslüman,  Batılı ülkelere gitmek için denizlerde, sınırlarda ölümü bile göze alıyorlar?

Ruhsal yolda ilerlemek süreklidir. Sabit bir basamakta donup kalmak yoktur. Basamaktan basamağa geçilir. Sürekli bir kendini tekrarlama, aynı kalıplar içinde donup kalmak yok olmaktır. Gelişmeden, yükselmeden, ruhen kuvvetlenmeden Kutsal Alevin içinde duramazsınız. Sevginin kendisi olarak Tanrı ile,  Evrensel Bilinçle birleşebilmek için sürekli olarak kendi bilincinizi geliştirmelisiniz. Değişkenlere ayak uydurabilmelisiniz aksi takdirde yanarsınız. Durmak ölmektir. Sizde sürekli yükselip genişleyerek dönen sipiraller misali ırmaklar gibi, bulutlar gibi akın.

Tarihe bakılırsa gelişmeden sürekli kendini tekrarlayıp duran milletler yok olmuşlardır. İlkel kalan topluluklar gelişen topluluklar tarafından soykırımlarla ortadan kaldırılmışlardır. Halen de bu vahşi süreç devam etmektedir. Çünki bu dünya insanı Yeşua'nın sözlerini anlayacak, benimseyecek ve yaşamında uygulayacak bir seviyeden çok uzak. Sadece ismini kullanılıyorlar. Büyük çoğunluğunda, insanlarda sevgi yerine korku hakim. Gönüllerde hakim olan duygu maalesef korku duygusu ve korku da bütün kötülüklerin kaynağıdır.

Yeşua2000 

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: What is the reason for scientists tending towards the atheist philosophy so much?

YESHUA: They want to take precedence over everything.

QUESTION: Do the people know what they are imposing?

YESHUA: They know that there is an unknown power behind every problem they meet and every other thing. But, as I said, they want to take precedence over everything.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: You had said, “You shall know the truth, and the truth shall set you free”. Could you elaborate on this, my brother?

YESHUA: A person should free his soul from all obsessions and fears. You cannot do this while inside earthly expectations. You also cannot do this without getting rid of your certain fears. You cannot be free. By knowing why you exist and what you are, you can get rid of these fears and gain control over your obsessions. You can be freed from your obsessions and fears.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: Did you marry Mary Magdalene? Was it your wedding at Kana?

YESHUA: Yes. A formality marriage was performed to save her life. We did not have any relationship in the marital sense. Brother, people spread such unfounded rumours instead of being interested in the message of love I brought. These are absurd lies. People dwell on these, rather than learning how to love. I did not come to Earth for humane business. If I had diverted from my mission and behaved that way, my Father would not have allowed it and he would have cut my breath at that moment.

QUESTION: They also say that you had children from this marriage?

YESHUA: I did not leave anything behind. No children, no belongings or anything else. But I still should not have had that marriage. I was kept waiting here for that. I had no more ties with the Earth after atoning for Mary.

QUESTION: Why did you atone for her? Aren’t sins personal?

YESHUA: A man should be selective about the woman he will marry. The marriage contract is made in the skies first. With this contract, the man undertakes all the sins of the woman together with his own. He will suffer because of these sins also beyond death. Whereas the woman is not responsible for the sins of the man whom she marries. Therefore, although women and men are equal, the man should be taking the final decisions in marriage. This is accepted as such in the spiritual realm.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: May I learn the dates of your birth and death?

YESHUA: Unfortunately, people are still debating on my birth and death dates. Tell them that these dates are unimportant. The important thing was the message of love I had given you. The death of my body did not occur on Earth.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: What does it mean to surrender to God?

YESHUA: Not to worry, to trust without asking why or how, to wait patiently until the time when buds sprout out, to be in peace with yourself and with your environment, to take necessary precautions, and never to judge.

Yeshua


MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: Brother, what is the correct pronunciation of your name?

YESHUA: My name’s pronunciation is not important. The family of God is not connected to nations.

QUESTION: Various symbols are used. These are supposed to switch on some certain powers?

YESHUA: Do not look closely and extendedly at the symbols of earthly institutions. There are some satanic influences in them. They disrupt your brain codes. Conjuration, interfering with a human’s freewill is a crime that God does not forgive. We, the family of God, use our hands, words and hearts as symbols.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: The Bible says that God had sent you to be ransom for the sins of human beings. I could not believe this. Is it true?

YESHUA: No. I did not come as ransom, but as God’s love. But I was not welcome. Even now, two thirds of the Earth’s population consists of bad people. There are enemies of God, who is love and light. God is the source of all goodness and beauties. Until now, I used to say, “Forgive them, my God. They don’t know what they are doing”. But I do not ask him to forgive anymore.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: Is it true that aliens visit the Earth? Why do governments keep rejecting this?

YESHUA: Because they are right. God had given temporary permission for the extra-terrestrial forces. But these contacts had negative effects on the local people. So this gate was closed with black holes. And it is still closed. Inter-civilisation visits are not possible before God reopens this gate.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: How can we explain God to the people?

YESHUA: You cannot explain God to anyone. Can you explain the pleasure you take from a nice music to someone who has never listened to music? No. Similarly, you cannot explain God either. This feeling is born in the essence, developed in the heart and spills from the tongue.

QUESTION: Can you make a description according to your perception?

YESHUA: God is the source of everything. It is not possible to see Him. It is not possible to perceive Him. God does not move; no changes occur in His existence. The source of the light is God. God is the Spirit. God’s calendar and time are different.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: Is abortion a sin?

YESHUA: No. The first months should be preferred. Abortion could be done for the mother’s health or if the baby cannot be taken care of properly. The souls enters the baby with the first breath it takes after birth. In the previous stages, it is a piece of the mother’s body.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: There is a saying, “Whether crazy or a patron”?

YESHUA: The saying, “Whether crazy or a patron” is wrong. While on Earth, patron spirits do not assume crazy, mendicant or fallen personalities in that sense. That belief is totally wrong.

Yeshua


MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: How to you talk to God?

YESHUA: There is no talking. One does not talk to God, but He makes you do everything. God is the only reality. God unilaterally addresses the purified souls in the spiritual realm. It is out of the question for Him to talk to the people on Earth.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

QUESTION: Does every souls that has died wake up?

YESHUA: No. Some are abandoned in the ground. They lose their human qualities.

QUESTION: The bigoted Muslims believe that they will sleep until the day of judgement and that they will be physically resurrected afterwards. What is the situation with them?

YESHUA: No. There is no physical resurrection. That would be meaningless. The bigoted Muslim souls will not be awakened. They will be abandoned in the ground.

QUESTION: Is there no divine justice?

YESHUA: Bigoted souls that have unconsciously done wrong and that have not evolved at all will not be awakened. Those who do evil consciously will receive reciprocation.

QUESTION: Do people see their relatives or their loved ones when they pass to the other side?

YESHUA: No. There is no such thing. But here, the spirit can create the thing that it has desired the most on Earth and imagine it to be real. The wish to see one’s relatives is a worldly obsession.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

Do not lose your faith. Preserve your tranquillity until the end. You humans have expedited the situation with your greediness. Do not be afraid of dying. Your feelings in your final hours are very important. They will influence your transaction to the other realm. It is about whether you notice your death quickly or not. Do not lose your faith in the final moments. This is very important.

Yeshua2000 

MESSAGES FROM YESHUA

Not the end of the World, not the end of mankind, but the end of this human generation has come. For the majority of the people on Earth, their lives in their current bodies are their last chances. Most of them will face spiritual death beyond death. God, too, is out of patience.

The absence of love prevails at each point, each corner of the Earth. The majority has surrendered to fear, and greediness is increasing. You are using your bodies as weapons against each other.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

Allocate a certain time for God each day and open a channel for Him. Draw energy from Him. This is important. Otherwise, your souls will collapse and disperse.

Yeshua 

MESSAGES FROM YESHUA

There is no such thing as being born in the World endlessly. That would have been a vicious cycle. Some are impatient. They come back to the Earth and they fail again. They come and go as such. Those that are patient come after digesting their training, and they are successful. They reach the light. Eternal life is not an earned right, but a goal that needs to be deserved. In this sense, it is a very wrong interpretation for people to perceive the word insurrection, which means to awaken, as the end of the World.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

There is no time or calendar in the Kingdom of God. Duties are assigned at the moment they need to be done and they are carried out immediately. Before assignments are made, no one knows when or which assignment will be given, except for God. For this reason, the holy spirits that are God’s sparklets, are ready to take orders as God’s soldiers and to carry out the order immediately. There is no questioning, no hesitation, no delay. Therefore, if the spirits that have reached the dimension of holy spirits are still living inside biological bodies on Earth, it is very difficult for them to act this way. They are not given any assignments on Earth, or they are assigned very rarely.

God is the existing and the only. God is intertwined with everything, but only He is in the centre. And the pure souls that have been deserving of eternal life are standing in His presence.

You become godlike as soon as you perish. If you become godlike, you will see the realities of the people. Religions limit humans. Whereas we give you freedom. We first educate you, tell the truths. And we leave you to your freewill. And that is when the test begins.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

People are having their bodies tattooed. This is unacceptable. Only God puts marks. You cannot.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

God does not want those who do not -or even those who cannot- choose Him with their own freewill. This is why freewill has been given to humans. God is disturbed by the fact that people are forced to cite His name.

You have to increase your perceptions about God. Move away from religions. Especially the institutional religions are political.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

Spirits come to Earth alone but some do not return alone. The ones, who have succeeded and completely purified themselves, are greeted by light-beings. The majority come alone and return alone.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

Do not use foul language. Foul language, swearing is the overflowing of the evil from the mouths of people that are brimming with evil.

Also warn the ignorant people who go to graves and repose hope in them. There is no energy there. The energy of holy people does not remain in the earth. It coalesces with God’s energy. The ones that remain in the earth are the dark and dispersed energies that have lost their human qualifications.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

There is only one being in the Universe. There are beings inside this single being. Man first gets to know himself, his essence. He finds his essence and then he connects to God. The soul of a person who is attached to God is like a hawk. It becomes a being that lives in many dimensions and situations.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

Not every deceased soul can appear before God. God accepts only the clean spirits to His presence. The others are adjudged in absentia. The intensity of the emotions of fear, pain and helplessness felt by the spirits that have been sentenced to perishment is at a level that is incomparable to any other torment of the grave. The pains that I am thought to have suffered at the cross represent this. My whole life is a representation. Learn to watch yourself from the outside. I did not suffer there. I was watching myself from the outside. Purified spirits do not feel pain.

Yeshua

MESSAGES FROM YESHUA

A blessed person is one that no longer exists. You need to grow accustomed to the concept of “I do not exist, God does”. If there is no “self” or “ego” when you look inside yourself, if there is absolute silence and absolute emptiness, then there is God there. You will move away from existence when you start saying, “I”.

Yeshua

22 Mart 2022 Salı

NESNEL VE ÖZNEL ZİHİN

Şuurunuz sizin nesnel zihninizdir. Nesnel zihniniz nesnel dünyanın farkındadır. Çevrenizle olan ilişkinizi düzenler. Beş duyunuz vasıtasıyla bilgi toplar. Nesnel zihniniz gözlem, deney ve eğitim vasıtasıyla öğrenir. En büyük fonksiyonu muhakeme etmektir. Mantıktır. 

Şuuraltınız sizin öznel zihninizdir. Öznel zihniniz ise sezgiseldir. Duyguların ve hafızanın depolandığı yerdir. Nesnel zihniniz sakin olduğunde daha etkin çalışır. Uykuda tamamen etkindir. 

Şuuraltınız şuurunuzdan gelen telkinlere çok açıktır ancak şuuraltı çok güçlüdür.Tamamen inançla hareket eder. Kendisi herhangi birşey düşünmez sadece şuurdan gelen telkinler doğrultusunda hareket eder. Hiçbir zaman şuuraltınıza zaaf yüklemeyin. Ben yapamam demeyin. Onun yerine şuuraltımın yardımıyla yaparım deyin. Durugörü ve duruişiti yetenekleri vardır. Başka yerde olan olayları dahi görür ve duyar. Şuuraltınızla insanların düşüncelerini okuyabilirsiniz. İyileştirme gücü vardır ancak bunun için şuuraltına verilen telkinler kesin bir otoriteyle yapılmalıdır. Şuuraltınız sorgulamaz. Ona ne yüklerseniz onu kabul eder. Bu sebeble düşünceleriniz devamlı olumlu ve uyumlu olsun çünki bu düşünceleriniz şuuraltına kaydedilmektedir. Şuuraltı hafıza deposudur. Hiçbir şeyi unutmaz.

Yeşua2000 

21 Mart 2022 Pazartesi

TANRI VE BEN

Eğer kişi kendi varlığının derinlerine girebilirse,  tarifi imkansız olan kendi esas benliğinin köklerine ulaşabilirse bu kutsiyet kapısına ulaşmaktır. Bu kapıdan geçerek kişi sonsuzluğa ulaşır. Kendi özünüzle temasa geçtiğiniz zaman kutsiyetle temasa geçmiş olursunuz. Çeşitli zamanlarda insanlar bu bilinci yakalamışlardır. Ve, "ben tanrıyım" demişlerdir ancak hemen hepsi de bağnaz din adamlarınca şeytan ilan edilerek öldürtülmüşlerdir.

Buradaki "ben tanrıyım" sözünden anlaşılması gereken şudur. Herkesin içinde bir ilahi kıvılcım vardır. Bu ilahi kıvılcımın kaynağı Tanrıdır, bu kıvılcım bizim bilincimizin içinden çıktığı ışıktır. Burada "ben tanrıyım" diyenler zaten kutsal olan bu ışıkla temas ettiklerini söylemektedirler. Temas etmek onunla birleşmek yani bir olmaktır. Bu içimizdeki ışık bizim egosal kimliğimiz değildir. Yani bu kişiler "fiziksel bedenimiz ve beynimizin bir yansıması olan dünyasal zihnimiz tanrıdır" demek istememektedirler. Belki de kendilerini yanlış anlamlara sebebiyet verecek şekilde ifade etmişlerdir. Bu söz yanlış anlamalara sebebiyet vermiştir. Mutlaka bazı kötü niyetli olan bağnazlarda vardır tabi. Evet, burada söylenmek istenen bireyin Tanrı olduğu değildir. Kendi özlerine ulaştıklarıdır. Zihinlerini tam bir sükunete ulaştırdıkları ve bilinçlerinin özüne ulaştıklarıdır.

Bu söz zamanımızda da doğru dürüst anlaşılamamıştır çünki insanlar hala putperesttirler ama bunun farkında değillerdir. Hala dünyasal zihinlerinde yarattıkları egosal bir tanrıya tapmaktadırlar. Zamanımızın ihtiyacı ise derin bir tanrısal anlayışa kavuşmaktır. Gerçek yaratıcıyı içsel olarak, kendini bilerek hissetmektir.

Siz yaşarken bu kıvılcımla temas ettiğiniz an da Tanrıyla, herşeyin içinden çıktığı Kaynakla da birleşmiş olursunuz. Varlığınızın kaynağına ulaşmak için dünyasal zihninizin tam bir sükunete, tam bir durgunluğa erişmesi gerekir. Bunun için de insan tüm dünyasal tutkularından, egosal takıntılarından kurtulmuş olmalıdır. 

İnsanlık bugün içinde yaşadığı muazzam krizlerden çıkabilmek için kendisi ve Tanrı hakkında derin bir anlayışa ulaşmalıdır. Bu bilimsel çağda toplum bilincini geliştirmeli ve alışılagelmiş mantıksız  zihinsel kalıplardan, ben merkezli tavırlardan kurtulmalıdır. Bilincin ne olduğu anlaşılmalı ve zihinlerimiz özgürleştirilmelidir. Ülkemizde sufilerin beşyüz yıldır yapmaya çalıştıkları da budur.

Yeşua2000 

19 Mart 2022 Cumartesi

UYKU VE DUA

Manevi alemler ile temasa geçtiğimiz iki önemli an vardır. Birincisi uykuda iken olur ve diğeri ise dua ettiğiniz esnada olur. Uykuya hangi haleti ruhiyede daldığınız çok önemlidir. Mutlaka mutlu ve şükran hisleri içinde uykuya dalın. Buna kendinizi alıştırın. Kendinize olumlu telkinler vererek uyursanız şuuraltınızda o yönde çalışacaktır. Uyku birçok probleminizin çözüldüğü alandır. Bu sebeble derin uykuda olan insanlar hiç rahatsız edilmemeli ve mecburiyet yoksa uyandırılmamalıdır.Dua da ise mutlaka kendi içinize dönün. Zihniniz Tanrıya odaklansın. Etrafta dikkatinizi dağıtacak faktörlerin olmaması çok önemlidir. Yüksek sesle dua edip kendi sesinizi dinlemeyin. Hissedin. İçinizden gelen tüm dualarınızı kalbinizde hissedin. Dileklerinize tüm duygularınızı da katın ve bir zamanda olacağını bilin. Sessiz ve sakin bir doğa içinde yapılan dualar bu şartları çok iyi sağlar. En azından evinizin sessiz bir odasına çekilerek dualarınızı yapın. Gösterişten kaçının. Aklınız ve duygularınız yaptığınız dualara tam odaklanmıyorsa bu durum hiç makbul değildir. Dua veya uyku(uykuya dalma veya uykudan çıkarken ki anlar) esnasında şayet bedeniniz ve zihniniz dışında esas yüksek benliğinizin farkına varırsanız bu nihai hedeftir.

Bazı pratik tavsiyeler:

Öznel bilincinizi herşeyin merkezinde olan, sonsuz olan, Kozmik Bilince bağlı olan tarafınızla irtibata geçmek için kullandığınızı düşünün. Duygularınızın oluşturduğu zihninizin koyduğu sınırların ötesine geçtiğinizi düşünün. İsteğinizi tahayyül edin. Net belirgin bir şekilde onların gerçekleştiğini zihninizde resmedin. Ve niyetinizi zihninizde sabitleyin. Olabildiğince gerçekçi olun ancak tüm duygularınızda niyetiniz yönünde olmalıdır. Adete koklayın, dinleyin, hissedin. Niyetinizin olduğunu tahayyül edin. Niyetinizin, isteğinizin zihinsel olarak olduğunu tahayyül edin. Aksi durumların olmasını tamamen göz ardı edin. Düşünmeyin. Ve, içiniz, tüm size gelen iyi şeyler için şükran duygusuyla dolu olsun. Tanrıya şükredin. Maddi şeyler istemeyin. Kişisel güç istemeyin. Manevi dünyadan size ruhsal olarak yükseltecek değerleri talep edin. Zaman sınırlamasıda koymayın. Manevi dileklerinizin bir gün olacağını bilin. Elbette duadan sonra da bilgilerinizi ve becerilerinizi o yönde kullanarak yaşayın.

Yeşua2000 

EVRENDE HERŞEY ÇİFT KUTUPLUDUR

"Sevgi ve Nefret" bu iki kavram birbirine taban tabana zıt ve bağdaşmaz kavramlar olarak ele alınır. Fakat aslında durum bu şekilde değildir. Bunlar aynı şeyin iki kutbu gibidir. Yani birisinden diğerine geçiş vardır. Birisi azalırken diğeri çoğalır. Çok sevdiğiniz biri sizi kırarsa ondan nefret edersiniz halbuki kayıtsız olduğunuz birinden nefret etmezsiniz olsa olsa rahatsız olursunuz. 

Sevgi ve nefret ölçeğinde biri azalırken diğeri artar. Ölçeğin yükselen tarafı sevgiye doğru ve  azalan tarafı nefrete doğru gider. Buna olumlu taraf ve olumsuz tarafta diyebiliriz. Sevginin de nefretin de dereceleri vardır. Birbirine çok yakın oldukları noktada ise artık hoşlanıp hoşlanmadığınızı bile ayırt edemezsiniz. Adeta bir denge oluşur. Cesaret ve korku içinde bu durum geçerlidir. Herşey zıttı ile vardır. İki kutupludur. Yani bir zihinsel durumdan zıttı olan diğerine geçeriz. Bunun da dereceleri vardır. Farklı sınıflara ait şeyler birbiriyle yer değiştiremez ancak aynı kategoride iseler kutuplar arasında gidip gelmeler olabilir. Yani kutuplar arası kaymalar olabilir. Cesaret korkuya dönüşebilir, zor olan kolaylaşabilir, sıcak soğuğa kayabilir aynı şekilde sevgi de nefrete dönüşebilir veya tersi olabilir.

Her düşmanlık, her başarısızlık, her kalp sancısı içinde zıt kutbunun tohumlarınını da taşır. Bu tohumun gücü zıttına denktir. Bu kutuplaşma sanatıdır. Maddi evrende herşey zıttıyla kıyaslanarak bilinir. Her dışsal olgunun içsel bir olgusu ve her içsel olgusun da dışsal bir olgusu vardır. Farklı gibi algılanıyorlar ancak bunlar birlikte yürürler. Bu kutuplaşma sanatıdır.

Yeşua2000 

15 Mart 2022 Salı

EVLİLİK NEDİR?

Ruhsal yolda olanlar için evlilik nedir?

Resmi nikahla evlenmek yani evliliğin eyalet tarafından icra edilip onaylanması kişilerin mal durumlarını, mal bölüşümlerini ve çocuklarının haklarını düzenler. Bu tip evlilikler sadece kendini düşünen, sorumluluklarını kanunen karşı eşe yüklemek isteyen kişiler için uygundur. Sıradan bir çok insan için uygundur. Birde dini nikahla yapılan evlilikler vardır. Bunlarda kendilerini Tanrı adına, insanların birbiri ile cinsel ilişkiye girmelerine izin vermeye yetkili olan tek merci olduğunu sananlardır. İlkel insanları bir nevi kontrol ve baskı altında tutmak onları yönetmek/gütmek için geliştirilmiş bir töredir. 

Tüm bunlar Tanrının nezdinde bir hiçtir. Tanrının nezdinde karı ve koca sayılabilmek için eşlerin birbirlerinin ruhsal gelişimlerine olumlu yönde katkıda bulunuyor olmaları zaruridir. Bunun dışında eşlerin fiziksel birleşmeleri sadece insan soyunun devamı içindir. Evliliği en derin manada ele alırsak bu birlikteliğin Tanrı nezdinde geçerli olması için eşlerin birbirlerinin ruhsal tekamülünde yardımcı olmaları esastır. Bu esas var ise o nikah göklerde kıyılmış sayılır. Göklerde kıyılmamış nikahlar ise eşlere kısa süre de ayrılık getirir ya da hastalıklı çocuklar, kötü huylu çocuklar getirebilir. Sonuç itibariyle bu tip evlilikler kişilere hayır getirmez.

Bir de aile kurup ruhsal olarak birbirini yükseltmek yerine, böyle bir amacı olmadan ve geçici olarak gelişi güzel birliktelikler vardır ki bu hayvanların seviyesinde yaşamaktır. Hayvanlar bunu üremek için yaparken insanlar sadece zevk için yaparlar. Bir takım dürtülerini bastırmak için yaparlar. Bu tip kirlenmiş ilişkiler zina veya fuhuş şeklinde olabilir. Ya da kişiye karşı bencillik(menfaat), saldırganlık, sertlik, şiddet üzerine kurulmuş nikahlı veya nikahsız uzun vadeli ilişkilerde olabilir. Bu şekliyle de bu bir aile kurumu değil baskı, zulüm ve sömürü kurumudur.

Evlilikler insanlara nasıl bir insan olmaları gerektiğini ve yine nasıl bir insan olmamaları gerektiğini öğretmelidir. Tanrıya yaklaştırmalıdır. Halbuki dünya daki durum tam tersi şekilde vuku bulmaktadır. Evet, üremek için çiftler birleşmelidir ancak dünya da ruhsal gelişimleri açısından birbirinden çok farklı bireyler bir araya gelmekte ve yükselmeye destek yerine daha da yukarıda olanlar aşağı çekilmektedir. Ölçü tamamen fiziksel dış görüntüler ve menfaat üzerine kuruluyor. Böyle olunca da eşler birbirlerinin ruhsal gelişimlerini engellemekte ve aile, eş olmanın amacına aykırı hareket etmektedirler.

Cinsel birlikteliğin üremekten daha önemli prensipleri vardır. Bencilliğin terk edilişi, sevgi,  karşıdakini de düşünmek, incelik, duyarlılık, nezaket, birlikte uyum, kaba duyguların, sözlerin ve güdülerin terk edilmesi, şefkatli olmak. Esasen bunlar Tanrıya giden yolda en çok gerekli olan sıfatlardır. İnsanlar tüm bu amaçları unutup sadece sekse odaklı birliktelikler yaptıklarında, bunun dışındaki tüm prensipleri bir kenara attıklarında nikahlı olsunlar ya da olmasınlar bu ya zinadır ya da fuhuş. Tanrı cinsel münasebet ile geçen hastalıkları bu amaçsız gelişigüzel biliktelikleri engellemek için var etmiştir. Ayrıca üretmenin de aşırısı suçtur. En azından kadınlara karşı bir saygısızlık, gaddarlık ve baskıdır. Sürekli doğurmak zorunda kalan bir eşin ruhsal gelişmesi mümkün değildir yine doğru dürüst bakılamayacak bir sürü çocuğun ruhsal olarak gelişmesi çok zordur. Bu durum toplumlara ve doğaya da yük olmaktadır.

Eşler birbirine uygun olmalıdır. Uygun eş sizin şehvet duyduğunuz, her dediğinizi yapan ve kendisiyle birlikte olmakla herşeyin yolunda gittiği eş demek değildir. Yakın bilinçlerde, benzer düşüncelerde olan varlıklar olmak demektir ki bu sizi daima Tanrının yolunda tutacaktır. Ruh yaşlarınızın da birbirine yakın olması gerekir.

Son olarak Yeşua'nın bildirdiğine göre erkek, eş olarak nikahına aldığı kadının günahlarından da sorumlu olur. Kadın nikahlandığı erkeğin günahlarından sorumlu olmaz. Bu göklerde böyle kabul edilmektedir. Bu nedenle erkekler eş olarak nikahlandıkları kadınları çok iyi seçsinler. Tek eşlilik esastır. Eşler arasında bir uyum yoksa boşanmak daha iyidir, en azından erkek boşandığı eşin günahlarından artık sorumlu değildir, ancak doğmuş olan çocukların hakları korunmalıdır.

Yeşua2000 


BEDENLEŞME HAKLARI SINIRLIDIR

Dünya da yaşayan insanların çoğu kaderlerini değiştirmek için Tanrı tarafından kendilerine genellikle yüzlerce yılda bir verilen bedenleşme fırsatının zamanla sınırlı olduğunu bilmelidirler. Tekrar verilip verilmeyeceği de şüphelidir. Bundan sonra ise değişim imkansızdır. Bu sebeple insan bir gün öleceğini ve bedenleşme haklarının dünya da her doğuşla bir adet daha azalmış olacağını, belki de son hakkını kullanıyor olduğunu bilerek yaşamalıdır.

Klinik ölüm deneyimi yaşayan insanlarda bu bilme durumu çok barizleşir. Onlar ölümü yaşamış ve geri dönmüş varlıklar olarak bunu hiç unutmazlar. -Bu deneyimi yaşadığı halde hiçbir seyi hatırlamayanlar için bu durum geçerli değildir.- Hatırlayanlar ölüm ötesindeki yaşamı kısmen de olsa görürler ve geri döndükleri zaman esas yaşam olan orası için gerekenin ellerinden gelen maksimumunu yaparlar. Ölüm onlar için artık korkulacak bir hal olmak çıkar. Onların ki artık inanç değil bilinçtir. Her ne kadar bu durumu halusinasyona bağlayan materyalist bilim adamları gerçeği inkar etse de halisanasyonlar bedenin içinden dışarıya doğru görülür. Bedenin dışına çıkıp kendi bedenini görmek, olanı biteni bedeninin dışından seyretmek şeklinde olmaz.

İçinde bulunduğumuz zaman dilimi ise bu insan nesli için sondur. Son bedenleşme hakları kullanılmaktadır. Bu durum büyük çoğunluğumuz için geçerlidir. Bir oran vermek gerekirse dünya nüfusunun %94 ü son haklarını kullanmaktadırlar ve malesef başaramayacak durumdadırlar. En doğrusunu Tanrı bilir şüphesiz.

Yeşua2000 

14 Mart 2022 Pazartesi

TANRIYI ALGILAYAN KİŞİ

Tanrıyı algılayan kişi kendisini artık belli bir ırkın, milletin, dinin, cinsiyetin ve yaşın temsilcisi olarak görmez. Bunlar onun için geçmişte kalan şeylerdir. O artık kendisini bir bilinç olarak görür. Tanrıya doğru yükselen bir bilinç. Bu yükselmenin son safhasında ise bireyselliğinden vazgeçerek Evrensel Bilince karışmayı kabul eder. Bireyselliğini kurban eder. Sevgisi ile bunu Kutsal Babaya sunar. Bu hareketini gayet doğal olarak yapar çünki Tanrıya olan sevgisi en üst noktadadır. Bu durum dışarıdan bakılınca kendini yok etmek olarak görünse bile öyle değildir. Bu Tanrıyla birlikte ebedi yaşamdır.

Yeşua2000 

NEW MESSAGES OF YESHUA MESSIAH(JESUS CHRIST)











Description


Mankind’s invisible enemies are those who prevent people from learning and changing, from broadening and raising their consciouses. People, who are open minded and who can think without prejudice, are required for the raising of consciouses. People with shallow consciouses cannot have respect for themselves or their environment. But when people learn to have respect for themselves and for life, they will also find the rules on how to live happily and peacefully while being integrated and harmonious with themselves, with the society and with nature. For this, people need to know what they are and why they have been created. Social disorder and destruction cannot be prevented without reaching these truths. Those who prevent enlightenment are enemies of mankind. Two thousand years ago, Yeshua had said to all enemy-of-mankind zealots, “They are as shepherds who appropriate the feeds of their cattle. They cannot eat them, nor will they let others eat”. This book contains the factual messages that the spiritual guide, Yeshua, a holy spirit whom we know as Jesus the Messiah, has given during the 2000s to the human race of our time with the grace of God.

TANRISAL KAYNAĞA KARIŞMAK TANRI OLMAK DEĞİLDİR

Asla Tanrının konumuna ve yaratıcılığına el koymaya kalkmayın. Yeni çağ adı altında başlayan ruhsal akımda insan kendinde yaratma yeteneği görüyor. Bu durum mecazen aktarılan Adem(insan) ve Havva(yaşam) hikayesindeki yılan kılığında gelen şeytanın(vesvesenin) Havva'ya "bu ağacın meyvasınden yerseniz sizde Tanrı gibi olursunuz" yalanını andırıyor. Birgün Tanrının gücüne Tanrının lütfu ile karışarak kutsiyet kazansak bile hüküm yine sadece Tanrınındır ve yaratmak sadece Ona mahsustur.

Yeşua2000 

YEŞUA UYARIYOR

Onları uyar artık iyi insanda olsalar, kimseye bir zararları veya kötülükleri olmamış da olsa şayet dünyadaki bedenli yaşamları süresince gerçeğe uyanmamışlarsa, insanların, vefatlarını takiben ruhları uyandırılmayacak ve bireysellik vasıfları silinerek tabiat güçlerine karışacaklar. Bu ebedi yok oluştur. Bireyin kendinin farkında olan varlık olma özelliklerini kaybetmesidir. Kötülükleri olmadığı için bu ruhlara azap olmayacaktır ancak yok olacaklardır. İçinde bulunduğunuz bu dönem bu insan nesli için son dönemdir. Doğanın kilitleri açıldı. Doğa insanlardan öcünü alacak. Bunu insanlara açık olarak bildir.

Yeşua 9 Aralık, 2019

YEŞUA BİLDİRİYOR

İnsanlar gereksiz konuşmalardan kaçınıp Tanrıyı düşünsünler. Yüzlerini ışığa çevirsinler.  İnsanlar sorunlarını, eğer sonuca ulaştıracak bir durumda değillerse gereksiz meraklarla soruşturmasınlar. Boşuna konuşmasınlar. Bu boş konuşmalar enerji kaybıdır hâlbuki enerjinizi Tanrıya yönlendirirseniz daha iyi olur. Tanrı zaten gerekeni gerektiği zaman yapacaktır. Bir de onun görevlendirdiği ruhlar kendilerine verilen görevi verildiği anda yaparlar. Siz, sorunu olan herhangi bir kimseye olumlu katkı yapacak durumda değilseniz bu durumda başkalarının sorunlarını konuşmakla sadece kendinizi üzmüş olursunuz. Bu da enerjinizi düşürür. Bu gibi beyhude meraklardan ve konuşmalardan kaçının.

Yeşua.

YEŞUA BİLDİRİYOR

Sizler törelerinizle ve kadim bilgileri yanlış aktarımlarınızla da Tanrının sözlerini kirletiyorsunuz.

Yeşua.

YEŞUA BİLDİRİYOR

Bilincimizi tüm zamanların üzerine yayabilseydik sonsuzluğa kavuşurduk. Güzellik de bir anlık sonsuzluğa yayılma duygusu verir ama geçici olduğundan ümitsizliği ve hüsranı da akabinde getirir. Bir an olsun kendinizi unutturur ama sonra gider. Kırılırsınız. Kalıcı sonsuzluk duygusu ancak Tanrının huzurunda olur.

Yesua.

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...