İlkel zamanlarda Tanrının isteği diye bu inancın dışsal bir yansıması olarak bir kurban geleneği türetildi. Bu hareketle Tanrıya olan sevgilerini belirtiyorlardı. Yani sevgi sanki bir fedakarlıkmış gibi algılanıyordu. Böylece insanlar hayvanları kurban etmeye başladılar. İnsan kurban etmeler de vardı. Kan akıtıp can alarak Tanrıyı ne kadar sevip saydıklarını gösteriyorlardı. Güya öldürdükleri hayvanların ruhlarını Tanrıya sunuyorlardı. Cesetlerini ise kendileri yiyorlardı. Bu tanrı aslında kendi kafalarına göre yarattıkları sahte, hayali bir tanrıydı. İnsanların tiynetinde korkudan kaynaklanan bir kan dökme duygusu hakimdi.
Yeşua bu tip ilkelliklere tamamen karşıydı. Tanrıya sunulan, kurban adı altında, hayvanların öldürülmesini red ediyordu. Yeşua "düşmanlarınızı bile sevin" diyordu. Halbuki, güya Yeşua'nın adını Tanrı yapan Ruslar bugün yine aynı dine mensup olan Ukrayna da neler yapıyorlar. Kadın, çocuk demeden katlediyorlar. Suriye, Irak da ve Afganistan da yapılanlar yine, güya Yeşua'nın yolundan gidenlerce yapıldı. Müslüman olduğunu söyleyenler ise zaten en başından Tanrıdan uzak, sevgiye zıt bir yol tutmuşlar. Sonucunda işte Müslüman ülkelerin geri kalmışlığı, ilkelliği. Kurban geleneği ve ülkemizde de hala bu çağda yaşadığımız acınası ilkellikler. İşte taliban, daeş vs. Bunlarla sevgi yeşerebilir mi? İnsan hakları, demokrasi gerçekleşebilir mi? Medeniyet tek dişi kalmış bir canavarsa neden bütün ilkel ülke insanları, çoğu Müslüman, Batılı ülkelere gitmek için denizlerde, sınırlarda ölümü bile göze alıyorlar?
Ruhsal yolda ilerlemek süreklidir. Sabit bir basamakta donup kalmak yoktur. Basamaktan basamağa geçilir. Sürekli bir kendini tekrarlama, aynı kalıplar içinde donup kalmak yok olmaktır. Gelişmeden, yükselmeden, ruhen kuvvetlenmeden Kutsal Alevin içinde duramazsınız. Sevginin kendisi olarak Tanrı ile, Evrensel Bilinçle birleşebilmek için sürekli olarak kendi bilincinizi geliştirmelisiniz. Değişkenlere ayak uydurabilmelisiniz aksi takdirde yanarsınız. Durmak ölmektir. Sizde sürekli yükselip genişleyerek dönen sipiraller misali ırmaklar gibi, bulutlar gibi akın.
Tarihe bakılırsa gelişmeden sürekli kendini tekrarlayıp duran milletler yok olmuşlardır. İlkel kalan topluluklar gelişen topluluklar tarafından soykırımlarla ortadan kaldırılmışlardır. Halen de bu vahşi süreç devam etmektedir. Çünki bu dünya insanı Yeşua'nın sözlerini anlayacak, benimseyecek ve yaşamında uygulayacak bir seviyeden çok uzak. Sadece ismini kullanılıyorlar. Büyük çoğunluğunda, insanlarda sevgi yerine korku hakim. Gönüllerde hakim olan duygu maalesef korku duygusu ve korku da bütün kötülüklerin kaynağıdır.
Yeşua2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder