Ruhsal yolda olanlar için evlilik nedir?
Resmi nikahla evlenmek yani evliliğin eyalet tarafından icra edilip onaylanması kişilerin mal durumlarını, mal bölüşümlerini ve çocuklarının haklarını düzenler. Bu tip evlilikler sadece kendini düşünen, sorumluluklarını kanunen karşı eşe yüklemek isteyen kişiler için uygundur. Sıradan bir çok insan için uygundur. Birde dini nikahla yapılan evlilikler vardır. Bunlarda kendilerini Tanrı adına, insanların birbiri ile cinsel ilişkiye girmelerine izin vermeye yetkili olan tek merci olduğunu sananlardır. İlkel insanları bir nevi kontrol ve baskı altında tutmak onları yönetmek/gütmek için geliştirilmiş bir töredir.
Tüm bunlar Tanrının nezdinde bir hiçtir. Tanrının nezdinde karı ve koca sayılabilmek için eşlerin birbirlerinin ruhsal gelişimlerine olumlu yönde katkıda bulunuyor olmaları zaruridir. Bunun dışında eşlerin fiziksel birleşmeleri sadece insan soyunun devamı içindir. Evliliği en derin manada ele alırsak bu birlikteliğin Tanrı nezdinde geçerli olması için eşlerin birbirlerinin ruhsal tekamülünde yardımcı olmaları esastır. Bu esas var ise o nikah göklerde kıyılmış sayılır. Göklerde kıyılmamış nikahlar ise eşlere kısa süre de ayrılık getirir ya da hastalıklı çocuklar, kötü huylu çocuklar getirebilir. Sonuç itibariyle bu tip evlilikler kişilere hayır getirmez.
Bir de aile kurup ruhsal olarak birbirini yükseltmek yerine, böyle bir amacı olmadan ve geçici olarak gelişi güzel birliktelikler vardır ki bu hayvanların seviyesinde yaşamaktır. Hayvanlar bunu üremek için yaparken insanlar sadece zevk için yaparlar. Bir takım dürtülerini bastırmak için yaparlar. Bu tip kirlenmiş ilişkiler zina veya fuhuş şeklinde olabilir. Ya da kişiye karşı bencillik(menfaat), saldırganlık, sertlik, şiddet üzerine kurulmuş nikahlı veya nikahsız uzun vadeli ilişkilerde olabilir. Bu şekliyle de bu bir aile kurumu değil baskı, zulüm ve sömürü kurumudur.
Evlilikler insanlara nasıl bir insan olmaları gerektiğini ve yine nasıl bir insan olmamaları gerektiğini öğretmelidir. Tanrıya yaklaştırmalıdır. Halbuki dünya daki durum tam tersi şekilde vuku bulmaktadır. Evet, üremek için çiftler birleşmelidir ancak dünya da ruhsal gelişimleri açısından birbirinden çok farklı bireyler bir araya gelmekte ve yükselmeye destek yerine daha da yukarıda olanlar aşağı çekilmektedir. Ölçü tamamen fiziksel dış görüntüler ve menfaat üzerine kuruluyor. Böyle olunca da eşler birbirlerinin ruhsal gelişimlerini engellemekte ve aile, eş olmanın amacına aykırı hareket etmektedirler.
Cinsel birlikteliğin üremekten daha önemli prensipleri vardır. Bencilliğin terk edilişi, sevgi, karşıdakini de düşünmek, incelik, duyarlılık, nezaket, birlikte uyum, kaba duyguların, sözlerin ve güdülerin terk edilmesi, şefkatli olmak. Esasen bunlar Tanrıya giden yolda en çok gerekli olan sıfatlardır. İnsanlar tüm bu amaçları unutup sadece sekse odaklı birliktelikler yaptıklarında, bunun dışındaki tüm prensipleri bir kenara attıklarında nikahlı olsunlar ya da olmasınlar bu ya zinadır ya da fuhuş. Tanrı cinsel münasebet ile geçen hastalıkları bu amaçsız gelişigüzel biliktelikleri engellemek için var etmiştir. Ayrıca üretmenin de aşırısı suçtur. En azından kadınlara karşı bir saygısızlık, gaddarlık ve baskıdır. Sürekli doğurmak zorunda kalan bir eşin ruhsal gelişmesi mümkün değildir yine doğru dürüst bakılamayacak bir sürü çocuğun ruhsal olarak gelişmesi çok zordur. Bu durum toplumlara ve doğaya da yük olmaktadır.
Eşler birbirine uygun olmalıdır. Uygun eş sizin şehvet duyduğunuz, her dediğinizi yapan ve kendisiyle birlikte olmakla herşeyin yolunda gittiği eş demek değildir. Yakın bilinçlerde, benzer düşüncelerde olan varlıklar olmak demektir ki bu sizi daima Tanrının yolunda tutacaktır. Ruh yaşlarınızın da birbirine yakın olması gerekir.
Son olarak Yeşua'nın bildirdiğine göre erkek, eş olarak nikahına aldığı kadının günahlarından da sorumlu olur. Kadın nikahlandığı erkeğin günahlarından sorumlu olmaz. Bu göklerde böyle kabul edilmektedir. Bu nedenle erkekler eş olarak nikahlandıkları kadınları çok iyi seçsinler. Tek eşlilik esastır. Eşler arasında bir uyum yoksa boşanmak daha iyidir, en azından erkek boşandığı eşin günahlarından artık sorumlu değildir, ancak doğmuş olan çocukların hakları korunmalıdır.
Yeşua2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder