Bilinçli olmak nedir?
Belki de bunu anlamak icin bilinçten ne kast ettiğimize bakmalıyız. Uyanık biri bilinçli midir peki ya uykudaki biri. O bilinç sahibi değil mi? Rüyalar görüyor ki rüyada bir tecrübedir. Bir takım duygular duyuyor. Demek ki bilinçlilik hali uyku esnasında da var. Uykuda da bilinçliyiz sadece dış dünyanın farkında değiliz.
Dikkatimiz dağıldığında, zihnimiz daldığında bilinçli miyiz? Elbette. Araba kullanırken ya da yürürken bazen " aaa ben ne zaman buraya geldim? " dediğimiz zamanlar çoktur. Aradaki zaman kayıptır ama oraya sağ salim varmışızdır. Bilinçli olmasaydınız yolunuzdan çıkardınız. Kazaya sebeb olabilirdiniz.
Birde manevi ya da ruhsal diyelim, bu anlamda kullandığımız bir bilinç vardır. Ancak bu demek değildir ki ruhsal konularla ilgilenmeyenler bilinçsizdir. Hayır, ruhsal insan daha büyük resme bakmaktadır sadece. Kendi iç dünyasının işlevlerini anlamaya çalışmaktadır. Farkındalık alanı farklıdır. Borsacı birinin de kendi alandaki farkındalığı ruhani birinde elbette olmaz.
Peki, hayvanların, mesela bir kedinin bilinci yok mudur? Elbette vardır. Olmasa idi hayvana bir cerrahi müdahale yapılacağı zaman ne diye anestezi yapılsın? Ama hayvan bilincinin insan bilincinden farkı, insanın bilincinin olduğunun bilincinde olmasıdır, öz farkındalık sadece insanda vardır.
İnsan her ne yapıyorsa bilinç işin içindedir. Buradaki olgu bilincin tecrübe etme kapasitesidir. Rüyada olsun, fantasiler içinde kaybolmuşken, borsada oynarken, farkındalık her ne yapıyorsanız oradadır.
Bilinç filim makinesinin projektörü gibidir. Bu projektörün kalbinde beyaz ışık vardır. Filim kareleri bu ışığı filtreler ve görüntüleri verir, böylece görüntüler ekrana düşer. Ama unutmayın bu görüntülerin tümünün aslı ışıktır. Beyaz ışıktır, biz ise ekrana düşen görüntülerden, filmin konusundan çıkardığımız duyguları yaşarız. Coşku, korku, üzüntü, sevgi, yani filim sizin için ne amaçla üretildiyse. Burada sahneye düşenin ışık kalıplarından başka birşey olmadığını unutursunuz.
Evet, gördüğümüz şey aslında zihnimizin algıladığı şeydir. Dış dünyadaki kalıpları biz aslında beynimizde analiz edip tasarlıyoruz. Datalar bir araya geliyor, analiz ediliyor ve biz bunun tecrübelerini yaşıyoruz. Aslında beyaz ışık kalıplarını görüyoruz ki bunlar evet beş duyumuzla algıyabildiğimiz gerçekler olmasına karşın beynimiz tarafından zihnimize yansıtılan tecrübelerdendir.
Burada ki soru şudur, bilinç nereden geliyor? Kaynağı nedir? İşte burada ruhaniyet başlar. Beyinden geliyor da denebilir ama ben naçizane klinik ölüm deneyi yaşamış bir birey olarak bilincimin kalbimin durmasıyla bir kesintiye uğramadığını ve bedenimden kayıp çıktığını fiilen yaşamış biriyim. Ölü kaldığım süre dört dakikadır. Bu esnada beyin henüz ölmemiş diyelim, iyi de o zaman niye bedenimden kayıp çıkarak dışarıdan kendimi seyrettim? Beyin neyini, hangi parçasını dışarıya yolladı? Evet gerisinin takdirini size bırakıyorum.
Not : Olay Ankara özel umut hastanesinde ki by-pass ameliyatımın sonrasında vuku bulmuştur. Bu hastaneye volkan ninci isimli bir profesörün direktifi ile yatmıştım. Ameliyata kendisi girmemiş bile. Kalbimin durduğunun farkına vardıklarında beni tekrar ameliyata alıp yeniden kalbi çalıştırdıklarını ve sonrasında Ankara ibni sina hastanesi yeniden canlandırma bölümüne akrabalarımın dayatmasıyla yolladıklarını biliyorum. Bedenim şişmiş ve sararmış bir halde ibni sina hastanesinde 14 gün komada kalmışım. Komadayken zaman zaman uyandım, komadan çıkmadım bedenimden çıktım, ve beden dışında iken servis de bazı ruhlar gördüm. Hepsi sağlıklıydı. Komadan çıktığımda ise yataklarda yatıyorlardı ve bedenleri komadaydı. Şaşırdım ve hemşireye, dudaklarımı okudu çünki boğazımdan nefes makinesine bağlıydım ve konuşamıyordum, bunlar ne zaman hasta oldu diye sordum. Onları nereden tanıdığımı sordular. Komadayken ruhlarını görmüştüm. O hastalar başaramadı. Yani bunların hepsi şimdi halisinasyon mu??? Ya sonrasında verilen bilgiler. Oturup filim/dizi senaryosu yazayım bari...
Komadan çıktığımda adımı "mezardan çıkan adam" koydu doktor ve hemşireler. Esasında beni hayata döndüren görünüşte doktorlar olmasına karşın ben beden dışındayken, ilk kalbimin durduğu zaman, yanıma gelen ruh, Yeşua "korkma seni yaşatacağız, Tanrı sana ikinci bir şans verdi ve beni yolladı" dedi. Sağ elinin işaret ve orta parmaklarını, bitişik bir halde boğazıma sürdü. Nefesimin açıldığı ve kalbimin atmaya başladığı an işte o andı. O an bedenimdeydim ve yatağı kırarcasına çırpındığımı hissettim. Çok kısa bir an sürdü ama sonra uyumuşum. Komadayken Yeşua bir kere daha yanıma geldi ve tekrar bana şifa verdi. Evet, çok şükür. Bu bilgileri verebilmem için yaşatıldığımı sanıyorum. En doğrusunu Tanrı bilir.
Yeşua2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder