Zihinsel olarak kuvvetli insanlar yaşamlarında her
şeye takılıp gereksiz zaman harcamazlar. Enerjilerini ziyan etmezler. Geçmişlerinin tüm sorumluluğunu üstlenirler
ancak aynı hataları tekrarlamazlar.
Mücadelecidirler ancak hemen sonuç beklemezler. Mutlu olmak onların
düsturudur ve kibardırlar. Yaşamlarını kontrol edemeyeceği risklere atmazlar.
Temkinlidirler. Dolduruşa getirilmezler. Üretkendirler. Çevrelerine katkıda
bulunurlar. Duygularını kabul etmekle beraber onların esiri olmazlar.
Asla ideoloji ya da
inançlar üzerine fikirlere bağlanıp zihinlerini kapatmazlar. Düşmanlık
beslemezler. Farklılıklara tolerans gösterirler. Partizan ya da fanatik
olmazlar. Dogmalara saplanmazlar. Bu sebeple insanlara düşman gözüyle
bakmazlar. Dogmaların altında yatan cehaletin farkındadırlar.
İnançları uğruna
ölmek ya da öldürmenin Tanrıyı inkar etmek olduğunu bilirler. Tanrının verdiği
canı almanın Tanrının nefret ettiği bir şey olduğunu bilirler. Bu tür
davranışların toplumları etkileyen zihinsel hastalık olduğunu kabul derler.
Esasen düşmanlık temelinde oluşan inançlarının sonunda kendileri gibi
düşünmeyen ve davranmayan sözde Tanrı düşmanlarını öldürme güdüsüne döneceğini
bilirler.
Gerçek Tanrı inancına
aydınlanmış zihinler bunların yanlış olduğunu, neyin ne olduğunun bilinmediği
ilkel çağ insanlarının olayları ve yüksek ruhlarla verilmiş mesajların nasıl kendilerine göre şekillendirmiş
olduklarının bilincindedirler. Bu sebeple ne dinsel nede ideolojik dogmalarla
tahrip edici davranışlara yönelmezler. Esasen Tanrı bilinçlerimizin
yükselmesini ve zihinlerimizin gerçekle aydınlanmasını bekler. Kalplerin
katılaşmasını, zihinlerimizin donup kapanmasını ve acımasız katillere dönmemizi
değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder