Translate

20 Mayıs 2017 Cumartesi

KUTSAL ELLER

Paskalya zamanıydı. Yeşua havarileri ile bir koyun almaya gitmişti. Orada bir münakaşa başladı. Aslında herkes (Romalılar dahil) onun kim olduğunu biliyorlardı. Onu tanıyorlardı. Elleri ile mucizevi şifalar veren bu adamı biliyor ve onu yok etmek istiyorlardı. Çünkü bu iyilik dağıtan adam kendi egemenlikleri için bir tehditti. Korku üzerine kurulu köle efendi ilişkisini sevgi üzerine kurulu bir kardeşlik ilişkisine çevirmek istiyordu ve bunu da sahip olduğu eşsiz şifa gücüyle ve aydınlık sözleriyle başarmak üzereydi. Derhal bir sebep bulunup ortadan kaldırılmalıydı.

Tutuklandı, hahamların göstermelik yargılamaları hakaret ve eziyet doluydu. Sonra Romalıların kırbaçlayarak yaptıkları saatler süren işkence. Dayanılır gibi değildi. Normal bir insan bedeni bu kadar kan kaybını kaldıramazdı. O dayandı.

Golgataya giden o eziyet yolunda haçını da kendine taşıttılar. Başına da dikenli bir daldan yapılmış bir taç takmışlardı. Neydi bu nefretin sebebi? Ne yapmıştı bu insan? Şifa dağıtmıştı. Birbirinizi sevin demişti. Ama, hayır bunlar değildi elbet. Halk onu çok sevmişti. Onu kral yapmak istemişti. Gerçi O bunu "Benim krallığım yeryüzünde değil" diyerek ret etmişti ama buna kim inanır. Kalpler kin ve fesatla örtülüydü.

Golgota da diğerleri gibi Onu da bileklerinden haça bağladılar ama hayır, bu yetmezdi, ilaveten köşeli dövme çivilerle avuç içlerinden haça çaktılar. Acı çeksin diye mi? Evet, ama esasında onlar Onun ellerini tahrip etmek istediler. Çünkü o kutsal eller şifa dağıtıyordu. Ve, Onu o kutsal ellerinden, avuç içlerinden bağlara ilaveten haça çaktılar. Esasen Yeşua' nın bedenini halatlarla haça bağlı bilekleri taşıyordu. Avuçları değil.

O şifa veren kutsal eller tahrip edilmeliydi ama başaramadılar. Yeşua hala o ellerle ruhsal alemlerden şifa dağıtmaktadır. Bu yetki ona Tanrı tarafında verilmişti. Bunu tahrip etmek kimin haddine düşer! Eziyet etme istekleride gerçekleşmedi. Yeşua bunların hiçbirini hissetmedi. Tanrı buna izin verir mi sanıyorlardı! Elbette vermeyecekti ve vermedi.

Yeşua nihayet haç üzerindeyken 6. saatte komaya girdi ve bayıldı. Öldüğünü sanıp onu mağaraya koydular. Aslında Yeşua'nın ruhu bedeninden çıkmış ve tüm bunları astral alemden görüyordu. Ama yaşam kordonu kopmamış ölüm gerçekleşmemişti. Onu öldüreme mişlerdi. Tanrı buna izin vermedi ve sonra Yüce Tanrı onu iyileştirdi ve mağaradan çıkardı...

VE TÜM BUNLARA KARŞIN YEŞUA ONLAR İÇİN ŞUNU DİLEDİ: ''BABA ONLARI AFFET. NE YAPTIKLARINI BİLMİYORLAR.''

Ne yaptıklarını bilmeyen bedbahtlar ise şöyle dediler: ''Paskalyaya Onuda kurban ettik.''

Not: Yeşua'dan rüyamda aldığım bu bilgilerden esinlenerek yaptığım bir kompozisyondur. Bu bilgileri aldığımda üzüntümden, insanlardaki bu derece ağır kötülükten duyduğum üzüntü ve öfkeyle sinir krizi geçirmiştim.

Saygılarımla,
Alpaslan Kuzucan

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...