Translate

6 Nisan 2022 Çarşamba

NE MESİH NE DE MEHDİ: GELMEKTE OLAN...

Tüm dinlerde mabet denilen devasa binalar ve buralarda sürekli tekrarlanarak yapılan bir takım merasimler çok önemlidir. Yeşua ise "mabet insandır" demişti. "Arınabilmiş, kalbini saflaştırabilmiş insan ruhu Tanrının mabedidir" demişti. Kendisi gibi olabilen insanların Tanrının bu boyutta tezahür edeceği yerler, mabedler olduğunu söylemişti. Binaların ya da herhangi bir yerin hiçbir önemi olmadığını söylemişti. Ama insanlar insanı ihya ederek saflaşmasına yardım edecekleri yerde mabet dedikleri binalara paralarını yatırdılar. Onlara uluhiyet atfettiler. Binalarını sevdiler insanı değil. Muhteşem yapılar yapıldı, içleri süslendi ve o binaların gölgesinde muhtaç dul ve yetimler, yaşlı ve genç hasta insanlar dolaşır oldu. Doğru olan ise insanın ihya edilmesiydi. Yeşua bunu bildirmişti ama tabi bu bir takım yöneticilerin saltanatlarının sarsılması demek oluyordu. Bu binaların etrafında şehirler oluşturuldu ve krallar doğdu. Bir tarafta krallar ve onların adamları ve diğer yanda güdülen insan yığınları. Babil'den beri de bu böyle olagelmişti ve değişmedi. İnsanlar binaları yükselttikçe yükselterek Tanrısal değerlerden ve dolayısıyla Tanrıdan uzaklaştılar. Yeşua binalara karşı değildi elbette ama binalara gösterilen bu aşırı sevgiye, binaların mabet olarak sunulmasına karşıydı. Binaların insanların yerini alması düşüncesine karşıydı. Sözde böyle denmiyordu elbette ama uygulamada olan buydu. Farklı dinler daha büyük binalar yapmakta birbirleriyle yarıştılar. Kendilerine ait olanın tek ve gerçek mabet olduğu iddiaları düşmanlıkları ve savaşları başlattı. Başka dinin binasını yıkıp üzerine kendi dinlerinin binalarını inşa etme yarışı başladı. Başka dinlerin mabetleri yıkıldı ve üzerlerine galip gelenlerin mabetleri inşa edildi. Bu da savaşları, kini, öfkeyi besledi ve hala da besliyor. İnsana yapılması gereken yatırımlar binalara yapılmış sonra binalar ve dinler için insanlar öldürülmüştü. Tanrı bu cinnetin neresinde kaldı? Tanrı bundan hoşnut değil. Bu durum tam bir körlüktü ve kötülüktü. Neticede bugünlere kadar gelindi ve Tanrı bu insan neslini terk etti. Dünyayı terketti. Tüm insanları kendileriyle baş başa bıraktı... küresel ısınma ve doğal afetler yoğunlaşarak artıyor. Rahmet kapıları kapandı. Ve, halen kimse bu durumu ciddiye almıyor.

O melun günde Yeşua "Şimdi herşey tamamlandı" demekle bilinen klasik din ve peygamberlik süreçlerinin sona erdiğini beyan etmişti. Yine o zamanlarda Yeşua insanların nerelerde değil fakat ne haleti ruhiyeyle (ruh haliyle) dua ettiklerinin önemli olduğunu, Tanrının Krallığının mabedlerde değil arınmış insanların ruhlarında olabileceğini söylemişti. Şimdi ise Yeşua rüyalarımda nacizane bana bu insan neslinin sınav sürelerinin tamamlandığını ve çoğunun başarısız olduklarını bildirmiş bulunuyor. Bu nedenle Yeşua kendisinin ikinci gelişinin de olmayacağını bildiriyor. Onu ya da başka birini bekleyenler boşuna beklemesin. Gelmekte olan tek şey bu insan neslinin sonu maalesef. En doğrusunu Tanrı bilir şüphesiz.

Yeşua2000 

Hiç yorum yok:

GECE VE RUHLAR

Gecenin sessizliğinde ruhların sesi duyulur ve sadece saf olan ruhlar bu sesleri duyar. Gece, ruhlar birleşip bir ve bütün olduğunda daha da...