Ben sizleri biraz olsun sevgiye yönlendirmek için gelmiştim. Siz ne yaptınız? Barış yerine savaş, coşku yerine hüzün, sevgi yerine nefret!
Nesiller hep kandırıldı ve benim gerçek mesajım hasır altı edildi. Çile çekmek büyük bir gereksinim mertebesine kondu ve, böylece saflaşmak sadece ızdıraplar ile elde edilen birşey sanılsın istendi. Benim sözde çarmıhtaki ölümüm buna örnek gösterildi. Bu ızdırap senaryosu içinde, sizin kendi ruhsallığınıza ermeniz için bir nevi örnek görüntü olarak sunuldu.
Aldatıldınız insanlar, tamamen ve kasten aldatıldınız. Benim ölümüm haçın üzerinde gerçekleşmedi. Benim ölümüm yeryüzünde olmadı. Bunu iyi bilin ki kendinize eziyet etmeyi bırakabilesiniz. Beni öldüremediler. Mezar mağarada Tanrının direk enerjisiyle iyileştirildim ve bir müddet sadece havarilerime göründüm ve daha sonra bedenimle göğe alındım. Orada bedenimi terk ettim. Gerçek olay budur.
Şunu iyi bilin; ızdırap çekmek sizi kurtuluşa asla götürmez. Acı çekmek sizi yüceltebilir ama bu demek değildir ki kendinizi şimdi dünya da olduğu gibi sürekli acılara, nefrete mahkum etmek zorundasınız. Acılar nefreti ve nefret savaşları doğurur. Bütün yaşam coşkunuzu yok eder. Bu nedenle dünyanızda hala nefret ve savaşlar hakim.
Kiliselerde ve diğer mabedlerde insanlara sunulan fikirler, sözler insan yapısıdır. Olumsuzluklarla doludur. İnsanlara sevgiyi ve huzurlu bir yaşamı çok görüyorlar. Onlar maddeye tapıyorlar. Tanrıya değil. Onlar bu dünyanın geçici yaşamının getireceği bir takım imkanlara razı olmuş bedbahtlar. Toprağın altı onları bekliyor. Bir daha gün ışığını göremeyecekler. Tanrıya tapanlar yüzlerini Tanrıdan başka yöne çevirmesinler. Gerçeğe uyanacak saflaşmış ruhlar biyolojik ölümlerini takiben kabire girmeden direk ışığa çekilip alınacaklardır.
Birçok “mucize” insanların beni görmesiyle gerçekleşti. Benden yayılan ışık, kendi kişisel gelişimlerinin izin verdiği ölçüde her şeyi ve herkesi iyileştirdi.
Hep yoldaydım ve hep bir yerden bir yere gidiyorduk. Yoldaşlarım için günler her zaman heyecan verici ve sürprizlerle doluydu. Ben kendim saydamdım ve bir kanal gibi, Babamdan aldığım saf ışığı içimden aynı saflıkta çevreme yansıtıyordum. Işık ve sevgiyi yeryüzüne getirmek ve bu enerji niteliklerini dünyaya sabitlemek benim görevimdi.
Evet, yoldaşlarımızın bir çoğu da kadındı. Biz karışık bir topluluktuk. Zaten o zamanda evlilikler teşvik ediliyordu. Kadın ve erkeğin bir ömür boyu birliği Kutsal Birliğe giden yolda önemli bir yardımcı faktördür. Kadın ve erkeğin toplumda bir arada olmasının kötü birşey gibi gösterilmeye çalışılması yine sizin yaşam coşkunuzu engellemek için yapılan olumsuz bir harekettir. İkiliklerle birlik anlayışına ulaşılmaz.
Mesajım sevgi ve coşku doluydu. Yaşam sevgisi ve derin ilahi ilhamlarla doluydu. Ve bir çokları bunu anladı, ancak bir çoğuna bu aydınlanma imkanı verilmedi. Bugüne kadar.
Isdıraplar ve acılar içinde yaşamak zorunda değilsiniz. Bunlar ruhunuzu baskı altına alır halbuki ruhunuzun(bilincinizin) gelişmesi onun özgür olmasına bağlıdır. Olumlu olmasına bağlıdır. Baskı ve korku olumluluk yaratamaz. Tanrı sizin mutlu olmanızı istiyor. Bu yüzden doğa denilen mucizeyi yarattı.
Bu gerçeklerin insanlardan şimdiye kadar saklanmış olması ne acı...
Yeşua2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder