Bedeni öldüren ama ruhu öldüremeyenlerden korkmayın. Bilakis, cehennemde her ikisinide, hem ruhu hem de bedeni yok edebilecek Olandan korkun. (Mat. 10:28)
Özümüz(spirit) aracılığıyla, Tanrının bilincindeyiz. Ruhumuzla(soul) kendimizin bilincindeyiz. Vücudumuz ve duyularımız aracılığıyla çevremizdeki dünyayla ilişki kurarız. Şimdi, insanın ruhu özü ile bir olduğunda, tümüyle özü yansıtan bir duruma girdiğinde yanan bir kandil olur. İlahi bir kıvılcım olur. O zamana kadar karanlık olan ve Tanrıya yabancılaşmış olan insanın içsel doğası aydınlanır. İnsanın kimliği olan ruhu içindeki Tanrısal özle birleşmiştir ve tamamen Kutsal Ruh(insanı kamil, arif) olmuştur. İnsanın nihai hedefi budur. Bunun başaramayan ruhlar ise sonunda yok olur. Var olduğu beyan edilen/sanılan sonsuz nefsani cennetlerde ki amaçsız geçirilen tıkınmalar, sefahatler veya sonsuz işkence yeri cehennemlerdeki acılar, çaresizlikler ve umutsuzluklar sadece aslı olmayan geçici sanılardır. Aynen meşhur Alamut kale komutanı Hassan Sabah'ın beynini yıkamak için yetiştirdiği suikastçı adaylarına sergilediği gösteriler gibi. Buna karşın Yeşua'nın bana bildirdiğine göre "yok ol" emrine muhatap olma ihtimali olan bir ruhun öte alemde duyduğu çaresizlik duygusunun ve ıstırabın ne maddi ne de manevi boyutta bir benzeri yokmuş.
Yeşua2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder