Derin uyku, ruhun özgür olduğu zamandır. Bu nedenle derin uyku mistik için çok önemli bir durumdur. Doğu'da derler ki: Bir kişi uyurken onu uyandırmayın; bunu yapmak büyük günahtır. Elbette Batı'da bunu söyleyemezler, çünkü sabah işe gitmezse, o zaman ne olacak? Onu uyandırmasaydık büyük günah olurdu.
Derin uykuda böylesine rahatlık, neşe ve cennetsel huzurun olmasının çok büyük bir sırrı olduğu gibi, uyanıkken zihin sakin olduğunda da büyük bir neşe, huzur ve ilham vardır. Akıl suya o kadar benzer ki, şairlerimiz ona hep deniz, okyanus derler. Suyun doğası, içine baktığımızda orada yansıyan bir yüz, kendi görüntümüzü görmemizdir. Su durgun değilse, yüz belirgin, net değildir; su durgun olduğunda, ona yansıyan her şey nettir. Yani akıl ile zihin sakinleştiğinde, bir başkasının ne dediğini işitir, gördüğü her şeyi düşünebilir; ve kişi yeterince geliştiğinde, zihin ruh aleminden söylenenleri bile duyabilir.
Bu nedenle, kalplerinin kulaklarının Tanrının sözünü dinlemesini sağlayanlar, yaşamlarında dinginliğe ulaşanlardır. Ve böyle insanların yaratabilecekleri atmosferi düşünün. Diğer varlıkların üzerindeki etkisini düşünün. Şifadan daha fazlasıdır, ilaçtan daha fazlasıdır. Zihni tamamen sakin, rahat ve dinlenmiş bir adam, sıkıntı, huzursuzluk, acı, huysuzluk ve endişe içinde olan bir başkasını hemen ayağa kaldıracaktır. Aklı dingin olan birinin varlığı bile böyle bir umut, böyle bir ilham, bir sempati, bir güç ve hayat verecektir. Tüm tanrısal özellikler, zihni durgun olan kişiden o kadar yumuşak ve özgürce akar ki, sözleri, sesi, varlığı, hepsi başkalarının zihnine etki eder; ve, zihnini sakinleştirdikçe, varlığı diğerlerini de sakinleştirici, iyileştirici bir hale gelir.
Yeşua2000
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder